Ali Eralp - Eğitimci-Araştırmacı-Yazar
Köşe Yazarı
Ali Eralp - Eğitimci-Araştırmacı-Yazar
 

EVE EKMEK GÖTÜREMEYEN BABALARLA MI TASARRUF YAPACAKSINIZ?

Tasarruftan israfa geçiş “İtibardan tasarruf olmaz” sözleri ile başladı. Ondan sonra Başkentte, doğuda, batıda birbiri ardına saraylar inşa edildi. Saraya 70 bin Avroluk at,11 uçak alındı. Emekliler, öğrenciler açlık içinde kıvranırken Reis, Cuma namazlarına yüzlerce koruma ve araçla gitti, geldi. Emniyet Genel Müdürlüğünün açıkladığı mali tabloya göre, Cumhurbaşkanlığı koruma masrafları 2023 Nisanında 318 milyon 418 bin TL idi. Bu rakamı 10 bin TL’ye bölün bakalım, kaç emekli aylığı ortaya çıkaracaktır…   Günlük maliyet ise 10 milyon 614 bin TL. Ve en büyük pay il emniyet müdürlüklerine, Diyanet İşleri Başkanlığına ayrıldı.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                              Diyanet işleri başkanının 7 adet lüks makam aracı var. Bakanlar bile seyahatlerine artık uçaklarla gidip geliyorlar. Ama Dua Tepe’de Sakarya Meydan muhaberesini yöneten, Yedi Düvele savaş açan Mustafa Kemal Atatürk’ün ayakkabılarının altı delikti. Ahmet Necdet Sezer, oğlu Levent’in düğününü Çankaya’da yapmıştı. Tüm elektrik masraflarını da cebinden ödemişti. Nereden nereye geldik… Asıl sorun, devlet yöneticilerinin ve kurumlarının da taşın altına ellerini sokmalarıyla çözülür. Ve Maliyenin, Merkez Bankasının, resmi kurumların, halkın rahatlayabilmesi için, ülkenin kanını iliğini sömüren bir avuç varlıklı kişinin ayrıcılıklarına, korunup kollanmasına, vergilerinin affedilmesine de son verilmelidir… “Tasarruf yapma” tek taraflı olmaz. Hele hele gariban bir halka yüklenerek, onun ümüğünü sıkarak asla olmaz. Ulusal tasarruf ve ülkenin düze çıkması herkesten önce bu ülkenin kaymağını yiyenler tarafından gerçekleştirilmelidir. Köprülerden, yollardan milyarlarca lira kazanarak, vatanın kanını, iliğini sömürenler tarafından yapılmalıdır. Ülkemizin ve insanlarımızın rahata ermesinin ilk şartı devlet erkânının, bakanların, milletvekillerinin itibardan tasarruf yapıp, maaşlarını makul seviyelere çekmeleridir. Sonra Halkın gelirini paylaşan, ekmeğine ortak olan 15 milyon vatansız sığınmacının ülkelerine geri gönderilmesi de bu çözümlerin arasındadır. Bir de bunlara 4 yardımcılı, son model makam araçlı bakanları ekleyin. Bir de bunlara 3-4 maaş alan devlet memurlarını katın. İşte size tasarruf kaynağı. İşte size milli dayanışma kaynağı… Bu kaynaklarla fabrika da yapılır, yol da yapılır, köprü de… Kan emici çetelere hiç gerek yoktur. Tarım ve çiftçi de ayağa kaldırılır… Yani üretmek gerek.  Üretmek için çiftçiyi desteklemek gerek. Mazotu, gübreyi, elektriği, yemi ona ucuz vereceksin ki çiftçi kalkınsın. İşte o zaman pirinci, mercimeği, nohudu, eti, hayvanı, yumurtayı dışarıdan almayacaksın…  “İtibardan tasarruf olmaz.” diyorlar. Peki, gençlerin, ailelerin itibarı yok mu? Genç, dört yıl dirsek çürütüyor, diploma alıyor, ama işsiz geziyor. Ya da gidip bir markette kasiyer oluyor, bir inşaatta işçilik yapıyor ya da işsiz geziyor. Onların itibarı yok mu?      
Ekleme Tarihi: 03 Haziran 2024 - Pazartesi

EVE EKMEK GÖTÜREMEYEN BABALARLA MI TASARRUF YAPACAKSINIZ?

Tasarruftan israfa geçiş “İtibardan tasarruf olmaz” sözleri ile başladı.

Ondan sonra Başkentte, doğuda, batıda birbiri ardına saraylar inşa edildi.

Saraya 70 bin Avroluk at,11 uçak alındı.

Emekliler, öğrenciler açlık içinde kıvranırken Reis, Cuma namazlarına yüzlerce koruma ve araçla gitti, geldi.

Emniyet Genel Müdürlüğünün açıkladığı mali tabloya göre, Cumhurbaşkanlığı koruma masrafları 2023 Nisanında 318 milyon 418 bin TL idi.

Bu rakamı 10 bin TL’ye bölün bakalım, kaç emekli aylığı ortaya çıkaracaktır…   Günlük maliyet ise 10 milyon 614 bin TL. Ve en büyük pay il emniyet müdürlüklerine, Diyanet İşleri Başkanlığına ayrıldı.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                             

Diyanet işleri başkanının 7 adet lüks makam aracı var.

Bakanlar bile seyahatlerine artık uçaklarla gidip geliyorlar.

Ama Dua Tepe’de Sakarya Meydan muhaberesini yöneten, Yedi Düvele savaş açan Mustafa Kemal Atatürk’ün ayakkabılarının altı delikti.

Ahmet Necdet Sezer, oğlu Levent’in düğününü Çankaya’da yapmıştı. Tüm elektrik masraflarını da cebinden ödemişti.

Nereden nereye geldik…

Asıl sorun, devlet yöneticilerinin ve kurumlarının da taşın altına ellerini sokmalarıyla çözülür.

Ve Maliyenin, Merkez Bankasının, resmi kurumların, halkın rahatlayabilmesi için, ülkenin kanını iliğini sömüren bir avuç varlıklı kişinin ayrıcılıklarına, korunup kollanmasına, vergilerinin affedilmesine de son verilmelidir…

“Tasarruf yapma” tek taraflı olmaz. Hele hele gariban bir halka yüklenerek, onun ümüğünü sıkarak asla olmaz.

Ulusal tasarruf ve ülkenin düze çıkması herkesten önce bu ülkenin kaymağını yiyenler tarafından gerçekleştirilmelidir. Köprülerden, yollardan milyarlarca lira kazanarak, vatanın kanını, iliğini sömürenler tarafından yapılmalıdır.

Ülkemizin ve insanlarımızın rahata ermesinin ilk şartı devlet erkânının, bakanların, milletvekillerinin itibardan tasarruf yapıp, maaşlarını makul seviyelere çekmeleridir.

Sonra Halkın gelirini paylaşan, ekmeğine ortak olan 15 milyon vatansız sığınmacının ülkelerine geri gönderilmesi de bu çözümlerin arasındadır.

Bir de bunlara 4 yardımcılı, son model makam araçlı bakanları ekleyin. Bir de bunlara 3-4 maaş alan devlet memurlarını katın. İşte size tasarruf kaynağı. İşte size milli dayanışma kaynağı…

Bu kaynaklarla fabrika da yapılır, yol da yapılır, köprü de… Kan emici çetelere hiç gerek yoktur. Tarım ve çiftçi de ayağa kaldırılır…

Yani üretmek gerek.  Üretmek için çiftçiyi desteklemek gerek. Mazotu, gübreyi, elektriği, yemi ona ucuz vereceksin ki çiftçi kalkınsın. İşte o zaman pirinci, mercimeği, nohudu, eti, hayvanı, yumurtayı dışarıdan almayacaksın…

 “İtibardan tasarruf olmaz.” diyorlar. Peki, gençlerin, ailelerin itibarı yok mu? Genç, dört yıl dirsek çürütüyor, diploma alıyor, ama işsiz geziyor. Ya da gidip bir markette kasiyer oluyor, bir inşaatta işçilik yapıyor ya da işsiz geziyor.

Onların itibarı yok mu?

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.