Sevgili okurlarım; Bugünkü yazımızda ülke hayvancılığımızın gelişmesine çok büyük emeği olan “Baytarlık Mesleğini” tartışmaya açacağız. Çok zor koşullarda yurdun değişik bölgelerine hizmet götüren baytarlık mesleği, veteriner sağlık teknisyenliği mesleğinin tarihsel sürecini masaya yatıracağız. Kısır çekişmeler yüzünden ülke hayvancılığımızın bugünkü kaotik duruma nasıl getirildiği konusunda az da olsa bilgi sahibi olacağız.
Osmanlı İmparatorluğunun son döneminde ülke genelinde yaygın olarak seyreden “At Vebası” ve Sığır Vebası” gibi salgın hayvan hastalıklara karşı etkin ve acil mücadelenin sürdürülebilmesi için 14 Ekim 1910 tarihinde İstanbul Ahır kapı semtinde “Tatbikatı Baytariye” adı altında bir okul açılmıştır. Okulun ilk müdürü Ali Rıza Efendi, müdür muavini ise Bahur Efendi’dir. Meslek dersleri hocaları ise Seyfettin Efendi, Neşet Efendi ve Satur Efendi’dir.
Okula Osmanlı tabasından olan 18-25 yaş arasındaki idadi (lise) mezunu gençler sınavsız, rüştiye “ortaokul” mezunu gençler ise sınav ile alınmıştır.
23 Nisan 1911 tarihinde çıkarılan padişah nizamname ile tatbikatı baytariye memurlarının yapacağı işler ve alacağı ücretler tespit edilmiştir. Yine aynı dönemde çıkarılan 9 Mayıs 1911 tarih ve 1017 numaralı “Tezkere-i Samiye” ile askere gideceklerin tescilleri yapılmıştır.
Oldukça geniş ve zengin ders programları ile donatılmış olan okul, iki yıl süren mesleki eğitimden sonra 1912 yılında “Tatbikat-ı Baytariye Memuru” olarak ilk mezunlarını vermiştir.
Osmanlı coğrafyasının değişik bölgelerinde “Tatbikat-ı Baytariye Memuru” olarak göreve başlatılan meslektaşlarımızın unvanları sonradan “Muavin Baytar” olarak değiştirilmiştir. 1914 yılına kadar bu okuldan 270 kişi “Muavin Baytar” olarak mezun olmuştur.
Balkan savaşlarının başlaması nedeni ile okul mezunlarından 200 kişi “mülazım-ı sani” “teğmen” rütbesi ile orduya alınmış olup Kurtuluş Savaşına katılan 200 meslektaşımızdan 14’ü şehit olmuştur. 1912’de başlayan 1. Balkan Savaşı nedeniyle okulun öğretmenlerinin askere alınması nedeniyle mesleki eğitim programlarında aksamalar meydana gelmiş ve eğitime ara verilmiştir.
Kurtuluş Savaşı yıllarında orduda süvari birliklerinin hizmetinde olan atlarda, şarbon ve at vebası hastalığının görülmesi üzerine büyük panik yaşanmış, bu zor şartlar altında Fransa’dan temin edilen şarbon ve at vebası aşıları, muavin baytarlar tarafından başarıyla uygulanmıştır.
Meslektaşlarımızın Kurtuluş Savaşı yıllarında şarbon ve at vebası hastalıklarına karşı verilen mücadele sürecindeki çalışmaları ve elde edilen başarılarının Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından takdir edildiği, rahmetle andığımız derneğimizin efsane genel başkanı Sabahattin TURAY tarafından birçok sohbet ve toplantıda dile getirmiştir.
1924 yılında okul mezunlarına verilen bir hak üzerine isteyen muavin baytarlar, “Baytar Mektep-i Ali’sine” (yüksek baytar okuluna) kayıt yaptırarak eğitimlerini sürdürmüşlerdir.
Türkiye’de Yüksek Ziraat Enstitülerinin tesis hazırlıkları yapılırken, ziraat mekteplerinin eğitimine son verilmiş olup bu okulun öğretmenleri Almanya’ya gönderilmesine karar verilmiştir. Bu arada Erzincan’da bölgesel olarak açılan Ziraat Okulu kapatılmış, okul binasının boş kalmaması ve öğrencilerin yatılı okul masraflarının karşılanması için ayrılan ödeneğin boşa gitmemesi düşüncesiyle o günün olanaklarından yararlanılarak dönemin iktisat vekili tarafından 1928 yılında Erzincan’da “Sıhhiye-i Memur Mektebi” açılmıştır.
Okula orduda sıhhiye ve nalbant erliği yapmış olanlarla, köy ve kırsal hayata alışkın okuryazar gençlerin öğrenci olarak okula alınması prensip olarak kabul edilmiştir. Okulun ders müfredat programı belli bir yasaya bağlanmamış olup inisiyatif tamamen öğretmenlere bırakılmıştır.
Bu faaliyetlerle yakından ilgilenen dönemin İzmir Veteriner İşleri Müdür Adil YERGÖK de teşebbüse geçerek, masraflarının İzmir İl Özel İdare Muhasebesinden ödenmek suretiyle bölgenin ihtiyacı olan personeli karşılamak için Bornova Ziraat Mektebinde de bir “Küçük Sıhhiye-i Hayvaniye Memur Mektebi” açılmıştır. Bu okul bir dönem mezun verdikten sonra kapatılmıştır.
Diğer taraftan Erzincan Sıhhiye-i Memur Mektebi 1928-1929 yılında iki dönem mezun verdikten sonra öğrencilerin daha kapsamlı ve daha bilinçli yetiştirilmesi düşüncesinden hareket edilerek kapatılmış, 1930 yılında okulun öğrencileri İstanbul Selimiye’de bulunan “Yüksek Baytar Mektebi” bünyesinde açılan “Küçük Sıhhiye-i Hayvaniye Memur Mektebi’ne gönderilmiştir. Bu mektebe ortaokul mezunu olanlardan sınavla seçilen öğrenciler alınmıştır. Okulun öğrencilerine Yüksek Baytar Mektebinde okutulan derslerin bir bölümü hariç ders olarak okutulmuştur.
Ankara’da 1933 yılında Veteriner Fakültesinin açılmasıyla, Yüksek Baytar Mektebindeki öğretmen kadrosunun büyük bir kısmı Ankara’yı tercih etmiş, geri kalan öğretmenler ise aynı okulda ders vermeye devam etmişlerdir.
Bu dönemde okul müdürlüğüne Anatomist Ahmet Hamdi ESGÜN’ün atanmasından sonra eğitim süresi iki yıl olan “Hayvan Sağlığı Memurları Okulu” ile eğitim ve öğretime devam edilmiştir. Okulun yasal varlığı 1937 yılına kadar bir nizamnameye bağlanmamış, dersler belli bir program çerçevesinde okutulmamış, dersler, tamamen öğretmenlerin isteğine bırakılmıştır.
Malum çevreler tarafından yeni açılan okulun eğitim süresi hep tartışma konusu yapılmıştır. Öğretmenlerin ücreti iyileştirilmesi için bir senelik okul süresi önce on sekiz aya daha iki yıla çıkarılmıştır.
Çağdaş eğitimi savunanların da gayretleriyle 1932-1935 yılları arasında bu okula iki dönem kız öğrenci alınmış olup bu dönemlerde okuldan on kız öğrenci mezun olmuştur.
1937 yılında yürürlüğe giren 3203 Sayılı Ziraat Vekâleti Teşkilat Kanununun 9. Maddesiyle Veteriner İşleri Umum Müdürlüğünün vazifeleri arasında “Hayvan Sağlığı Memurları Mektebi” açmak ve bu unvanla memur yetiştirmek görevi Veteriner İşleri Umum Müdürlüğüne verilmiştir.
3203 Sayılı Kanun yürürlüğe girdikten sonra 28 Mayıs 1941 tarihinde yayımlanan 15799 Sayılı Kararname ile “Hayvan Sağlığı Memurları Mektebi ve Buradan Mezun Olan Memurların Vazifeleri Hakkındaki Nizamnameyle” okulun statüsü, teşkilatı, tedrisatı, okula kabul şartları, sınav ve sınıf geçme usulleri tespit edilmiş olup bu usuller 1941 yılından itibaren uygulanmıştır.
Öğrenci alımında yüzde 1’lik dilime girenler okula alınmış olup günlük 8 saat ders uygulaması, sabah akşam toplam 3 saat zorunlu etüt saati konularak günün yarısı zorunlu olarak eğitime programlanmıştır. Sınıf geçmeler tamamlandıktan sonra tüm sınıflarda görülen mesleki derslerden yazılı, sözlü ve uygulamalı okul bitirme sınavları zorunlu tutulmuştur. Kaliteli eğitimin sonucunda, usta meslek erbabı yetiştirilmesi için şartlar çok ağır hazırlanmıştır.
Böylece lise çağına gelmiş en zeki öğrenci gruplarına yüksek kaliteli mesleki eğitim ve uygulama yaptırılmıştır.
Okulun tahsil derecesinin tespiti için Milli Eğitim Bakanlığı ile çalışmalar başlatılmış, mesleki derslerin yanı sıra yabancı dil ve diğer lise kültür dersleri müfredata alınmıştır. Eğitim kalitesinin yükseltilmesi sebebiyle okula olan taleplerin artması sonucu Tarım Bakanlığı’nın 22 Ekim 1949 tarih ve 13287/59512 Sayılı Genelgesi ile okulun öğrenci sayısı 1949 yılında 100 kişiye çıkarılmıştır.
Devamı gelecek sayıda…