Bangladeş'te kota protestoları sonrası süren kısıtlamalar endişeye yol açıyor

İSTANBUL (AA) - Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nazmul İslam, AA muhabirine, Bangladeş'te 1 Temmuz'da başlayan kamu sektöründe belirli kesimlere kontenjan ayrılmasını sağlayan "kota sistemi" protestolarının nasıl tetiklendiğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Bangladeş'te 1972'den bu yana uygulanan kota siteminde, kamuda işe giriş pozisyonlarının yüzde 30'unun, 1971'de Pakistan'a karşı verilen Bağımsızlık Savaşı'nda görev alan kişilerin çocuklarına verildiğini kaydeden İslam, şunları aktardı:

"1972'den 2018'e kadar, özgürlük savaşçılarına ve onların çocuklarına verilen kota neredeyse aynıydı. Sonra 2018'de büyük bir protesto oldu. Hükümet, yürütme gücü ve yargı sistemiyle kota sistemini tamamen kaldırdı. 2018'den 2024'e kadar her şey yolunda gitti. Ancak 2024'ün Haziran ayında, Bangladeş Yüksek Mahkemesi kota sistemini yeniden getirdi ve özgürlük savaşçılarının çocuklarına hatta onların da çocuklarına yüzde 30 kota sağladı. Bu durum öğrencilerde büyük bir mağduriyet duygusu yarattı ve büyük bir protesto oldu."

İslam, kota sistemine dahil olan kişilerin devlet kademesindeki en yüksek pozisyonlara atandığına işaret ederek, "Birinci sınıf memur olabilirler, örneğin diplomat olabilirler, dışişleri bakanlığında görev alabilirler, polis memuru olabilirler. Öğrenciler şu anda bu pozisyonlar için mücadele ediyor." diye konuştu.

"Bangladeş'teki eşitsizlik yargı sistemi tarafından meşrulaştırılıyor"

Öğrencilerin sadece kota sistemini protesto etmediğini, Başbakan Şeyh Hasina Vecid hükümetini otoriter olmakla da eleştirdiğini dile getiren İslam, "Otoriter hükümet için daha güvenilir ve itaatkar insanlara ihtiyaç var çünkü liyakate dayalı olarak gelip birçok soru sorabilecek insanları görmek istemiyorlar. Hükümetin bu eşitsizliği yaratmak istemesinin tek nedeni bu. Bunun eşitsizlik olduğunu biliyorlar. Bunun ayrımcılık olduğunu biliyorlar." ifadesini kullandı.

İslam, öğrencilerin temelde bu eşitsizlikle mücadele ettiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şu anda 175 milyon insan eşitsizlikle mücadele ediyor. Burada eşitsizlik yasallaşmış durumda. En büyük sorun bu. Bangladeş'teki eşitsizlik yargı sistemi tarafından meşrulaştırılıyor. Öğrenciler artık başka seçenekleri olmadığını anladı. Eğer gerçekten bu ülkede kalmak istiyorlarsa, protesto etmek zorundalar. Protesto etmezlerse onlar için bir gelecek olmayacak. Bir işleri olmayacak. Bir şekilde, başka bir ülkeye taşınmaları gerekecek ama öğrenciler kendi ülkelerinde kalmak istiyor. "

"Gösterilere katılan kişilere hain anlamındaki 'Razakar (Gönüllü)' deniyor"

Hükümetin gösterilere katılanları "hain" olarak etiketlediğine dikkati çeken İslam, "Karara, özellikle de Başbakanın kararına karşı konuşan herkes, Pakistan'ın işbirlikçisidir deniliyor." ifadesini kullandı.

İslam, 2009'dan beri iktidarda olan Başbakan Hasina'nın protestoculara Razakar (Gönüllü) demesinin ülkedeki tansiyonu arttırdığını belirterek, şöyle devam etti:

"Razakar halkı kurtuluş savaşı sırasında Pakistan askerlerine gönüllü olarak yardım etti. Dolayısıyla Başbakanın sıradan öğrenciler için Razakar demesini kabullenemiyorlar. Bu, öğrenciler için utanç vericiydi çünkü onlar Razakar çocukları değildi. Onlar bu toprakların çocukları, Bangladeş'in çocukları. Onlara bu şekilde davranılmamalı ama hükümet politikasına karşı herhangi ses yükselttiğinizde, ülkeye karşı çalışıyormuşsunuz gibi düşman muamelesi görüyorsunuz."

Gösterilerin ilk gününde hükümete bağlı öğrenci kanadı, Chhatra Birliği'nin birçok öğrenciyi, özellikle de kız öğrencileri dövdüğünü aktaran İslam, bunun ülke genelinde daha büyük gösterilere neden olduğunu ve sadece bir günde 60'tan fazla öğrencinin hayatını kaybettiğini belirtti.

"Gösterilerde 300'den fazla öğrenci hayatını kaybetti"

Yaklaşık bir ay süren protestolara güvenlik güçlerinin sert müdahalesi sonucu yaklaşık 300 öğrencinin hayatını kaybettiğine ileri süren İslam, şunları kaydetti:

"Bu öğrencileri kim öldürdü? Bu kadar çok sayıda öğrencinin öldürülmesini tetikleyen neydi? Üçüncü soru 'Kota sistemi sorunu diyelim ki çözüldü, o zaman neden hala sokağa çıkma yasağı var? Neden hala internet yok? Neden hala mobil ağ yok? Neden hala Bangladeş diasporası aileleriyle konuşamıyor? Neden tüm dünyaya Bangladeş'in içinde olup bitenler karartılıyor? Bu, Bangladeş'in içinde bir şeylerin yanlış gittiğini gösteriyor."

İslam, gösterilere katılanların sıradan öğrenciler olduğunu anımsatarak, "Öğrenciler gerçekten herhangi siyasi geçmişe sahip değildi. Sadece gittiler ve protesto yaptılar. Ancak hükümet nasıl olur da kolluk kuvvetlerine böyle bir emir verebilir ve bu sayıda öğrenciyi öldürebilir. Tarihe baktığımızda, özellikle de dünya siyasi tarihine baktığımızda, 18. yüzyılda Çin ve diğer bazı ülkeler hariç hükümetlerin devlet güçlerine sıradan öğrencileri öldürme yetkisi verdiğini görmek oldukça zor." görüşünü paylaştı.

Bangladeş'in İsrail'den ordu ve istihbarat teşkilatı için casus yazılımın yanı sıra gözetleme sistemleri satın aldığını dile getiren İslam, "Bundan birkaç yıl önce hükümet İsrail'den bazı özel teknolojiler aldı ve bu teknolojiyi kullanarak insanların mobil gizlilik sistemini kontrol ediyor. Ayrıca her türlü mobil ağ sistemi gibi insanların listesini de kontrol ediyorlar." dedi.

"İnternet yok, elektrik yok"

Bangladeş Yüksek Mahkemesi'nin 21 Temmuz'da, Bağımsızlık Savaşı'na katılanların ailelerine ayrılacak kontenjanı yüzde 30'dan yüzde 5'e çekmesiyle protesto gösterilerinin durma noktasına geldiğini kaydeden İslam, şunları aktardı:

"Hükümetin kota sisteminde yaptığı reformlara rağmen, yaklaşık 300 öğrenci devlet güçleri tarafından öldürüldüğü için artık çok geç. Şimdi öğrenciler sadece kota reformu değil, arkadaşları ve kardeşleri için adalet talep ediyor. Şu ana kadar yaklaşık 10 bin öğrenci polis tarafından tutuklandı ve 3 binden fazla öğrenci ciddi şekilde yaralandı, bazıları kalıcı olarak sakat kaldı ya da polis kurşunuyla görme yetisini kaybetti."

İslam, ülkede elektrik kesintilerinin hala devam ettiğine işaret ederek, "İnternet yok, elektrik yok, mobil ağ yok. Her şey tamamen durdu. Dünya ile iletişim tamamen kesilmiş durumda. İnternet gelse bile, Bangladeş vatandaşları sosyal medyayı ne zaman kullanabileceklerini bilmiyor. Çünkü muhtemelen sosyal medya yine kapatılacak. Çünkü dünyaya ve Bangladeş halkına bu süre zarfında, özellikle de bu kesinti döneminde neler olduğunu göstermek istemiyorlar." ifadesini kullandı.

Bangladeş'teki "kamuda kontenjan kararı" protestoları

Bangladeş'te 1971'deki Bağımsızlık Savaşı'nda görev alan kişilerin çocuklarına kamuda kontenjan ayrılması kararının ardından protestolar başlamıştı.

16 Temmuz'da, Bangladeş Başbakanı Şeyh Hasina Vecid liderliğindeki Avami Birliği Partisi ile bu partinin öğrenci kanadı Bangladeş Öğrenciler Birliğinin üyelerinin yanı sıra polisin üniversite kampüslerinde öğrencilere saldırıları ve müdahaleleri sonucu protestolar yoğunlaşmıştı.

Bangladeş Yüksek Mahkemesi, 21 Temmuz'da, Bağımsızlık Savaşı'na katılanların ailelerine ayrılacak kontenjanı yüzde 30'dan yüzde 5'e çekmiş, toplam kontenjanın yüzde 2'sinin etnik azınlık ve engelli bireylere, yüzde 93'ünün ise liyakate dayalı şekilde tahsis edilmesine karar vermişti.

Bangladeş Adalet Bakanı Enesul Hak, gerginliğin azalmasıyla protestolar nedeniyle konulan sokağa çıkma yasağının tedricen kalkacağını belirtmiş, ardından ülkede bazı iş yerleri ve resmi kurumlar kısıtlı hizmet vermeye başlamıştı.

Bangladeş İçişleri Bakanı Asaduzzaman Khan Kamal, söz konusu protestolarda 147 kişinin yaşamını yitirdiğini belirtirken, basında yer alan haberlerde ölü sayısının 200'ü aştığı kaydediliyor.


Muhabir: Gülçin Kazan Döger