Ali Eralp - Eğitimci-Araştırmacı-Yazar
Köşe Yazarı
Ali Eralp - Eğitimci-Araştırmacı-Yazar
 

Nice Krallar, Prensler, Sultanlar Tarihin Tozlu Sayfalarında Unutuldular

Politikacı, önce adil insan olmalı… Kurdu – kuşu, kediyi - köpeği, doğayı, insanları ayrım yapmadan sevmeli… Mal – mülk, servet, rant uğruna zümrüt ormanları, tarlaları, bağı – bahçeyi, vatanı eşe dosta peşkeş çekmemeli. Doğanın yapısını ve düzenini bozmamalı. Din sömürüsü ve yalan yanlış bilgilerle toplumu aldatmamalı. Gerçekleri gizlememeli… Müslüman’ı, Hıristiyan’ı, Kürdü, Türk’ü, Alevi’yi,  Sünni’yi herkesi kucaklamalı… Halk aç, susuz, ucuz et, ekmek kuyruklarında çile çekerken, kendisi keyif çatmamalı… Ülkeyi zam yaparak, vergileri artırarak değil, üretim yaparak yönetmeli. Halkın, Devletin malını satmamalı Düzenini devam ettirmek için yasa dışı yöntemlere asla başvurmamalı. Sürekli tehditlerle, şantajlarla, baskılarla korku imparatorluğu kurmamalı. Sözün özü şu: Diktatörler sevginin ne olduğunu bilmezler. Dert, sıkıntı, acı, çekmenin, yoksulluğa düşmenin, evine ekmek götürememenin ne olduğunu bilmezler… İnsanları mutlu etme düşüncesi onlara çok uzaktır. Yabancıdır. Yardımlaşmayı, bölüşmeyi, paylaşmayı bilmezler. Kadın hakları, eşitlik, özgürlük onların sorunu değildir. Onların bir tek hedefi vardır; koltuğunu, iktidarını, çevresini, yakınlarını, yandaşlarını, korumak; onları servet sahibi yapmak… Hak, hukuk, adalet tanımazlar, mahkemelerden dilediği kararları çıkarırlar. Medyayı, devletin kurumlarını kendilerine bağlarlar. Onlar diktatörün emir erleri, kurşun askerleri gibi hareket ederler. Ne derse, ne isterse, ne emrederse onu yaparlar, onu yazarlar. Onun yolundan gitmeyenler, ona karşı çıkanlar, yaptıklarını eleştirenler ise cezalandırılır, dört duvar arasına, hücrelere atılırlar. Onlar kendilerini her konuda bilgi, tecrübe sahibi, uzman sanırlar. Her konuda bilgi sahibidirler. Her konuda konuşurlar… Kendilerini topluma ilahi bir güç, kutsal bir varlıkmış gibi tanıtırlar. Çevresine topladığı din adamları ile halkı yönlendirmeye, etkilemeye, beyinlerini şekillendirmeye çalışırlar. Ama diktatör çok korkar. Gölgesinden bile korkar. Her şeyden, herkesten, uçan kuştan bile korkar… Çünkü halkına ve insanlarına uyguladığı zulmün, baskının bilincindedir… Farkındadır… İnsanların nasıl bir bataklıkta yaşadığını, nasıl bir acı çektiğini bilir. Bu yüzden her zaman bir koruma ordusu ile gezer… Yazarları, çizerleri takip ettirir. Düzmece raporlarla, suçlarla zindanlara attırır. Ama tarih gerçekçidir… Tarih acımasızdır… Tarih affetmez… Yanılmaz. “Güç bende… Dilediğimi yaparım. Kanun benim… İstersem asarım, istersem keserim” diyen, nice krallar, prensler, sultanlar, padişahlar halkına hükmettiğini sanırken; hayattan silindiler ve hayırla yadedilmediler.    
Ekleme Tarihi: 01 Aralık 2023 - Cuma

Nice Krallar, Prensler, Sultanlar Tarihin Tozlu Sayfalarında Unutuldular

Politikacı, önce adil insan olmalı… Kurdu – kuşu, kediyi - köpeği, doğayı, insanları ayrım yapmadan sevmeli… Mal – mülk, servet, rant uğruna zümrüt ormanları, tarlaları, bağı – bahçeyi, vatanı eşe dosta peşkeş çekmemeli.

Doğanın yapısını ve düzenini bozmamalı.

Din sömürüsü ve yalan yanlış bilgilerle toplumu aldatmamalı.

Gerçekleri gizlememeli…

Müslüman’ı, Hıristiyan’ı, Kürdü, Türk’ü, Alevi’yi,  Sünni’yi herkesi kucaklamalı…

Halk aç, susuz, ucuz et, ekmek kuyruklarında çile çekerken, kendisi keyif çatmamalı…

Ülkeyi zam yaparak, vergileri artırarak değil, üretim yaparak yönetmeli.

Halkın, Devletin malını satmamalı

Düzenini devam ettirmek için yasa dışı yöntemlere asla başvurmamalı.

Sürekli tehditlerle, şantajlarla, baskılarla korku imparatorluğu kurmamalı.

Sözün özü şu:

Diktatörler sevginin ne olduğunu bilmezler.

Dert, sıkıntı, acı, çekmenin, yoksulluğa düşmenin, evine ekmek götürememenin ne olduğunu bilmezler…

İnsanları mutlu etme düşüncesi onlara çok uzaktır. Yabancıdır.

Yardımlaşmayı, bölüşmeyi, paylaşmayı bilmezler.

Kadın hakları, eşitlik, özgürlük onların sorunu değildir.

Onların bir tek hedefi vardır; koltuğunu, iktidarını, çevresini, yakınlarını, yandaşlarını, korumak; onları servet sahibi yapmak…

Hak, hukuk, adalet tanımazlar, mahkemelerden dilediği kararları çıkarırlar.

Medyayı, devletin kurumlarını kendilerine bağlarlar. Onlar diktatörün emir erleri, kurşun askerleri gibi hareket ederler. Ne derse, ne isterse, ne emrederse onu yaparlar, onu yazarlar.

Onun yolundan gitmeyenler, ona karşı çıkanlar, yaptıklarını eleştirenler ise cezalandırılır, dört duvar arasına, hücrelere atılırlar.

Onlar kendilerini her konuda bilgi, tecrübe sahibi, uzman sanırlar. Her konuda bilgi sahibidirler. Her konuda konuşurlar…

Kendilerini topluma ilahi bir güç, kutsal bir varlıkmış gibi tanıtırlar.

Çevresine topladığı din adamları ile halkı yönlendirmeye, etkilemeye, beyinlerini şekillendirmeye çalışırlar.

Ama diktatör çok korkar. Gölgesinden bile korkar. Her şeyden, herkesten, uçan kuştan bile korkar… Çünkü halkına ve insanlarına uyguladığı zulmün, baskının bilincindedir… Farkındadır… İnsanların nasıl bir bataklıkta yaşadığını, nasıl bir acı çektiğini bilir. Bu yüzden her zaman bir koruma ordusu ile gezer…

Yazarları, çizerleri takip ettirir. Düzmece raporlarla, suçlarla zindanlara attırır.

Ama tarih gerçekçidir… Tarih acımasızdır… Tarih affetmez… Yanılmaz.

“Güç bende… Dilediğimi yaparım. Kanun benim… İstersem asarım, istersem keserim” diyen, nice krallar, prensler, sultanlar, padişahlar halkına hükmettiğini sanırken; hayattan silindiler ve hayırla yadedilmediler.

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.