Kemal Kılıçdaroğlu, 13 yıl CHP Genel Başkanlığı yaptı. 13 yıl içerisinde bir tek seçim kazanamadı.
Üstelik ülkemizin bugünkü duruma gelmesinde de büyük katkısı oldu… Bu işi nasıl mı yaptı?
Haksızlıklara, hukuksuzluklara ses çıkarmayarak… Toplumu pasifleştirerek…
Örneğin, 2,5 milyon mühürsüz zarfın seçimde AKP tarafından kullanılmasına karşı çıkmadı. Bu uygulamayı YSK’YA şikâyet etmek isteyen milletvekillerini de engelledi.
Yine onun zamanında Atatürkçü komutanlar uydurma sebeplerle dört duvar arasına atıldılar. Bunların içinde intihar edenler oldu. Büyük bir çoğunluğu hastalandı. Vefat etti.
Bu paşaların tutuklanması karşısında ona “Nasıl bir çözüm getireceği” soruldu. Sanki hak, hukuk varmış gibi “Adalet gereğini yapar” dedi.
Sonra Askeri hastaneler, askeri mahkemeler, harp okulları, askeri liseler ve astsubay hazırlama ve köy okulları kapatıldı.
CHP genel başkanında yine ses yoktu. Kılını kıpırdatmadı…
Daha sonra gericilik faaliyetleri başladı. Tüm yurt tarikatlarla, cemaatlerle, Kuran kursları ile doldu. Kılıçdaroğlu bu yapılanmalarla mücadele edeceği yerde onları savundu ve şunları söyledi:
“Türkiye’de laikliğin tehlikede olduğunu düşünmüyorum, ben cemaatlere saygılıyım, insanlarımız manevi dünyalarında cemaatlere yakın olabilir. Nurcu da olabilir, Süleymancı da Fethullahçı da…”
Kılıçdaroğlu’nun bir özelliği daha vardı. AKP ne zaman iktidarı kaybetme aşamasına gelse, ne zaman zora girse, konuşmaları, uygulamaları ve davranışları ile onu rahatlatacak girişimlerde bulunuyordu.
AKP’nin ekonomik ve sosyal bakımdan perişan olduğu, hızla oy kaybettiği dönemlerde de buna benzer yanlış girişimler yapmıştı.
Örneğin, birbirinden değerli birçok Cumhurbaşkanı adayı varken ve hiç gereği yokken, Ekmeleddin İhsanoğlu gibi Atatürk ve cumhuriyet düşmanı birisini cumhurbaşkanı adayı göstermişti.
Bu girişim, Recep Tayyip Erdoğan’ın ekmeğine yağ sürmüştü.
Bütün bu başarısızlıktan sonra nihayet, 4-5 Kasım 2023 tarihlerinde CHP'nin Ankara Spor Salonu'nda gerçekleştirdiği 38’inci olağan Kurultayında “Genel Başkanlık” elinden alındı.
Bu koşullarda yaşını, başını almış bir kişinin ne yapması gerekirdi?
Köşesine çekilip torunlarını sevmesi, ailesi ile hoşça vakit geçirmesi, kitap okuması, anılarını yazması… Avrupa’da, Amerika’da genelde tüm liderler bunu yapmakta…
Kemal Bey bu yola girmedi. Kendisine “Çalışma ofisleri” oluşturarak politik uğraşısına devam etti. Basın toplantılarına katıldı. Televizyonlara çıktı, CHP içerisine nifak tohumları ekti… Son kongrenin şaibeli, yani hileli yapıldığını ileri sürdü. Ne zaman gerçekleştirdi bu işi?
CHP’nin oyunun yüzde 37’lere çıktığı, AKP’NİN oylarının kar gibi eridiği bir ortamda…
Savcılık bu iddialara dayanarak CHP’ye dava açtı ve Kılıçdaroğlu’nu tanık olarak ifadeye çağırdı.
Hürriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni yandaş Ahmet Hakan bile,"İddiayı ilk dile getiren isim Cumhurbaşkanı Erdoğan’dı. Ancak Erdoğan bile konuyu unutmuşken konuyu yeniden alevlendiren isim Kemal Kılıçdaroğlu oldu" diye yazdı.
"Şu işe bakın hele! Partinin yıllarca genel başkanlığı görevini yürütmüş isim bile parti aleyhine çalışıyor. CHP seçmeni saçını başını yolmasın da ne yapsın" ifadelerini kullandı.
Biz de diyoruz ki: Yahu kardeşim çekil artık, git torunlarını sev…