Eski Genelkurmay Başkanı ve AKP Kayseri milletvekili Hulusi Akar, eğitimin amacının bilgi değil “Allah korkusu ve kuldan utanmak” olduğunu söyledi.
Bu açıklamaya göre çocuklar Allah’tan korkmayı öğrenerek eğitilecekler… Kuldan utanmayı öğrenecekler… Allah sevgisiyle eğitilmeyecekler…
Çünkü onların kitabında sevgi ve bilim yok…
İşte bu nedenle ülkemizde fen liseleri, tıp okulları azalmakta onların yerini imam hatipler, ilahiyat fakülteleri, kuran kursları, tarikatlar ve tekkeler almaktadır.
Din ön plana geçmekte, bilim değer kaybetmektedir.
İşte bu nedenle, Eğitimde Malezya 16, İran 48, Suudi Arabistan 106, Türkiye 123.üncü sıradadır.
İktidarını sürdürebilmek ve koltuğunu koruyabilmek için bir tek yöntemleri var: Halkı, işçileri, köylüleri, memurları, kısaca toplumu korkutmak, sindirmek; kendisini eleştirenleri, karşı çıkanları hapishanelere doldurmaktır.
Ülkede bir korku imparatorluğu kurulmuştur.
Bu yasalara göre düşünmek, iktidarı eleştirmek, bilimle uğraşmak yasaktır. Dinden uzaklaşmaktır.
Onlara göre eğitim, sadece din, ahret, inanma temelinde şekillendirilmiştir. Allah’la yakınlaşmak bile “korku” yoluyla olmaktadır.
Marks der ki: “Cehalet, ayrıcalıklı sınıfın elinde ustaca kullandığı bir silahtır. Cehalet asla sorgulamaz, daima yargılar. Cehalet öğrenmez, yalnızca inanır. Cehalet asla okumaz, gerek duymaz, hep hatmeder. Cehalet asla hoş görmez hep katleder. Cehalet ilkeldir, asla sosyalleşmez…”
Halkın perişan hallere düşmesi, üretimin durması, işsizlik onların umurunda değildir. Kiraların maaşları geçmesi, vergi kaçakçılığı, enflasyon onların sorunu değildir.
Ülkemizi çekirge sürüsü gibi işgal eden; insanlarımızın yoksullaşması, aç kalması pahasına yaşamlarını sürdüren vatansızlar, sığınmacılar yobazların umurunda değildir. İslamcıların işi gücü saçla, başla, giyimle, kuşamla uğraşmaktır.
Batan ekonomiye, sanayiye, tarıma gelince dut yemiş bülbüllere dönüyorlar. Ağızlarından tek laf çıkmıyor. Varsa yoksa ilgilendikleri tek konu cennetteki tomurcuk memeli kızlar, huriler…
“Sevgisizliğin, çaresizliğin doruğa çıktığı bir dönemi yaşıyoruz…”
8 yaşındaki çocuklar öldürülüyor, 2 yaşındaki bebelere tecavüz ediliyor.
Katliam yasasından sonra caniler, sokaktaki hayvanlara saldırmaya başladılar. Onlara eziyet etmekten, işkence yapmaktan büyük bir zevk ve keyif alıyorlar.
Geçenlerde böyle bir saldırıya uğramış ve bir gözünü kaybetmiş bir kedi yavrusu gördüm İnternette. Tekmelemişler. Hayvan sever dostlar hemen olaya el koymuşlar. Tedavisini yaptırmışlar.
Dünyaya şimdi tek gözüyle bakıyor o kedicik. Ama yine de sevgiyle bakıyor. Kimseye kötülük düşünmüyor.
Bakışlarında, tek gözünde, kendisini tekmeleyen kadar nefret yok…