23 yıldır CEHAPE’nin kapısının önünden bile geçmeyen AKP’ye ne oldu?
Nedir bu buluşma heyecanı ve sevgisi?
Nedir bu CEHAPE sevdası? Aynı aşkı CHP’de de görüyorum.
“Özgür Efendi “ nasıl oldu da Özgür Bey’e dönüştü?
Neymiş efendim, iki partinin hedefi? “Görüşüp, konuşup, ortamı yumuşatmakmış…”
Peki, nasıl olacak bu iş? Düzeni yumuşatma o kadar kolay mı?
Ortamın yumuşayabilmesi için önce açların doyması gerekir. Emekli maaşının 25 binlere çıkması gerekir…
Bileğinin hakkıyla ve halkın yasal oyları ile seçilen Can Atalay’ın millet meclisine dönüp, koltuğuna oturması gerekir. Gezi parkı tutuklularının özgürlüğüne kavuşması gerekir.
Taksim meydanının mitinglere, hak aramalara, halka, işçilere, köylülere, öğrencilere, memurlara açılması gerekir.
Anayasa mahkemesi hükümlerinin ve kararlarının tüm kurumlar, iktidar tarafından uygulanması gerekir.
Atatürk ilkelerinin ve cumhuriyetin kabullenilmesi, çağ dışı tarikatların ve cemaatlerin, mollaların varlığına son verilmesi gerekir.
Benim ekmeğime, aşıma, yaşantıma, geleceğime ortak olan vatansızların derhal kapı dışı edilmesi gerekir…
Anayasa değişikliği halkımızın umurunda değildir.
Halkımızın tek isteği vardır; iş bulmak, aç kalmamak, çoluğunu çocuğunu okutabilmek, insanca yaşayabilmek...
Anayasa değişikliği, bir avuç çıkarcının isteğidir. Çünkü onlar düzenlerini, talanlarını ömürlerinin sonuna dek sürdürmek amacındadırlar…
CHP Genel Başkanı Özel demiş ki:
“Görüşme olumlu bir atmosferde gerçekleşti. Olumlu sonuçlar doğuracağına dair iyimserim. Önümüzdeki günlerde gelişmeleri takip edeceğim. Müzakere ve mücadeleyi birlikte yürüteceğiz”
Şimdi ben de Özgür Beye soruyorum: Yukarıda madde madde saydığım değişiklikleri değiştirme gücü sende var mıdır? Kendine güveniyor musun? Recep Tayyip Erdoğan’ın değişeceğine inanıyor musun?
Sen bir söz verdin. Ama sonradan verdiğin sözün üzerine yattın. Ne dedin önce: “Ben Türkiye’nin birinci partisiyim, AKP’nin yasağını deler Taksim’e çıkarım.” Milyonlarca CHP’liye, sendikalara ve demokratik kitle örgütlerine “Hedef Taksim” dedin.
Ama Saray’ın Unkapanı’ndaki emniyet güçleri karşısında geri adım atıp Taksim’e yürümeyi iptal ettin.
Lider demek verdiği sözde duran adam demektir. En azından sen, Saray’ın Unkapanı’ndaki barikatı önünde bir konuşma yapıp, Türk ulusuna kararlı olduğunu göstermeliydin.
Özgür beyefendi, devrimci mücadele kapalı kapılar arkasında yapılan fısıltılı konuşmalarla gerçekleşmez. Ülkeyi aydınlığa kavuşturmak için her şeyden önce dirençli olmalısın. Atatürk olmalısın. Bunu hiç aklından çıkarma ve oyunlara ortak olma….