Atiye Keskin (Kubanlı) - Yazar
Köşe Yazarı
Atiye Keskin (Kubanlı) - Yazar
 

AHMAK KİME DERLER

Abbasiler devrinde vezir olan Hâlid Bermeki'nin yol­da rastlayarak davet ettiği bilginler ertesi gün sarayına mi­safir olarak gelirler. Kendilerine ikram edilir. Büyük sof­ralar kurulur, yenilir içilir, dualar edilir. Sonra da zaman sohbete dökülür... Hlid Bermeki der ki:  Dün akıllı kime derler, sözünü her biriniz ayrı ayrı görüşten cevaplandırmıştınız. Bu gün ben size «ahmak kime derler» diye bir konu açıyorum... Bu konu üzerine sabaha kadar nükteler fıkralarla ko­nuşurlar. En sonunda geceyi her 'birisi bir güzel açıklama ile bağlarlar... En yaşlıları,  Yarabbi ahmak kişiden insanları, milletleri sen koru, diye bir dua ile başlar.... Hem fâkir, hem tembel olmak ahmaklığın baş alâme­tidir. Hayat hiç kimse İçin dümdüz değildir. İnişler, çıkış­lar, varlık, yokluk, çileler, sıkıntılar hepsi ömür ipine kon­muş kuşlar gibidirler. Yokluk zamanında kadere bağlanıp, hiç bir yol aramayan, çalışmayan tembel kişi aklına ihâ- net eden ne kadar ahmaktır. Hayvanlar bile dar bir bo­ğazda kaldıkları zaman çıkmaya gayret ederler. İkincisi der iki: Hem kibirli, hem âciz kişi kadar ahmak kim var­dır. Allah kibirli kulunu sevmez. Kibir aklı ve kabiliyetleri de harcar. Kibirli insan ne kadar zavallı hallere düşse de başını gökyüzüne kaldırıp yalvarıda bulunmaz. Başını önüne eğip kendinden yeterli kimselerden öğüt almaz. Yol gösterenlere ve uyarılara tahammülü olmadığı için ha­taları sürüp gider. Hem kibirli, hem yetersiz ve aciz ah­maklar yüzünden milletler neler çekerler...   Üçüncüsü de bir güzel nükte ile sözü alır.  Hem muhtaç, hem kıymet bilmez kişi ahmaklığın öncülüğünü yapar. Bir insan kral da olsa tek başına bir hiçtir. Herkes birbirine ve etrafındakilere dayanışma ile yaşar. Etrafındakilerin ve kendisine yapılanların kıymetini bilmeyen haşin ve kırıcı insan iki âlemde de sevgi çem­berini yetirir... İki âlemde de sevgiden yoksun kalmayı nan­körlük ile hazırlamak ne büyük ahmaklıktır... Dördüncüsü; «Sohbetimiz sanki ilâhi âlemden tatlı bir rüzgâr gibi esmekte» diye sözlerine başlar: Hem zalim, hem imansız kişi kadar ahmak olur mu? Her insan hayat (basamaklarının bir devresinde ben­cil ve zalimdir. Ama insanlık yolunda ilerledikçe zalim ol­manın kötülüklerini idrak eder. Rabbinin kendisini gördü­ğünü bilir. Zulmün ve ihanetin iki âlemde de kara bir bu­lut gibi üzerine kaplanacağının korkusu ile ürperir. Ama bütün bu korku ve inançtan yoksun insan zulmün yolun­dan dönmez. Tövbe yağmurları ile ıslanmaz. Ruhu çorak topraklar gibi yeşermez verimsiz kalır. İki âlemdeki gele­ceğini kendi davranışları ile böylesine kurutan ve karartan kişiden ahmak olur mu? Beşincisi der ki: Hem cahil, hem inatçı kişi ne kadar ahmaktır. İnsanoğlu her şeyi yavaş yavaş öğrenir... Ama bilmedik­lerini ve yanıldıklarını kabul edenler yavaş yavaş bilim yolunda yükselirler. Hem bilmez, hem bilmediğini bilmez, öğretenlere karşı inatçı kişinin yanılmaları her zaman üst üste gelir. Böyleleri kendisini yanan samanlıktan çıkar­mak İçin çeken sahibine inatla direnen merkebe benzer­ler hem cahil, hem inatçı insan ömür boyu mutlu ola­maz... Çünkü inadı ile cehaletin ateşinde direnir durur. Böyleleri kendileri kadar ailelerini de perişan ederler. Şa­yet yönetici olurlarsa milletlerini asırlar boyu gerilere gö­türürler. Altıncısı;  Gerçekten öyle, diye sözlerine başlar. Pek çok kişi halka öğüt vericidirler. Din adamları bu öğütlerini vaazlarıyla yaparlar. Ama hem öğüt yerip, hem öğüt ver­dikleri hatalı yolda olanlar çok görülür. Onun için halk arasında «Vaizin verdiği sözü tut, gittiği yola gitme» de­nilmiştir... Hem öğüt verip, hem aykırı yolda olmakta ah­maklıktır. Zira doğruyu öğüt verecek kadar bellediği halde kalbine indirememiştir. Kur’an-ı Kerim böyleleri için «Kendin yapamayacağın şeyi neden söyledin» demektedir. İnsanın bilgisi ile yol bulamayıp sâdece papağan gibi çe­nesi ile iş görmesi ahmaklığın en güzel ifadesidir... Hâlid Bermeki bu konuşmalardan çok duygulanır ve  Sözleriniz, benim ismimin anlamı gibi devamlı kal­sın. Rüzgâr anlardaki nükteleri gerçeği gören kişilerin kalplerine iletsin diye dua eder.    
Ekleme Tarihi: 16 Şubat 2024 - Cuma

AHMAK KİME DERLER

Abbasiler devrinde vezir olan Hâlid Bermeki'nin yol­da rastlayarak davet ettiği bilginler ertesi gün sarayına mi­safir olarak gelirler. Kendilerine ikram edilir. Büyük sof­ralar kurulur, yenilir içilir, dualar edilir. Sonra da zaman sohbete dökülür...

Hlid Bermeki der ki:

  •  Dün akıllı kime derler, sözünü her biriniz ayrı ayrı görüşten cevaplandırmıştınız. Bu gün ben size «ahmak kime derler» diye bir konu açıyorum...

Bu konu üzerine sabaha kadar nükteler fıkralarla ko­nuşurlar. En sonunda geceyi her 'birisi bir güzel açıklama ile bağlarlar...

En yaşlıları,

  •  Yarabbi ahmak kişiden insanları, milletleri sen koru, diye bir dua ile başlar....

Hem fâkir, hem tembel olmak ahmaklığın baş alâme­tidir. Hayat hiç kimse İçin dümdüz değildir. İnişler, çıkış­lar, varlık, yokluk, çileler, sıkıntılar hepsi ömür ipine kon­muş kuşlar gibidirler. Yokluk zamanında kadere bağlanıp, hiç bir yol aramayan, çalışmayan tembel kişi aklına ihâ- net eden ne kadar ahmaktır. Hayvanlar bile dar bir bo­ğazda kaldıkları zaman çıkmaya gayret ederler.

İkincisi der iki:

Hem kibirli, hem âciz kişi kadar ahmak kim var­dır. Allah kibirli kulunu sevmez. Kibir aklı ve kabiliyetleri de harcar. Kibirli insan ne kadar zavallı hallere düşse de başını gökyüzüne kaldırıp yalvarıda bulunmaz. Başını önüne eğip kendinden yeterli kimselerden öğüt almaz. Yol gösterenlere ve uyarılara tahammülü olmadığı için ha­taları sürüp gider. Hem kibirli, hem yetersiz ve aciz ah­maklar yüzünden milletler neler çekerler...

 

Üçüncüsü de bir güzel nükte ile sözü alır.

  •  Hem muhtaç, hem kıymet bilmez kişi ahmaklığın öncülüğünü yapar. Bir insan kral da olsa tek başına bir hiçtir. Herkes birbirine ve etrafındakilere dayanışma ile yaşar. Etrafındakilerin ve kendisine yapılanların kıymetini bilmeyen haşin ve kırıcı insan iki âlemde de sevgi çem­berini yetirir... İki âlemde de sevgiden yoksun kalmayı nan­körlük ile hazırlamak ne büyük ahmaklıktır...

Dördüncüsü;

«Sohbetimiz sanki ilâhi âlemden tatlı bir rüzgâr gibi esmekte» diye sözlerine başlar:

  • Hem zalim, hem imansız kişi kadar ahmak olur mu? Her insan hayat (basamaklarının bir devresinde ben­cil ve zalimdir. Ama insanlık yolunda ilerledikçe zalim ol­manın kötülüklerini idrak eder. Rabbinin kendisini gördü­ğünü bilir. Zulmün ve ihanetin iki âlemde de kara bir bu­lut gibi üzerine kaplanacağının korkusu ile ürperir. Ama bütün bu korku ve inançtan yoksun insan zulmün yolun­dan dönmez. Tövbe yağmurları ile ıslanmaz. Ruhu çorak topraklar gibi yeşermez verimsiz kalır. İki âlemdeki gele­ceğini kendi davranışları ile böylesine kurutan ve karartan kişiden ahmak olur mu?

Beşincisi der ki:

  • Hem cahil, hem inatçı kişi ne kadar ahmaktır. İnsanoğlu her şeyi yavaş yavaş öğrenir... Ama bilmedik­lerini ve yanıldıklarını kabul edenler yavaş yavaş bilim yolunda yükselirler. Hem bilmez, hem bilmediğini bilmez, öğretenlere karşı inatçı kişinin yanılmaları her zaman üst üste gelir. Böyleleri kendisini yanan samanlıktan çıkar­mak İçin çeken sahibine inatla direnen merkebe benzer­ler hem cahil, hem inatçı insan ömür boyu mutlu ola­maz... Çünkü inadı ile cehaletin ateşinde direnir durur. Böyleleri kendileri kadar ailelerini de perişan ederler. Şa­yet yönetici olurlarsa milletlerini asırlar boyu gerilere gö­türürler.

Altıncısı;

  •  Gerçekten öyle, diye sözlerine başlar. Pek çok kişi halka öğüt vericidirler. Din adamları bu öğütlerini vaazlarıyla yaparlar. Ama hem öğüt yerip, hem öğüt ver­dikleri hatalı yolda olanlar çok görülür. Onun için halk arasında «Vaizin verdiği sözü tut, gittiği yola gitme» de­nilmiştir... Hem öğüt verip, hem aykırı yolda olmakta ah­maklıktır. Zira doğruyu öğüt verecek kadar bellediği halde kalbine indirememiştir. Kur’an-ı Kerim böyleleri için «Kendin yapamayacağın şeyi neden söyledin» demektedir. İnsanın bilgisi ile yol bulamayıp sâdece papağan gibi çe­nesi ile iş görmesi ahmaklığın en güzel ifadesidir...

Hâlid Bermeki bu konuşmalardan çok duygulanır ve

  •  Sözleriniz, benim ismimin anlamı gibi devamlı kal­sın. Rüzgâr anlardaki nükteleri gerçeği gören kişilerin kalplerine iletsin diye dua eder.

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.