Halit Suiçmez - Ekonomist/Yazar
Köşe Yazarı
Halit Suiçmez - Ekonomist/Yazar
 

YENİ KALKINMA MODELİMİZ…

Ülkemiz her bakımdan çok “yoğun” günler geçirmektedir. Önümüzdeki orta vadede, yeni bir “büyüme ve kalkınma modeli” önermeliyiz. Bu modelin özü, ülke içi potansiyelleri esas alması ve bilimsel bir yapıda olmasıdır. Bu çalışmaya, “verimlilik üzerine tezler” de diyebiliriz… Burada, “7 P” diye özetleyebileceğim bir gelişme modelinin sadece ana başlıklarını vereceğim. Gelecek yazılarda da ayrıntıya inip genişleteceğim. 1-Türkiye ekonomisinin verimlilik performansı düşüktür. Verimlilik, ekonomide çalışan kişi başına düşen katma değer demektir. 2012 yılında 121 ülkenin işgücü verimliliği düzeyi üzerinden yapılan analize göre, Türkiye 28 bin 490 dolarlık seviye ile 43. sırada bulunmaktadır. (Balkan, D. Suiçmez, H. Türkiye ve Dünya’da İşgücü Verimliliğinin Karşılaştırmalı Analizi, 2007/1 Verimlilik Dergisi’nde yayımlanan makale.) Başka çalışmalarda da batılı ülkeler, genel ekonomik verimlilikte bizden ortalama 3-4 kat daha yüksektedirler. 2-Verimlilik potansiyelimiz yüksektir. Ülkemizde eğer kaynaklarımızı tam ve etkin kullanabilsek, milli gelirimize çok önemli katkı yapabilecek bir potansiyel mevcuttur. Örneğin; McKinsey Global Institüte, Türkiye Verimlilik ve Büyüme Atılımının Gerçekleştirilmesi, Şubat, 2003, TOBB, 2002, TOBB, Savurganlık Ekonomisi Araştırması, Nisan 2001. Www.Tobb.Gov.Tr, Erol Taymaz, DİE, İmalât Sanayiinde Teknik Etkinlik, 1998, Dünya Bankası, Türkiye İmalat Sanayiinde Kaynak Dağılımı Etkin mi?”, Plasfed Dergi, Ocak Mart 2016 13. sayı gibi araştırma çalışmalarında bu potansiyel ortaya konulmaktadır. Milli gelirin neredeyse yarısına yakın ölçüde bir potansiyel gelir artışı hesaplanabilmektedir. Verimlilik performansımız düşük ve potansiyellerimiz de yüksekse, ortada bazı problemler var demektir. Şimdi de verimlilik problemlerimize bakalım. 3-Verimlilik problemlerimiz mevcuttur. Birincisi, büyüme; toplam verimlilik artışlarından uzaktır. 10’uncu Kalkınma Planı’nda, sayfa 150’de, 1981-2012 arasındaki 100 birim büyümenin sadece 5 biriminin (yani yüzde 5’i) verimlilikten kaynaklandığı hesaplanmıştır. İkinci sorun, sanayide teknoloji ve istihdam niteliğinin düşüklüğü, diğer sorunlar da toplumsal ve siyasal düzeydeki ilgilerin zayıflığıdır. Ülke deneyimleri ve iktisat teorileri bize, kalkınmanın teknoloji ve verimlilik artışlarıyla gerçekleştiğini kanıtlamaktadır. Bunun yolu da verimlilik alanında kapsamlı bir plan yapmaktır. 4-Planlama ile kalkınacağız 10’uncu Kalkınma Planı’nda verimlilik kavramına çok vurgu yapılmıştır. Bu kavramın nasıl bir araç olarak kullanılacağına ilişkin önemli saptamalar yapılmıştır. Ve üzerinde tartışılması gereken politikalar da geliştirilmiştir. 5-Verimlilik Politikası oluşturacağız Bizim oluşturduğumuz ve önerdiğimiz politika ise şudur; Dinamik verimlilik politikası, yani üretim, istihdam, verimlilik, ücretler, yatırımlar, ihracat gibi tüm reel değişkenlerin birlikte arttırılacağı bir politikalar kümesi. Bu ise etkin program ve projeler ile hayata geçirilmelidir. 6-Programlar yapmalıyız Sadece üretimde değil, istihdamda, sanayide, tarımda, yüksek teknolojilerde, eğitimde, geri kalmış yörelerde dinamik programlar ile verimlilik potansiyellerimizi harekete geçirmeliyiz. 7- Verimlilik Projeleri üretip uygulamalıyız Bu modelin son aşaması olarak ülke, sektör, kesim, meslek, bölge düzeyinde “verimlilik projeleri” ile bir kalkınma hamlesine öncülük yapabilmeliyiz. Tüm bu aşamalarda ülke kaynaklarının tam ve etkin değerlendirilmesi temel ilkedir. “Yedi P yaklaşımı” (performans, potansiyel, problem, plan, politika, program, proje) toplumsal kalkınma sorunumuzu aşmada bir yöntem olarak ele alınmalı ve politik-teknik-ekonomik bağlamda halkçı-devletçi ilkelerle üzerinde çalışılarak yaşama geçirilmelidir. Verimliliğin performansı düşük, potansiyeli yüksek, problemleri varsa; planlayarak, politika oluşturarak, program ve projeler yapıp uygulayarak, kalkınma amacımızda ilk hamleyi yapabiliriz. İşte, yeni kalkınma planımızın çatısı bu yaklaşımdadır. Bunu, geçmişte, siyasal yetkililere, kurumsal yönetimlere, sanayici ve sendikalara, üniversitelere anlattık, bazı kavram ve ilkelerin planlara girmesini sağladık ama toplumsal-siyasal bir güç olup yaşamı yönlendirmesinde etkili olamadık. Gelecek yazılarda her bölümü tartışmaya başlayalım… Elbette önce verimlilik kavramı ve gerek bireysel gerek toplumsal düzlemde nasıl verimli olacağımız konusunda bazı ilkeler üzerinde duracağız. Gelecek yazımız “verimlilik ilkeleri” olacak…
Ekleme Tarihi: 27 Kasım 2024 - Çarşamba

YENİ KALKINMA MODELİMİZ…

Ülkemiz her bakımdan çok “yoğun” günler geçirmektedir.

Önümüzdeki orta vadede, yeni bir “büyüme ve kalkınma modeli” önermeliyiz.

Bu modelin özü, ülke içi potansiyelleri esas alması ve bilimsel bir yapıda olmasıdır.

Bu çalışmaya, “verimlilik üzerine tezler” de diyebiliriz…

Burada, “7 P” diye özetleyebileceğim bir gelişme modelinin sadece ana başlıklarını vereceğim.

Gelecek yazılarda da ayrıntıya inip genişleteceğim.

1-Türkiye ekonomisinin verimlilik performansı düşüktür.

Verimlilik, ekonomide çalışan kişi başına düşen katma değer demektir.

2012 yılında 121 ülkenin işgücü verimliliği düzeyi üzerinden yapılan analize göre, Türkiye 28 bin 490 dolarlık seviye ile 43. sırada bulunmaktadır. (Balkan, D. Suiçmez, H. Türkiye ve Dünya’da İşgücü Verimliliğinin Karşılaştırmalı Analizi, 2007/1 Verimlilik Dergisi’nde yayımlanan makale.)

Başka çalışmalarda da batılı ülkeler, genel ekonomik verimlilikte bizden ortalama 3-4 kat daha yüksektedirler.

2-Verimlilik potansiyelimiz yüksektir.

Ülkemizde eğer kaynaklarımızı tam ve etkin kullanabilsek, milli gelirimize çok önemli katkı yapabilecek bir potansiyel mevcuttur.

Örneğin; McKinsey Global Institüte, Türkiye Verimlilik ve Büyüme Atılımının Gerçekleştirilmesi, Şubat, 2003, TOBB, 2002, TOBB, Savurganlık Ekonomisi Araştırması, Nisan 2001. Www.Tobb.Gov.Tr, Erol Taymaz, DİE, İmalât Sanayiinde Teknik Etkinlik, 1998, Dünya Bankası, Türkiye İmalat Sanayiinde Kaynak Dağılımı Etkin mi?”, Plasfed Dergi, Ocak Mart 2016 13. sayı gibi araştırma çalışmalarında bu potansiyel ortaya konulmaktadır.

Milli gelirin neredeyse yarısına yakın ölçüde bir potansiyel gelir artışı hesaplanabilmektedir.

Verimlilik performansımız düşük ve potansiyellerimiz de yüksekse, ortada bazı problemler var demektir.

Şimdi de verimlilik problemlerimize bakalım.

3-Verimlilik problemlerimiz mevcuttur.

Birincisi, büyüme; toplam verimlilik artışlarından uzaktır. 10’uncu Kalkınma Planı’nda, sayfa 150’de, 1981-2012 arasındaki 100 birim büyümenin sadece 5 biriminin (yani yüzde 5’i) verimlilikten kaynaklandığı hesaplanmıştır.

İkinci sorun, sanayide teknoloji ve istihdam niteliğinin düşüklüğü, diğer sorunlar da toplumsal ve siyasal düzeydeki ilgilerin zayıflığıdır.

Ülke deneyimleri ve iktisat teorileri bize, kalkınmanın teknoloji ve verimlilik artışlarıyla gerçekleştiğini kanıtlamaktadır.

Bunun yolu da verimlilik alanında kapsamlı bir plan yapmaktır.

4-Planlama ile kalkınacağız

10’uncu Kalkınma Planı’nda verimlilik kavramına çok vurgu yapılmıştır. Bu kavramın nasıl bir araç olarak kullanılacağına ilişkin önemli saptamalar yapılmıştır. Ve üzerinde tartışılması gereken politikalar da geliştirilmiştir.

5-Verimlilik Politikası oluşturacağız

Bizim oluşturduğumuz ve önerdiğimiz politika ise şudur;

Dinamik verimlilik politikası, yani üretim, istihdam, verimlilik, ücretler, yatırımlar, ihracat gibi tüm reel değişkenlerin birlikte arttırılacağı bir politikalar kümesi.

Bu ise etkin program ve projeler ile hayata geçirilmelidir.

6-Programlar yapmalıyız

Sadece üretimde değil, istihdamda, sanayide, tarımda, yüksek teknolojilerde, eğitimde, geri kalmış yörelerde dinamik programlar ile verimlilik potansiyellerimizi harekete geçirmeliyiz.

7- Verimlilik Projeleri üretip uygulamalıyız

Bu modelin son aşaması olarak ülke, sektör, kesim, meslek, bölge düzeyinde “verimlilik projeleri” ile bir kalkınma hamlesine öncülük yapabilmeliyiz.

Tüm bu aşamalarda ülke kaynaklarının tam ve etkin değerlendirilmesi temel ilkedir.

“Yedi P yaklaşımı” (performans, potansiyel, problem, plan, politika, program, proje) toplumsal kalkınma sorunumuzu aşmada bir yöntem olarak ele alınmalı ve politik-teknik-ekonomik bağlamda halkçı-devletçi ilkelerle üzerinde çalışılarak yaşama geçirilmelidir.

Verimliliğin performansı düşük, potansiyeli yüksek, problemleri varsa; planlayarak, politika oluşturarak, program ve projeler yapıp uygulayarak, kalkınma amacımızda ilk hamleyi yapabiliriz.

İşte, yeni kalkınma planımızın çatısı bu yaklaşımdadır.

Bunu, geçmişte, siyasal yetkililere, kurumsal yönetimlere, sanayici ve sendikalara, üniversitelere anlattık, bazı kavram ve ilkelerin planlara girmesini sağladık ama toplumsal-siyasal bir güç olup yaşamı yönlendirmesinde etkili olamadık.

Gelecek yazılarda her bölümü tartışmaya başlayalım…

Elbette önce verimlilik kavramı ve gerek bireysel gerek toplumsal düzlemde nasıl verimli olacağımız konusunda bazı ilkeler üzerinde duracağız.

Gelecek yazımız “verimlilik ilkeleri” olacak…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.