Hamdi Özdemir
Köşe Yazarı
Hamdi Özdemir
 

Postacı

Sözleri, Halil Bedii Yönetken’e ait “bak postacı geliyor” isimli bir çocuk şarkısı vardı. “Bak postacı geliyor” ismini duyduğumuzda birçoğumuzun anıları depreşir sanırım. Zihnimin içerisinde flu, fakat çok güzel hisler uyandıran postacıları yüreğimde taşırım her daim. Eskidendi, çok eskiden postacılar vardı; Hatırlıyorum, postacılar uğradığında mahalleye herkes postacıya bakar, acaba bana da gelen mektup ya da kartpostal var mı ? diye beklenirdi. Asker mektupları müjde ile verilirken analara, eşlere daha bir anlam taşırdı asker mektupları, kartpostalları. Eskiden sevgililer birbirlerine adanmış şiirler, yazılar yollarlardı. Gelinlik kızlar, anne ve babasından korktuklarından çeyizlerinde saklarlardı bunları. Postacının getirdiği birbirinden renkli kartpostalları, mektupları bir kutuda biriktirmek, zaman zaman onları yeniden, yeniden okumak çok keyifliydi. Özlerim hala mektupları, kartpostalları! Sevdiklerinizden bir haber bekliyorsanız Postacı’nın gelmesini heyecanla, umutla beklemek, kapıya tak tak vuran ses yoksa, bahçeden yükselen Postacı diye, duyulan ses çok heyecan verirdi. Geçmişte dilimize pelesenk olmuş aklımda kalan bir şarkıdır "bak postacı geliyor, selam veriyor, herkes ona bakıyor merak ediyor." devamı nasıldı, gerçekten unuttum. Bugün biliniyor mu? Emin değilim. Şimdi nereden çıktı bu, diyebilirsiniz? Bir süre önce adıma gelen kargoyu almak için P.T.T şubesine gittim. Çıkarken ilan panolarında, bir yazı gördüm " bak postacı geldi" başlığı altında. Eskiden kullanılan, “geliyor“ u şimdi “geldi” ye çevirmişler. Ne kadar tuhaf dedim içimden. Geçmişte yaşanan çok değerli yaşanmışlıkları “güncelleme” yapıyoruz, diye yok edildiğine şahit oldum. Gerçekten üzülmedim desem doğru olmaz. Ve işte o an geçmiş postaneleri, postacıları, önemli merkezlere konulan posta kutularını “P.K.” anımsadım. Gönderinizi atardınız posta kutusuna, üç tekerlekli posta arabasıyla gelen görevli anahtarıyla posta kutusunu açar, bir torbaya doldurdukları gönderileri PTT merkezine taşırdı. Bilmediğiniz bir adres sorulduğunda, “Küçük Esat Postanesini geçtiğinizde hemen sağınızda, ya da solunuzda kalır” diye tarif edilirdi. Postaneler çok önemli merkezdiler. Yine de öyledir muhakkak, ama o seneler bir başkaydı. Anımsayıp tebessüm ettim! Ve biraz da meraktan olacak oradaki görevliden mektupların dağıtıma hazırlandıkları yeri öğrendim. Müsaade isteyip içeri girdim. İki posta çalışanı kendilerinden geçmiş bir halde mektupların ayırımı ile uğraşıyordular. Müsaade isteyerek yanlarına oturduğumda çok sıcak karşıladılar. Üstelik çay ısmarladılar. Eski yıllarda nasıldı, şimdi nasıl? Diye sorduğumda her ikisi birlikte tebessüm ettiler. Abi bahsettiğiniz postaneleri, sadece fotoğraflardan ve kurumdan den emekli olmuş büyüklerimizin anlattıklarıyla biliyoruz. Şimdi yaptığımız işin esası paket postacılığı ve boşanma, icra, iflas evrakları dağıtmaktan ibaret, olduğundan bahsettiler. Eskiden mutluluk, sevinç, hüzün, heyecan ve özlemler getirirlerdi, şimdi ise genellikle banka kartları, hesap bildirimler, savcılık ve icra, boşanma evrakları getirir oldular. Eski ile yeni arasında ne fark var derseniz, tek değişmeyen biraz "heyecan" ve önceden sevinçle açılan hane kapıları, şimdiyse "acaba" endişesi ile açılması… O yorgun ayakların yorgunluğunu hafifletmek için o neşeli şarkıyı mırıldanmaya ve bir güler yüz göstermeye ne dersiniz?   "Bak postacı geliyor selam veriyor Herkes ona bakıyor, merak ediyor… Çok teşekkür ederim postacı sana, Çok sevinçli haberler getirdin bana… Bugün artık bu kadar darılmayınız, Yarın yine gelirim hoşça kalınız… Haydi, git, güle güle uğurlar olsun, Ellerin dert görmesin, kısmetle dolsun…"
Ekleme Tarihi: 08 Ocak 2024 - Pazartesi

Postacı

Sözleri, Halil Bedii Yönetken’e ait “bak postacı geliyor” isimli bir çocuk şarkısı vardı.

“Bak postacı geliyor” ismini duyduğumuzda birçoğumuzun anıları depreşir sanırım.

Zihnimin içerisinde flu, fakat çok güzel hisler uyandıran postacıları yüreğimde taşırım her daim.

Eskidendi, çok eskiden postacılar vardı;

Hatırlıyorum, postacılar uğradığında mahalleye herkes postacıya bakar, acaba bana da gelen mektup ya da kartpostal var mı ? diye beklenirdi.

Asker mektupları müjde ile verilirken analara, eşlere daha bir anlam taşırdı asker mektupları, kartpostalları.

Eskiden sevgililer birbirlerine adanmış şiirler, yazılar yollarlardı. Gelinlik kızlar, anne ve babasından korktuklarından çeyizlerinde saklarlardı bunları.

Postacının getirdiği birbirinden renkli kartpostalları, mektupları bir kutuda biriktirmek, zaman zaman onları yeniden, yeniden okumak çok keyifliydi.

Özlerim hala mektupları, kartpostalları!

Sevdiklerinizden bir haber bekliyorsanız Postacı’nın gelmesini heyecanla, umutla beklemek, kapıya tak tak vuran ses yoksa, bahçeden yükselen Postacı diye, duyulan ses çok heyecan verirdi.

Geçmişte dilimize pelesenk olmuş aklımda kalan bir şarkıdır "bak postacı geliyor, selam veriyor, herkes ona bakıyor merak ediyor." devamı nasıldı, gerçekten unuttum. Bugün biliniyor mu? Emin değilim.

Şimdi nereden çıktı bu, diyebilirsiniz?

Bir süre önce adıma gelen kargoyu almak için P.T.T şubesine gittim. Çıkarken ilan panolarında, bir yazı gördüm " bak postacı geldi" başlığı altında. Eskiden kullanılan, “geliyor“ u şimdi “geldi” ye çevirmişler.

Ne kadar tuhaf dedim içimden. Geçmişte yaşanan çok değerli yaşanmışlıkları “güncelleme” yapıyoruz, diye yok edildiğine şahit oldum.

Gerçekten üzülmedim desem doğru olmaz.

Ve işte o an geçmiş postaneleri, postacıları, önemli merkezlere konulan posta kutularını “P.K.” anımsadım.

Gönderinizi atardınız posta kutusuna, üç tekerlekli posta arabasıyla gelen görevli anahtarıyla posta kutusunu açar, bir torbaya doldurdukları gönderileri PTT merkezine taşırdı.

Bilmediğiniz bir adres sorulduğunda, “Küçük Esat Postanesini geçtiğinizde hemen sağınızda, ya da solunuzda kalır” diye tarif edilirdi.

Postaneler çok önemli merkezdiler. Yine de öyledir muhakkak, ama o seneler bir başkaydı.

Anımsayıp tebessüm ettim!

Ve biraz da meraktan olacak oradaki görevliden mektupların dağıtıma hazırlandıkları yeri öğrendim. Müsaade isteyip içeri girdim. İki posta çalışanı kendilerinden geçmiş bir halde mektupların ayırımı ile uğraşıyordular.

Müsaade isteyerek yanlarına oturduğumda çok sıcak karşıladılar. Üstelik çay ısmarladılar.

Eski yıllarda nasıldı, şimdi nasıl?

Diye sorduğumda her ikisi birlikte tebessüm ettiler. Abi bahsettiğiniz postaneleri, sadece fotoğraflardan ve kurumdan den emekli olmuş büyüklerimizin anlattıklarıyla biliyoruz.

Şimdi yaptığımız işin esası paket postacılığı ve boşanma, icra, iflas evrakları dağıtmaktan ibaret, olduğundan bahsettiler.

Eskiden mutluluk, sevinç, hüzün, heyecan ve özlemler getirirlerdi, şimdi ise genellikle banka kartları, hesap bildirimler, savcılık ve icra, boşanma evrakları getirir oldular.

Eski ile yeni arasında ne fark var derseniz, tek değişmeyen biraz "heyecan" ve önceden sevinçle açılan hane kapıları, şimdiyse "acaba" endişesi ile açılması…

O yorgun ayakların yorgunluğunu hafifletmek için o neşeli şarkıyı mırıldanmaya ve bir güler yüz göstermeye ne dersiniz?

 

"Bak postacı geliyor selam veriyor

Herkes ona bakıyor, merak ediyor…

Çok teşekkür ederim postacı sana,

Çok sevinçli haberler getirdin bana…

Bugün artık bu kadar darılmayınız,

Yarın yine gelirim hoşça kalınız…

Haydi, git, güle güle uğurlar olsun,

Ellerin dert görmesin, kısmetle dolsun…"

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (10)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Erman Fen10men
(08.01.2024 13:33 - #542)
Abi yine geçmişe yönelik bir yolculuk yaptik, biraz da okurken insana hüzün veriyor. Kalemine sağlık.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
naci özcan
(08.01.2024 14:01 - #544)
eskinin tadı hep şarap gibidir. Buruk ve hiç gitmeyen bir tat...
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Hikmet
(08.01.2024 14:58 - #545)
Yüreğine Kalemine sağlık Sevgili Kardeşim Geçmişi sıcacık hissettirdigin için.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Kudret
(08.01.2024 14:59 - #548)
Maalesef şimdi posta gelince, acaba trafik cezasımı, kredi kartı borcumu vs. diye yüreğimiz ağzımıza geliyor.. Eski zordu ama herşey daha güzel ve temizdi…
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Ahmet
(08.01.2024 22:25 - #549)
Seni tebrik ediyorum
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Orhan Topkaya
(09.01.2024 20:00 - #551)
Geçmiş zaman olur ki,düşünmek yad etmek bile güzel,kaleminize sağlık sn.ozdemir
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Gulo
(12.01.2024 17:46 - #555)
Eskiden çok eskidendi ama herşey o şartlarda bile daha güzeldi.Yuregine ,kalemine sağlık
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Fahreddin Mert
(14.01.2024 14:39 - #557)
Hatırlıyorum
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Ferda
(23.01.2024 00:02 - #606)
Yazılarınızı çok büyük bir keyifle okuyorum.Postacı Şarkısını sesli ve gülerek söyledim.Yüzümüzü gülümsettiğiniz için teşekkür ederiz.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
a.serhat yamaç
(22.02.2024 14:05 - #801)
bazı yazılarına ,yorum yapmak. bazen de keyif aldığım için tekrar tekrar okuyorum...yüreğine sağlık
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.