"Çocuklar deniz istiyor ama biz dondurmayı zor alıyoruz"

Yaşam (Web Sitesi) - Web Sitesi | 19.08.2024 - 11:40, Güncelleme: 19.08.2024 - 11:40 45 kez okundu.
 

"Çocuklar deniz istiyor ama biz dondurmayı zor alıyoruz"

Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneğinde buluştuğumuz kadınlarla geçim dertlerini, çocuklarla yaz tatillerini ve tatil hayallerini konuştuk.
Ankara Mamak'ta aileleri geçim derdiyle boğuşan çocuklarla yaz tatillerini konuştuk. Yaz sıcaklarında çocukların tek eğlence imkanı mahalledeki parklar. Hayalleri ise denize giderek serinlemek. Çocuklar ve anneleri ile Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneğinde buluştuk. İlk, temizlik şirketinde çalışan Serpil ve kızı Berhiv'le konuştuk. Haftanın 6 günü çalışan annesini anlatan Berhiv tatil yapamama sebeplerinin yalnızca bu olduğunu düşünüyor: “Annem çok yorgun, işe gitmediğinde sürekli uyuyor.” "NE OYUNCAK NE YEMEK, DONDURMA BİLE SAYIYLA" Son tatilini evlenmeden önce yaptığını söyleyen Serpil ise kızıyla yaşıyor. Bu süreçte hem meme hem de rahim kanseri olup iyileşmiş. Ekonomik sorunlarını anlatmaya başlıyor: “Elime geçen asgari ücret bir de 7 bin 500 TL nafaka. Kızım denize gitmek istiyor. Mümkün değil! Sabah ben işe o da kreşe… Belediye bir kreş açmadı. 11 bin TL ödüyorum kreşe. Aldığımı kreşe veriyorum yani. Oysa belediyenin bir kreşi olsa yarı ücret cebimde kalırdı. Belki birkaç günlüğüne de olsa tatile gidebilirdik. Gittiğimiz yerler ya AVM ya da az ilerideki Kartaltepe Kent Parkı. Her şey ateş pahası. AVM'ye gidiyoruz; 40 dakika oyun alanı ücreti, yemek ve bir oyuncak almanın maliyeti en az 1500 TL. Sadece bunu yapabilmek için hemen her şeyden kısıyorum. Eskiden kuaföre giderdim, çok uzun zaman oldu hiç gitmedim. Saçımı bile kendim kesiyorum. Dışarıda yemek yemiyoruz. Oysa kızım pide sever, en ucuzu 140 TL. Yiyemiyoruz. Bu resmi kızım yaptı. Bu bir denizkızı. Denize gitmek ve denizkızlarını görmek istiyor. (Gülüyor) Tükenmez kalemle yaptığı resmin güzelliğine baksana. İstedikleri oyuncakları alamıyorum. Dondurmayı bile haftada bir ya da iki kez alabiliyorum. Buraya belediye bir kreş açmalı. Etkinlikler düzenlesinler çocuklar için. Bazen konserler oluyor, gelenler tanınmış sanatçılar değil ama bu bile çocuklara iyi geliyor.” "HAYALİM BUZDOLABINI GÜZEL YİYECEKLER İLE DOLDURMAK" Bir ağabeyi ve babaannesi Kadriye ile yaşayan 11 yaşındaki Asya ise daha önce tatile gittiyse de hatırlayamıyor. Asya için bir su kaydırağı bile eğlence için yeterli. Babaannesi bir kez Gölbaşı’daki aquaparka götürmüş. Asya’nın hayali buzdolabını güzel yiyeceklerle doldurmak: “Maaşı çok, avukat olmak istiyorum. Bir evimiz olur belki. Doğal gaz, kira, kapıcı parası… hepsini ödeyebilirim. Buzdolabımızı istediğim gıdalar ile doldurabilirim. Evimiz bizim olursa evden çıkmak istemem. Evimizi çok severim. En sevdiğim meyve çilek. Çilek alırım, muz alırım. Biraz pazarlık yaparsak şeftali de alırım. Belki sonra tatile gideriz; babaannem, ben ve abim…” "MEYVEYİ ZOR ALIYORUM OYUNCAK ALAMAM Kİ" Bu yıl ortaokula başlayacağı için oldukça mutlu olan Asya, geçen yıl okula her gün tost götürdüğünü söyledi: “Tost seviyorum. Her gün okula tost götürüyorum. Ama ne para ne de tost getiremeyen arkadaşlarım oluyor. Öykü mesela. Öykü hiçbir şey getiremiyor. Götürdüklerimizi paylaşıyoruz.” Asya bunları anlatırken babaannesi biri özel eğitim öğrencisi olan iki çocuğun bakımının zorluğundan bahsediyor: “Birlikte yaşıyoruz. Meyveyi çok seviyorlar ama zor alıyorum. Oyuncak almak mümkün değil. Elimden gelen her şeyi yapmaya çalışıyorum ama zor. Hiç tatil yapmadılar. Tatil nedir bilmiyorlar.” "BAZI ANNELER ÇOK ŞAŞKIN, BESLENME KOYMAYI UNUTUYOR" 8 yaşındaki Alya da bazı annelerin ‘şaşkın’ olduğunu, çocuklarının beslenmesini okula boş gönderdiğini anlattı: “Biliyor musun bazı anneler çok şaşkın, çok unutkan. Çocuklarının beslenmesini okula boş gönderiyorlar. Öğretmenimiz hemen yemeğimizi paylaşmamız gerektiğini söylüyor. Annelerin bazen unutabildiğini söylüyor.” Özel yetenekli öğrencilerin yetenekli oldukları alanları fark etmeleri ve yetenekleri doğrultusunda gelişebilmeleri amacıyla, okullarına ek olarak eğitim alabilecekleri kurum olan BİLSEM'e giden 7 yaşındaki Eylül'ün eğlencesi ise telefondaki bir uygulama ile korku filmi çekmek: “İskelet avcısı diye bir film çektim. Gök bilimcisi olmak istiyorum.” Meteor yağmurunun Ahlatlıbel Parkı'nda izlenebileceğini söylediğimizde sosyal hizmet uzmanı olan anne Fatma giriyor söze: “Mamak'tan bir yere gitmek için Kızılay'a gitmek gerek. Maalesef Mamaklı çocuklar bu etkinliği izleyemeyecekler. Kentleşme artık sınıfsal bir sorun. Tiyatro için Kızılay'a, sinema için yine Kızılay'a gitmek gerek.” “Çocuklar burada ne yapar?​” diye sorduğumuzda “Gençlik Bakanlığının bir projesi kapsamında yüzme bilmeyen çocuk kalmasın denilerek yüzme kursu açıldı. Kızım yüzme öğrenemedi. Eğitmenlerin niyeti de yoktu çok. Çocuklar sadece su ile tanıştı. Eylül tatile gitmek, yengeç görmek, Caretta carettalar ile tanışmak istiyor. Taleplerimiz asgari. Ancak onu da yapamadık. Bir söz var ya hani; 'Onların hayvandan bir farkı yok sadece yaşıyorlar’ diye. Yaşıyor muyuz yaşıyoruz, sadece bu. Ben çevremdekilere göre biraz daha olanakları olan biriyim ancak buna rağmen sınırdayız. Bu sınırları aşmak için birikim yapıyoruz ama beşeri yatırım bu. TOEFL’ı geçip, yurt dışına gitmek istiyorum. Sokak röportajlarının yasaklanmasının konuşulduğu bir memleket haline geldik. Bir sosyal hizmet uzmanı olarak işimi yapamıyor, bir kadın olarak nefes alamıyor ve bir anne olarak önümü göremiyorum. Kızımın benim gibi hayatı hep tırmalamak zorunda kalmasını istemiyorum” yanıtını veriyor. Eylül’ün BİLSEM'li olduğunu hatırlatan Fatma “BİLSEM'li olsa ne olur, BİLSEM'lerin durumu ortada, mevcut anlayış ortada. 'Mamaklı çocuktan en fazla ne olur?' diye düşünüyorlar” dedi.   evrensel.net
Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneğinde buluştuğumuz kadınlarla geçim dertlerini, çocuklarla yaz tatillerini ve tatil hayallerini konuştuk.

Ankara Mamak'ta aileleri geçim derdiyle boğuşan çocuklarla yaz tatillerini konuştuk. Yaz sıcaklarında çocukların tek eğlence imkanı mahalledeki parklar. Hayalleri ise denize giderek serinlemek.

Çocuklar ve anneleri ile Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneğinde buluştuk. İlk, temizlik şirketinde çalışan Serpil ve kızı Berhiv'le konuştuk. Haftanın 6 günü çalışan annesini anlatan Berhiv tatil yapamama sebeplerinin yalnızca bu olduğunu düşünüyor: “Annem çok yorgun, işe gitmediğinde sürekli uyuyor.”

"NE OYUNCAK NE YEMEK, DONDURMA BİLE SAYIYLA"

Son tatilini evlenmeden önce yaptığını söyleyen Serpil ise kızıyla yaşıyor. Bu süreçte hem meme hem de rahim kanseri olup iyileşmiş. Ekonomik sorunlarını anlatmaya başlıyor:

“Elime geçen asgari ücret bir de 7 bin 500 TL nafaka. Kızım denize gitmek istiyor. Mümkün değil! Sabah ben işe o da kreşe… Belediye bir kreş açmadı. 11 bin TL ödüyorum kreşe. Aldığımı kreşe veriyorum yani. Oysa belediyenin bir kreşi olsa yarı ücret cebimde kalırdı. Belki birkaç günlüğüne de olsa tatile gidebilirdik. Gittiğimiz yerler ya AVM ya da az ilerideki Kartaltepe Kent Parkı. Her şey ateş pahası. AVM'ye gidiyoruz; 40 dakika oyun alanı ücreti, yemek ve bir oyuncak almanın maliyeti en az 1500 TL. Sadece bunu yapabilmek için hemen her şeyden kısıyorum. Eskiden kuaföre giderdim, çok uzun zaman oldu hiç gitmedim. Saçımı bile kendim kesiyorum. Dışarıda yemek yemiyoruz. Oysa kızım pide sever, en ucuzu 140 TL. Yiyemiyoruz. Bu resmi kızım yaptı. Bu bir denizkızı. Denize gitmek ve denizkızlarını görmek istiyor. (Gülüyor) Tükenmez kalemle yaptığı resmin güzelliğine baksana. İstedikleri oyuncakları alamıyorum. Dondurmayı bile haftada bir ya da iki kez alabiliyorum. Buraya belediye bir kreş açmalı. Etkinlikler düzenlesinler çocuklar için. Bazen konserler oluyor, gelenler tanınmış sanatçılar değil ama bu bile çocuklara iyi geliyor.”

"HAYALİM BUZDOLABINI GÜZEL YİYECEKLER İLE DOLDURMAK"

Bir ağabeyi ve babaannesi Kadriye ile yaşayan 11 yaşındaki Asya ise daha önce tatile gittiyse de hatırlayamıyor. Asya için bir su kaydırağı bile eğlence için yeterli. Babaannesi bir kez Gölbaşı’daki aquaparka götürmüş. Asya’nın hayali buzdolabını güzel yiyeceklerle doldurmak: “Maaşı çok, avukat olmak istiyorum. Bir evimiz olur belki. Doğal gaz, kira, kapıcı parası… hepsini ödeyebilirim. Buzdolabımızı istediğim gıdalar ile doldurabilirim. Evimiz bizim olursa evden çıkmak istemem. Evimizi çok severim. En sevdiğim meyve çilek. Çilek alırım, muz alırım. Biraz pazarlık yaparsak şeftali de alırım. Belki sonra tatile gideriz; babaannem, ben ve abim…”

"MEYVEYİ ZOR ALIYORUM OYUNCAK ALAMAM Kİ"

Bu yıl ortaokula başlayacağı için oldukça mutlu olan Asya, geçen yıl okula her gün tost götürdüğünü söyledi: “Tost seviyorum. Her gün okula tost götürüyorum. Ama ne para ne de tost getiremeyen arkadaşlarım oluyor. Öykü mesela. Öykü hiçbir şey getiremiyor. Götürdüklerimizi paylaşıyoruz.”

Asya bunları anlatırken babaannesi biri özel eğitim öğrencisi olan iki çocuğun bakımının zorluğundan bahsediyor: “Birlikte yaşıyoruz. Meyveyi çok seviyorlar ama zor alıyorum. Oyuncak almak mümkün değil. Elimden gelen her şeyi yapmaya çalışıyorum ama zor. Hiç tatil yapmadılar. Tatil nedir bilmiyorlar.”

"BAZI ANNELER ÇOK ŞAŞKIN, BESLENME KOYMAYI UNUTUYOR"

8 yaşındaki Alya da bazı annelerin ‘şaşkın’ olduğunu, çocuklarının beslenmesini okula boş gönderdiğini anlattı: “Biliyor musun bazı anneler çok şaşkın, çok unutkan. Çocuklarının beslenmesini okula boş gönderiyorlar. Öğretmenimiz hemen yemeğimizi paylaşmamız gerektiğini söylüyor. Annelerin bazen unutabildiğini söylüyor.”

Özel yetenekli öğrencilerin yetenekli oldukları alanları fark etmeleri ve yetenekleri doğrultusunda gelişebilmeleri amacıyla, okullarına ek olarak eğitim alabilecekleri kurum olan BİLSEM'e giden 7 yaşındaki Eylül'ün eğlencesi ise telefondaki bir uygulama ile korku filmi çekmek: “İskelet avcısı diye bir film çektim. Gök bilimcisi olmak istiyorum.”

Meteor yağmurunun Ahlatlıbel Parkı'nda izlenebileceğini söylediğimizde sosyal hizmet uzmanı olan anne Fatma giriyor söze: “Mamak'tan bir yere gitmek için Kızılay'a gitmek gerek. Maalesef Mamaklı çocuklar bu etkinliği izleyemeyecekler. Kentleşme artık sınıfsal bir sorun. Tiyatro için Kızılay'a, sinema için yine Kızılay'a gitmek gerek.”

“Çocuklar burada ne yapar?​” diye sorduğumuzda “Gençlik Bakanlığının bir projesi kapsamında yüzme bilmeyen çocuk kalmasın denilerek yüzme kursu açıldı. Kızım yüzme öğrenemedi. Eğitmenlerin niyeti de yoktu çok. Çocuklar sadece su ile tanıştı. Eylül tatile gitmek, yengeç görmek, Caretta carettalar ile tanışmak istiyor. Taleplerimiz asgari. Ancak onu da yapamadık. Bir söz var ya hani; 'Onların hayvandan bir farkı yok sadece yaşıyorlar’ diye. Yaşıyor muyuz yaşıyoruz, sadece bu. Ben çevremdekilere göre biraz daha olanakları olan biriyim ancak buna rağmen sınırdayız. Bu sınırları aşmak için birikim yapıyoruz ama beşeri yatırım bu. TOEFL’ı geçip, yurt dışına gitmek istiyorum. Sokak röportajlarının yasaklanmasının konuşulduğu bir memleket haline geldik. Bir sosyal hizmet uzmanı olarak işimi yapamıyor, bir kadın olarak nefes alamıyor ve bir anne olarak önümü göremiyorum. Kızımın benim gibi hayatı hep tırmalamak zorunda kalmasını istemiyorum” yanıtını veriyor.

Eylül’ün BİLSEM'li olduğunu hatırlatan Fatma “BİLSEM'li olsa ne olur, BİLSEM'lerin durumu ortada, mevcut anlayış ortada. 'Mamaklı çocuktan en fazla ne olur?' diye düşünüyorlar” dedi.

 

evrensel.net

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.