Ali Eralp - Eğitimci-Araştırmacı-Yazar
Köşe Yazarı
Ali Eralp - Eğitimci-Araştırmacı-Yazar
 

DÖNÜLMEZ AKŞAMIN UFKUNA GİRDİLER…

Ben önceki yazılarımda “AKP uçurumun kenarında yürüyor” diyordum. Ben böyle yazdıkça bazı karamsar arkadaşlarım da; “Bu halktan hiçbir şey olmaz” diyorlardı… Onlara yanıt veriyordum: “Yapmayın böyle, bu halk Yedi Düvele karşı Kurtuluş savaşı vermiş bir halktır. Günü geldiğinde halkın, meclisin iradesini hiçe sayanlar, talancılar da dersini alacaktır…” Ama bu günlere biraz geç ulaştık. Tam 23 yıl sonra... Bunun en büyük nedeni muhalefetin “Yandaş, kontrollü muhalefet” olmasıydı… Laiklik, cumhuriyet, Atatürk yok edilirken CHP yöneticilerinin sadece olayları seyretmesi, seyretmeden de öte iktidarla kol kola girmesinde aranmalıydı. Biz bu gidişe, ihanete karşı çıkarken, eleştiriler yöneltirken CHP’li çoğunluk bizi “partiyi bölmekle, hatta ihanetle” suçluyordu. Neyse ki “Değişim” etkili oldu ve bu günlere geldik… Şu bir gerçek ki, AKP, hiçbir zaman karşısında birleşmiş, bütünleşmiş, kaynaşmış, yekvücut olmuş bir muhalefet ve halk görmek istemedi ve bunu başardı da… İnsanları Sünni – Alevi, Kürt-Türk, solcu-sağcı ve mezheplere göre ayrıştırdı. Kendisinden olanlara dost, olmayanlara düşman muamelesi yaptı. Kendisi gibi düşünmeyenleri, ona yandaşlık yapmayanları terörist ilan etti. Halkı uyutmak, dilediği gibi yönetmek için en çok da din sömürüsünü kullandı. Çocuklarımızı cahil bırakmak için köy okullarını kapattı, minicik yavrularımızı imamlara teslim etti.  Durmadan imam hatip açtı. Oysa Atatürk, Alevi-Sünni, Kürt-Türk ayrımı yapmadığı için kurtuluş savaşını kazanmıştı. Bir yanında Türkler, bir yanında Kürtler; bir yanında aleviler, bir yanında Sünniler; bir yanında tutucu yazarlar, bir yanında solcu yazarlar vardı… Halkların, insanların kardeşliğin bir resmiydi bu. Onlar ise bu çıkar ortamında şanlı tarihimizi unutmaya, unutturmaya çalıştılar. Türk’e, Türklüğe, Atatürk’e, Cumhuriyete düşman oldular… Ellerinden geleni artlarına koymadılar. Ant’ı, ulusal bayramları, Türk bayrağını, İstiklal marşını yasakladılar. TC’yi devlet tabelalarından sildiler. İşe önce ordudan başladılar. Sonra yargıyı teslim aldılar… Milli eğitimi yok ettiler. Vatanımızı Ortadoğu ülkelerine, Arabistan’a benzetebilmek için büyük çabalar sarf ettiler. İşte bu yüzden Suriyelileri, Afganlıları, Pakistanlıları, Afrikalıları ülkemize doldurdular. Peki, bütün bunlar olup biterken muhalefet ne yaptı? Sadece seyretti. Ama seçmenin, özellikle emeklilerim iktidara tokadı ağır oldu. “Oy yoksa hizmet de yok” tehditleri karşısında insanlarımız yılmadı, korkmadı, çekinmedi. 17 kişilik bakanlar grubu kolları sıvadılar, Ekrem İmamoğlu’nun karşısında tüm güçlerini ortaya koydular bu da işe yaramadı. Bizim CHP yönetimine ve belediye başkanlarına son sözümüz şu: Asla Atatürk’ün yolundan, Atatürk çizgisinden ve ilkelerinden ayrılmayın. Oyumuzu artıracağız diye asla cemaatlere, tarikatlara ve mollalara yanaşmayın. Saray sistemi yerine laik, demokratik, adaletli bir Atatürk düzeni kurabilmek için tüm gücünüzle çalışın. AKP ve bizi bırakma diye ağlayan yandaşı MHP artık “Dönülmez akşamın ufkuna” girmiştir. Artık onlar için vakit çok geçtir. Hazine tamtakırdır. İşsizlik, yokluk, yoksulluk had safhadadır. AKP halktan topladığı vergileri 5’li çeteye vermek, onlara para bulmak zorundadır. Akıllı olalım, Atatürkçü olalım; yandaşlık, yalakalık yapmadan talan - yalan iktidarına son verelim.            
Ekleme Tarihi: 07 Nisan 2024 - Pazar

DÖNÜLMEZ AKŞAMIN UFKUNA GİRDİLER…

Ben önceki yazılarımda “AKP uçurumun kenarında yürüyor” diyordum.

Ben böyle yazdıkça bazı karamsar arkadaşlarım da; “Bu halktan hiçbir şey olmaz” diyorlardı…

Onlara yanıt veriyordum: “Yapmayın böyle, bu halk Yedi Düvele karşı Kurtuluş savaşı vermiş bir halktır. Günü geldiğinde halkın, meclisin iradesini hiçe sayanlar, talancılar da dersini alacaktır…”

Ama bu günlere biraz geç ulaştık. Tam 23 yıl sonra... Bunun en büyük nedeni muhalefetin “Yandaş, kontrollü muhalefet” olmasıydı…

Laiklik, cumhuriyet, Atatürk yok edilirken CHP yöneticilerinin sadece olayları seyretmesi, seyretmeden de öte iktidarla kol kola girmesinde aranmalıydı.

Biz bu gidişe, ihanete karşı çıkarken, eleştiriler yöneltirken CHP’li çoğunluk bizi “partiyi bölmekle, hatta ihanetle” suçluyordu.

Neyse ki “Değişim” etkili oldu ve bu günlere geldik…

Şu bir gerçek ki, AKP, hiçbir zaman karşısında birleşmiş, bütünleşmiş, kaynaşmış, yekvücut olmuş bir muhalefet ve halk görmek istemedi ve bunu başardı da…

İnsanları Sünni – Alevi, Kürt-Türk, solcu-sağcı ve mezheplere göre ayrıştırdı. Kendisinden olanlara dost, olmayanlara düşman muamelesi yaptı.

Kendisi gibi düşünmeyenleri, ona yandaşlık yapmayanları terörist ilan etti.

Halkı uyutmak, dilediği gibi yönetmek için en çok da din sömürüsünü kullandı. Çocuklarımızı cahil bırakmak için köy okullarını kapattı, minicik yavrularımızı imamlara teslim etti.  Durmadan imam hatip açtı.

Oysa Atatürk, Alevi-Sünni, Kürt-Türk ayrımı yapmadığı için kurtuluş savaşını kazanmıştı.

Bir yanında Türkler, bir yanında Kürtler; bir yanında aleviler, bir yanında Sünniler; bir yanında tutucu yazarlar, bir yanında solcu yazarlar vardı…

Halkların, insanların kardeşliğin bir resmiydi bu.

Onlar ise bu çıkar ortamında şanlı tarihimizi unutmaya, unutturmaya çalıştılar. Türk’e, Türklüğe, Atatürk’e, Cumhuriyete düşman oldular…

Ellerinden geleni artlarına koymadılar. Ant’ı, ulusal bayramları, Türk bayrağını, İstiklal marşını yasakladılar. TC’yi devlet tabelalarından sildiler.

İşe önce ordudan başladılar. Sonra yargıyı teslim aldılar… Milli eğitimi yok ettiler.

Vatanımızı Ortadoğu ülkelerine, Arabistan’a benzetebilmek için büyük çabalar sarf ettiler. İşte bu yüzden Suriyelileri, Afganlıları, Pakistanlıları, Afrikalıları ülkemize doldurdular.

Peki, bütün bunlar olup biterken muhalefet ne yaptı? Sadece seyretti.

Ama seçmenin, özellikle emeklilerim iktidara tokadı ağır oldu. “Oy yoksa hizmet de yok” tehditleri karşısında insanlarımız yılmadı, korkmadı, çekinmedi.

17 kişilik bakanlar grubu kolları sıvadılar, Ekrem İmamoğlu’nun karşısında tüm güçlerini ortaya koydular bu da işe yaramadı.

Bizim CHP yönetimine ve belediye başkanlarına son sözümüz şu: Asla Atatürk’ün yolundan, Atatürk çizgisinden ve ilkelerinden ayrılmayın. Oyumuzu artıracağız diye asla cemaatlere, tarikatlara ve mollalara yanaşmayın.

Saray sistemi yerine laik, demokratik, adaletli bir Atatürk düzeni kurabilmek için tüm gücünüzle çalışın.

AKP ve bizi bırakma diye ağlayan yandaşı MHP artık “Dönülmez akşamın ufkuna” girmiştir. Artık onlar için vakit çok geçtir.

Hazine tamtakırdır. İşsizlik, yokluk, yoksulluk had safhadadır. AKP halktan topladığı vergileri 5’li çeteye vermek, onlara para bulmak zorundadır.

Akıllı olalım, Atatürkçü olalım; yandaşlık, yalakalık yapmadan talan - yalan iktidarına son verelim.

 

 

 

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.