Atiye Keskin (Kubanlı) - Yazar
Köşe Yazarı
Atiye Keskin (Kubanlı) - Yazar
 

AMBER

Üçüncü Abbasî Halifesi Mehdi zamanında Hz. Hasan'ın torunlarından güzel bir delikanlı olan İdris Kuzey Afrika’ya kaçar. Berberiler kendisini sevgi ve anlayışla karşılayıp, hayatını emniyete alırlar. Harun Reşid tahta geçince halkın Hz. Ali'ye ve onun soyuna olan üstün sevgisini tahtı için tehlikeli görüp, gizli birini göndererek onu zehirlettirir. Ama İdris'in sadık kölelerinden biri hamile olan karısını gizler. Sonradan bu çocuktan doğanlar “İdrisler ve Zevyan “Devletini kurarlar. Libya krallarının nesebi bunlara ve dolayısile kırk iki batın evvelinden Hz. Ali'ye dayanır. İdrisler devletinin kurucusu İdris El Asgar tarihte pek akıllı bir kişi olarak tanınır. Sözlerini zamanın büyükleri birer hikmet olarak yazarlar. Bir gün yakın şehrin valisi kendisini yeni yaptırdığı yerleri görmesi için davet eder. İdris El Asgar maiyetiyle beraber gider. Şehrin yeni inşaatlarını gezerken vali: - Sultanım bu sarayın şu gördüğünüz göl gibi kocaman havuzunda Afrika sahillerinden en nadide balıkları getirdim. Sizin gibi yüce misafirler hemen arzu ettikleri zaman taze taze yiyebilecekler. Emir verirseniz ahçı- başı hazırlasınlar. Yemekten sonra ahçı ve işçilerle biraz konuşur gönüllerini alırsınız, avamın içinde böyle davranışlar halkın sevgisini kazanmaya giden en kestirme yoldur. Der... Etrafındakiler bu fikri memnuniyetle kabul edince hükümdar birden sertlenerek: -Asla böyle yanlış bir harekette bulunmayınız. Halka midesine düşkün ve midesinden fethedilebilen bir idareci gibi görünmekten sakınmak için ne lâzımsa yapmak gerek. Aksi halde yalnız sizleri değil, etrafınızdaki yardımcılarınızı da kendi çıkarlarına kazanmak isteyen fesatçılar onları midelerinden kazanmak yolu olan rüşvete sarılırlar. İkinci bir hususta böyle muhteşem bir kervansarayda martı gibi taze balıklar yiyerek değil, halkın çoğunluğunun oturduğu toprak damlı mahallelerde taşlı ekmeklerinden tadarak onlarla kaynaşmak meseledir... Yoksa idare edenlerin ihtişamlı hayatları ile onların sefaleti arasına kin perdesi iner ve halk: -Yarabbi bir sultanla sefa süren sultanın kullarına, bir de biz kullarına bak, diye imandan bile olurlar.Der. Vakit vakit gazetelerde bilhassa oy zamanları, lüks otellerde ve kulüplerde ahçısı  işçisi ile sohbet eden onlara iltifat eden idareciler görülür. Ama bunların samimi- yetine hiç bir zaman güvenilemez. Batı Almanya, Japonya gibi hızlı kalkınan ve yükselen milletlerin devlet adamları halkla beraber olmayı ve halkın dertlerine inmeyi en yokluk bölgelerinde temin edebilmişlerdir. Bir memlekette bir tarafta diğer tarafın hafifliğini ve sefaletini tamamen ortaya çıkaracak gibi sivrilivermiş tesisler hiç bir zaman gurur duyulacak te- sisler değildir. Milletler kendi varlıklarından yaptıkları tasarruflarla sosyal kalkınmayı ekonomik gelişmeyi sağlayabildikleri sahalarda bir şeyler yaptıklarına inanabilirler. Her zaman bir dış yardıma muhtaç ve bu dış yardımın dolambaçlı yollardan koyduğu yüklerle sıfat saltanatına ve ezenin gelişmesine imkân veren gelişmeler yabancı baskıyı git gide arttırır. Elini alamayacağı politikası fark edilmeden uzatanın kolunu temin edilen dış yardımlarla muayyen şehirlerde gelişen tesisleri ve buraları iftihar vesilesi görenler gerçeğe indikleri zaman bütün bu yükün halkın sırtında olduğunu görürler. Bir memleketin idarecileri oturdukları lüks koltuklardan ve vakit vakit sosyete sütunlarında konu oldukları lüks yerlerde değil halkın içine inebildikçe başarıya ulaşırlar. Sıcak yerlerde yaşayan kaşalot balığı vardır. Görünüşü cılızdır  etine kimse rağbet etmez. Ama bağırsaklarında safra taşına benzeyen bir küçük nesne çıkar ki bu Amber'dir. En kıymetli ve en pahalı esansların yapılmasında kullanılır. Mesele sofraları süsleyen ve Belhira sarayındaki gibi nadide balıkları önlerine servis yapanlara itibar değil halkın fakir görünüşünün içinde Amber gibi saklanmış kabiliyetleri meydana çıkaracak ortamı bulmaktır. Türk milleti halkın çocuğu olmayı gaye edinmiş, tasarruftan ayrılmayan, âlâyişsiz hayatını vatandaşa örnek edecek ve karış karış Anadolu’ yu tanımak yollarını tutacak yöneticilerle dünyadaki gerçek yerini bulabilecektir. Aksi halde bu kötü gidişe engel olmadıkları için teessürle çekilmek zorunda kalan memleket severlerde büyük vatan şairi Namık Kemâl gibi: -Görüp ahkâm-ı  asr-ı münharif sıdk-u selâmetten Çekildik izzet-ü ikbal ile bâb-ı hükümetten. Diye birer birer hazan yaprağı gibi döküleceklerdir... Ama netice hiçte istedikleri gibi at oynatmak isteyenlerin ve sırası gelince halktan yana görünmek için basit usullere baş vurup lüks ve sefahatı yol olarak seçenlerin işine yaramayacaktır. Zira Hz. Peygamber. «Eğer âdilse kâfirlerin iktidarı bile sürebilir , eğer adaletsizse müminlerin iktidarı bile mutlaka helâk olur" demiştir.    
Ekleme Tarihi: 20 Mayıs 2024 - Pazartesi

AMBER

Üçüncü Abbasî Halifesi Mehdi zamanında Hz. Hasan'ın torunlarından güzel bir delikanlı olan İdris Kuzey Afrika’ya kaçar. Berberiler kendisini sevgi ve anlayışla karşılayıp, hayatını emniyete alırlar. Harun Reşid tahta geçince halkın Hz. Ali'ye ve onun soyuna olan üstün sevgisini tahtı için tehlikeli görüp, gizli birini göndererek onu zehirlettirir. Ama İdris'in sadık kölelerinden biri hamile olan karısını gizler. Sonradan bu çocuktan doğanlar “İdrisler ve Zevyan “Devletini kurarlar. Libya krallarının nesebi bunlara ve dolayısile kırk iki batın evvelinden Hz. Ali'ye dayanır.

İdrisler devletinin kurucusu İdris El Asgar tarihte pek akıllı bir kişi olarak tanınır. Sözlerini zamanın büyükleri birer hikmet olarak yazarlar. Bir gün yakın şehrin valisi kendisini yeni yaptırdığı yerleri görmesi için davet eder. İdris El Asgar maiyetiyle beraber gider. Şehrin yeni inşaatlarını gezerken vali:

- Sultanım bu sarayın şu gördüğünüz göl gibi kocaman havuzunda Afrika sahillerinden en nadide balıkları getirdim. Sizin gibi yüce misafirler hemen arzu ettikleri zaman taze taze yiyebilecekler. Emir verirseniz ahçı- başı hazırlasınlar. Yemekten sonra ahçı ve işçilerle biraz konuşur gönüllerini alırsınız, avamın içinde böyle davranışlar halkın sevgisini kazanmaya giden en kestirme yoldur. Der...

Etrafındakiler bu fikri memnuniyetle kabul edince hükümdar birden sertlenerek:

-Asla böyle yanlış bir harekette bulunmayınız. Halka midesine düşkün ve midesinden fethedilebilen bir idareci gibi görünmekten sakınmak için ne lâzımsa yapmak gerek. Aksi halde yalnız sizleri değil, etrafınızdaki yardımcılarınızı da kendi çıkarlarına kazanmak isteyen fesatçılar onları midelerinden kazanmak yolu olan rüşvete sarılırlar. İkinci bir hususta böyle muhteşem bir kervansarayda martı gibi taze balıklar yiyerek değil, halkın çoğunluğunun oturduğu toprak damlı mahallelerde taşlı ekmeklerinden tadarak onlarla kaynaşmak meseledir... Yoksa idare edenlerin ihtişamlı hayatları ile onların sefaleti arasına kin perdesi iner ve halk:

-Yarabbi bir sultanla sefa süren sultanın kullarına, bir de biz kullarına bak, diye imandan bile olurlar.Der.

Vakit vakit gazetelerde bilhassa oy zamanları, lüks otellerde ve kulüplerde ahçısı  işçisi ile sohbet eden onlara iltifat eden idareciler görülür. Ama bunların samimi- yetine hiç bir zaman güvenilemez.

Batı Almanya, Japonya gibi hızlı kalkınan ve yükselen milletlerin devlet adamları halkla beraber olmayı ve halkın dertlerine inmeyi en yokluk bölgelerinde temin edebilmişlerdir. Bir memlekette bir tarafta diğer tarafın hafifliğini ve sefaletini tamamen ortaya çıkaracak gibi sivrilivermiş tesisler hiç bir zaman gurur duyulacak te- sisler değildir. Milletler kendi varlıklarından yaptıkları tasarruflarla sosyal kalkınmayı ekonomik gelişmeyi sağlayabildikleri sahalarda bir şeyler yaptıklarına inanabilirler. Her zaman bir dış yardıma muhtaç ve bu dış yardımın dolambaçlı yollardan koyduğu yüklerle sıfat saltanatına ve ezenin gelişmesine imkân veren gelişmeler yabancı baskıyı git gide arttırır.

Elini alamayacağı politikası fark edilmeden uzatanın kolunu temin edilen dış yardımlarla muayyen şehirlerde gelişen tesisleri ve buraları iftihar vesilesi görenler gerçeğe indikleri zaman bütün bu yükün halkın sırtında olduğunu görürler.

Bir memleketin idarecileri oturdukları lüks koltuklardan ve vakit vakit sosyete sütunlarında konu oldukları lüks yerlerde değil halkın içine inebildikçe başarıya ulaşırlar.

Sıcak yerlerde yaşayan kaşalot balığı vardır. Görünüşü cılızdır  etine kimse rağbet etmez. Ama bağırsaklarında safra taşına benzeyen bir küçük nesne çıkar ki bu Amber'dir. En kıymetli ve en pahalı esansların yapılmasında kullanılır. Mesele sofraları süsleyen ve Belhira sarayındaki gibi nadide balıkları önlerine servis yapanlara itibar değil halkın fakir görünüşünün içinde Amber gibi saklanmış kabiliyetleri meydana çıkaracak ortamı bulmaktır. Türk milleti halkın çocuğu olmayı gaye edinmiş, tasarruftan ayrılmayan, âlâyişsiz hayatını vatandaşa örnek edecek ve karış karış Anadolu’ yu tanımak yollarını tutacak yöneticilerle dünyadaki gerçek yerini bulabilecektir. Aksi halde bu kötü gidişe engel olmadıkları için teessürle çekilmek zorunda kalan memleket severlerde büyük vatan şairi Namık Kemâl gibi:

-Görüp ahkâm-ı  asr-ı münharif sıdk-u selâmetten

Çekildik izzet-ü ikbal ile bâb-ı hükümetten.

Diye birer birer hazan yaprağı gibi döküleceklerdir... Ama netice hiçte istedikleri gibi at oynatmak isteyenlerin ve sırası gelince halktan yana görünmek için basit usullere baş vurup lüks ve sefahatı yol olarak seçenlerin işine yaramayacaktır. Zira Hz. Peygamber. «Eğer âdilse kâfirlerin iktidarı bile sürebilir , eğer adaletsizse müminlerin iktidarı bile mutlaka helâk olur" demiştir.

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Hasan Gürpınar. Cemal Gürpınar'ın torunu. Görüşmek isterim. 0541 933 01 99
(25.05.2024 13:26 - #1259)
Teşekkür ederiz.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.