Geçenlerde internette bir video gördüm. İnsana benzeyen bir vahşi yaratık, bir kötü ruhlu canavar; küçük bir kediyi ağaca bağlamış, onu mumla yakarak acılar, feryatlar içinde bağırmasını izliyordu.
Kediciğin karnı yara, bere içindeydi. Yanmıştı.
Yüreğim paramparça oldu. O işkence sanki bana yapılıyordu. Daha fazla bakamadım. Dayanamadım. Kapattım.
Bu yazıyı o videoyla paylaşmayı düşünüyordum, sonra vazgeçtim. Kimseyi üzmek istemedim.
Şu bir gerçek ki, insanlık en hızlı, en modern, en bilimsel gelişimini kapitalist düzende gerçekleştirdi.
Kapitalizmin efendisi burjuva, dini, “Devlet ve “dünya işlerinden” ayırdı. Aklı ön plana çıkardı. Bir taraftan yeni buluşlar yapıp uygarlığı geliştirdi, bir taraftan da cebini, kesesini doldurdu.
Sanayi için ormanlar kesilip, doğa katliamı yapılırken ya da bir parça arsa kazanabilmek için cayır cayır ağaçlar, fidanlar yakılırken kılı bile kıpırdamadı.
Ne o güzelim manzarayı ne de manzarayla bütünleşen canlıları, hayvanları düşündü.
Her geçen gün biraz daha büyüdü. Büyüdükçe güçlendi. Güçlendikçe daha çok sömürdü, sömürdükçe daha çok semirdi. Kapitalizm, bu büyüme ile birlikte emperyalizme dönüştü.
Bu değişimden sonra tüm dünyayı, tüm insanları, tüm doğayı soyulup soğana çevrilecek bir meta, bir mal yerine koyarak, hedef tahtasına yatırdı. Burnunu devletlerin iç işlerine soktu.
Kendisi dinle “devlet ve dünya işlerini” birbirinden ayırırken sömürdüğü ülkelerde hayatın her alanına dini yaymaya çalıştı.
Ulusları, ırkları, mezhepleri, dinleri birbirine düşman etti. Savaşlar çıkardı. Onları birbirine kırdırdı. Böldü, yönetti. Sömürdü. Onların cahil kalmasını sağladı.
Ama insanlar yetmedi ona. Bir de kuşların, börtü böceğin kanıyla beslenmeye çalıştı...
Emperyalistler, kendi ülkelerinde tek ağacın kesilmesine dahi izin vermezken, kesenleri en ağır cezalarla cezalandırırken, yağmaladıkları ülkelerde orman katliamlarına giriştiler.
Ormanda yaşayan milyonlarca hayvanın, canlının soyunu kuruttular. Bu girişimlerin sonucunda ne idüğü belirsiz, duyarsız, acımasız insanlar türemeye başladı. Onlar da kendilerini yönetenlerin peşinden giderek doğa, insan, hayvan düşmanı bir yaratıklar cehennemini ortaya çıkardılar.
İnsana, hayvana, doğaya düşman kesildiler. Köpekleri ortadan kaldırmak için toplu katliam planları düzenlediler.
Sapıklar kedilere, köpeklere işkence yapmaya başladı…
İşte, mumla kedi yakanlar, tekmeleyerek kedi, köpek öldürenler, bu emperyalizmin ve yerli ortaklarının ortaya çıkardığı bu cahiller, sapıklar sürüsünün eseridir.
Bu türden insanların en bol olduğu yerler ise az gelişmiş, geri bıraktırılmış ülkelerdir. Bu ülkeleri yönetenler hâlâ, gerici, çağdışı “müfredat programları” ile bu kişilerin çoğalması için ellerinden geleni artlarına koymamaktadırlar.
Bu “İnsan, doğa, hayvan düşmanlarının” yok edilebilmesi için önce çağdışı iktidarların varlığına son verilmeli, sonra da çağdaş, uygar bir toplumun yaratılabilmesi için modern eğitime geçilmelidir…
Başka çözüm yolu kalmamıştır. Tükenmiştir.