Sekiz AB ülkesinden Suriye ile ilişkileri “resetleme” çağrısı

Sekiz üye ülkeden oluşan grup, 22 Temmuz Pazartesi günü Avrupa Birliği dışişleri bakanları arasında Orta Doğu’daki durumla ilgili yapılacak daha geniş kapsamlı bir toplantı öncesinde AB’ye Suriye’ye yönelik yaklaşımını “gözden geçirme ve değerlendirme” çağrısında bulundu.

Avusturya, Hırvatistan, Kıbrıs, Çekya, Yunanistan, İtalya, Slovakya ve Slovenya dışişleri bakanları, Euractiv tarafından görülen mektupta, “Amacımız daha aktif, sonuç odaklı ve operasyonel bir Suriye politikasıdır. Bu sayede siyasi nüfuzumuzu [ve] insani yardımlarımızın etkinliğini artırabiliriz,” dediler.

AB, savaşın başlamasının ardından Suriye yönetimine çok sayıda yaptırım uyguladı ve Şam ile resmi ilişkilerini kesti.

Mektupta, “açık ve önyargısız” bir şekilde tartışılması gereken ve ayrı bir belgede özetlenen on alan önerildi.

Sekiz AB ülkesi ayrıca, Suriye’nin Brüksel’deki büyükelçisi ile yeniden temas etmek ve hem Suriyeli hem de bölgesel aktörlerle irtibat kurmakla görevlendirilecek bir AB-Suriye elçisinin oluşturulmasını önerdi.

Diğer on alan arasında Arap ülkeleriyle stratejik diyalog, AB’nin Suriye’nin toparlanması/yeniden inşası yaklaşımının daha da geliştirilmesi, AB yaptırımlarının “istenmeyen olumsuz etkileriyle” başa çıkılması ve göçmenlerin Suriye’ye dönüşü için koşulların yaratılması yer alıyor.

AB ülkeleri, 2017’den bu yana çatışmanın istikrara kavuşması, Rusya-Ukrayna savaşı ve Arap devletlerinin Esad yönetimiyle ilişkilerini normalleştirme hamlelerinin dinamikleri değiştirdiğini savunuyorlar.

Bakanlar, bu “önemli gelişmelere” rağmen, “AB’nin Suriye’ye yönelik politikasının gelişmediğini ve bunun sonucunda da büyük insani çabaların siyasi bir role dönüşmediğini” belirtiyorlar.

Avusturya Dışişleri Bakanı Alexander Schallenberg, “13 yıllık savaşın ardından Suriye politikamızın pek de iyiye gitmediğini kabul etmek zorundayız,” dedi.

Avusturyalı bakan, Şam’ın İran ve Rusya’nın yardımıyla ayakta kaldığı, Suriye muhalefetinin parçalandığı ya da tamamen sürgüne gönderildiği gerçeğinin “ne kadar acı olsa da” Avrupa Birliği tarafından daha fazla görmezden gelemeyeceğini savundu.

Euractiv’e göre bu baskıya rağmen AB yetkilileri, “geniş çaplı insan hakları ihlalleri ve savaş suçları” gerekçesiyle bloğun Beşar Esad yönetimi üzerindeki baskıyı hafifletmeye başlamasının olası olmadığını söylüyorlar.