Kürsüde konuşan bir milletvekiline AKP’li bir vekil saldırdı.
Hem de görevi “Meclis idare Amiri” olan bir milletvekili…
Peki, “Meclis idare amirlerinin” görevi nedir?
İdare Amirleri; sükûn ve düzenin korunması, görüşmelerin açıklık ve serbestliğinin sağlanması ve gereken hallerde emniyet kuvvetinin kullanılmasında Başkanlığın yürütme vasıtalarıdır; ortak sorumluluk içinde görev yaparlar ve yetki kullanırlar…
İdare amirleri kürsüde konuşma yapan bir milletvekiline saldırabilir mi?
Kesinlikle “HAYIR.”
Çünkü meclis kürsüsünde konuşma yapan kişi halk tarafından seçilmiştir. Orada halkın görüşlerini, itirazlarını, düşüncelerini, sorunlarını dile getirmektedir.
Yüz binlerin seçtiği bir milletvekiline saldırmak, halka saldırmak demektir.
Partili üye sert konuşabilir, ağır sözler sarf edebilir. Onun konuşmasını beğenmeyebilirsin…
Ama bunun çözümü kürsüde konuşan vekile saldırmak değildir.
Meclis yasaları vardır. Eğer konuşmada hatalar, hakaretler varsa meclis başkanı konuyu değerlendiriri, gereğini yapar…
Bu son saldırı ile TBMM itibar kaybetmiştir.
Adı “Kanlı Meclise” çıkmıştır.
Çünkü bu yumruklaşma ortamında iki milletvekili de yaralanmıştır. Bir bayan milletvekiline yapılan darbe ile kaşı açılmış ve meclis basamakları kana bulanmıştır…
Bu durum, utanç verici bir durumdur. Uygulanan şiddetin görüntüsüdür. Atatürk’ün meclisine yakışmamıştır…
Görevliler bu kan damlalarını hızla silseler de tarih sayfalarından asla silinmeyecektir…
İzi kalacaktır…
Tarih bu saldırıyı asla unutmayacaktır.
Ülkemizdeki Bozuk düzenin giderek daha da laçkalaşması, cehenneme dönmesi karşısında halkın isyanını, tepkisini iktidar korkuyla, baskıyla, şiddetle bastırmaya çalışıyor.
Yandaş hâkimler, savcılar ve emniyet güçleri ile bir korku imparatorluğu kurmak istiyor.
Elindeki güçlerle direnen insanlara, topluluklara gözdağı vermek, yüreklerine korku salmak, onları susturmak, koyunlaştırmak istiyor.
İktidar telaş içindedir…
Halkın kendisinden nefret ettiğini, oy kaybını görmüştür.
Açlık sınırının altında yaşayan, ekmek – et kuyruklarında ömür tüketen insanlara çözüm getirememektedir.
Çünkü yüzyıllık fabrikaları, ormanları satarak; binlerce dönüm tarım arazilerini hava limanlarına dönüştürerek, inşaat çetelerinin cebini doldurmuş üretimi, iş alanlarını bitirmiştir.
Yolcudur Abbas, bağlasan durmaz…