Ülkece çok zor zamanlardan geçiyoruz. Ülkemizdeki ekonomik krizin, toplum üzerindeki olumsuz etkilerini hepimiz yaşıyor, görüyor ve duyuyoruz.  Yüksek enflasyon, işsizlik ve gelir adaletsizliği, toplumun büyük çoğunluğunun yaşam standartlarını düşürmekte, temel ihtiyaçlarını karşılamada zorluk çekmesine neden olmaktadır. Ayrıca, ekonomik sıkıntılar, birçok alanda olduğu gibi eğitimde de bütçe kısıtlamalarına yol açmıştır. Bu da okullarda temizlik ve güvenlik sorununa neden olmaktadır. Hijyen ve güvenlik sorununun çözülmemesi halinde, çocukların bedensel ve fiziki sağlığının nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya kalacağını düşünmek bile istemiyorum. Okullardaki hijyen sorunu toplumsal bir salgın riskiyle karşı karşıya kalmamıza neden olabilecekken, güvenlik sorunu da çocukları ve öğretmenleri dışarıdaki risklere açık hale getirebilecektir. Yeni eğitim yılı başlayalı üç hafta olmasına rağmen, okullarda görevlendirilecek temizlik elemanları henüz işe başlamadığından,  okul idareleri çözümü velilerden para toplamakta bulmaya çalışırken, çocuklarına beslenme bile koymakta, kırtasiye malzemelerini ve kıyafetlerini almakta zorluk çeken veliler bunu nasıl karşılayacaklar? Eğitimdeki sorunlar bununla da sınırlı değil. Öğretmen yetersizliği, altyapı eksiklikleri, eşitsizlikler gibi sorunların yanı sıra;  çok önemli diğer bir sorun da müfredat değişikliği sorunudur. Sürekli değişen müfredatlar, eğitimde istikrarsızlığa yol açarak öğrencilerin ve öğretmenlerin uyum sürecini zorlaştırmakta ve öğrenme kalitesini olumsuz etkilemektedir. Üniversiteye geçiş sınavlarındaki sonuçlar bunu gözler önüne sermektedir. 2024 yılı Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından açıklanan verilere göre, bu yıl sıfır çeken öğrenci sayısı 63 bin 798’dir. Halbuki kaliteli bir eğitim; bireylerin bilgi ve becerilerini artırarak ekonomik ve sosyal kalkınmayı destekler, bireylerin toplumsal ve sosyal sorumluluklarını anlamalarını ve değerlerine bağlılıklarını artırarak, toplumun genel uyumunu güçlendirir. Bu nedenle, istikrarlı ve doğru bir eğitime yapılacak yatırımlar, bir toplumun geleceğini şekillendiren temel unsurlardan biridir. Nitelikli bir eğitim sistemi, bir ülkenin ve toplumun kalkınması ve geleceğini garanti altına alması için vazgeçilmezdir. Rus edebiyatının büyük yazarlarından Grigory Petrov tarafından kaleme alınan “Beyaz Zambaklar Ülkesinde” adlı eser,  Finlandiya'nın eğitim sistemindeki dönüşümü ve toplumsal kalkınmasını ele almaktadır. Kitap, Finlandiya'nın geri kalmış bir ülke iken, eğitim yoluyla nasıl modernleştiğini ve geliştiğini vurgular. Eserde, eğitimdeki reformların önemi, nitelikli öğretmenlerin rolü ve toplumun eğitim sürecine katılımının gerekliliği gibi konular işlenir. Finlandiya'nın; halkın eğitim seviyesini yükseltme çabaları, sosyal adaletin sağlanması ve bireylerin topluma katkı sağlaması konuları üzerinde durulur. Kısacası, eğitimin bir toplumun kalkınmasındaki rolünü ve eğitimle elde edilen başarının toplumsal faydalarını gözler önüne serer. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, "Beyaz Zambaklar Ülkesi" adlı kitabı, eğitim ve toplumsal dönüşüm konusunda referans almış ve bu eserden ilham alarak, Türkiye’nin eğitim sistemini yapılandırmayı hedeflemiştir. Çünkü Atatürk biliyordu ki;  ülkenin kalkınması ve toplumsal gelişimi iyi bir eğitim ve öğretimden geçiyordu.