Fanatizm, ırkçılık, cinsiyetçilik, hurafecilik ve kabilecilik, insanlığı tekrar vahşete ve ilkelliğe geri döndürmek için bütün güçleriyle faaliyete geçmiş durumdadırlar. Günümüzün insanlık durumu post-truth dünya veya post truth siyaset olarajk adlandırılmaktadır. Post truth kavramı, insanlığın gerçeklikten kopuşunu, ırk, din, kimli ve cinsiyet adı altında akıldan, bilimden, felsefeden, sanattan, ahlaktan kopuşunu anlatmaktadır. Aklın yerine hurafeler ve inançlar, felsefenin ve bilimin yerine cehalet, sanatın ve ahlakın yerine şiddet ve ölüm egemen olmaya başlamıştır. Binlerce yıldır yalanlardan, yanılsamalardan ve yanılgılardan başka bir şey olmayan dinlere, efsanelere ve hurafelere hak ve hakikat diye sahip olduğunu sanan insanlık, akıldan, ahlaktan, özgürlükten yoksun çocuksu biir vahşet hali içindeydi. Aydınlanma, din, doğma ve hurafeler maskesi altında hak ve hakikate sahip olma saplantısını ve sapkınlığını reddetmektedir. Aydınlanma, insanı, akılla, bilimle, sanatla, ve ahlakla insandaki ve doğadaki hakikati arayarak çocuksuluktan kurtulmasını ve olgunlaşmasını istemektedir.Aydınlanma, insanlığa baştan sona kendisini diriltmesini sağlayacak olan yeni bir değişim, dönüşüm ve devrim sürecinin önünü açmıştır.
Din adı altında tartışılmaz otoriteler haline getirilen kaynakların ve kurumların despotizmine karşı aydınlanma, aklını kullanan, çalışan, merak eden, soran, sorgulayan, düşleyen, düşünen bireylerin, bilimle, felsefeyle ve sanatla insani ve doğal dünyaların hakikatini keşfedebileceğini, araştırabileceğini ve anlayabileceğini ortaya koyar. Bireyin, insana ve doğal dünyalarda olan hakikatleri keşfedebilmesi için ihtiyaç duyduğu en önemli şey, özgürlüktür. Hakikat arayışı için birey, ifade özgürlüğüne, din ve vicdan özgürlüğüne ve basın özgürlüğüne su ve hava kadar ihtiyaç duymaktadır. İfade özgürlüğünün, basın özgürlüğünün, din ve vicdan özgürlüğünün olmadığı bir yerde bilim, sanat, felsefe ve ahlak yoktur. Değer, millilik ve hassasiyet gibi kurgular adına düşünceyi ve iletişimi yasaklayan otoriter, totaliter, sansürcü ve yolsuz kişiler, kaynaklar ve kurumlar, aslında insanı köleleştirme yoluyla ona tahakküm etmeyi, doğayı ve insanı sömürmeyi hedeflemektedirler.
Doğa, küçük bir azınlığın doymak bilmeyen rant hırsı yüzünden talan edilmektedir. Hayvanları öldürerek insanların şehirlerde daha iyi yaşayacağı sanılmaktadır. Kadını erkeğin istediği şekilde kullanabileceği malı haline getirmenin bedevilikten ve barbarlıktan başka bir şey olmadığı geeçeği unutulmuştur.Yalandan, vehimden ve kurgudan başka bir şey olmayan inançların, kimliklerin ve kaynakların yanılmaz bilgi kaynağı haline getirilmesi, insan hayatı üzerinde akıl ve ahlak dışı kaynakların ve kurumların tahakküm kurmasına yol açmaktadır. Bireyin özgürlüğüne, haklarına, barışına ve refahına en büyük tehlike ve tehdit, akıl ve ahlak dışı kaynaklardan, kurumlardan ve kişilerden gelmektedir.
Bilim, felsefe, sanat ve akıl çökertilince, siyasete, ekonomiye, eğitime, sağlığa, medyaya gerçekler değil, yalan hakim olmaktadır. Bugün siyasette ve medyada en geçerli ve gerekli olan şey olarak yalan görülmektedir. Yalan siyaset ve medya yalanları günümüzün en geçerli gerçekleridirler. Yalanlar, alternatif gerçekler olarak siyasete, ekonomiye, idareye, iletişime, akademiye ve eğitime hakim kılınmıştır. Bilimin, felsefenin, sanatın, aklın, edebiyatın, tiyatronun, müziğin dışında alternatif gerçekler olarak dayatılan şey, yalanların hakimiyetinden başka bir şey değildir. Altın bulmak uğruna doğayı talan edenler, çevrecilik yaptıklarını söylemektedirler. Hayvanları öldürenler, en merhametli olanın kendileri olduğunu söylemektedirler. Hurafeleri değer diye öğretenler, modern eğitim yaptıklarını iddia etmetedirler.Çocuklara tecavüz edenler, ahlak ve manevi eğitimi verdiklerini söylemeye devam etmektedirler. Siyasetçiler, uzaya duble yol yapacakları yalanıyla herkesi kandırabilecek kadar kendilerine güven duymaktadırlar. Yalanları alternatif gerçekler olarak sunan post-truth denilen gerçeklikten ve akıldan kopuşun sonucu olarak ortaya karanlık ve kirli bir vahşet durumu çıkmaktadır.
Post-truth denilen vahşet halinde siyasete, sağlığa, maneviyata, eğitime, medyaya sahtekarlar, şarlatanlar, yalancılar ve troller hakim olmaktadır. Din adına her türlü yalan söylenmektedir. Sağlıklı hayat adına şarlatanlar, her türlü yalanı söylenmektedir. Troller, sanal alemin imkanlarını kullanarak zihinlerimizi yalanlarla iğidiş ve iğfal etmektedirler.Hükmetmek, servet elde etmek ve şehvet tatmini için siyasetçiler, sağlıkçılar, medyacılar, dinciler, tüccarlar, esnaflar, kısacası herkes gemisini yalanlarla, akılsızlıkla ve cehaletle yürütmeye çalışmaktadır.
Birey, insan olmayı yalanlarla, yanılgılarla ve yanılsamalarla gerçekleştiremez. Birey, gerçeği güçlü bir şekilde akılla, felsefeyle, bilimle, sanatla ve iletişimle kesfettiği, aradığı ve anladığı zaman kendi insanlığını gerçekleştirebilir. Yalanlarla kirletilmiş ve karartılmış siyasetlerin, dinlerin,kimliklerin, ekonomilerin, eğitimlerin ve medyaların cehaletten, bedevilikten, şiddetten, fanatizmden başka bir şey üretmeyeceği açıktır. İnsan, sadece akılla, bilimle, felsefeyle ve sanatla temizlenebilir, aydınlanabilir ve olgunlaşabilir.