Prof. Dr. Bilal SAMBUR - Akademisyen - Araştırmacı - Yazar
Köşe Yazarı
Prof. Dr. Bilal SAMBUR - Akademisyen - Araştırmacı - Yazar
 

AKILLA TEMİZLENMEYE CESARET ET!

  Fanatizm, ırkçılık, cinsiyetçilik, hurafecilik ve kabilecilik, insanlığı  tekrar   vahşete ve ilkelliğe   geri döndürmek için    bütün  güçleriyle faaliyete geçmiş  durumdadırlar. Günümüzün insanlık durumu   post-truth dünya veya post truth siyaset olarajk adlandırılmaktadır. Post truth  kavramı, insanlığın gerçeklikten kopuşunu,  ırk, din, kimli ve cinsiyet adı altında akıldan, bilimden, felsefeden, sanattan, ahlaktan kopuşunu anlatmaktadır. Aklın yerine   hurafeler ve inançlar, felsefenin ve  bilimin yerine  cehalet,   sanatın ve ahlakın yerine  şiddet ve ölüm egemen olmaya başlamıştır.  Binlerce yıldır    yalanlardan, yanılsamalardan ve yanılgılardan başka bir şey olmayan  dinlere,  efsanelere ve  hurafelere  hak ve hakikat diye sahip olduğunu sanan insanlık,  akıldan, ahlaktan,  özgürlükten yoksun çocuksu biir  vahşet hali  içindeydi. Aydınlanma,  din, doğma ve  hurafeler  maskesi altında  hak ve hakikate sahip olma saplantısını ve sapkınlığını reddetmektedir. Aydınlanma, insanı,  akılla, bilimle, sanatla, ve ahlakla  insandaki ve  doğadaki hakikati arayarak çocuksuluktan kurtulmasını ve olgunlaşmasını istemektedir.Aydınlanma, insanlığa  baştan sona kendisini diriltmesini sağlayacak olan  yeni bir   değişim, dönüşüm ve devrim  sürecinin  önünü açmıştır. Din adı altında  tartışılmaz otoriteler haline getirilen  kaynakların ve kurumların    despotizmine karşı aydınlanma, aklını kullanan, çalışan, merak eden,  soran, sorgulayan, düşleyen, düşünen  bireylerin,  bilimle, felsefeyle ve sanatla  insani ve doğal dünyaların  hakikatini  keşfedebileceğini,  araştırabileceğini ve anlayabileceğini ortaya koyar. Bireyin, insana ve doğal dünyalarda olan hakikatleri  keşfedebilmesi için ihtiyaç duyduğu  en önemli şey,  özgürlüktür. Hakikat arayışı için birey, ifade özgürlüğüne, din ve vicdan özgürlüğüne ve basın özgürlüğüne su ve hava  kadar ihtiyaç duymaktadır. İfade özgürlüğünün, basın özgürlüğünün, din ve vicdan özgürlüğünün olmadığı bir yerde bilim, sanat, felsefe ve ahlak yoktur. Değer, millilik ve  hassasiyet  gibi kurgular adına  düşünceyi ve  iletişimi yasaklayan otoriter, totaliter,  sansürcü ve  yolsuz   kişiler, kaynaklar ve kurumlar, aslında   insanı köleleştirme yoluyla ona tahakküm etmeyi, doğayı ve insanı sömürmeyi hedeflemektedirler. Doğa, küçük bir azınlığın   doymak bilmeyen rant hırsı yüzünden talan edilmektedir. Hayvanları öldürerek insanların    şehirlerde  daha iyi yaşayacağı sanılmaktadır. Kadını erkeğin istediği şekilde kullanabileceği  malı haline getirmenin    bedevilikten ve barbarlıktan başka bir şey olmadığı geeçeği unutulmuştur.Yalandan, vehimden ve kurgudan başka bir şey olmayan  inançların, kimliklerin ve kaynakların  yanılmaz bilgi kaynağı haline getirilmesi, insan hayatı üzerinde akıl ve ahlak dışı kaynakların ve kurumların   tahakküm kurmasına yol açmaktadır. Bireyin özgürlüğüne,  haklarına, barışına ve refahına en büyük tehlike ve tehdit, akıl ve ahlak dışı kaynaklardan, kurumlardan ve kişilerden gelmektedir. Bilim, felsefe, sanat ve akıl çökertilince, siyasete, ekonomiye, eğitime, sağlığa, medyaya  gerçekler değil, yalan hakim olmaktadır. Bugün siyasette ve medyada en geçerli ve gerekli olan şey olarak yalan görülmektedir. Yalan siyaset ve medya yalanları  günümüzün en geçerli  gerçekleridirler. Yalanlar, alternatif gerçekler olarak   siyasete, ekonomiye, idareye, iletişime,  akademiye ve eğitime  hakim kılınmıştır. Bilimin, felsefenin, sanatın, aklın, edebiyatın, tiyatronun, müziğin dışında alternatif gerçekler  olarak dayatılan şey,  yalanların hakimiyetinden başka bir şey değildir. Altın bulmak uğruna doğayı talan edenler,  çevrecilik yaptıklarını söylemektedirler.  Hayvanları öldürenler,  en merhametli olanın kendileri olduğunu söylemektedirler.   Hurafeleri değer diye öğretenler, modern eğitim  yaptıklarını iddia etmetedirler.Çocuklara  tecavüz  edenler, ahlak ve manevi eğitimi verdiklerini  söylemeye devam etmektedirler. Siyasetçiler, uzaya duble yol  yapacakları yalanıyla   herkesi kandırabilecek kadar   kendilerine güven duymaktadırlar.  Yalanları  alternatif  gerçekler olarak sunan   post-truth denilen gerçeklikten ve akıldan kopuşun   sonucu  olarak  ortaya  karanlık ve kirli bir vahşet durumu çıkmaktadır. Post-truth denilen vahşet halinde  siyasete, sağlığa, maneviyata,  eğitime, medyaya sahtekarlar, şarlatanlar, yalancılar ve troller hakim olmaktadır. Din adına  her  türlü yalan söylenmektedir. Sağlıklı hayat adına şarlatanlar,  her türlü yalanı  söylenmektedir. Troller,  sanal alemin imkanlarını kullanarak   zihinlerimizi  yalanlarla iğidiş ve iğfal etmektedirler.Hükmetmek, servet elde etmek ve  şehvet tatmini için  siyasetçiler, sağlıkçılar, medyacılar,   dinciler,  tüccarlar, esnaflar, kısacası herkes  gemisini  yalanlarla, akılsızlıkla ve  cehaletle  yürütmeye çalışmaktadır. Birey, insan olmayı  yalanlarla, yanılgılarla ve yanılsamalarla gerçekleştiremez. Birey, gerçeği güçlü bir şekilde akılla, felsefeyle, bilimle, sanatla ve   iletişimle  kesfettiği,  aradığı ve  anladığı zaman kendi insanlığını gerçekleştirebilir. Yalanlarla kirletilmiş ve karartılmış  siyasetlerin, dinlerin,kimliklerin, ekonomilerin, eğitimlerin ve medyaların   cehaletten, bedevilikten, şiddetten, fanatizmden başka bir şey üretmeyeceği  açıktır. İnsan, sadece akılla, bilimle, felsefeyle ve sanatla temizlenebilir, aydınlanabilir ve  olgunlaşabilir.    
Ekleme Tarihi: 13 Ağustos 2024 - Salı

AKILLA TEMİZLENMEYE CESARET ET!

 

Fanatizm, ırkçılık, cinsiyetçilik, hurafecilik ve kabilecilik, insanlığı  tekrar   vahşete ve ilkelliğe   geri döndürmek için    bütün  güçleriyle faaliyete geçmiş  durumdadırlar. Günümüzün insanlık durumu   post-truth dünya veya post truth siyaset olarajk adlandırılmaktadır. Post truth  kavramı, insanlığın gerçeklikten kopuşunu,  ırk, din, kimli ve cinsiyet adı altında akıldan, bilimden, felsefeden, sanattan, ahlaktan kopuşunu anlatmaktadır. Aklın yerine   hurafeler ve inançlar, felsefenin ve  bilimin yerine  cehalet,   sanatın ve ahlakın yerine  şiddet ve ölüm egemen olmaya başlamıştır.  Binlerce yıldır    yalanlardan, yanılsamalardan ve yanılgılardan başka bir şey olmayan  dinlere,  efsanelere ve  hurafelere  hak ve hakikat diye sahip olduğunu sanan insanlık,  akıldan, ahlaktan,  özgürlükten yoksun çocuksu biir  vahşet hali  içindeydi. Aydınlanma,  din, doğma ve  hurafeler  maskesi altında  hak ve hakikate sahip olma saplantısını ve sapkınlığını reddetmektedir. Aydınlanma, insanı,  akılla, bilimle, sanatla, ve ahlakla  insandaki ve  doğadaki hakikati arayarak çocuksuluktan kurtulmasını ve olgunlaşmasını istemektedir.Aydınlanma, insanlığa  baştan sona kendisini diriltmesini sağlayacak olan  yeni bir   değişim, dönüşüm ve devrim  sürecinin  önünü açmıştır.

Din adı altında  tartışılmaz otoriteler haline getirilen  kaynakların ve kurumların    despotizmine karşı aydınlanma, aklını kullanan, çalışan, merak eden,  soran, sorgulayan, düşleyen, düşünen  bireylerin,  bilimle, felsefeyle ve sanatla  insani ve doğal dünyaların  hakikatini  keşfedebileceğini,  araştırabileceğini ve anlayabileceğini ortaya koyar. Bireyin, insana ve doğal dünyalarda olan hakikatleri  keşfedebilmesi için ihtiyaç duyduğu  en önemli şey,  özgürlüktür. Hakikat arayışı için birey, ifade özgürlüğüne, din ve vicdan özgürlüğüne ve basın özgürlüğüne su ve hava  kadar ihtiyaç duymaktadır. İfade özgürlüğünün, basın özgürlüğünün, din ve vicdan özgürlüğünün olmadığı bir yerde bilim, sanat, felsefe ve ahlak yoktur. Değer, millilik ve  hassasiyet  gibi kurgular adına  düşünceyi ve  iletişimi yasaklayan otoriter, totaliter,  sansürcü ve  yolsuz   kişiler, kaynaklar ve kurumlar, aslında   insanı köleleştirme yoluyla ona tahakküm etmeyi, doğayı ve insanı sömürmeyi hedeflemektedirler.

Doğa, küçük bir azınlığın   doymak bilmeyen rant hırsı yüzünden talan edilmektedir. Hayvanları öldürerek insanların    şehirlerde  daha iyi yaşayacağı sanılmaktadır. Kadını erkeğin istediği şekilde kullanabileceği  malı haline getirmenin    bedevilikten ve barbarlıktan başka bir şey olmadığı geeçeği unutulmuştur.Yalandan, vehimden ve kurgudan başka bir şey olmayan  inançların, kimliklerin ve kaynakların  yanılmaz bilgi kaynağı haline getirilmesi, insan hayatı üzerinde akıl ve ahlak dışı kaynakların ve kurumların   tahakküm kurmasına yol açmaktadır. Bireyin özgürlüğüne,  haklarına, barışına ve refahına en büyük tehlike ve tehdit, akıl ve ahlak dışı kaynaklardan, kurumlardan ve kişilerden gelmektedir.

Bilim, felsefe, sanat ve akıl çökertilince, siyasete, ekonomiye, eğitime, sağlığa, medyaya  gerçekler değil, yalan hakim olmaktadır. Bugün siyasette ve medyada en geçerli ve gerekli olan şey olarak yalan görülmektedir. Yalan siyaset ve medya yalanları  günümüzün en geçerli  gerçekleridirler. Yalanlar, alternatif gerçekler olarak   siyasete, ekonomiye, idareye, iletişime,  akademiye ve eğitime  hakim kılınmıştır. Bilimin, felsefenin, sanatın, aklın, edebiyatın, tiyatronun, müziğin dışında alternatif gerçekler  olarak dayatılan şey,  yalanların hakimiyetinden başka bir şey değildir. Altın bulmak uğruna doğayı talan edenler,  çevrecilik yaptıklarını söylemektedirler.  Hayvanları öldürenler,  en merhametli olanın kendileri olduğunu söylemektedirler.   Hurafeleri değer diye öğretenler, modern eğitim  yaptıklarını iddia etmetedirler.Çocuklara  tecavüz  edenler, ahlak ve manevi eğitimi verdiklerini  söylemeye devam etmektedirler. Siyasetçiler, uzaya duble yol  yapacakları yalanıyla   herkesi kandırabilecek kadar   kendilerine güven duymaktadırlar.  Yalanları  alternatif  gerçekler olarak sunan   post-truth denilen gerçeklikten ve akıldan kopuşun   sonucu  olarak  ortaya  karanlık ve kirli bir vahşet durumu çıkmaktadır.

Post-truth denilen vahşet halinde  siyasete, sağlığa, maneviyata,  eğitime, medyaya sahtekarlar, şarlatanlar, yalancılar ve troller hakim olmaktadır. Din adına  her  türlü yalan söylenmektedir. Sağlıklı hayat adına şarlatanlar,  her türlü yalanı  söylenmektedir. Troller,  sanal alemin imkanlarını kullanarak   zihinlerimizi  yalanlarla iğidiş ve iğfal etmektedirler.Hükmetmek, servet elde etmek ve  şehvet tatmini için  siyasetçiler, sağlıkçılar, medyacılar,   dinciler,  tüccarlar, esnaflar, kısacası herkes  gemisini  yalanlarla, akılsızlıkla ve  cehaletle  yürütmeye çalışmaktadır.

Birey, insan olmayı  yalanlarla, yanılgılarla ve yanılsamalarla gerçekleştiremez. Birey, gerçeği güçlü bir şekilde akılla, felsefeyle, bilimle, sanatla ve   iletişimle  kesfettiği,  aradığı ve  anladığı zaman kendi insanlığını gerçekleştirebilir. Yalanlarla kirletilmiş ve karartılmış  siyasetlerin, dinlerin,kimliklerin, ekonomilerin, eğitimlerin ve medyaların   cehaletten, bedevilikten, şiddetten, fanatizmden başka bir şey üretmeyeceği  açıktır. İnsan, sadece akılla, bilimle, felsefeyle ve sanatla temizlenebilir, aydınlanabilir ve  olgunlaşabilir.

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.