Dünyanın değişik yerlerinde siyaseti, hakimiyeti ve devleti ele geçirmek için faaliyet gösteren terör örgütlerinin yaptığı terör saldırıları ve eylemleri, bölgesel ve küresel düzeyde etkiler ve sonuçlar doğurabilmektedir. Terör örgütleri, kendilerini dini, vatanı, özgürlüğü savunan, mazlumların intikamını zalimlerden alan ezilen halkların temsilcileri olarak sunmaktadırlar. Terör örgütleri, uluslararası düzeyde güçlü propaganda ağlarına sahiptirler. Yapmış olduklar güçlü propaganda karşısında bazı terör örgtleri, tartışılmaz ve eleştirilmez tabulara dönüştürülmüştür. Terörizmin sürekli kendini tabulaştırması, onu güçlü ve dayanıklı kılmaktadır. Bazı terör örgütlerinin ne yaptığına bakılmaksızın mutlak olarak haklı ve meşru kabul edilmeleri, tehlikeli bir akıl tutulmasının dünyada yaşandığını göstermektedir.
Terör örgütleri, günümüzde çok ileri siyasal, sosyal ve askeri metotlar kullanmaktadırlar. Tek boyutlu yapılanmalar olmayan terör örgütleri, çok boyutlu yapılanmalar içinde faaliyet göstermektedirler. Askeri- silahlı kanatlarının yanında terör örgütleri, siyasal ve sosyal yapılanmalar kurararak siyasal ve sosyal aktör olarak güçlenmekte, güçlerini genişletmekte ve güçlerini ortaya koymaktadırlar. Terör örgütlerinin sosyal ve siyasal güçlerinin gerisinde askeri ve silahlı yapılanmalarının olduğu unutulmamalıdır. Kendilerine bağlı sosyal ve siyasal yapılarla seçimleri bile kazanmayı başaran terör örgütleri, kendilerinin normal siyasal aktörler olduklarını ve halkın demokratik olarak seçilen temsilcileri olarak kabul edilmeleri gerektiği propagandasını yapmaktadırlar. Demokrasiye, seçimlere ve halkın siyasal tercihine hiçbir şekilde değer ve önem atfetmeyen terör örgütleri, demokratik süreçleri ve seçimleri kullanarak halkın iradesini gaspetmekte ve toplum üzerinde tahakküm kurmaktadırlar. Demokrasiyi ve seçimleri araçsallaştırararak kendilerini sözde halkın demokratik temsilcisi ve normal siyasal aktör olarak sunan terör örgütlerinin olduğu hiçbir yerde demokrasi ve barış yoktur. Terör örgütlerinin etkili olduğu yerlerde sadece şiddet, despotizm, otoriteryanizm ve totaliteryanizm vardır. Demokratik siyasal aktör ve halkın temsilcisi kılığına giren terör örgütleri, demokrasi, barış ve hukuk için gerçek tehlike ve tehdit oluşturmaktadırlar.
Demokrasiyi ve seçimleri kullanan terör örgütlerinin bir diğer özelliği dini araçsallaştırmalarıdır. Terör örgütleri için tek kutsal, siyasal, sosyal ve ekonomik hakimiyetleridir. Birçok yerde dini kültürün ve kimliğin bütün unsurları siyasallaştırılarak terör örgütlerinin gündemlerine ve planlarına uygun hale getirilmektedir. Terör örgütleri, dini kullanarak toplumu radikalleştirmekte, kendilerine dini kimlik ve kültür üzerinden sosyal ve siyasal taban oluşturmaktadırlar. Dini kullanarak toplumu radikalleştiren terör örgütleri, kendilerini Tanrı tarafından zalimlere direnmekle görevlendirilen kutsal savaşçılar veya Tanrı’nın intikam eli olarak sunmaktadırlar. Tanrı’nın adını her yere hâkim kılmak ve Tanrı’nın bayrağını her yerde dalgalandırmak, teokratik terör örgütlerinin en büyük yalanıdır. Tanrı adına teokratik terör örgütleri, kendi bayraklarını her yerde dalgalandırmak ve her yere hâkim olmak için her şeyi yakıp yıkmakta, ölmekte ve öldürmektedirler. Tanrı hiçbir örgütü hiçbir şey için görevlendirmemiştir. Terör örgütleri, Tanrı’yı ve dini kendi ideolojik ve siyasal amaçlarını gerçekleştirmek için kullanmaktadırlar. Terör örgütlerinde, ahlaki, manevi, ilahi hiçbir boyut bulunmamaktadır.
Terör örgütleri için demokrasinin, hukukun, barışın, bireyin, kadının, özgürlüğün, doğanın hiçbir değeri yoktur. Terör yapıları, otoriter, totaliter ve teokratik despotizm yoluyla kendilerinin tahakküm edeceği rejimler ve yönetimler inşa etmeyi isterler. Terör örgütlerinin hâkim olduğu yerlerde kadın hakları, bireysel özgürlükler, demokrasi, ifade özgürlüğü, çoğulculuk, akademik ve entelektüel özgürlük, demokratik muhalefet bulunmamaktadır. Karanlık dünyalarındaki diktatörlük rüyalarını hayata geçirmenin dışında terör örgütlerinin bir amaçları, değerleri ve dinleri bulunmamaktadır.
Hiçbir örgüt, yaptığı saldırıların ve suçların terör olduğunu kabul etmez ve kendisinin terörist olarak tanınmasından mutlu olmaz. Terör örgütleri, yaptıklarının bir özgürlük mücadelesi ve zulme karşı direniş olduğunu iddia ederler. Özgürlük ve direniş, terör örgütlerinin arkalarına kendilerini sakladıkları iki güçlü kavramdır. Terörizmin hiçbir çeşidi, özgürlük mücadelesi olmadığı gibi, zulme karşı direnişte değildir.
Terör örgütleri, ölüm kültleridir. Terör örgütlerinde en yüce değer, ölmek ve öldürmektir. Daha fazla insanın ölümü, daha yoğun şiddetin yapılması, terör örgütleri için daha fazlas güç ve nüfuz anlamına gelmektedir. Terör örgütlerinin gücü, sözde yüce davalar uğruna insanları ölmeye ve öldürmeye ikna etmelerinden kaynaklanmamaktadır. Bireylerin ve toplumların, terör örgütlerinin birer ölüm kültü oldukları gerçeğinin farkına varmadıkları sürece, daha çok insanın hayatını kaybedeceği gerçeği kaçınılmaz hale gelmektedir.
Terör örgütleri, yapmış oldukları yıkıcı eylemlerle, gerçekleştirdikleri katliamlarla toplumların büyük insani felaketler yaşamalarına neden olmaktadırlar. Terör örgütlerinin neden oldukları felaketlerin soğukkanlı, gerçekçi ve akıllıca değerlendirilmesi çoğu zaman imkânsızlık derecesinde zordur. Terör örgütleri, ezilen veya mazlum olarak adlandırılan toplumların duygularına hitap etmekte, onları duygusallaştırmakta ve onların duygusal zaaflarıyla hareket etmelerine neden olmaktadırlar. Ezilen veya mazlum olarak nitelendirilen topluluklar, akıllarıyla değil, duygusal zaaflarıyla yaşamaktadırlar. Terör örgütleri, toplumları fanatikleştirmekte, nefreti toplumsallaştırmakta, insanları akılsızlaştırmakta ve ahmaklaştırmaktadırlar. Terör örgütlerinin despotizmine, tahakkümüne ve tuzaklarına karşı ezilen veya mazlum toplumların önünde duygusallıklarıyla değil, akıllarıyla davranma şeklinde çetin bir meydan okuma bulunmaktadır.