Atiye Keskin (Kubanlı) - Yazar
Köşe Yazarı
Atiye Keskin (Kubanlı) - Yazar
 

Terbiyenin Gayesi

İnsan aciz olarak doğar. O kadar aciz ki, bakılmayacak, kendi kendisine terkedilecek olursa mutlak ölüme mahkumdur. İnsan yavrularını hayvan yavruları ile mukayese edecek olursak, hayvanların daha imtiyazlı olduklarını görürüz. Bir hayvan yaşayabilmesi için kendisine lâzım olan bütün iktidarları doğarken getirmiştir. Hayvanların, hayatta karşılaşacakları vaziyetler çok mahduttur. İntibak etmeye mecbur oldukları tabii muhit asırlardan beri aynıdır. Halbuki insanlar için, içtimai muhit süratle değişmektedir. Terbiyenin vazifesi, çocuğa cemi- yette yaşayabilmesi için lâzım olan iktidarları kazandırmaktadır. Çocuk, muhitin kıymet hükümlerine, sosyal faaliyete hâkim olan fikri ve ahlâkî esaslara malik değildir. Maddi hayatın tekniğine ait en ufak bir ehliyeti yoktur. Terbiye vasıtası ile çocuğa bu iktidarları kazandırabiliriz... Fikirler, kanaatler ve itiyatlar her zaman için her memlekette ayni değildir. Her memleketin sosyal nizamı medeniyet seviyesi ile terbiye sistemi arasında sıkı bir ilgi vardır. Asırlar boyunca, cemiyetlerin arzuladıkları tipler değişmiştir. Meselâ; Türkler, cengâver insana kıymet vermişlerdir. Bugünkü terbiyenin iki mühim gayesi vardır. Hür, vazifeşinas, gayeli bir vatandaş, iktisadi ehliyetlerle donatılmış müstahsil bir insan. Şüphesiz ki aileden sonra öğretmenlerin terbiye üzerinde tesirleri çok yüksektir. Çocukları ehil ellerde terbiye etmek me-selenin ilkini teşkil eder. Ameli bir surette yetişen bir sanatkâr, ne de olsa telâfisi kabil bir çok zararlar yaptıktan sonra mesleğinin tekniğine az çok sahip olabilir. Fakat henüz inkişaf halinde iken yanlış usuller neticesi bozulan bir beden ve ruhun tashihi mümkün değildir. Rousseau, insanların doğuştan iyi olduklarını, cemiyet ve yanlış terbiye ile bozulduklarını kabul eder. Bugünkü cemiyetlerde terbiyenin gayesi intibakçı olmaktan ziyade inkılâpçı olmaktır. Bilhassa medeniyet seviyesi geri milletlerde terbiyenin, inkılâpçı rolünün intibakçı vaziyetine üstün olması lâzımdır. Mektebin yetiştirdiği nesle yalnız ihtiyaçları duyurmak kâfi değildir, ayni zamanda onlara muhitlerini medenî bir insanın yaşayacağı bir hale getirmek iktidarını kazandırmak lâzımdır.  
Ekleme Tarihi: 04 Mayıs 2024 - Cumartesi

Terbiyenin Gayesi

İnsan aciz olarak doğar. O kadar aciz ki, bakılmayacak, kendi kendisine terkedilecek olursa mutlak ölüme mahkumdur. İnsan yavrularını hayvan yavruları ile mukayese edecek olursak, hayvanların daha imtiyazlı olduklarını görürüz. Bir hayvan yaşayabilmesi için kendisine lâzım olan bütün iktidarları doğarken getirmiştir. Hayvanların, hayatta karşılaşacakları vaziyetler çok mahduttur. İntibak etmeye mecbur oldukları tabii muhit asırlardan beri aynıdır. Halbuki insanlar için, içtimai muhit süratle değişmektedir. Terbiyenin vazifesi, çocuğa cemi- yette yaşayabilmesi için lâzım olan iktidarları kazandırmaktadır. Çocuk, muhitin kıymet hükümlerine, sosyal faaliyete hâkim olan fikri ve ahlâkî esaslara malik değildir. Maddi hayatın tekniğine ait en ufak bir ehliyeti yoktur. Terbiye vasıtası ile çocuğa bu iktidarları kazandırabiliriz... Fikirler, kanaatler ve itiyatlar her zaman için her memlekette ayni değildir. Her memleketin sosyal nizamı medeniyet seviyesi ile terbiye sistemi arasında sıkı bir ilgi vardır. Asırlar boyunca, cemiyetlerin arzuladıkları tipler değişmiştir. Meselâ; Türkler, cengâver insana kıymet vermişlerdir.

Bugünkü terbiyenin iki mühim gayesi vardır. Hür, vazifeşinas, gayeli bir vatandaş, iktisadi ehliyetlerle donatılmış müstahsil bir insan.

Şüphesiz ki aileden sonra öğretmenlerin terbiye üzerinde tesirleri çok yüksektir. Çocukları ehil ellerde terbiye etmek me-selenin ilkini teşkil eder. Ameli bir surette yetişen bir sanatkâr, ne de olsa telâfisi kabil bir çok zararlar yaptıktan sonra mesleğinin tekniğine az çok sahip olabilir. Fakat henüz inkişaf halinde iken yanlış usuller neticesi bozulan bir beden ve ruhun tashihi mümkün değildir. Rousseau, insanların doğuştan iyi olduklarını, cemiyet ve yanlış terbiye ile bozulduklarını kabul eder. Bugünkü cemiyetlerde terbiyenin gayesi intibakçı olmaktan ziyade inkılâpçı olmaktır. Bilhassa medeniyet seviyesi geri milletlerde terbiyenin, inkılâpçı rolünün intibakçı vaziyetine üstün olması lâzımdır. Mektebin yetiştirdiği nesle yalnız ihtiyaçları duyurmak kâfi değildir, ayni zamanda onlara muhitlerini medenî bir insanın yaşayacağı bir hale getirmek iktidarını kazandırmak lâzımdır.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.