Avrupa'daki sel felaketi: İklim değişikliğine ne kadar hazırlıksız olunduğunu gösteriyor

Hafta sonu yaşanan şiddetli yağmurların sakin dereleri altyapıya zarar veren azgın nehirlere dönüştürmesinin ardından Orta Avrupa'nın dört bir yanındaki tablo güzelliğindeki kasabalar kirli sel suları altında kaldı. Seller Avusturya'dan Romanya'ya en az 15 kişinin ölümüne ve binaların yıkılmasına neden oldu. Bu yıkım, geçen hafta Myanmar'da tüm köylerin sular altında kaldığı ve sellerin 1 milyondan fazla insanı etkilediği Nijerya'da 300'e yakın mahkûmun çöken bir hapishaneden kaçtığı dünya çapındaki yıkıcı sel felaketlerinin ardından geldi.

 

İklim bilimciler hasarın kendilerini tedirgin ettiğini ancak şiddeti karşısında şaşırmadıklarını söylüyorlar. Imperial College London Grantham Enstitüsü'nden Joyce Kimutai, “Orta Avrupa'yı vuran felaket boyutundaki yağışlar, bilim insanlarının iklim değişikliğinden tam olarak beklediği şey” dedi. Afrika ve Avrupa'daki ölüm ve hasarın “dünyanın bu tür sellere ne kadar hazırlıksız olduğunu” gösterdiğini söyledi.

Bilim insanları aşırı yağışları insan etkisine bağlarken dikkatli davranıyor çünkü bu döngüyü şekillendiren çok sayıda faktör var. Daha sıcak havanın daha fazla nem tutabildiği bilinmesine rağmen, şiddetli sağanak yağışların meydana gelip gelmediği de düşecek ne kadar su olduğuna bağlı. ETH Zürih'te iklim bilimci olarak görev yapan Sonia Seneviratne, Orta Avrupa'da meydana gelen sellerin hemen ardından yapılan analizlerin, su buharının çoğunun Karadeniz ve Akdeniz'den geldiğini gösterdiğini, her iki denizin de insan kaynaklı iklim bozulmasının bir sonucu olarak daha sıcak hale geldiğini ve bunun da havaya daha fazla su buharlaşmasına yol açtığını söyledi.

"Her bir derece için yağışların yoğunluğu yüzde 7 artırıyor"

Seneviratne “Ortalama olarak, şiddetli yağış olaylarının yoğunluğu küresel ısınmanın her bir derecesi için yüzde 7 oranında artıyor. Şu anda 1.2C küresel ısınmaya sahibiz, bu da ortalama olarak şiddetli yağış olaylarının yüzde 8 daha yoğun olduğu anlamına geliyor" bilgisini verdi. Kimutai, meteoroloji istasyonu verilerinin 1950'den bu yana Almanya, Polonya, Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Slovakya'da eylül yağışlarının daha da şiddetlendiğini gösterdiğini söyledi.

Yerel medyaya göre Polonya'da sel bir köprüyü yıktı ve evleri sürükledi. Çek Cumhuriyeti'nde helikopterler mahsur kalan vatandaşları yükselen sulardan kurtardı. Avusturya'da bir itfaiyecinin kurtarma çalışmaları sırasında hayatını kaybettiği bildirildi. 2005'ten bu yana Avrupa'nın en büyük hava ve iklim konferansına ev sahipliği yapan Avusturya'nın başkenti Viyana'da yağmur bir otoyolu sular altında bıraktı ve metro hatlarını kapattı.

ETH Zürih'te iklim bilimci olan Erich Fischer, konferanstaki bilim insanlarının Yeni Tuna kıyısında öğle yemeği yerken iklim değişikliğinin yağış yoğunluğunu nasıl arttırdığının fiziğini tartıştıklarını söyledi. Fischer, “Güneşin altında oturup aşırı yağış bilimini tartıştığımız bu kıyıların şimdi sular altında kaldığını görmek çok ironik" dedi.

Sel felaketlerinde ölenlerin sayısı, toplumların yağmura ne kadar iyi hazırlandıklarına ve etkilerine ne kadar iyi tepki verdiklerine bağlı. Bilim insanları, hükümetleri erken uyarı sistemleri, daha dayanıklı altyapı ve mağdurlara yönelik destek programları yoluyla aşırı hava olaylarına uyum sağlamaya yatırım yapmaya ve aynı zamanda fosil yakıtlara olan bağımlılıklarını sona erdirmeye çağırdı. Grantham Enstitüsü'nde iklim bilimci olan Friederike Otto, “Çok gelişmiş ülkelerin bile iklim değişikliğine karşı güvende olmadığı açıktır. Dünya petrol, gaz ve kömür yaktığı sürece, şiddetli yağışlar ve diğer aşırı hava koşulları yoğunlaşacak ve gezegenimizi yaşamak için daha tehlikeli ve pahalı bir yer hale getirecektir" ifadelerini kullandı.