TÜİK'ten korkutan nüfus senaryosu: 77 Milyonun altına düşebilir

Yaşam (Web Sitesi) - Web Sitesi | 30.07.2024 - 14:57, Güncelleme: 30.07.2024 - 14:57 798+ kez okundu.
 

TÜİK'ten korkutan nüfus senaryosu: 77 Milyonun altına düşebilir

TÜİK'in hazırladığı nüfus projeksiyonlarına göre mevcut doğurganlık hızının düşüşü ve yaşlı nüfusun artışı, Türkiye'de nüfusun 2100'de 77 milyonun altına düşebileceğini gösterdi. Senaryolar, 2075'te her üç kişiden birinin yaşlı olacağını ve çalışma çağındaki nüfusun oranının 2100'de yüzde 55'e düşeceğini öngörüyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından üç farklı senaryo üzerinden yapılan tahminlerde, doğurganlık hızındaki düşüşün sürdüğü ve nüfusun yaşlandığı görülüyor. Bu senaryolar, 2100 yılında Türkiye nüfusunun 77 milyonun altına düşebileceğini ve 2075’te her üç kişiden birinin yaşlı olacağını öngörüyor. Çalışma çağındaki nüfusun oranının ise 2100’de yüzde 55’e düşmesi bekleniyor. Demografik göstergelerdeki bu değişim, Türkiye'nin gelecekteki demografik yapısını ve toplumun yapısını önemli ölçüde etkileyebilir. TÜİK tarafından doğum, ölüm ve göçe ilişkin demografik göstergelerdeki mevcut durumun devam edeceği, artış veya azalış yönünde eğilimler de gösterebileceği varsayılarak; ana, düşük ve yüksek olmak üzere üç farklı senaryoya dayalı nüfus projeksiyonları üretildi. Türkiye’de toplam doğurganlık hızı, 2001 yılında 2,38 iken 2003 ve 2014 yılları arasında yenilenme seviyesi olan 2,10 seviyelerinde durağan bir seyir göstermiş, bu yıldan sonra aşırı düşüş ile 2023 yılında 1,51'e kadar geriledi. Doğurganlık hızındaki bu düşüş ile bu konuda geliştirilecek politikaların olası etkileri de nüfus projeksiyonu hesaplamalarında dikkate alındı. Bir nüfusun sayıca aynı kalabilmesi, diğer bir ifadeyle yenilenme düzeyinde kalabilmesi için bu nüfusu oluşturan her bir birey kendi yerine bir nesil bırakması gerekli. Nüfusun artmaya devam etmesi için kadın başına düşen çocuk sayısının en az 2,10 olması gerekiyor. Türkiye’deki mevcut eğilim göz önüne alındığında nüfusun nüfusunun 2050'li yılların ortasına kadar artması ve sonrasında azalışa geçmesi öngörülüyor. Demografik göstergelerdeki mevcut yapının devam edeceğini varsayan ana senaryoya göre, 2023 yılında 85 milyon 372 bin 377 kişi olan Türkiye nüfusunun, 2030 yılında 88 milyon 188 bin 221 kişiye, 2050 yılında ise 93 milyon 774 bin 618 kişiye ulaşması bekleniyor. Türkiye nüfusunun 2050'li yılların ortasına kadar artması ve sonrasında azalışa geçmesi öngörülmekte olup 2100 yılında 77 milyonun altına düşmesi bekleniyor. Doğurganlık göstergelerindeki hızlı düşüş eğiliminin devam edeceğini varsayan düşük senaryoya göre, Türkiye nüfusunun 2044 yılında 89 milyon 959 bin 486 kişiyle en yüksek büyüklüğe ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu senaryoda nüfusun  2100 yılında 55 milyonun altına düşmesi bekleniyor. Doğurganlığı artırıcı tedbirlerin etkili olacağını varsayan yüksek senaryoya göre ise Türkiye nüfusunun 2056 yılında 100 milyonun üzerine çıkması bekleniyor. Nüfusun yaş ve cinsiyet yapısındaki değişimi gösteren nüfus piramitleri 2023 ve 2075 yılları için incelendiğinde, doğurganlıktaki değişim, yaşlı nüfustaki artış ile genç ve çalışma çağı nüfusundaki azalış üç senaryoda da görüldü. Türkiye'de doğuşta beklenen yaşam süresi artmakta ve nüfus yaşlanmaya devam ediyor. Nüfusun yaş yapısının önemli bir göstergesi olan ortanca yaş ile yaşlı nüfus olarak tanımlanan 65 ve üzeri yaştakilerin oranının tüm senaryolara göre artması bekleniyor. Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi 2023 yılı sonuçlarına göre ortanca yaş 34 iken 2050 yılında ana senaryoya göre 44,8, 2075 yılında 51,5 ve 2100 yılında 52,2 seviyesine ulaşması bekleniyor. 2023'te yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ilk kez yüzde 10'un üzerine çıkmıştı. Ana senaryoya göre yaşlı nüfus oranının 2050 yılında yüzde 23,1, 2075 yılında yüzde 31,7 ve 2100 yılında ise yüzde 33,6 seviyesine ulaşması bekleniyor. Çalışma çağında yer alan 15-64 yaş grubundaki nüfus oranı şuanda yüzde 68,3 seviyesinde. Ana senaryoya göre çalışma çağındaki nüfus oranının, 2050'de yüzde 61,9, 2075'te yüzde 55,9 ve 2100'de yüzde 54,6 olması bekleniyor. Çocuk nüfus olarak tanımlanan 0-14 yaş grubundaki nüfus oranı yüzde 21,4 düzeyinde. Ana senaryoya göre çocuk nüfus oranının, 2050'de yüzde 15,1, 2075'te yüzde 12,4 ve 2100'de yüzde 11,8 olması bekleniyor. Projeksiyon sonuçları 2030'un ilk yarısında yaşlı nüfus oranının yüzde 15'i aşacağına ve demografik fırsat penceresinin kapanacağına işaret ediyor. Bağımlı nüfus toplamının, çalışma çağı nüfusunun yarısından az olduğu dönem, "demografik fırsat penceresi" olarak nitelendiriliyor. Çocuk nüfus olarak tanımlanan 15 yaş altı nüfusun toplam nüfusun yüzde 30'undan az, yaşlı nüfus olarak tanımlanan 65 yaş üzeri nüfusun ise toplam nüfusun yüzde 15'inden az olduğu dönemde demografik fırsat penceresinin açık olduğu değerlendiriliyor.
TÜİK'in hazırladığı nüfus projeksiyonlarına göre mevcut doğurganlık hızının düşüşü ve yaşlı nüfusun artışı, Türkiye'de nüfusun 2100'de 77 milyonun altına düşebileceğini gösterdi. Senaryolar, 2075'te her üç kişiden birinin yaşlı olacağını ve çalışma çağındaki nüfusun oranının 2100'de yüzde 55'e düşeceğini öngörüyor.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından üç farklı senaryo üzerinden yapılan tahminlerde, doğurganlık hızındaki düşüşün sürdüğü ve nüfusun yaşlandığı görülüyor.

Bu senaryolar, 2100 yılında Türkiye nüfusunun 77 milyonun altına düşebileceğini ve 2075’te her üç kişiden birinin yaşlı olacağını öngörüyor.

Çalışma çağındaki nüfusun oranının ise 2100’de yüzde 55’e düşmesi bekleniyor. Demografik göstergelerdeki bu değişim, Türkiye'nin gelecekteki demografik yapısını ve toplumun yapısını önemli ölçüde etkileyebilir.

TÜİK tarafından doğum, ölüm ve göçe ilişkin demografik göstergelerdeki mevcut durumun devam edeceği, artış veya azalış yönünde eğilimler de gösterebileceği varsayılarak; ana, düşük ve yüksek olmak üzere üç farklı senaryoya dayalı nüfus projeksiyonları üretildi.

Türkiye’de toplam doğurganlık hızı, 2001 yılında 2,38 iken 2003 ve 2014 yılları arasında yenilenme seviyesi olan 2,10 seviyelerinde durağan bir seyir göstermiş, bu yıldan sonra aşırı düşüş ile 2023 yılında 1,51'e kadar geriledi.

Doğurganlık hızındaki bu düşüş ile bu konuda geliştirilecek politikaların olası etkileri de nüfus projeksiyonu hesaplamalarında dikkate alındı.

Bir nüfusun sayıca aynı kalabilmesi, diğer bir ifadeyle yenilenme düzeyinde kalabilmesi için bu nüfusu oluşturan her bir birey kendi yerine bir nesil bırakması gerekli. Nüfusun artmaya devam etmesi için kadın başına düşen çocuk sayısının en az 2,10 olması gerekiyor.

Türkiye’deki mevcut eğilim göz önüne alındığında nüfusun nüfusunun 2050'li yılların ortasına kadar artması ve sonrasında azalışa geçmesi öngörülüyor.

Demografik göstergelerdeki mevcut yapının devam edeceğini varsayan ana senaryoya göre, 2023 yılında 85 milyon 372 bin 377 kişi olan Türkiye nüfusunun, 2030 yılında 88 milyon 188 bin 221 kişiye, 2050 yılında ise 93 milyon 774 bin 618 kişiye ulaşması bekleniyor.

Türkiye nüfusunun 2050'li yılların ortasına kadar artması ve sonrasında azalışa geçmesi öngörülmekte olup 2100 yılında 77 milyonun altına düşmesi bekleniyor.

Doğurganlık göstergelerindeki hızlı düşüş eğiliminin devam edeceğini varsayan düşük senaryoya göre, Türkiye nüfusunun 2044 yılında 89 milyon 959 bin 486 kişiyle en yüksek büyüklüğe ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu senaryoda nüfusun  2100 yılında 55 milyonun altına düşmesi bekleniyor.

Doğurganlığı artırıcı tedbirlerin etkili olacağını varsayan yüksek senaryoya göre ise Türkiye nüfusunun 2056 yılında 100 milyonun üzerine çıkması bekleniyor.

Nüfusun yaş ve cinsiyet yapısındaki değişimi gösteren nüfus piramitleri 2023 ve 2075 yılları için incelendiğinde, doğurganlıktaki değişim, yaşlı nüfustaki artış ile genç ve çalışma çağı nüfusundaki azalış üç senaryoda da görüldü.

Türkiye'de doğuşta beklenen yaşam süresi artmakta ve nüfus yaşlanmaya devam ediyor. Nüfusun yaş yapısının önemli bir göstergesi olan ortanca yaş ile yaşlı nüfus olarak tanımlanan 65 ve üzeri yaştakilerin oranının tüm senaryolara göre artması bekleniyor.

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi 2023 yılı sonuçlarına göre ortanca yaş 34 iken 2050 yılında ana senaryoya göre 44,8, 2075 yılında 51,5 ve 2100 yılında 52,2 seviyesine ulaşması bekleniyor.

2023'te yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ilk kez yüzde 10'un üzerine çıkmıştı. Ana senaryoya göre yaşlı nüfus oranının 2050 yılında yüzde 23,1, 2075 yılında yüzde 31,7 ve 2100 yılında ise yüzde 33,6 seviyesine ulaşması bekleniyor.

Çalışma çağında yer alan 15-64 yaş grubundaki nüfus oranı şuanda yüzde 68,3 seviyesinde. Ana senaryoya göre çalışma çağındaki nüfus oranının, 2050'de yüzde 61,9, 2075'te yüzde 55,9 ve 2100'de yüzde 54,6 olması bekleniyor.

Çocuk nüfus olarak tanımlanan 0-14 yaş grubundaki nüfus oranı yüzde 21,4 düzeyinde. Ana senaryoya göre çocuk nüfus oranının, 2050'de yüzde 15,1, 2075'te yüzde 12,4 ve 2100'de yüzde 11,8 olması bekleniyor.

Projeksiyon sonuçları 2030'un ilk yarısında yaşlı nüfus oranının yüzde 15'i aşacağına ve demografik fırsat penceresinin kapanacağına işaret ediyor.

Bağımlı nüfus toplamının, çalışma çağı nüfusunun yarısından az olduğu dönem, "demografik fırsat penceresi" olarak nitelendiriliyor.

Çocuk nüfus olarak tanımlanan 15 yaş altı nüfusun toplam nüfusun yüzde 30'undan az, yaşlı nüfus olarak tanımlanan 65 yaş üzeri nüfusun ise toplam nüfusun yüzde 15'inden az olduğu dönemde demografik fırsat penceresinin açık olduğu değerlendiriliyor.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.