Fransa'da Lübnan diasporası İsrail-Hizbullah ateşkesi için sokağa indi

Çatışmaları uzaktan izleyen binlerce Fransız-Lübnanlı, öfke ve suçluluk duygusuyla dolu olduklarını belirtirken, yüzlercesi Pazar günü başkent Paris ve Fransa'nın diğer şehirlerinde acil ateşkes talebiyle meydanlarda bir araya geldi.

Lübnan'dan 4.000 kilometreden fazla uzak olsalar da çatışma hala evlerine çok yakın.

İsrail ile İran'ın desteklediği Şii militan ve siyasi grup Hizbullah arasında bir yıl önce başlayan çatışmalarda Lübnan'da 2.000'den fazla kişi hayatını kaybetti.

Pazar günü Avrupa Birliği'nin (AB) en üst düzey diplomatı Josep Borrell, ateşkes anlaşmasına varılması için İsrail ve Hizbullah'a daha fazla baskı yapılması çağrısında bulundu.

Geçtiğimiz birkaç hafta boyunca İsrail güçleri, başkent Beyrut ve Lübnan'ın güneyini hedef alan ağır hava saldırıları gerçekleştirdi.

 

Bu saldırılardan birinin Dr. Mayad Sleiman'ın ailesinin evinin camlarının patlaması sonucu yaşanmaz hale gelmesine neden olduğu bildirildi.

Fransız-Lübnanlı doktor, Fransa'da güven içinde yaşadığı için büyük suçluluk duyduğunu söylüyor.

Euronews'e video görüşmesi yoluyla yaptığı açıklamada Sleiman, "Kendimi tamamen işe yaramaz ve çaresiz hissediyorum," dedi.

Dr Sleiman'ın ailesi, İsrail'in yoğun olarak hedef aldığı Hizbullah'ın kalesi Bekaa Vadisi'nden geliyor.

"Her an kötü bir haber bekliyorum. Bir arkadaşımın, bir kuzenimin, köydeki bir çocukluk arkadaşımın, Beyrut'taki bir tanıdığımın, bir meslektaşımın ve diğerlerinin ölümünü duyuran mesajların ritmiyle yaşıyorum... Ve bu çok ama çok zor," dedi.

Dr Sleiman şu ana kadar üç kuzenini ve yedi tanıdığını kaybettiğini söylüyor.

'Sosyal medyaya yapışmış durumdayız'

Çok sayıda Fransız-Lübnan vatandaşı, sevdiklerinin bombardımandan kurtulup kurtulmadığını öğrenmek için sosyal medyaya yapışık halde yaşadıklarını söylüyor.

Paris'te yaşayan avukat Michel Ferrand, Euronews'e mesajlaşma platformu Telegram'da takip ettiği çok sayıda grubu gösterdi.

"Sahadaki durumu değiştirmese bile haberleri kontrol etmek için çok zaman harcıyoruz. Üzerimizdeki baskıyı atmanın ve sevdiklerimizin acı çekmediğinden emin olmanın en iyi yolu bu."

Ferrand, Beyrut'tan Fransa'ya taşınmasına yardım etmeyi teklif etse de annesinin bunu reddettiğini söyledi.

"Bu bir seçenek bile değil. Başının üzerindeki çatı yıkılmadığı sürece Lübnan'da Fransa'da olduğundan çok daha mutlu olacağını söylüyor."

Çatışmalara rağmen Euronews'in konuştuğu birçok Fransız-Lübnan vatandaşı Fransa'ya geri dönmenin bir seçenek olmadığını söyledi.

Paris'e bir iş gezisi için gelen ve ay sonunda Lübnan'a geri dönmeyi planlayan çifte vatandaş Lina Zakour, "Benim bütün hayatım Beyrut'ta. Fransız-Lübnanlı olsanız bile ayrılmak kolay değil. Arabam orada, işim orada, evim orada. Buraya gelirsem yeni bir iş ve kalacak yer bulmam gerekecek," diyor.

"Fransa'ya bu iş gezisini planladığım gibi yapmak istedim. Dualar ettim ve kendime Beyrut'a geri döneceğimi, her şeyin yerli yerinde olacağını ve herkesin hala orada olacağını söyledim," dedi.

'Batı tarafından terk edildim'

Dr. Mayad Sleiman'a göre, Batı'nın İsrail'in eylemlerini kınamaması Lübnan halkı arasında büyük bir öfkeye neden oluyor.

"Batı ve Fransa tarafından tamamen terk edildiğimizi hissediyorum. Ailemin Lübnan'dan ayrılmak istememesinin nedenlerinden biri de bu. İlk olarak, gurur ve haysiyet nedenleriyle. Ama hepsinden önemlisi, Batı hakkında daha fazla şey duymak istemedikleri için."

Lübnan için ekim ayı sonunda Paris'te düzenlenen uluslararası yardım konferansında, ülkeye yardım için toplam 930 milyon euro taahhütte bulunuldu.

Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot'a göre, konferansta insani yardım için 740 milyon euro ve Lübnan güvenlik güçleri için 185 milyon euro toplandı.

Lübnan, çok sayıda savaştan derin bir ekonomik krize ve 2020'de Beyrut limanında meydana gelen ve 200'den fazla kişinin ölümüne yol açan patlamaya kadar yıllardır çalkantılı bir dönemden geçiyor.

Hizbullah ve İsrail arasındaki çatışma, ülkenin siyasi ve mali istikrarsızlığına daha da katkıda bulunuyor ve çok sayıda kişi hayatta kalma mücadelesi veriyor.

"Lübnanlılar, derinden bağlı oldukları bir ülkenin kaçıncı yıkımını yaşıyorlar. Bu yıkım dayanılmaz boyutlarda. Lübnan'ın küllerinden doğan Anka kuşu gibi olduğunu söylemek çok güzel ama küller artık biraz fazla yanmış durumda," diyor Michel Ferrand.

 

euronews.com