Ali Eralp - Eğitimci-Araştırmacı-Yazar
Köşe Yazarı
Ali Eralp - Eğitimci-Araştırmacı-Yazar
 

TEHLİKENİN FARKINDA MISINIZ?

Ortalık cehenneme döndü… Para için bebekler öldürülüyor… Kadınlar, çocuklar öldürülüyor. Hayvan katliamı yapılıyor. Kıyamet kopuyor… Muhalefet sessiz… Sendikalar, dernekler sessiz.  Makaleye başlık yaptığım bu ilanı 2006 yılında Cumhuriyet gazetesi kullanmıştı… Bir uyarıydı bu. Tehlikenin yaklaştığından, önlem alınmasından söz ediyordu… O yıllarda henüz Ergenekon yoktu… FETÖ belası ve tarikatlar, cemaatler bu kadar güçlü değildi… Ama başını kaldırmıştı… Basın ve yargı bütünüyle siyasallaşmamıştı… Ergenekon Davası, 12 Temmuz 2007’de Ümraniye’de bir gecekonduda bulunduğu söylenen 27 adet el bombasıyla başladı. Birbiri ardından aydınlar, askerler, sabahın köründe sıcak yuvalarından alınıp götürüldüler. Onlarla birlikte 80’li yaşlarında, hasta halinde, İlhan Selçuk da tutuklandı… Yıllar sonra da serbest bıraktılar ve “Yanılmışız, pardon” dediler… Cumhuriyet gazetesi geleceği görmüştü… Aydınları, Atatürkçüleri, vatanseverleri uyarıyordu… Ve soruyordu: “Tehlikenin farkında mısınız?” Arkasından da ekliyordu: “Cumhuriyetimize sahip çıkalım…” Ben de Cumhuriyet gazetesinde yazdığım o yıllarda aynı konulara dikkat çekiyordum… O makalemde Diyordum ki: “Eğitimi tarikatçılara, cemaatlere teslim edip, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Tevhid-i Tedrisat”, Öğretim Birliği yasasını ayaklar altına aldılar. Kimsede çıt yok. Ülkede Tsunami var. Kimsenin kılı kıpırdamıyor.” Ortadoğu ve Orta Asya medeniyetleri uzmanı Dr. Khazai, Türkiye’nin İran’dan ders alması gerektiğini belirterek şunları söylüyor: “Kürklü zengin kadınlar, öğrenciler, sözde aydınlar sokaklarda mollalar için destek gösterileri yapıyorlardı. Devrimden sonra hepsi ülkeden kaçtı. İran rejimi Türkiye için bir ders olmalı…” (Yavaş Yavaş Gelirler, Cumhuriyet, Elçin Poyrazlar, 2007) Yine İranlı kadın yazar Tara da, “Başlangıçta başımızı örtmeyi şaka gibi karşıladık. Kara çarşafı giydiğimizde iş işten geçmişti. Keşke bizim önümüzde daha önceden yaşanmış bir İran, bir Cezayir örneği olsaydı!” (Aktaran Alpaslan Berktay, Cumhuriyet, 19.09.2007) 12.04.2006 Tarihli Cumhuriyet gazetesinde, faşist baskılar, tarikatlar ve cemaatler karşısında tepkisiz kalanları eleştiren “Kuzuların Sessizliği” adlı bir yazım yayımlanmıştı… Muhalefet partilerine ve liderlerine çağrı yapıyordum:“Bu haksız ve kanıtsız tutuklamalara engel olun… Sesinizi yükseltin… Meydanlara, sokaklara çıkın… Direnin… Demokratik haklarınızı kullanın…”  Muhalefet, kılını bile kıpırdatmadı… Bizi kös dinler gibi dinledi. Sonra da uyarımıza yanıt verdi: “Yargı gereğini yapar, suçsuz iseler aklanırlar…” Ve bunun ardından FETÖ harekâtı başladı… Cumhuriyet gazetesinde Yine uyardım: “Cemaat adım adım ilerleyerek devlet kurumlarını teslim alıyor… Yakında çağdaş ve Atatürkçü kurum kalmayacak… Gelin el ele vererek bu şeriatçı yapılanmayı önleyelim, sonra kendim ettim, kendim buldum” türküleri söylemeyelim…” Muhalefetten gelen yanıt neydi biliyor musunuz? “Herkes tarikatçı olabilir…” Sözün özü, siyasal İslam günümüzde, iktidarı ele geçirdi. Ama dilediği dört dörtlük şeriatçı düzeni henüz kuramadı. Önünde bazı engeller var. Bunların temizlenmesi gerekiyor. Şu sıralar tüm yurdu dikensiz bir gül bahçesine dönüştürebilmek için tüm gücünü ortaya koyuyor. Şimdi bir kez daha uyarıyorum: Muhalefet iktidarın yolundan ayrılsın. Atatürk ilkelerine sahip çıksın. Tüm demokratik güçlerin birleşme, bütünleşme, güç birliği yapma zamanıdır şimdi. Zaman, Kuvayı Milliye ruhu ile antifaşist, antiemperyalist milli cephede demokratik mücadele için bir araya gelme zamanıdır… Makam, mevki, koltuk kavgası yapma zamanı değildir…
Ekleme Tarihi: 27 Ekim 2024 - Pazar

TEHLİKENİN FARKINDA MISINIZ?

Ortalık cehenneme döndü… Para için bebekler öldürülüyor… Kadınlar, çocuklar öldürülüyor. Hayvan katliamı yapılıyor. Kıyamet kopuyor… Muhalefet sessiz… Sendikalar, dernekler sessiz.

 Makaleye başlık yaptığım bu ilanı 2006 yılında Cumhuriyet gazetesi kullanmıştı… Bir uyarıydı bu. Tehlikenin yaklaştığından, önlem alınmasından söz ediyordu…

O yıllarda henüz Ergenekon yoktu… FETÖ belası ve tarikatlar, cemaatler bu kadar güçlü değildi… Ama başını kaldırmıştı…

Basın ve yargı bütünüyle siyasallaşmamıştı…

Ergenekon Davası, 12 Temmuz 2007’de Ümraniye’de bir gecekonduda bulunduğu söylenen 27 adet el bombasıyla başladı.

Birbiri ardından aydınlar, askerler, sabahın köründe sıcak yuvalarından alınıp götürüldüler. Onlarla birlikte 80’li yaşlarında, hasta halinde, İlhan Selçuk da tutuklandı… Yıllar sonra da serbest bıraktılar ve “Yanılmışız, pardon” dediler…

Cumhuriyet gazetesi geleceği görmüştü… Aydınları, Atatürkçüleri, vatanseverleri uyarıyordu… Ve soruyordu: “Tehlikenin farkında mısınız?” Arkasından da ekliyordu: “Cumhuriyetimize sahip çıkalım…”

Ben de Cumhuriyet gazetesinde yazdığım o yıllarda aynı konulara dikkat çekiyordum… O makalemde Diyordum ki:

“Eğitimi tarikatçılara, cemaatlere teslim edip, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Tevhid-i Tedrisat”, Öğretim Birliği yasasını ayaklar altına aldılar. Kimsede çıt yok. Ülkede Tsunami var. Kimsenin kılı kıpırdamıyor.”

Ortadoğu ve Orta Asya medeniyetleri uzmanı Dr. Khazai, Türkiye’nin İran’dan ders alması gerektiğini belirterek şunları söylüyor: “Kürklü zengin kadınlar, öğrenciler, sözde aydınlar sokaklarda mollalar için destek gösterileri yapıyorlardı. Devrimden sonra hepsi ülkeden kaçtı. İran rejimi Türkiye için bir ders olmalı…” (Yavaş Yavaş Gelirler, Cumhuriyet, Elçin Poyrazlar, 2007)

Yine İranlı kadın yazar Tara da, “Başlangıçta başımızı örtmeyi şaka gibi karşıladık. Kara çarşafı giydiğimizde iş işten geçmişti. Keşke bizim önümüzde daha önceden yaşanmış bir İran, bir Cezayir örneği olsaydı!” (Aktaran Alpaslan Berktay, Cumhuriyet, 19.09.2007)

12.04.2006 Tarihli Cumhuriyet gazetesinde, faşist baskılar, tarikatlar ve cemaatler karşısında tepkisiz kalanları eleştiren “Kuzuların Sessizliği” adlı bir yazım yayımlanmıştı…

Muhalefet partilerine ve liderlerine çağrı yapıyordum:“Bu haksız ve kanıtsız tutuklamalara engel olun… Sesinizi yükseltin… Meydanlara, sokaklara çıkın… Direnin… Demokratik haklarınızı kullanın…”

 Muhalefet, kılını bile kıpırdatmadı… Bizi kös dinler gibi dinledi. Sonra da uyarımıza yanıt verdi:

“Yargı gereğini yapar, suçsuz iseler aklanırlar…” Ve bunun ardından FETÖ harekâtı başladı…

Cumhuriyet gazetesinde Yine uyardım: “Cemaat adım adım ilerleyerek devlet kurumlarını teslim alıyor… Yakında çağdaş ve Atatürkçü kurum kalmayacak… Gelin el ele vererek bu şeriatçı yapılanmayı önleyelim, sonra kendim ettim, kendim buldum” türküleri söylemeyelim…”

Muhalefetten gelen yanıt neydi biliyor musunuz? “Herkes tarikatçı olabilir…”

Sözün özü, siyasal İslam günümüzde, iktidarı ele geçirdi. Ama dilediği dört dörtlük şeriatçı düzeni henüz kuramadı. Önünde bazı engeller var. Bunların temizlenmesi gerekiyor. Şu sıralar tüm yurdu dikensiz bir gül bahçesine dönüştürebilmek için tüm gücünü ortaya koyuyor.

Şimdi bir kez daha uyarıyorum: Muhalefet iktidarın yolundan ayrılsın. Atatürk ilkelerine sahip çıksın.

Tüm demokratik güçlerin birleşme, bütünleşme, güç birliği yapma zamanıdır şimdi. Zaman, Kuvayı Milliye ruhu ile antifaşist, antiemperyalist milli cephede demokratik mücadele için bir araya gelme zamanıdır… Makam, mevki, koltuk kavgası yapma zamanı değildir…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.