Muzaffer Ayhan KARA-Araştırmacı Yazar
Köşe Yazarı
Muzaffer Ayhan KARA-Araştırmacı Yazar
 

Nazım'ın Kurtuluş Savaşı fonundaki Yolcu'su

İzBBŞT bu sezon da kuralını bozmadı ve birisi çocuk oyunu olmak üzere dördüncü oyununu sahneye koydu. Nazım Hikmet'in 1941'de kaleme aldığı "Yolcu"yu bürokratik süreçlerdeki elde olmayan aksaklıklardan dolayı gecikerek de olsa anlamlı bir günde, 1 Mayıs'ta buluşturdu... Önceki gün İzmir'deki oldukça kitlesel bir katılımla ve günün anlamına uygun olarak başarıyla gerçekleşen 1 Mayıs mitinginin akşamında İzBBŞT'in 12. oyunu olan Nazım Hikmet'in Yolcu'sunun prömiyerindeydim. Sürekli okurlarım farkındadır; siyaset yazılarımın arasına futbol ve tiyatro ille girer! Bu bağlamda İzBBŞT'nin oyunlarını da olabildiği kadar fark ettirmek için yansıtmaya çalışıyorum. Ayrıca, Ýucel Erten'in büyük deneyimiyle, henüz üçüncü yılında olmasına karşın bu genç tiyatro çok başarılı yürüyüşüyle desteklenmeyi fazlasıyla hak ediyor. Sezonun dördüncü oyunu İzBBŞT bu sezon da kuralını bozmadı ve birisi çocuk oyunu olmak üzere (Ceren Demirel'in "Dikkat Nine Çıkabilir!") dördüncü oyununu sahneye koydu. Güngör Dilmen'in "Deli Dumrul", Tuncer Cücenoğlu’nun "Helikopter"inin ardından Nazım Hikmet'in 1941'de kaleme aldığı "Yolcu"yu bürokratik süreçlerdeki elde olmayan aksaklıklardan dolayı gecikerek de olsa anlamlı bir günde, 1 Mayıs'ta buluşturdu. Tugay: "İzBBŞTİ kentimizin önemli bir değeri” İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay'ın henüz ikinci ayının ilk gününde gerçekleşen Yolcu'nun prömiyerine eşi Öznur Hanım ile birlikte gelmesi İzBBŞT topluluğuna moral verdi. Başkan Tugay ile öğleyin 1 Mayıs mitinginde, akşamında da Yolcu'nun ilk gösteriminde olmak güzeldi. Zaten oyunun broşüründeki önsözünde Başkan Tugay, temelleri önceki dönemde atılan İzBBŞT'yi sahipleneceğini şu satırlarla ortaya koyuyor: "İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'nın özenle ekilen tohumlarının filizkenmesini, yeşermesini bu kadim sanat kentinde yaşayan bir yurttaş olarak ben de büyük bir keyifle ve gururla takip ettim. Sağlam temeli, toprağa sıkıca sarılan kökleri ile henüz üç yaşında olmasına rağmen İzmirlilere nefes aldıran bir kaynak haline geldi. Kentimizin önemli bir değeri, görünen yüzü haline gelen tiyatromuzu daha ileriye taşımak, bu fidanı bir ormana dönüştürmek için Şehir Tiyatroları'nın ışık saçan ekibiyle el ele, kol kola, omuz omuza bu yolu yürüyeceğimiz için heyecanlıyım. Genç Şehir Tiyatromuz, toplumundan sorumlu sanat siyasetini sürdürecek; üretimiyle tiyatro sanatının yücelmesine katkı sunacak; güzel İzmir'in sanat hayatına düşünce, duygu ve renk katacaktır." Hiçbir trenin durmadığı istasyondaki üç kişi ve Nazım’ın umutlu iyimserliği Yolcu, Kurtuluş Savaşı esnasında hiçbir trenin durmadığı bir istasyonda, savaştan habersiz, kendilerinden ibaret dar dünyalarındaki üç kişinin durumunu anlatıyor. Sene 1921... İnönü Zaferi ile millettin makus talihinin döndüğü bir konjonktürde birbirinin burnundan getiren ve yaşama alabildiğine yabancılaşmış üç karakterin (İstasyon Şefi, karısı ve makasçı) aralarına katılan dördüncü karakterle (Atlı asker) oldukça sarsıldığını görüyoruz. Olanca umutsuz ve karamsar atmosfer içinde olunsa da Nazım Hikmet tabii kalem sahibi; yine de şu replikle umudu ve insana inancı ortaya koyuyor: "Daha güzel, daha iyi, daha doğru bir dünya düşünürüm. Otları, hayvanları değil... Onlar şimdi de güzel. İnsanları daha iyi, daha doğru bir dünya..." Kuvayı Milliye destanı ile desteklenen sahneler Yönetmen Alkaya, Yolcu'yu Kurtuluş Savaşı ve Nazım'ın "Kuvayi Milliye Destanı" fonunda sahneye getiriyor ve tarihsel fonu Büyük Taarruz ile (1922) sınırlamak suretiyle İzmir'e de bir selam çakıyor. Bu doğrultuda müzik eşliğinde farklı sahnelerde Kuvayi Milliye Destanı'ndan bölümler okuyor sahnedeki oyuncular. Bu da oyuna zenginlik katıyor. Genel olarak başarılı bir performans, düzeyli bir oyunculukla Yolcu'yu beğeniyle izlediğimi belirtmeliyim. Özellikle dama oyunu metaforuyla zenginleşen diyalog sahneleri, makasçı ile kadının şehvet sahnesi yanında silahlı çatışma sahnesi oyunun zirveleriydi diyebilirim. Sahne tasarımının oyuna katkısı yüksek Tabiî oyunculuk performansı yanında Yolcu'nun başarısında sahne tasarımı ve dekor oldukça etkili; bu kıymetli işi, yaratıcısı olan ve Moda'da Oyun Atölyesi yıllarından da bildiğim ve başarılarını alkışladığım Özlem Karabay oyunun broşüründe şöyle anlatıyor: "Atmosferi tasarlarken oyunun geçtiği yer her ne kadar İstasyon binasına bağlı bir evin içi olsa da, öncelikli olarak bu üç kişinin çölü andıran geniş bir uzamda birbirlerine sıkışmışlığını vurgulamayı hedefledim. Sahnenin üçte birini oluşturan karla kaplı dış mekanın içinde, evi üç kotlu bir platformla sınırladım. İç mekanda, tren raylarının travers ahşaplarını anıştıran platformunda kullanılan zorlama perspektifle ve evin duvarsız, iskelet olarak kullanımıyla 'gerçekçi' histen uzaklaştırarak, yakalamayı hedeflediğim biraz soyut ve şiirsel tasarım dilini, telgraf direğinin portala uzanan telleriyle bütünlemeye çalıştım. Böylelikle Kurtuluş Savaşı kadar sert bir gerçeği, Nazım Hikmet'in şiirselliğiyle oyunun atmosferinde de birleştirmeyi önceledim." Deniz Bilgili'nin giysi tasarımı da dönemi ve atmosferi tamamlayıcı nitelikte. "Büyük devrimci Ozana yakışır birdüzey” Konuk yönetmen Orhan Alkaya, yönetmen olarak oyuna genel olarak kimlik verirken gerisini oyunculara delege etmekle yönetmen-oyuncu bütünleşmesini sağlıyor. Nazlı Benan Özkaya, Selen Şeşen, Devrim Karakoyun da yönetmen yardımcıları. Ayhan Anıl (İstasyon Şefi), Şirin Saraçoğlu (İstasyon Şefinin Karısı), Efe Ünal (Makasçı) ve Deniz Gürzumar (Atlı) başarılı oyunculuklar sergiliyor. Oyun oturdukça "döktüreceklerini" hissettirdiklerini not edeyim. Oyunun müziği usta isim Cem İdiz'in. Piyano'da Cem İdiz ve Dicle Taylan Talayhan dönüşümlü... Koreografi'de Dolun Doyran, Işık Tasarımı'nda Kemal Yiğitcan, Dramaturji'de Halil Ünsal imzası var. İzBBŞT Genel Sanat Yönetmeni Yücel Erten'in de oyun broşüründeki ifadesiyle oyuna katkısı olan bütün ekip oyunun "o büyük devrimci ozana yakışır bir düzeyde olması için emek verdiler." Kaçırılmayacak bir oyun Yolcu. İyi seyirler...  
Ekleme Tarihi: 03 Mayıs 2024 - Cuma

Nazım'ın Kurtuluş Savaşı fonundaki Yolcu'su

İzBBŞT bu sezon da kuralını bozmadı ve birisi çocuk oyunu olmak üzere dördüncü oyununu sahneye koydu. Nazım Hikmet'in 1941'de kaleme aldığı "Yolcu"yu bürokratik süreçlerdeki elde olmayan aksaklıklardan dolayı gecikerek de olsa anlamlı bir günde, 1 Mayıs'ta buluşturdu...

Önceki gün İzmir'deki oldukça kitlesel bir katılımla ve günün anlamına uygun olarak başarıyla gerçekleşen 1 Mayıs mitinginin akşamında İzBBŞT'in 12. oyunu olan Nazım Hikmet'in Yolcu'sunun prömiyerindeydim. Sürekli okurlarım farkındadır; siyaset yazılarımın arasına futbol ve tiyatro ille girer! Bu bağlamda İzBBŞT'nin oyunlarını da olabildiği kadar fark ettirmek için yansıtmaya çalışıyorum. Ayrıca, Ýucel Erten'in büyük deneyimiyle, henüz üçüncü yılında olmasına karşın bu genç tiyatro çok başarılı yürüyüşüyle desteklenmeyi fazlasıyla hak ediyor.

Sezonun dördüncü oyunu

İzBBŞT bu sezon da kuralını bozmadı ve birisi çocuk oyunu olmak üzere (Ceren Demirel'in "Dikkat Nine Çıkabilir!") dördüncü oyununu sahneye koydu. Güngör Dilmen'in "Deli Dumrul", Tuncer Cücenoğlu’nun "Helikopter"inin ardından Nazım Hikmet'in 1941'de kaleme aldığı "Yolcu"yu bürokratik süreçlerdeki elde olmayan aksaklıklardan dolayı gecikerek de olsa anlamlı bir günde, 1 Mayıs'ta buluşturdu.

Tugay: "İzBBŞTİ kentimizin önemli bir değeri”

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay'ın henüz ikinci ayının ilk gününde gerçekleşen Yolcu'nun prömiyerine eşi Öznur Hanım ile birlikte gelmesi İzBBŞT topluluğuna moral verdi. Başkan Tugay ile öğleyin 1 Mayıs mitinginde, akşamında da Yolcu'nun ilk gösteriminde olmak güzeldi. Zaten oyunun broşüründeki önsözünde Başkan Tugay, temelleri önceki dönemde atılan İzBBŞT'yi sahipleneceğini şu satırlarla ortaya koyuyor:

"İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'nın özenle ekilen tohumlarının filizkenmesini, yeşermesini bu kadim sanat kentinde yaşayan bir yurttaş olarak ben de büyük bir keyifle ve gururla takip ettim. Sağlam temeli, toprağa sıkıca sarılan kökleri ile henüz üç yaşında olmasına rağmen İzmirlilere nefes aldıran bir kaynak haline geldi.

Kentimizin önemli bir değeri, görünen yüzü haline gelen tiyatromuzu daha ileriye taşımak, bu fidanı bir ormana dönüştürmek için Şehir Tiyatroları'nın ışık saçan ekibiyle el ele, kol kola, omuz omuza bu yolu yürüyeceğimiz için heyecanlıyım.

Genç Şehir Tiyatromuz, toplumundan sorumlu sanat siyasetini sürdürecek; üretimiyle tiyatro sanatının yücelmesine katkı sunacak; güzel İzmir'in sanat hayatına düşünce, duygu ve renk katacaktır."

Hiçbir trenin durmadığı istasyondaki üç kişi ve Nazım’ın umutlu iyimserliği

Yolcu, Kurtuluş Savaşı esnasında hiçbir trenin durmadığı bir istasyonda, savaştan habersiz, kendilerinden ibaret dar dünyalarındaki üç kişinin durumunu anlatıyor. Sene 1921... İnönü Zaferi ile millettin makus talihinin döndüğü bir konjonktürde birbirinin burnundan getiren ve yaşama alabildiğine yabancılaşmış üç karakterin (İstasyon Şefi, karısı ve makasçı) aralarına katılan dördüncü karakterle (Atlı asker) oldukça sarsıldığını görüyoruz.

Olanca umutsuz ve karamsar atmosfer içinde olunsa da Nazım Hikmet tabii kalem sahibi; yine de şu replikle umudu ve insana inancı ortaya koyuyor:

"Daha güzel, daha iyi, daha doğru bir dünya düşünürüm. Otları, hayvanları değil... Onlar şimdi de güzel. İnsanları daha iyi, daha doğru bir dünya..."

Kuvayı Milliye destanı ile desteklenen sahneler

Yönetmen Alkaya, Yolcu'yu Kurtuluş Savaşı ve Nazım'ın "Kuvayi Milliye Destanı" fonunda sahneye getiriyor ve tarihsel fonu Büyük Taarruz ile (1922) sınırlamak suretiyle İzmir'e de bir selam çakıyor. Bu doğrultuda müzik eşliğinde farklı sahnelerde Kuvayi Milliye Destanı'ndan bölümler okuyor sahnedeki oyuncular. Bu da oyuna zenginlik katıyor. Genel olarak başarılı bir performans, düzeyli bir oyunculukla Yolcu'yu beğeniyle izlediğimi belirtmeliyim. Özellikle dama oyunu metaforuyla zenginleşen diyalog sahneleri, makasçı ile kadının şehvet sahnesi yanında silahlı çatışma sahnesi oyunun zirveleriydi diyebilirim.

Sahne tasarımının oyuna katkısı yüksek

Tabiî oyunculuk performansı yanında Yolcu'nun başarısında sahne tasarımı ve dekor oldukça etkili; bu kıymetli işi, yaratıcısı olan ve Moda'da Oyun Atölyesi yıllarından da bildiğim ve başarılarını alkışladığım Özlem Karabay oyunun broşüründe şöyle anlatıyor:

"Atmosferi tasarlarken oyunun geçtiği yer her ne kadar İstasyon binasına bağlı bir evin içi olsa da, öncelikli olarak bu üç kişinin çölü andıran geniş bir uzamda birbirlerine sıkışmışlığını vurgulamayı hedefledim. Sahnenin üçte birini oluşturan karla kaplı dış mekanın içinde, evi üç kotlu bir platformla sınırladım. İç mekanda, tren raylarının travers ahşaplarını anıştıran platformunda kullanılan zorlama perspektifle ve evin duvarsız, iskelet olarak kullanımıyla 'gerçekçi' histen uzaklaştırarak, yakalamayı hedeflediğim biraz soyut ve şiirsel tasarım dilini, telgraf direğinin portala uzanan telleriyle bütünlemeye çalıştım. Böylelikle Kurtuluş Savaşı kadar sert bir gerçeği, Nazım Hikmet'in şiirselliğiyle oyunun atmosferinde de birleştirmeyi önceledim."

Deniz Bilgili'nin giysi tasarımı da dönemi ve atmosferi tamamlayıcı nitelikte.

"Büyük devrimci Ozana yakışır birdüzey”

Konuk yönetmen Orhan Alkaya, yönetmen olarak oyuna genel olarak kimlik verirken gerisini oyunculara delege etmekle yönetmen-oyuncu bütünleşmesini sağlıyor. Nazlı Benan Özkaya, Selen Şeşen, Devrim Karakoyun da yönetmen yardımcıları.

Ayhan Anıl (İstasyon Şefi), Şirin Saraçoğlu (İstasyon Şefinin Karısı), Efe Ünal (Makasçı) ve Deniz Gürzumar (Atlı) başarılı oyunculuklar sergiliyor. Oyun oturdukça "döktüreceklerini" hissettirdiklerini not edeyim.

Oyunun müziği usta isim Cem İdiz'in. Piyano'da Cem İdiz ve Dicle Taylan Talayhan dönüşümlü... Koreografi'de Dolun Doyran, Işık Tasarımı'nda Kemal Yiğitcan, Dramaturji'de Halil Ünsal imzası var.

İzBBŞT Genel Sanat Yönetmeni Yücel Erten'in de oyun broşüründeki ifadesiyle oyuna katkısı olan bütün ekip oyunun "o büyük devrimci ozana yakışır bir düzeyde olması için emek verdiler."

Kaçırılmayacak bir oyun Yolcu. İyi seyirler...

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.