Muzaffer Ayhan KARA-Araştırmacı Yazar
Köşe Yazarı
Muzaffer Ayhan KARA-Araştırmacı Yazar
 

“Değerli Kriakos”, “Sevgili Tayyip” ve ötesi

Kısacası Türk-Yunan ilişkilerinde düşmanlık yok sadece, dostluk sayfaları da var. Fakat şu bir geçek ki, tatsız sayfalarda emperyal İngiliz ve Amerikan parmağı var. Buraya yeniden geleceğim güncel gelişmeler bağlamında ama son Atina ziyaretine dönelim önce… Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın altı yıl sonra Yunanistan’ı hem de neredeyse bakanlarının yarısıyla ve önemli olanlarıyla ziyaret etmesi; muadili Sakelaropulu ve Başbakan Miçotakis ile kapsamlı görüşmelerde bulunarak iki devlet arasında “Atina Bildirisi”nin imzalanması geride kalan günlerin önemli bir dış gelişmesiydi. Erdoğan’ın 2017’deki ilk ziyareti, Türkiye’den Yunanistan’a en üst düzeyde yapılan 65 yıl sonraki bir ziyaretti. Erdoğan hükümeti, komşularla ilişkilerin iyi olmasının Türkiye açısından iyi olacağını kavramış gözüküyor. Demek ki “bir gece ansızın…” efelenmesinin bir yararının olmadığı, bilakis Yunanistan kamuoyunun Türkiye karşıtlığından beslenen aurasını beslediği belki de anlaşılmış gözüküyor. “Belki de” dememin nedeni, Erdoğan’ın zigzaglı politikası… Erdoğan ve Miçotakis’in birbirine ortak basın toplantısında “Değerli Kriakos” ve “Sevgili Tayyip” diye hitap ederek samimi bir havada ön isimleriyle seslenmeleri bir karşılıklı iyi niyetin ve bu diyaloga epeydir hazırlanılması göstergesi diyelim… Erdoğan, karşılıklı ziyaretlerin yılda bir kez yapılması dileğini ortaya koyarken, Miçotakis’in gelecek yıl İstanbul’a, ardından da Ankara’ya resmi bir ziyarette bulunacağı niyetini ortaya koydu. Bu da ilişkilerin sıklaşacağını gösteriyor. Daha önce en yakın ve kesintisiz ikili ilişkiler İsmail Cem’in üç buçuk yıl süren Dışişleri Bakanlığı döneminde yaşanmış iki devlet arasında ve ünlü “istikşafi görüşmeler” de bu süreçte gerçekleşmişti. Umarım bu defa daha uzun sürer sıcak diyalog. “Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın” diyelim bari! Çünkü Ege denizinin barış denizi olması ve birbirinin sesini duyacak kadar yakın iki ülkenin de çıkarına… Türk-Yunan ilişkilerindeki bütün sayfalar kötü değil Yunanistan, Osmanlı çökerken vatanımızı işgal cüretini göstermişti İngilizler başta olmak üzere emperyalist devletlere güvenerek. Mustafa Kemal Paşa önderliğinde verdiğimiz Kurtuluş Savaşı ile Yunan orduları Anadolu’dan sökülüp atılmıştı. Yunan başkomutanı Trikopis esir alınmış, BMM orduları başkomutanı Mustafa Kemal Paşa’nın huzuruna getirildiğinde onuru kırılmayarak kendisinin “konuk” olduğu vurgulanmıştı. Türk ordusu İzmir’e girdiğinde ertesi gün kente inen Atatürk’ün ayakları önüne Yunan bayrağı serildiğinde o bayrağı kaldırtan ve bayrağın bir devletin onuru olduğunu söyleyen de Mustafa Kemal’di. Türk-Yunan savaşının ardından sadece 12 yıl sonra 1934’te Venizelos-Mustafa Kemal Atatürk arasında Türk-Yunan barışı imza edildi. Trikopis ise ölene kadar Türk Büyükelçiliğindeki Atatürk büstüne gidip saygı duruşunda bulundu her 10 Kasım’da. Türk Büyükelçisi de Atatürk’ün onayı ile Yunan Milli Günü resepsiyonlarına katıldı 1930’larda… Türkiye, İkinci Dünya Savaşı yıllarında açlık tehlikesi yaşayan Yunanistan’a bin bir zorlukla savaş ortamında Kurtuluş gemisiyle gıda maddesi gönderdi. Kurtuluş, altıncı seferinde batınca bu kez Dumlupınar gemisi ile gönderildi yardımlar, kesilmedi. Türkiye ile Yunanistan yıllar sonra Kıbrıs’ta karşı karşıya geldi faşist Sampson’un darbesi sonrasında. O sırada Yunanstan’da ise faşist Albaylar Cuntası vardı. ABD, cuntanın, cunta da Sampson’un arkasındaydı. ABD’nin derdi, bütün Kıbrıs adasını kontrol altına almak ve böylece Doğu Akdeniz’i kontrol ederken Türkiye’yi de kritik bir noktadan kuşatmaktı. Ne var ki Ecevit hükümeti bu oyunu Kıbrıs barış Harekatı ile bozdu. Kısacası Türk-Yunan ilişkilerinde düşmanlık yok sadece, dostluk sayfaları da var. Fakat şu bir geçek ki, tatsız sayfalarda emperyal İngiliz ve Amerikan parmağı var. Buraya yeniden geleceğim güncel gelişmeler bağlamında ama son Atina ziyaretine dönelim önce… Erdoğan ve Miçotakis’in ortak açıklamasında öne çıkanlar Erdoğan, ortak açıklamada karşılıklı ziyaretlerin sıklığının yanında diyalog kanallarının açık tutulmasına vurgu yaptı ve Lavrion Kampı’nın kapatılmasına memnuniyetini belirtti. Tabii bu konuda dikkatli olunmasını da ekleyerek… Erdoğan, her iki ülkedeki Türk ve Rum azınlığın insani ve kültürel zenginlik olarak görülmesi gerektiğine değinip Kıbrıs’ta da adadaki gerçeklere dikkat çekerek adil, kalıcı, sürdürülebilir bir çözüme işaret etti. Miçotakis de son altı ayda Erdoğan ile üçüncü kez buluştuklarına dikkat çekerek öğrencilere karşılıklı vize muafyetinin ele alındığını ve belli adalara 7 gün vize muafiyetini müjdeledi. Tabii bu müjde Yunan adalarına yarayacak ve Türkler daha ucuz olduğu için oraları tercih edecek turistik seyahatler için. Miçotakis, Venizelos-İnönü arasında imzalanan işbirliği anlaşmasını hatırlatarak Lozan’dan 100 yıl sonra da iyi komşuluk deklarasyonunun imzalandığını, “çok önemli dostluk ve işbirliği bildirgesini” imzalamaktan memnuniyet duyduğunu ifade etti. Atina Bildirgesi Türkiye ve Yunanistan arasında imzalanan “Dostane İlişkiler ve İyi Komşuluk Hakkında Atina Bildirgesi”nde tarafların hükümetler arasında yenilenen işbirliği iradesini tanıdığı, dostluk ve karşılıklı güven ortamında iki toplumun yararı için ortak çalışmanın sürdürülmesi ihtiyacı vurgulandı. İyi komşuluk ilişkilerinin gelişmesi için her ikit tarafın birbirlerinin hukukuna riayeti ve bu temelde dayanışmaya vurgu yapıldı. Olumlu atmosferi ve gündemi teşvik etmek amacıyla sonuç oadaklı yaklaşımla her düzeyde karşılıklı ziyaretlerin altı çizilerek tarafların “dostane ilişkileri, karşılıklı saygıyı, barış içinde bir arada yaşamayı ve aralarındaki anlaşmazlıkları barışçı yollarla ve ukuslararası hukuka uygun olarak çözmeye kararlı oldukları” belirtildi. Özellikle ihtilaflı durumlardan ve olası tırmanmadan kaçınılmasına vurgu yapılan bildirgede ikili ilişkilerin başarılı bir şekilde yönetilmesi için her düzeyde etkili iletişim kanallarının ve mekanizmalarının önemine işaret edildi. Taraflar bildirgede “siyasi diyalog, poziitif gündem ve güven artırıcı önlemler” olarak sıralanan üç ana başlık üzerinde “devamlı, yapıcı ve anlamlı istişarelerde” bulunma konusunda anlaşmaya vardı. Şu ifadeler de bildirgede yer aldı: “Taraflar, söz konusu bildirgenin lafzını ve ruhunu zayıflatacak, itibarsızlaştıracak veya bölgelerinde barış ve istikrarın korunmasını tehlikeye atacak her türlü, beyan, girişim veya eylemden kaçınmayı taahhüt ederler. Taraflar, aralarında ortaya çıkan herhangi bir anlaşmazlığı, doğrudan istişare yoluyla veya BM Şartı’nda öngörülen, ortaklaşa belirlenecek diğer yollarla dostane biçimde çözmek için gayret göstereceklerdir.” Ya kapalı kapılar ardındakiler?… Tabii iki ülke heyetinin Erdoğan ve Miçotakis başkanlığında bir de bildirgeye yansımayan ve ortak toplantıda dile getirilmeyen boyutlar olsa gerek. Onların ne olduğu ise herkesin bildiği sırlar… İki ülke arasındaki istikrarlı iyi komşuluk ve esaslı barış iklimi arzum kuşkusuz. Ancak kamuoyumuz adına merak ettiğim ve mutlaka masaya bizim tarafın getirdiğini düşündüğüm şu konularda acaba Yunan tarafı ne dedi? 1)20 kadar statüsü belirlenmemiş ada ve adacıkların Yunanistan tarafından işgalinin sona erdirilmesi istendi mi? Buna Yunan tarafı ne yanıt verdi? Bu ada ve adacıklarla ilgili kesintiye uğrayan istikşafi görüşmeler yeniden başlayacak mı? Bu konudaki görüşmeler istikşafi olmaktan çıkıp daha somut hale getirilecek mi? 2)ABD’nin Batı Trakya’da dibimizdeki askeri üsleri için, keza Girit’teki üsleri için “ne münasebet?” denildi mi? Türkiye’nin barış için güvence verdiği bir anlaşma varken bu üslerin büyütülmemesi hatta küçültülmesi masaya geldi mi? 3)FETÖ’cü kaçaklar gündeme geldi mi? Yunanistan’daki FETÖ’cü kaçakların iadesi söz konusu edildi mi? 4)Batı Trakya Türklerine “Türk değil, Yunanlı Müslümansınız” dayatması gündeme getirildi mi? Müftülerin atanması değil, seçilmesi gündeme geldi mi? 5)Ege’deki kaçak göçmenler konusunda ne konuşuldu? Göçmenlerin iadesi ele alındı mı? Bu sorular ve konu başlıkları çoğaltılabilir…  
Ekleme Tarihi: 10 Aralık 2023 - Pazar

“Değerli Kriakos”, “Sevgili Tayyip” ve ötesi

Kısacası Türk-Yunan ilişkilerinde düşmanlık yok sadece, dostluk sayfaları da var. Fakat şu bir geçek ki, tatsız sayfalarda emperyal İngiliz ve Amerikan parmağı var. Buraya yeniden geleceğim güncel gelişmeler bağlamında ama son Atina ziyaretine dönelim önce…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın altı yıl sonra Yunanistan’ı hem de neredeyse bakanlarının yarısıyla ve önemli olanlarıyla ziyaret etmesi; muadili Sakelaropulu ve Başbakan Miçotakis ile kapsamlı görüşmelerde bulunarak iki devlet arasında “Atina Bildirisi”nin imzalanması geride kalan günlerin önemli bir dış gelişmesiydi. Erdoğan’ın 2017’deki ilk ziyareti, Türkiye’den Yunanistan’a en üst düzeyde yapılan 65 yıl sonraki bir ziyaretti. Erdoğan hükümeti, komşularla ilişkilerin iyi olmasının Türkiye açısından iyi olacağını kavramış gözüküyor. Demek ki “bir gece ansızın…” efelenmesinin bir yararının olmadığı, bilakis Yunanistan kamuoyunun Türkiye karşıtlığından beslenen aurasını beslediği belki de anlaşılmış gözüküyor. “Belki de” dememin nedeni, Erdoğan’ın zigzaglı politikası…

Erdoğan ve Miçotakis’in birbirine ortak basın toplantısında “Değerli Kriakos” ve “Sevgili Tayyip” diye hitap ederek samimi bir havada ön isimleriyle seslenmeleri bir karşılıklı iyi niyetin ve bu diyaloga epeydir hazırlanılması göstergesi diyelim…

Erdoğan, karşılıklı ziyaretlerin yılda bir kez yapılması dileğini ortaya koyarken, Miçotakis’in gelecek yıl İstanbul’a, ardından da Ankara’ya resmi bir ziyarette bulunacağı niyetini ortaya koydu. Bu da ilişkilerin sıklaşacağını gösteriyor. Daha önce en yakın ve kesintisiz ikili ilişkiler İsmail Cem’in üç buçuk yıl süren Dışişleri Bakanlığı döneminde yaşanmış iki devlet arasında ve ünlü “istikşafi görüşmeler” de bu süreçte gerçekleşmişti. Umarım bu defa daha uzun sürer sıcak diyalog. “Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın” diyelim bari! Çünkü Ege denizinin barış denizi olması ve birbirinin sesini duyacak kadar yakın iki ülkenin de çıkarına…

Türk-Yunan ilişkilerindeki bütün sayfalar kötü değil

Yunanistan, Osmanlı çökerken vatanımızı işgal cüretini göstermişti İngilizler başta olmak üzere emperyalist devletlere güvenerek. Mustafa Kemal Paşa önderliğinde verdiğimiz Kurtuluş Savaşı ile Yunan orduları Anadolu’dan sökülüp atılmıştı. Yunan başkomutanı Trikopis esir alınmış, BMM orduları başkomutanı Mustafa Kemal Paşa’nın huzuruna getirildiğinde onuru kırılmayarak kendisinin “konuk” olduğu vurgulanmıştı. Türk ordusu İzmir’e girdiğinde ertesi gün kente inen Atatürk’ün ayakları önüne Yunan bayrağı serildiğinde o bayrağı kaldırtan ve bayrağın bir devletin onuru olduğunu söyleyen de Mustafa Kemal’di.

Türk-Yunan savaşının ardından sadece 12 yıl sonra 1934’te Venizelos-Mustafa Kemal Atatürk arasında Türk-Yunan barışı imza edildi. Trikopis ise ölene kadar Türk Büyükelçiliğindeki Atatürk büstüne gidip saygı duruşunda bulundu her 10 Kasım’da. Türk Büyükelçisi de Atatürk’ün onayı ile Yunan Milli Günü resepsiyonlarına katıldı 1930’larda… Türkiye, İkinci Dünya Savaşı yıllarında açlık tehlikesi yaşayan Yunanistan’a bin bir zorlukla savaş ortamında Kurtuluş gemisiyle gıda maddesi gönderdi. Kurtuluş, altıncı seferinde batınca bu kez Dumlupınar gemisi ile gönderildi yardımlar, kesilmedi.

Türkiye ile Yunanistan yıllar sonra Kıbrıs’ta karşı karşıya geldi faşist Sampson’un darbesi sonrasında. O sırada Yunanstan’da ise faşist Albaylar Cuntası vardı. ABD, cuntanın, cunta da Sampson’un arkasındaydı. ABD’nin derdi, bütün Kıbrıs adasını kontrol altına almak ve böylece Doğu Akdeniz’i kontrol ederken Türkiye’yi de kritik bir noktadan kuşatmaktı. Ne var ki Ecevit hükümeti bu oyunu Kıbrıs barış Harekatı ile bozdu.

Kısacası Türk-Yunan ilişkilerinde düşmanlık yok sadece, dostluk sayfaları da var. Fakat şu bir geçek ki, tatsız sayfalarda emperyal İngiliz ve Amerikan parmağı var. Buraya yeniden geleceğim güncel gelişmeler bağlamında ama son Atina ziyaretine dönelim önce…

Erdoğan ve Miçotakis’in ortak açıklamasında öne çıkanlar

Erdoğan, ortak açıklamada karşılıklı ziyaretlerin sıklığının yanında diyalog kanallarının açık tutulmasına vurgu yaptı ve Lavrion Kampı’nın kapatılmasına memnuniyetini belirtti. Tabii bu konuda dikkatli olunmasını da ekleyerek… Erdoğan, her iki ülkedeki Türk ve Rum azınlığın insani ve kültürel zenginlik olarak görülmesi gerektiğine değinip Kıbrıs’ta da adadaki gerçeklere dikkat çekerek adil, kalıcı, sürdürülebilir bir çözüme işaret etti.

Miçotakis de son altı ayda Erdoğan ile üçüncü kez buluştuklarına dikkat çekerek öğrencilere karşılıklı vize muafyetinin ele alındığını ve belli adalara 7 gün vize muafiyetini müjdeledi. Tabii bu müjde Yunan adalarına yarayacak ve Türkler daha ucuz olduğu için oraları tercih edecek turistik seyahatler için. Miçotakis, Venizelos-İnönü arasında imzalanan işbirliği anlaşmasını hatırlatarak Lozan’dan 100 yıl sonra da iyi komşuluk deklarasyonunun imzalandığını, “çok önemli dostluk ve işbirliği bildirgesini” imzalamaktan memnuniyet duyduğunu ifade etti.

Atina Bildirgesi

Türkiye ve Yunanistan arasında imzalanan “Dostane İlişkiler ve İyi Komşuluk Hakkında Atina Bildirgesi”nde tarafların hükümetler arasında yenilenen işbirliği iradesini tanıdığı, dostluk ve karşılıklı güven ortamında iki toplumun yararı için ortak çalışmanın sürdürülmesi ihtiyacı vurgulandı. İyi komşuluk ilişkilerinin gelişmesi için her ikit tarafın birbirlerinin hukukuna riayeti ve bu temelde dayanışmaya vurgu yapıldı. Olumlu atmosferi ve gündemi teşvik etmek amacıyla sonuç oadaklı yaklaşımla her düzeyde karşılıklı ziyaretlerin altı çizilerek tarafların “dostane ilişkileri, karşılıklı saygıyı, barış içinde bir arada yaşamayı ve aralarındaki anlaşmazlıkları barışçı yollarla ve ukuslararası hukuka uygun olarak çözmeye kararlı oldukları” belirtildi. Özellikle ihtilaflı durumlardan ve olası tırmanmadan kaçınılmasına vurgu yapılan bildirgede ikili ilişkilerin başarılı bir şekilde yönetilmesi için her düzeyde etkili iletişim kanallarının ve mekanizmalarının önemine işaret edildi. Taraflar bildirgede “siyasi diyalog, poziitif gündem ve güven artırıcı önlemler” olarak sıralanan üç ana başlık üzerinde “devamlı, yapıcı ve anlamlı istişarelerde” bulunma konusunda anlaşmaya vardı. Şu ifadeler de bildirgede yer aldı:

“Taraflar, söz konusu bildirgenin lafzını ve ruhunu zayıflatacak, itibarsızlaştıracak veya bölgelerinde barış ve istikrarın korunmasını tehlikeye atacak her türlü, beyan, girişim veya eylemden kaçınmayı taahhüt ederler. Taraflar, aralarında ortaya çıkan herhangi bir anlaşmazlığı, doğrudan istişare yoluyla veya BM Şartı’nda öngörülen, ortaklaşa belirlenecek diğer yollarla dostane biçimde çözmek için gayret göstereceklerdir.”

Ya kapalı kapılar ardındakiler?…

Tabii iki ülke heyetinin Erdoğan ve Miçotakis başkanlığında bir de bildirgeye yansımayan ve ortak toplantıda dile getirilmeyen boyutlar olsa gerek. Onların ne olduğu ise herkesin bildiği sırlar… İki ülke arasındaki istikrarlı iyi komşuluk ve esaslı barış iklimi arzum kuşkusuz. Ancak kamuoyumuz adına merak ettiğim ve mutlaka masaya bizim tarafın getirdiğini düşündüğüm şu konularda acaba Yunan tarafı ne dedi?

1)20 kadar statüsü belirlenmemiş ada ve adacıkların Yunanistan tarafından işgalinin sona erdirilmesi istendi mi? Buna Yunan tarafı ne yanıt verdi? Bu ada ve adacıklarla ilgili kesintiye uğrayan istikşafi görüşmeler yeniden başlayacak mı? Bu konudaki görüşmeler istikşafi olmaktan çıkıp daha somut hale getirilecek mi?

2)ABD’nin Batı Trakya’da dibimizdeki askeri üsleri için, keza Girit’teki üsleri için “ne münasebet?” denildi mi? Türkiye’nin barış için güvence verdiği bir anlaşma varken bu üslerin büyütülmemesi hatta küçültülmesi masaya geldi mi?

3)FETÖ’cü kaçaklar gündeme geldi mi? Yunanistan’daki FETÖ’cü kaçakların iadesi söz konusu edildi mi?

4)Batı Trakya Türklerine “Türk değil, Yunanlı Müslümansınız” dayatması gündeme getirildi mi? Müftülerin atanması değil, seçilmesi gündeme geldi mi?

5)Ege’deki kaçak göçmenler konusunda ne konuşuldu? Göçmenlerin iadesi ele alındı mı?

Bu sorular ve konu başlıkları çoğaltılabilir…

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.