Günün Getirdikleri - Ertuğrul MAT - E.Milletvekili
Köşe Yazarı
Günün Getirdikleri - Ertuğrul MAT - E.Milletvekili
 

SEÇİMLE GELİP DİKTATÖRLEŞENLER

O Alman Parlamento Binası Reichstag yangınını çıkaran Marinus van der Lubbe adlı psikolojik sorunları olan bir komünistti. Marinus, Parlamento Binası’nı bir yerden kundaklamış; ama yangın binanın dört beş yerinden aynı anda başlamıştı. Naziler, Marinus’u kullanmışlar ama Parlamentoyu kendileri yakmıştı. Telâşe düşen Cumhurbaşkanı Almanya’ya huzur getirmesi içini Hitler’i Başbakan tayin etti ve o günden sonra, O hep seçilerek iktidarda kaldı. Sonra Hitler rejimi korumak için, SS (Schutzstaffell) denilen özel koruma timlerini kurdu.. (Bizde Sadat ne oldu.Kurucusu geçenlerde öldü) Bütün demokrasi heveslilerini, onlar vasıtasıyla yok etti. Sadece Hitler mi?. İspanya diktatörü Franko, Portekiz diktatörü Slazar, Yugoslavya diktatörü Tito.. Evet, 1930 ‘dan sonra dünya siyasetine giren ne kadar sağcı veya solcu diktatör varsa, hepsi adı seçim olan birtakım sistem dalavereleri ile işbaşına geldiler. Geldiler ve bundan sonra seçim kaybetmemek; ya da kaybederse gitmemek için SS ‘ler gibi organize edilmiş, silahlandırılmış sivil gençlik kuruluşlarından medet umdular. Biz de Neler oluyor, camilerdeki gençlik kolları unutuldu mu?) Trump da, Hitlerin Reichstag baskınından ilham almış gibi, Amerika’da silah satışlarının serbest oluşundan da istifade ederek, kurduğu ve mensup olduğu Evanjelik Meshebi ağırlıklı Milis Güçlerine Kongre Binasını işgal ettirmişti. Maksadı, bunu bahane ederek, olağanüstü hâl ilân edip, 20 Ocaktaki devir teslim törenini engellemekti. “Amerika’da Başkan çok güçlüdür; ama Amerikan Devlet refleksleri ondan da güçlüdür” Sistem derhal harekete geçti. Hem Cumhuriyetçileri, hem Demokratların iktidarları döneminde Milli Savunma Bakanlığı yapan on eski bakan, orduya hitaben bir mektup yazarak, ordunun bu iktidar kavgasında taraf olmamasını istediler. Arkadan Başkan Yardımcısı Mike Pence ve Evanjelik Meshebi ileri gelenleri Kongre Binasının işgalini tasvip etmediklerini belirttiler. Bu beyanlar Trump’ın daha ileri gitmesini önlemişti Buna, demokratik refleks."Diyorlar. Şimdi, sistem, kendisine tecavüz edeni cezalandırma yoluna gidiyor. Bunun içinTemsilciler Meclis Başkanı Nancy Pelosi, Mike Penc' e bir mektup yazarak, Amerikan Anayasasının Ek 25. Maddesini işleterek bakanlar kurulu ile birlikte, Trump’ın görevini yapamayacak durumda olduğunu belirterek, ‘O’nu görevden almasını ve  Biden' ın Başkanlığı devir ve teslim alması törenine kadar, Başkanlığa geçmesini istedi. Mike Pence bunun Amerikan’ın menfaatlerine aykırı olduğunu söyleyerek reddetti. Amerika’da daha evvel, 1945 yılında Başkan Franklin D.Roosvelt’in ölümü ile yerine Başkan Yardımcısı Harry Truman; John F.Kennedy’nin 22 Kasım 1963 ‘te bir suikast sonucu ölümüyle Yerine Lyndon B Johnson; Richard Nixon’un Watergate Skandalı dolayısıyla istifası ile yerine Başkan Yardımcısı Gerald Ford bu 25. madde hükmüyle Başkan oldu. Şimdi, Mike Pence’in bu maddeyi işletmeyi reddetmesi üzerine  Temsilciler Meclisi, bir hafta kalmasına rağmen  harekete geçip Başkan Trump’ın “Azil sürecini” başlattı.   Bu süreç , Başkanlığın devrinden sonra da devam edecek ve sonunda Trump, kamu haklarını kullanmaktan men edilerek, Amerikan siyasi hayatı, seçilme gelmiş bir diktatör heveslisini, isimsizler mezarlığına gömecek kadar ileri gitti. Bu süreç tamamlanamasa da, Trump' ı çok yıprattı. Biz de , eski anayasaya göre, durum biraz daha değişikti. Atatürk’ün ölümü ile İsmet Paşa Meclis tarafından derhal Cumhurbaşkanlığı’na seçildi. Daha sonra silâh zoruyla Devlet Başkanı olan Cemal Gürsel, bitkisel Hayata girince,1966 yılında Başbakan Demirel’in teşebbüsü ile kurulan ve uluslararası şöhrete sahip ecnebi hekimlerin de iştirak ettiği bir kurul tarafından verilen rapor üzerine TBMM tarafından Cemal Gürsel görevden alındı ve yerine TBMM ‘i Cevdet Sunay’ı  Cumhurbaşkanı olarak seçti. Demokrasilerde bu bir çıkış yoludur. Bugünkü Anayasal sistemde ise, Cumhurbaşkanı’nın Meclis tarafından düşürülmesi mümkün değil; ama Meclis’in erken seçim kararı alarak, halka Cumhurbaşkanı'nı değiştirmek için bir şans sunması, her zaman mümkündür. Eğer, Cumhurbaşkanı istifa ederse veya ölürse, yine bugünkü Anayasamıza göre Başkan Yardımcısı, 45 gün içinde ülkeyi Cumhurbaşkanlığı seçimine götürür. Evet, yukarıda söylendiği gibi, dünyamızda zaman zaman diktatörleşmek hevesinde olanlar, “Özel Koruma timleri “kurarak, siyasi hayatlarını devam ettirmeye veya seçim neticelerini değiştirmeye çalışıyorlar; ama bu hem kendileri; hem de ülkeleri için zararlı oluyor. Bu bakımdan, Trump’ın yargılanmasının ve cezalandırılmasının sadece Amerika için değil, dünya demokrasi için önemi vardı. Böyle olursa, kimse seçilerek geldiği yeri kaybetmek korkusuyla, seçim neticelerini tanımamak için silahlı güç kurmaya veya sportif maksatlarla kurulduğu söylenen gençlik kuruluşlarını kullanarak, seçim neticelerini zorla değiştirmeye yeltenmez ve her dinden mabetlerin çevresinde sadece uhrevî huzur arayanlar gezinir. Biz de , camiler etrafında kurulmak istenen gençlik organizasyonlarının dikkat çekici olduğuna inanıyorum. Mehmet Akif diyor ki: -Tarih"i "tekerrür" diye tarif ediyorlar; Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?      
Ekleme Tarihi: 29 Ekim 2024 - Salı

SEÇİMLE GELİP DİKTATÖRLEŞENLER

O Alman Parlamento Binası Reichstag yangınını çıkaran Marinus van der Lubbe adlı psikolojik sorunları olan bir komünistti.

Marinus, Parlamento Binası’nı bir yerden kundaklamış; ama yangın binanın dört beş yerinden aynı anda başlamıştı.

Naziler, Marinus’u kullanmışlar ama Parlamentoyu kendileri yakmıştı.

Telâşe düşen Cumhurbaşkanı Almanya’ya huzur getirmesi içini Hitler’i Başbakan tayin etti ve o günden sonra, O hep seçilerek iktidarda kaldı.

Sonra Hitler rejimi korumak için, SS (Schutzstaffell) denilen özel koruma timlerini kurdu..

(Bizde Sadat ne oldu.Kurucusu geçenlerde öldü)

Bütün demokrasi heveslilerini, onlar vasıtasıyla yok etti.

Sadece Hitler mi?.

İspanya diktatörü Franko, Portekiz diktatörü Slazar, Yugoslavya diktatörü Tito..

Evet, 1930 ‘dan sonra dünya siyasetine giren ne kadar sağcı veya solcu diktatör varsa, hepsi adı seçim olan birtakım sistem dalavereleri ile işbaşına geldiler.

Geldiler ve bundan sonra seçim kaybetmemek; ya da kaybederse gitmemek için SS ‘ler gibi organize edilmiş, silahlandırılmış sivil gençlik kuruluşlarından medet umdular.

Biz de Neler oluyor, camilerdeki gençlik kolları unutuldu mu?)

Trump da, Hitlerin Reichstag baskınından ilham almış gibi,

Amerika’da silah satışlarının serbest oluşundan da istifade ederek, kurduğu ve mensup olduğu Evanjelik Meshebi ağırlıklı Milis Güçlerine Kongre Binasını işgal ettirmişti.

Maksadı, bunu bahane ederek, olağanüstü hâl ilân edip, 20 Ocaktaki devir teslim törenini engellemekti.

“Amerika’da Başkan çok güçlüdür; ama Amerikan Devlet refleksleri ondan da güçlüdür”

Sistem derhal harekete geçti.

Hem Cumhuriyetçileri, hem Demokratların iktidarları döneminde Milli Savunma Bakanlığı yapan on eski bakan, orduya hitaben bir mektup yazarak, ordunun bu iktidar kavgasında taraf olmamasını istediler.

Arkadan Başkan Yardımcısı Mike Pence ve Evanjelik Meshebi ileri gelenleri Kongre Binasının işgalini tasvip etmediklerini belirttiler.

Bu beyanlar Trump’ın daha ileri gitmesini önlemişti

Buna, demokratik refleks."Diyorlar.

Şimdi, sistem, kendisine tecavüz edeni cezalandırma yoluna gidiyor.

Bunun içinTemsilciler Meclis Başkanı Nancy Pelosi, Mike Penc' e bir mektup yazarak, Amerikan Anayasasının Ek 25. Maddesini işleterek bakanlar kurulu ile birlikte, Trump’ın görevini yapamayacak durumda olduğunu belirterek, ‘O’nu görevden almasını ve  Biden' ın Başkanlığı devir ve teslim alması törenine kadar, Başkanlığa geçmesini istedi.

Mike Pence bunun Amerikan’ın menfaatlerine aykırı olduğunu söyleyerek reddetti.

Amerika’da daha evvel, 1945 yılında Başkan Franklin D.Roosvelt’in ölümü ile yerine Başkan Yardımcısı Harry Truman; John F.Kennedy’nin 22 Kasım 1963 ‘te bir suikast sonucu ölümüyle Yerine Lyndon B Johnson; Richard Nixon’un Watergate Skandalı dolayısıyla istifası ile yerine Başkan Yardımcısı Gerald Ford bu 25. madde hükmüyle Başkan oldu.

Şimdi, Mike Pence’in bu maddeyi işletmeyi reddetmesi üzerine  Temsilciler Meclisi, bir hafta kalmasına rağmen  harekete geçip Başkan Trump’ın “Azil sürecini” başlattı.

 

Bu süreç , Başkanlığın devrinden sonra da devam edecek ve sonunda Trump, kamu haklarını kullanmaktan men edilerek, Amerikan siyasi hayatı, seçilme gelmiş bir diktatör heveslisini, isimsizler mezarlığına gömecek kadar ileri gitti.

Bu süreç tamamlanamasa da, Trump' ı çok yıprattı.

Biz de , eski anayasaya göre, durum biraz daha değişikti.

Atatürk’ün ölümü ile İsmet Paşa Meclis tarafından derhal Cumhurbaşkanlığı’na seçildi.

Daha sonra silâh zoruyla Devlet Başkanı olan Cemal Gürsel, bitkisel Hayata girince,1966 yılında Başbakan Demirel’in teşebbüsü ile kurulan ve uluslararası şöhrete sahip ecnebi hekimlerin de iştirak ettiği bir kurul tarafından verilen rapor üzerine TBMM tarafından Cemal Gürsel görevden alındı ve yerine TBMM ‘i Cevdet Sunay’ı  Cumhurbaşkanı olarak seçti.

Demokrasilerde bu bir çıkış yoludur.

Bugünkü Anayasal sistemde ise, Cumhurbaşkanı’nın Meclis tarafından düşürülmesi mümkün değil; ama Meclis’in erken seçim kararı alarak, halka Cumhurbaşkanı'nı değiştirmek için bir şans sunması, her zaman mümkündür.

Eğer, Cumhurbaşkanı istifa ederse veya ölürse, yine bugünkü Anayasamıza göre Başkan Yardımcısı, 45 gün içinde ülkeyi Cumhurbaşkanlığı seçimine götürür.

Evet, yukarıda söylendiği gibi, dünyamızda zaman zaman diktatörleşmek hevesinde olanlar, “Özel Koruma timleri “kurarak, siyasi hayatlarını devam ettirmeye veya seçim neticelerini değiştirmeye çalışıyorlar; ama bu hem kendileri; hem de ülkeleri için zararlı oluyor.

Bu bakımdan, Trump’ın yargılanmasının ve cezalandırılmasının sadece Amerika için değil, dünya demokrasi için önemi vardı.

Böyle olursa, kimse seçilerek geldiği yeri kaybetmek korkusuyla, seçim neticelerini tanımamak için silahlı güç kurmaya veya sportif maksatlarla kurulduğu söylenen gençlik kuruluşlarını kullanarak, seçim neticelerini zorla değiştirmeye yeltenmez ve her dinden mabetlerin çevresinde sadece uhrevî huzur arayanlar gezinir.

Biz de , camiler etrafında kurulmak istenen gençlik organizasyonlarının dikkat çekici olduğuna inanıyorum.

Mehmet Akif diyor ki:

-Tarih"i "tekerrür" diye tarif ediyorlar;

Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.