“Cüzdan boşsa da gönlün dolu olsun.” derler ya, çok doğru. Lüks denince aklınıza hemen havuzlu villa, jakuziyle dolu bir banyo geliyorsa, yanılıyor olabilirsiniz. Çünkü gerçek lüks, aslında kredi kartına taksit yapamadığımız ama ruhunuzu rahatlatan şeylerde saklı.
Sevdiklerinle Sohbet Edebilmek
WhatsApp’tan “naber” yazmaktan öteye geçemediğimiz şu çağda, biriyle karşılıklı oturup muhabbet edebilmek büyük nimet. Hele ki biri seni gerçekten dinliyorsa, o kişi ya annen ya da yanlışlıkla seni müşteri zannedip dinleyen bir çağrı merkezi görevlisidir.
Evde Pişen Yemekler
Fırında makarna kokusuyla uyanmak mı? Beş yıldızlı otelin bile veremeyeceği huzur budur! Yalnız dikkat: Evde pişen yemeği övmek tehlikeli olabilir. “Bugün çok güzel olmuş” dersen, her gün aynı yemeği görme riskin var.
Uzun Yürüyüş
Spor salonlarına para bayılmak yerine, doğada yapılan bir yürüyüş hem bele iyi gelir hem de beleş olur. Yolda yürürken “bu taş niye burada acaba” diye düşünmek, zihinsel egzersizdir.
Seyahat Edebilmek
Tatile çıkmak lüks değil de nedir? Hele ki dönüşte banka mesajı atmıyorsa, sen zaten zenginsin demektir. Arabayla yola çıkınca herkes DJ olur.
Acelesiz Sabahlar
Alarm çalmıyor. Kahvaltı yaparken televizyon açık değil, elinde telefon yok… Yani öyle bir sabah ki, neredeyse yok artık denilecek cinsten. Bu sabahları yakalayabilmek için tek yol: ya hafta sonu olsun ya da işe gitmiyor olmak.
Çay, Kahve Molası
Denildiğinde akla ofisteki plastik bardakta yanan parmaklar gelmesin. Camdan dışarı bakarak, bardakta, fincandan yudum yudum içilen o çay, kahveden bahsediyorum. Yanına bir de kek varsa: hayat sana gülümsüyor demektir.
Kitap Okumak
Telefonun şarjı bitince çaresizce kitap okumaya başlayanları da seviyoruz. Ama esas olay, sayfaları çevirirken zamanın nasıl geçtiğini anlamamaktır. (Kitap uyuyakalmadan önce beş sayfa okunabiliyorsa, o da başarıdır.)
Doğada Vakit Geçirmek
Çimenlere uzanmak, kuş sesiyle uyanmak… Bunlar doğanın bedava hediyeleri. Ama yanına sinek kovucu almayı unutma, yoksa doğayla olan aşkın kabusa dönebilir.
Sakin Bir Zihin
Belki de en zor bulunan lüks bu. Kafanın içi sessizse, dış dünya ne yaparsa yapsın seni etkilemez. Ama “akşama ne pişirsem” sorusu da zihin sakinliğini darmadağın eden bir şeydir, kabul edelim.
Gerçek lüks, aslında markette satılmıyor. En pahalı etiketlerin değil, en içten gülümsemelerin olduğu yerlerde saklı. Sevdiklerinle kahkahalar içinde geçen bir akşam, sessiz bir orman yürüyüşü ya da çayını, kahveni içip gökyüzüne dalmak… İşte zenginlik bu, hesabında ne kadar para olduğuyla ilgisi yok.