Hamdi Özdemir
Köşe Yazarı
Hamdi Özdemir
 

Pişkinlik

Birkaç gün önce eve gitmek üzereydim… Genelkurmay kavşağında Keklikpınarı dolmuşu bekliyorum. Dalgınlıkla İlker dolmuşuna bindiğimi, dolmuş Dikmen Caddesinden, İlker yönüne döndüğünde anladım…                           -  Şoföre :  inebilir miyim? Dedim. Keklikpınarı’na binmem gerekiyordu yanlış binmişim, dedim. Şoför aracı sağa çekip durdu. Ücreti iade etmek istedi.           -  Neden iade edesiniz, hata bende, sizde değil ki. Teşekkür edip indim dolmuştan… Üstelik! Eve kısa mesafe kalmıştı ama elimde poşetler vardı. Hava aşırı derecede soğuk... Karşıya geçip, tekrar Keklikpınarı dolmuşuna bindim… Dikmen de yaşayanlar bu dolmuşları iyi bilirler. Asla nizami yolcu taşımazlar. Daha yolcu binip/inmeden hareket ederler. Düşenler yaralananlar olur aldırmazlar bile. İnsanlar birbirinin tepesinde, hep tıkış tıkıştır. Kendileri her adımda durur yolcu alır, yolcu kısa mesafede inmek istediğinde söylenir dururlar. “iki adım yürüseniz neyiniz eksilir”, diye sitem ederler… Yolcular onların gözünde ödediği ücret kadardır. Uzun seneler önce, bindiğim dolmuşta şoförün yanında oturan arkadaşı “sağda dur, yüz lira düşmüş yola alalım” dediğinde, şaşırmıştım. Allah allah gecenin bu saatinde nasıl gördü o parayı, diye… (bahsettiğim yıllar yüz liraydı dolmuş ücreti) Meğerse "yolcuymuş yüz lira". Birbirlerine bakıp güldüklerinde anlamıştım, yüz lira meselesini… Diye bilirsiniz ki; Canım hepsi de öylemi! Koca bir esnaf kesimi aynı olur mu? Elbette değil. Yukarıda anlattığım o insanda onlardan biriydi… Neyse; Dolmuşa bindiğimde orta yaşlı bir adam, kendinden daha genç biriyle alçak sesle Almanca konuşuyorlardı. Lakin görünüşlerinden Türk oldukları belliydi. Sanırım genç olan, adamın oğluydu. Yanlışlıkla yirmi lira yerine yirmi Euro verdiğini söylüyordu genç olan… Adam cebini ve cüzdanını bir süre karıştırdıktan sonra, genç olana tekrar sordu teyit etmek için. Genç olan doğru olduğunu başıyla onayladı… Şoför durumun farkındaydı. Sürekli aynadan onları izliyordu… Adam bu sefer, Türkçe konuşmaya başladı. Paranın üstünü verir misiniz? Dediğinde şoför kıpkırmızı oldu. Büyük bir hata yaparak onları turist sanmıştı. Adam soruyordu. Yanlışlıkla, yirmi lira yerine, yirmi euro vermişim. Neden uyarmıyorsunuz, ya da paranın üzerini vermiyorsunuz? Ayıp değil mi yaptığınız, esnaflığa, insanlığa sığar mı? Diye sorduğunda… Şoför, pişkin ve utanmaz bir tavırla… Ben döviz bürosu muyum kardeşim, nasıl bozacağım? Pişkince bir tavırla sizde vermesiydiniz? Demez mi! Şaşkınlık içindeyim. Adam daha ısrarlı üzerine gidince, bu seferde sizi turist sanmıştım demez mi! Suçluluk psikolojisiyle ve üste çıkmak adına hata üstüne hata yapıyordu. Adamı suçlamaya çalışıyordu… Ben, şoför bey hem yanlış yapıyorsun, hem de su üstüne çıkmaya çabalıyorsun. Bu doğru değil dediğimde dolmuşta herkes şoföre yüklenmeye başladı. Ayıptır, sesleri yükseldi dolmuştaki ahaliden. Bu kez de turist sandım sizi diye saçmaladı… Bunun üzerine adam, ne demek turist sanım? Siz turistleri böylemi kazıklıyorsunuz? Bu nasıl bir anlayıştır, nasıl bir ahlaksızlıktır? Vicdansızlığa bakar mısınız? Farkına varmasak on dört liraya gideceğimiz yere üç yüz altmış liraya gideceğiz, dedi adam. Çıkardı yirmi lirayı uzattı, yirmi euroyu aldı. Sizi polise ve odanıza şikâyet edeceğim. Memleketimize gelmeye bile pişman ediyorsunuz. Ayıp ayıp sitemiyle oğluyla birlikte dolmuştan indiler… Sahtekâr şoför hala pişkince tavrını sürdürüyor, “istediğin yere şikâyet et. Etmezsen darılırım valla” diyordu adamın ardından… Ahlaki yozlaşmanın ülkem insanını ne hale getirdiğinin bir siyah fotoğrafıydı gördüğüm. Hem ahlaksızlık yapıp, üstüne birde bu ahlaksızlığı pişkince savunmak… Bir dolmuş şoförü yanlış bindiğim için ücretimi iade etmek istiyor, diğer dolmuş şoförü sahtekârlık yapıp, bunu pişkince savunuyor…  
Ekleme Tarihi: 25 Nisan 2023 - Salı

Pişkinlik

Birkaç gün önce eve gitmek üzereydim…

Genelkurmay kavşağında Keklikpınarı dolmuşu bekliyorum. Dalgınlıkla İlker dolmuşuna bindiğimi, dolmuş Dikmen Caddesinden, İlker yönüne döndüğünde anladım…                

          -  Şoföre :  inebilir miyim? Dedim.

Keklikpınarı’na binmem gerekiyordu yanlış binmişim, dedim. Şoför aracı sağa çekip durdu. Ücreti iade etmek istedi.

          -  Neden iade edesiniz, hata bende, sizde değil ki.

Teşekkür edip indim dolmuştan…

Üstelik!

Eve kısa mesafe kalmıştı ama elimde poşetler vardı. Hava aşırı derecede soğuk...

Karşıya geçip, tekrar Keklikpınarı dolmuşuna bindim…

Dikmen de yaşayanlar bu dolmuşları iyi bilirler. Asla nizami yolcu taşımazlar. Daha yolcu binip/inmeden hareket ederler. Düşenler yaralananlar olur aldırmazlar bile. İnsanlar birbirinin tepesinde, hep tıkış tıkıştır. Kendileri her adımda durur yolcu alır, yolcu kısa mesafede inmek istediğinde söylenir dururlar. “iki adım yürüseniz neyiniz eksilir”, diye sitem ederler…

Yolcular onların gözünde ödediği ücret kadardır. Uzun seneler önce, bindiğim dolmuşta şoförün yanında oturan arkadaşı “sağda dur, yüz lira düşmüş yola alalım” dediğinde, şaşırmıştım. Allah allah gecenin bu saatinde nasıl gördü o parayı, diye…

(bahsettiğim yıllar yüz liraydı dolmuş ücreti)

Meğerse "yolcuymuş yüz lira". Birbirlerine bakıp güldüklerinde anlamıştım, yüz lira meselesini…

Diye bilirsiniz ki;

Canım hepsi de öylemi! Koca bir esnaf kesimi aynı olur mu? Elbette değil. Yukarıda anlattığım o insanda onlardan biriydi…

Neyse;

Dolmuşa bindiğimde orta yaşlı bir adam, kendinden daha genç biriyle alçak sesle Almanca konuşuyorlardı. Lakin görünüşlerinden Türk oldukları belliydi. Sanırım genç olan, adamın oğluydu. Yanlışlıkla yirmi lira yerine yirmi Euro verdiğini söylüyordu genç olan…

Adam cebini ve cüzdanını bir süre karıştırdıktan sonra, genç olana tekrar sordu teyit etmek için. Genç olan doğru olduğunu başıyla onayladı…

Şoför durumun farkındaydı. Sürekli aynadan onları izliyordu…

Adam bu sefer, Türkçe konuşmaya başladı. Paranın üstünü verir misiniz? Dediğinde şoför kıpkırmızı oldu.

Büyük bir hata yaparak onları turist sanmıştı.

Adam soruyordu. Yanlışlıkla, yirmi lira yerine, yirmi euro vermişim. Neden uyarmıyorsunuz, ya da paranın üzerini vermiyorsunuz? Ayıp değil mi yaptığınız, esnaflığa, insanlığa sığar mı? Diye sorduğunda…

Şoför, pişkin ve utanmaz bir tavırla…

Ben döviz bürosu muyum kardeşim, nasıl bozacağım? Pişkince bir tavırla sizde vermesiydiniz? Demez mi! Şaşkınlık içindeyim.

Adam daha ısrarlı üzerine gidince, bu seferde sizi turist sanmıştım demez mi! Suçluluk psikolojisiyle ve üste çıkmak adına hata üstüne hata yapıyordu. Adamı suçlamaya çalışıyordu…

Ben, şoför bey hem yanlış yapıyorsun, hem de su üstüne çıkmaya çabalıyorsun. Bu doğru değil dediğimde dolmuşta herkes şoföre yüklenmeye başladı. Ayıptır, sesleri yükseldi dolmuştaki ahaliden. Bu kez de turist sandım sizi diye saçmaladı…

Bunun üzerine adam, ne demek turist sanım? Siz turistleri böylemi kazıklıyorsunuz? Bu nasıl bir anlayıştır, nasıl bir ahlaksızlıktır?

Vicdansızlığa bakar mısınız? Farkına varmasak on dört liraya gideceğimiz yere üç yüz altmış liraya gideceğiz, dedi adam.

Çıkardı yirmi lirayı uzattı, yirmi euroyu aldı. Sizi polise ve odanıza şikâyet edeceğim. Memleketimize gelmeye bile pişman ediyorsunuz. Ayıp ayıp sitemiyle oğluyla birlikte dolmuştan indiler…

Sahtekâr şoför hala pişkince tavrını sürdürüyor, “istediğin yere şikâyet et. Etmezsen darılırım valla” diyordu adamın ardından…

Ahlaki yozlaşmanın ülkem insanını ne hale getirdiğinin bir siyah fotoğrafıydı gördüğüm. Hem ahlaksızlık yapıp, üstüne birde bu ahlaksızlığı pişkince savunmak…

Bir dolmuş şoförü yanlış bindiğim için ücretimi iade etmek istiyor, diğer dolmuş şoförü sahtekârlık yapıp, bunu pişkince savunuyor…

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (3)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Kemal Barış
(26.04.2023 12:40 - #208)
Tebrikler, başarılar, kalemine sağlık......
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
orhan topkaya
(26.04.2023 15:07 - #210)
Bu memleketin suyu çıkmış,kotülük her yere sirayet etmiş.teşekkürler s.özdemir
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
mesut özdemir
(26.04.2023 23:43 - #212)
eline beline diline sahip olma erdemi ile yetişse böyle olmazdı
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.