Çin ekonomisine ilişkin endişelerle tahvil faizleri tarihi düşük seviyelere indi
BERLIN/İSTANBUL (AA) - ABD'de 20 Ocak'ta görevi devralacak Trump'ın yaptığı açıklamalar, halihazırda çeşitli problemlerle uğraşan dünya ekonomileri için yeni sıkıntıların başlayabileceği yönündeki fiyatlamaları güçlendiriyor.
Çin'de bir süredir devam eden deflasyon korkusu hükümetin attığı adımlara rağmen aşılamazken, yeni dönemle birlikte buna bir de ticaret savaşının eklenebileceği endişesi güvenli liman varlıklarından olan tahvillere talebi artırdı.
Çin'in 10 yıllık tahvil faizi 3 Ocak’ta yüzde 1,6'nın altına inerek rekor düşük seviye olan yüzde 1,58'e gerilerken, ülkenin 11 trilyon dolarlık devlet tahvili piyasasında 10 yıl vadeli devlet tahvillerinin getirileri ile ABD'nin 10 yıllık tahvil faizi arasında yaklaşık 300 baz puanlık fark oluştu.
Çin’in tahvil getirileri, Pekin tarafından Eylül 2024’ten beri açıklanan birçok ekonomik teşvik önlemlerine rağmen 2008 küresel mali krizi ve Kovid-19 salgını sırasında ulaşılan seviyelerin çok altına geriledi.
Pekin yönetiminin Çin'in onlarca yıl sürebilecek bir ekonomik durgunluğa sürüklenmesini durduramayacağına dair endişeler artarken, aynı zamanda Çin'in ekonomik yavaşlamasının emtia talebinin azalmasına yol açabileceği ve bu durumun, emtia fiyatlarındaki değişimlere duyarlı olan enerji gibi sektörleri olumsuz etkileyeceğine işaret ediliyor.
Açıklanan ekonomik paketler ekonomiyi canlandıracak mı?İş Yatırım Uluslararası Piyasalar Direktörü Şant Manukyan, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, "Çin ekonomisindeki mevcut durumun üç temel nedeni var. Bunlar, deflatif baskı, konut sektöründeki gelişmeler ve ekonomideki beklentiler." dedi.
Ülkenin aşırı üretimi ve tüketici tarafındaki tedirginlik nedeniyle ciddi bir deflatif baskı altında olduğunu ifade eden Manukyan, "Enflasyon göstergelerine baktığınızda, ister Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) ister Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) olsun, ciddi bir baskı olmadığını görüyoruz. Hatta ÜFE ekside seyrederken, tüketici tarafında sıfırın üzerinde tutunmaya çalışıldığını söyleyebiliriz. Bu durum, önümüzdeki dönem için Çin Merkez Bankasından (PBoC) faiz indirim beklentilerini artırıyor." diye konuştu.
Konut sektöründeki gelişmelerden dolayı hem hanehalkı hem özel sektörün kredi kullanarak büyümeye çalışmaktan çok borçlarını kapatmaya odaklanmış durumda olduğuna dikkati çeken Manukyan, "Düşük faiz oranları bir borçlanma sinyali olarak algılanmıyor, tam tersine borçların azaltılmasına yönelik bir fırsat olarak değerlendiriliyor. Karı maksimize etmeye çalışmıyorlar, riski minimize etmeye çalışıyorlar. Bu durum, Richard Koo’nun Japonya için ifade ettiği bilanço resesyonuna benzer bir tabloyu ortaya koyuyor." ifadelerini kullandı.
Manukyan, getirilerin gerilemesinde önemli bir diğer nedenin ise beklentiler olduğunu vurgulayarak, "Açıklanan ekonomik paketlerin ekonomiyi canlandıramayacağı ve PBoC'un daha fazla faiz indirimi yapacağı beklentisi gibi unsurlar, getirilerin düşüşünü tetikliyor." değerlendirmesinde bulundu.
"Trump 2.0 senaryosu, önümüzdeki iki yıl için en büyük belirsizliklerden biri"Ak Yatırım Uluslararası Piyasalar Stratejisti Uraz Çay ise Çin ekonomisinin 2023 yılını yüzde 5,2 reel büyüme ile kapattığını dile getirerek, 2024 yılı için büyüme bazlı risklerin varlık fiyatlamalarının ana unsuru haline geldiğini ifade etti.
"Üçüncü çeyrekte yüzde 4,6 büyüme rakamı açıklandı. Bu durum 2024 için yüzde 5 büyüme hedefinin sorgulanmasına neden oldu." ifadelerini kullanan Çay, ancak piyasa beklentisinin yüzde 4,8 seviyelerinde şekillendiğini kaydetti.
Yüksek borçluluk problemleri, deflasyon riskleri, konut piyasası riskleri ve Trump 2.0 korkuları ile dolar/yuan paritesinin yılın son çeyreğinde 7’nin altındayken 7.3 seviyelerine yükseldiğini ifade eden Çay, "Yüksek teknoloji ile büyüme ve iç tüketimi arttırma hedefinde de yapısal problemlerin küçük-orta ölçekli şirketleri öne çıkararak azaltmak mümkün" diye konuştu.
Çay, Çin ekonomisinde Japonya tarzı uzun süreli bir deflasyonist dönem yaşanacağını düşünmenin haksızlık olduğunu belirterek, büyüme hızının pandemi öncesine göre daha düşük olmasına rağmen yüksek teknoloji alanındaki gelişmelerin uzun vadede oldukça önemli olduğunu vurguladı.
Çin'in 10 yıllık devlet tahvil getirilerinin 2025 için faiz indirim beklentilerini de içerdiğini belirten Çay, 2025 sonu için en düşük getiri beklentisinin yüzde 1,4 olduğunu kaydetti.
Çay, Trump 2.0'ın Çin ekonomisi üzerinde en büyük risk faktörü gümrük vergileri olduğunu kaydederek, "ABD seçimleri öncesi yüzde 60’ı dile getiren Trump’ın bu söylemi gerçekleşecek mi yoksa pazarlık unsuru mu? Gerçekleşmeden bilemeyiz." dedi.
ABD-Çin ticaret ilişkilerine değinen Çay, 2023 yılında iki ülke arasındaki toplam ticaret hacminin 575 milyar dolar olduğunu anımsattı.
Trump’ın yüzde 20 veya yüzde 60 oranında gümrük vergisi uygulamasının Çin ekonomisinin büyüme hedefleri üzerinde ciddi etkiler yaratabileceğini belirten Çay, "Goldman Sachs'ın tahminine göre yüzde 20’lik bir vergi, büyümeyi yüzde 0,7 oranında düşürebilirken, UBS’in tahminine göre yüzde 60’lık bir vergi, yüzde 1.5’lik bir kayba yol açabilir.” diye konuştu.
Çay, Çin ekonomisinin 2025 için büyüme bazlı senaryoların hedeften ciddi oranda sapmaya yol açabilecek olmasının en önemli risklerden biri olduğunu dile getirerek, "Trump 2.0 senaryosu, önümüzdeki iki yıl için en büyük belirsizliklerden biri olarak karşımıza çıkıyor. 2025 için yüzde 5 civarında hedeflenen büyümede yeni gümrük vergilerinin devreye girmesiyle sapmalar olabilir." değerlendirmesinde bulundu.
Açıklanan 10 trilyon yuanlık mali paketin yanı sıra sermaye piyasalarına yönelik destekleyici adımların önemine işaret eden Çay, bu hamlelerin yeterli olup olmayacağının gümrük vergilerine bağlı olduğunu kaydetti.
Çay, bu yıl yeni paketlerin kapıda olduğunu belirterek, "Şimdilik 10 yıllık tahvil getirilerinde yaşanan düşüş, bizce net bir deflasyon-borçluluk sarmalına giriş değil. Riskler ise yok değil. Politik kararlar bu risklerin azalıp azalmayacağını belirleyecek." ifadelerini kullandı.
Muhabir: Mahmut Çil,Bahattin Gönültaş