Evvela şunu kaydedeyim. “İnsanın yeneceği asıl düşman kendi içindedir.” “Bugün sabrın selamete erdiği, mazlumun ahının aheste aheste çıktığı gündür. Bugün adaletin tecelli ettiği, bağımsız yargının hiçbir baskı olmadan vazifesini yerine getirdiği gündür.” Bu sözler önemli ve sorumlu bir yüksek siyasetçinin, ülkenin kuruluş aşamasında ifası elzem bazı uygulamaların, kendisinin dünya görüşüne uymadığı için duyduğu öfke ve hınç nedeniyle sarfettiği sözlerdir. Aşağıda kaydedeceğim hoşgörü manzarasından önce Türkiye’deki intikamcı siyasetin var olduğunu anlatmak istedim. “Ben merkezli” insanın hiçbir zaman algılayamayacağı hoşgörü ve anlayışın ne kadar önemli olduğunu vurgulamak için bu girişi yaptım. Bugünlerde ülkemizde gerçekleşen önemli bir ziyaret, güzel memleketimde bulunmayan hoşgörünün ne demek olduğunu, bir kez daha gösterdi. O önemli ziyaret Federal Almanya Cumhurbaşkanı Steinmer’in ziyaretidir. Konuk, heyetine şeref konuğu olarak Almanya’da yaşayan bir Türk’ü dahil ederek alicenaplığın ve hoşgörünün önemini nazik bir jestle göstermiştir. Bu ziyaretle ilgili olarak Alman makamlarının resmi açıklaması, resmi ziyareti haber verdikten sonra şöyle diyor: “Dört kuşak Türk göçmenlerin Almanya’nın ayrılmaz parçası olduğunu vurgulamak... Onların Almanya’daki çalışmalarını onurlandırmak amacıyla...”diyor ve devam ediyor: “Federal Almanya Cumhurbaşkanı Dr. Frank Walter Steinmeier 22 - 24 Nisan tarihlerinde Türkiye’yi resmi ziyaretinde Berlin’de dönercilik yapan Arif Keleş’i onur konuğu olarak beraberinde götürmeye karar vermiştir.” Şimdi bu büyük jesti yapan Steinmeier’in kim ve neler yaptığına ve bu makama nasıl geldiğine bakalım. Steinmeier sosyal demokrat, Alman Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) üyesi. Muhafazakar Başbakan Angela Merkel’in kabinesinde Dışişleri Bakanı. 2009 da Dışişleri Bakanlığı görevinden alınan Steinmeier bu kez Alman Parlamentosu’nda muhalefet lideri, SPD grup başkanı. 2013’de Merkel’in Başbakanlığındaki hükümette o yeniden Dışişleri Bakanı. Ve 2017’de...Parlamento’da çoğunluk muhafazakar artı liberal partilerde olduğu halde...Muhafazakarların lideri Başbakan Merkel sosyal demokrat Steinmeier’i destekliyor ve onun Cumhurbaşkanı seçilmesini sağlıyor. Muhafazakar bir lider, “bizden-sizden” ayrımına gitmeden, “O bizden değil, asla olmaz” demiyor, liyakata bakıyor ve kendisine karşı muhalefet liderliği yapmış sosyal demokrat bir politikacıyı, ülkenin en üst kurumuna taşıyor. Merkel’den sonra başarıları halkı tarafından takdirle karşılanan Steinmeier2022’de 2026’ya kadar ikinci kez Cumhurbaşkanı olarak seçiliyor. İşte hoşgörü, işte uzlaşma kültürü.. Kutuplaşmadan, “bizden - sizden ayrımından”  bıkmış, yıllardır bunun faturasını ödemiş ve pek çok alanda hala ödemekte olan bir ülkenin yurttaşı olarak, gel de imrenme ve kıskanma.. Hoşgörü, insanların farklı düşüncelere, inançlara ve yaşam tarzlarına saygı duyma yeteneğidir. Toplumların gelişimi ve huzuru için oldukça önemli olan hoşgörü, insanlar arasında anlayış ve dayanışma sağlar. Hoşgörü, insanların farklılıkları kabul etme ve onları kucaklama yeteneğidir. Her bireyin farklı bir geçmişi, kültürü ve inancı vardır. Bu farklılıklar, toplumun zenginliğini oluşturur. Hoşgörü, insanların bu farklılıklara saygı duymasını ve birbirlerini anlamaya çalışmasını sağlar. Farklı düşüncelere ve inançlara hoşgörüyle yaklaşmak, insanlar arasında anlayış ve barışın temelini oluşturur. Ders alın ey sevgili halkım! Sağ, sol ayırt etmeden, Türk Kürt ayrılığı gözetmeden, seküler dindar nifakı araya sokmadan, hoşgörülü, uzlaşmacı olalım. Bu ülke hepimizin, nimetlerine ortağız, üzüntülerine, dertlerine de sevgiyle anlayışla ortak olalım. Girişte kaydedilen intikamcı beyanlardan sorumlular kaçınmalıdır. Bir devletin esas görevi insanların huzurunu sağlamaktır. Huzur kaçıran devlet olmamalı.