Bu çekiş, matla sonuçlanır mı, yoksa sürpriz bir hamle gelir mi, bunu hep birlikte göreceğiz.
Birinci ve ikinci dünya savaşlarının sonunda İngiltere ve ABD merkezli Batı, çeşitli hamlelerle Ortadoğu ülkelerinin petrolünü kendi tarafına akıtmayı başardı. Sonraki süreçte sistemde oluşan delikleri, bölgedeki stratejik ortaklarını da kullanarak operasyonlarla ve Arap Baharı (Güz müydü yoksa!) filizleriyle sarmalamayı başardı.
Güreşe tutuştuğu Saddam'ı bir şamarla dağıttı, saçılanları da İran ve Türkiye'nin de katkılarıyla şimdilik tüfek saçması olmaktan kurtardı.
İran'ın modernleşme hamlelerini, Şah'ı muhalefete karşı yalnız bırakarak ve el altından da onları destekleyerek durdurdu. Gelen molla rejiminin de kaynaklarını, Irak'la mücadelesinde harcattı. İyice zayıflayan Irak'ı da bir üfleme ile halletti: Her taraf toz bulutuna döndü.
Sonrası Suriye. Malum çoğu satranç turnuvası, Karpov mu Kasparov mu hangisi önde gidiyor belli değil derken, satrancı icat eden el piyonlarını bölgede harcayarak, şahı devrilmekten kurtardı ve de satrancın asıl sahasını bu harcadığı rüsvet piyonları ile de güvenceye aldı.
Bu nedenle şu anda İran bir Kürdistan meselesini çözmüş görünüyor. Yani şimdilik kestaneyi çizdirmekten kurtardı.
Ama bu sene de kestane bereketi maşallah! Pazarlar kestane dolu. Bu bolluğun olacağını gören 'man'ler de bıçaklarıyla, ızgaralarıyla gelmişler. Yani sizin anlayacağınız ortalık pür adventure (Yılmaz ağabey, senin İnci Taneleri'ne ne rakip var ha! Uyanık ol).
Hasılı kelam, Türkiye modernizmle buluştu, kısa sürede işleri modernleştirmek için Bozkurt'un da ömrü yetmedi, Batılılaşma yolunda hamleler yarım kaldı, ama yol alınmaya da devam etti. Bunun yanı sıra modernleşme hamlelerinin Türkiye'de de tamamen sekteye uğratılması gerekiyordu. İran'ın durumu bekliyor, Taliban ile Afganistan tamam. Çin'in de son kırk yıldaki hamleleri onu nerelere taşıdı.
Aman Türkiye de bir baş olmasın, çünkü bu milletin başı dik durur, o halde liyakati, adaleti, bireyi, hak edişi, çalışmayı bu ülkeden uzaklaştıralım, topraklarını biraz küçültelim, ve verimli topraklarını da biraz çöp ve süprüntü ile dolduralım da, bölgedeki menfaatlerimiz aman zarar görmesin.
Şöyleydi, böyleydi, falan filan, hepsi teferruat ve hikaye, durum ve olay budur...
EFENDİLER!
PKK'ya silahları bırakın çağrısını Öcalan'a yaptıracağınıza, bu çağrıyı onları Kandil'de barındırmasına izin veren Barzani'ye yaptırmanız gerekmiyor muydu?
BEYLER!
"Silahları bırakın da, af da, maf da" derken, o teröristleri Türkiye'ye doldurursanız başınıza en büyük belayı almış olursunuz!
Kürt Meselesi!
Niye, diğer etnik gruplar önemsiz mi? Yoksa sırada onlar mı var?
"Kalede gedik verin, federasyon, mederasyon!"
Seni var ya, o stratejik ortakların parça parça eder, atar.
Onların isteği şu:
"Siz o parçalanmaya geçin ki, Suriye'de abisini örnek alsın."
BAK!
Bizim hiçbir şeyimiz peşin değildir. İşi sonuna kadar izler, en son değerlendiririz.
Millet!
Siz de öyle yapın. Şucu bucu demeyin; demokrasi, Eski Yunan’dan beri tiyatrodur, roldür, güzel konuşmadır.
Siz o ses ve davranışın maskeden mi, yüzden mi, yoksa özden mi geldiğine bakın. Olayları takip edin, kimseyi peşinen değerlendirmeyin.