31 Mart seçim yenilgisinden sonra AKP ve onun ortakları köşeye sıkıştılar. Şaşırdılar.
Üstüne üslük bir de enflasyon belası kara bulutlar gibi çöktü üstlerine. Halk isyanlarda… AKP’yi artık iktidarda görmek istemiyorlar. Çünkü ücretler, maaşlar kar gibi eriyor.
İnsanlarımız sefalet bataklığında çırpınırken, hiçbir şey üretmeyen tarikat, cemaat mollalarının bir eli yağda bir eli balda… Bu adamlar, cahil halkı cennetle aldatıyorlar, onların sırtından geçiniyorlar.
Durmadan fakirliği övüyorlar. Bu dünyada yokluk, yoksulluk çekenlerin öteki dünyada mutlu olacaklarını, hurilerle güzel bir yaşam süreceklerini vaat ediyorlar.
Ama asla küçük çocuklara yapılan tecavüzlerden, kadın cinayetlerinden, orman talanından, yeraltı ve yerüstü zenginliklerinin yağmalanmasından, yokluktan, yoksulluktan söz etmiyorlar.
İnşaat çetelerinin vergi borçlarının affedilmesini ağızlarına bile almıyorlar.
Türkiye’nin bu gerçeklerini iktidar milletvekilleri ve yöneticileri de biliyor. Bu yüzden sokaklara, pazarlara, marketlere çıkamıyorlar. Halkın arasına giremiyorlar. Tepkilerden korkuyorlar.
Şimdi onların tek derdi, tek sorunu var: İktidarlarını sürdürmek, koltuklarını, makamlarını korumak, liderleri Recep Tayyip Erdoğan’ı ömrünün sonu kadar cumhurbaşkanı olarak görmek…
Zaten Devlet Bahçeli de geçenlerde ağzındaki baklayı çıkardı ve bu gerçeği açık açık söyledi.
1 Ekim'de Bahçeli’nin DEM Parti milletvekilleriyle tokalaşması ile başlayan, 22 Ekim'de PKK lideri Abdullah Öcalan’a “örgütü lağvet, TBMM’de DEM Parti grubunda konuş” çağrısı ile devam eden çıkışlarını; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görev süresinin bir dönem daha uzatılması çağrısıyla sürdürdü.
Ama bu sonuca ulaşmak, kurdukları düzenin devam etmesini sağlamak için güçleri kalmadı. 31 Mart seçimlerinde büyük yenilgi aldılar. Deprem geçirdiler. Peki, şimdi ne olacak?
Elbette 22 yıldan beri uyguladıkları yöntemi bir kez daha uygulayacaklar; kitleleri ve partileri bölmek, parçalamak için kolları sıvayacaklar…
Hedefte CHP ve DEM partisi var. İktidar, CHP’yi ve DEM partisini bölerek onların gücünü azaltmak sonra da seçime gitmek amacındadır… Erdoğan ve Bahçeli için en büyük tehlike CHP’dir.
Geçmiş seçimlerde olduğu gibi Onlar CHP’yi DEM ve PKK ile ortak gösterip, sahte videolarla halkı aldatmak, seçmenleri Atatürk’ün partisinden uzaklaştırmak çabası içindedirler.
İşte bu nedenle Esenyurt belediye başkanını PKK ile işbirliği yaptığı iddiası ile tutuklatıp, yerine kayyum atadılar… Böylece, milletin seçme, seçilme hakkını ayaklar altına aldılar…
DEM partisini parçalama planında ise APO’yu öne çıkarıp, Selahattin Demirtaş’ı değersizleştirmek, Kürt’leri birbirine düşürme amacı güdülmektedir.
İlçelere “Kayyum” atama, Erdoğan’ı yeniden Cumhurbaşkanı yapma girişimidir. Onlar bu yolla, 31 Mart seçimlerinde kaybettikleri illeri ve ilçeleri yeniden alma hevesindedirler.
İşte sözün tam burasında Özgür Özel’i ve CHP’yi uyarıyoruz: AKP’NİN oyununa gelmek istemiyorsanız APO’dan, Dem’den uzak durmalısınız…
Atatürk’ e, Cumhuriyete, laikliğe baş kaldıran, isyan eden ve binlerce askerimizin ölümüne sebep olana Seyit Rıza ve Şeyh Sait’i kendisine önder olarak seçen Dem’le bizim bir bağımız olamaz…
DEM eş başkanı Bakırhan, Mardin'de yaptığı mitingde şunları söyledi: "Şunu çok iyi bilsinler ki Seyit Rıza, Şeyh Sait ne yaptıysa Kürt halkı da Türkiye halkları da onu yapacaktır."
Yapamayacaksınız. Atatürk Cumhuriyeti yaşadığı sürece buna asla izin vermeyeceğiz.