Dr. Serpil GÜRER - Yazar - Edebiyat Doktoru
Köşe Yazarı
Dr. Serpil GÜRER - Yazar - Edebiyat Doktoru
 

Hayvanların Rızkı

30 Temmuz'da TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek Meclis'ten geçen ve yasalaşan 17 maddelik "160 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi", Resmi Gazete‘de yayımlandı ve 2 Ağustos'tan itibaren yürürlüğe girmiş oldu. Kamuoyunda tepkilere neden olan ve iktidar ve muhalefeti karşı karşıya getiren bu Kanunun uygulanmasına ilişkin pek çok soru işareti mevcut. 2004 yılından beri yürürlükte olan Hayvanları Koruma Kanunu'na göre,  Sokaktaki hayvanları tedavi ya da kısırlaştırma amacı olmaksızın toplayıp yerinden etmek kanunen yasaktı. Tedavisi tamamlanan veya kısırlaştırılan sokak hayvanları da yeniden alındıkları yere (sokağa) geri bırakılıyordu. Meclis'ten geçen yeni yasa ise, sokaktaki tüm köpeklerin toplanarak sahiplendirilinceye kadar barınaklarda kalmasını öngörüyor. Ancak; var olan barınaklar sokaklardaki bütün hayvanların sağlıklı bir şekilde hayatta kalmaları için yeterli ve uygun olmadığından, birçok örgüt, hayvan hakları savunucuları ve muhalefet bunun hayvanları kitlesel bir şekilde öldürme yasası olduğunu savunuyor. Evet, sokak köpeklerinin insanlara zarar vermesi tabii ki önlenmelidir. Saldırgan ve hasta köpekler alınmalı, tedavileri ve rehabilitasyonu yapılmalı ve gerektiği kadar barınaklarda tutulmalıdırlar.  Ancak Yasanın 9. Maddesinin 3. Fıkrasının C. Bendinde yer alan;  “Davranışları insan ve hayvanların hayatı ve sağlığı için tehlike teşkil eden ve olumsuz davranışları kontrol edilemeyen durumlarda, veteriner hekim tarafından ötenazi yapılmasına karar verilebilir. Ötenazi işlemi veteriner hekim tarafından veya veteriner hekim gözetiminde yapılır” ibaresinde yer alan “olumsuz davranışları kontrol edilemeyen” ifadesi son derece muğlak bir ifadedir. Mesela bir köpeğin havlaması da olumsuz bir davranış mıdır? Tartışmalı bu yasa, bana büyüklerimden duyduğum bir hikâyeyi hatırlattı. Hikâyeye göre; İlk insanlar tarıma başladığında, buğday başakları başından köküne kadar doluymuş. Dolayısıyla; tahıl bol olunca, ekmek, gıda da çok bolmuş. Durum böyle olunca da insanlar inanılmaz bir israf içinde yaşıyorlarmış. Ekmek (gıda) çok kıymetsizleşmiş. Öyle bir hale gelmiş ki, bir gün bir kadın bebeğinin altını bezle değil yufkayla silince, Tanrı insanları cezalandırmış ve o anda bütün başaklar kuruyup dökülmüş ve artık ürün vermez olmuş ve kıtlık başlamış. Bu durumu gören hayvanlar, çaresizlik içinde Tanrıya yakarmışlar: “Tanrım! Bizim bir suçumuz yok, biz ihtiyacımızdan fazlasını alıp israf etmiyoruz, insanların suçu yüzünden biz mağdur olduk. Biz ne yiyeceğiz?” demişler. Tanrı da hayvanların rızkı olarak bugünkü küçük başakların yetişmesine izin vermiş. Hikâyeye göre; aslında bugün biz insanlar, hayvanların rızkını yiyoruz. Bu durumda; hayvanların yaşam alanını, doğayı katleden, küresel gıda krizi gerçeği varken, israftan vazgeçmeyen insanoğluna mı dur denmeli, yoksa söz hakkı olmayan hayvanların yaşam hakkı konusunda daha vicdani bir karar mı alınmalı?
Ekleme Tarihi: 06 Eylül 2024 - Cuma

Hayvanların Rızkı

30 Temmuz'da TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek Meclis'ten geçen ve yasalaşan 17 maddelik "160 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi", Resmi Gazete‘de yayımlandı ve 2 Ağustos'tan itibaren yürürlüğe girmiş oldu.

Kamuoyunda tepkilere neden olan ve iktidar ve muhalefeti karşı karşıya getiren bu Kanunun uygulanmasına ilişkin pek çok soru işareti mevcut.

2004 yılından beri yürürlükte olan Hayvanları Koruma Kanunu'na göre,  Sokaktaki hayvanları tedavi ya da kısırlaştırma amacı olmaksızın toplayıp yerinden etmek kanunen yasaktı. Tedavisi tamamlanan veya kısırlaştırılan sokak hayvanları da yeniden alındıkları yere (sokağa) geri bırakılıyordu.

Meclis'ten geçen yeni yasa ise, sokaktaki tüm köpeklerin toplanarak sahiplendirilinceye kadar barınaklarda kalmasını öngörüyor.

Ancak; var olan barınaklar sokaklardaki bütün hayvanların sağlıklı bir şekilde hayatta kalmaları için yeterli ve uygun olmadığından, birçok örgüt, hayvan hakları savunucuları ve muhalefet bunun hayvanları kitlesel bir şekilde öldürme yasası olduğunu savunuyor.

Evet, sokak köpeklerinin insanlara zarar vermesi tabii ki önlenmelidir. Saldırgan ve hasta köpekler alınmalı, tedavileri ve rehabilitasyonu yapılmalı ve gerektiği kadar barınaklarda tutulmalıdırlar.

 Ancak Yasanın 9. Maddesinin 3. Fıkrasının C. Bendinde yer alan;  “Davranışları insan ve hayvanların hayatı ve sağlığı için tehlike teşkil eden ve olumsuz davranışları kontrol edilemeyen durumlarda, veteriner hekim tarafından ötenazi yapılmasına karar verilebilir. Ötenazi işlemi veteriner hekim tarafından veya veteriner hekim gözetiminde yapılır” ibaresinde yer alan “olumsuz davranışları kontrol edilemeyen” ifadesi son derece muğlak bir ifadedir. Mesela bir köpeğin havlaması da olumsuz bir davranış mıdır?

Tartışmalı bu yasa, bana büyüklerimden duyduğum bir hikâyeyi hatırlattı. Hikâyeye göre;

İlk insanlar tarıma başladığında, buğday başakları başından köküne kadar doluymuş. Dolayısıyla; tahıl bol olunca, ekmek, gıda da çok bolmuş. Durum böyle olunca da insanlar inanılmaz bir israf içinde yaşıyorlarmış. Ekmek (gıda) çok kıymetsizleşmiş. Öyle bir hale gelmiş ki, bir gün bir kadın bebeğinin altını bezle değil yufkayla silince, Tanrı insanları cezalandırmış ve o anda bütün başaklar kuruyup dökülmüş ve artık ürün vermez olmuş ve kıtlık başlamış.

Bu durumu gören hayvanlar, çaresizlik içinde Tanrıya yakarmışlar:

“Tanrım! Bizim bir suçumuz yok, biz ihtiyacımızdan fazlasını alıp israf etmiyoruz, insanların suçu yüzünden biz mağdur olduk. Biz ne yiyeceğiz?” demişler.

Tanrı da hayvanların rızkı olarak bugünkü küçük başakların yetişmesine izin vermiş.

Hikâyeye göre; aslında bugün biz insanlar, hayvanların rızkını yiyoruz. Bu durumda; hayvanların yaşam alanını, doğayı katleden, küresel gıda krizi gerçeği varken, israftan vazgeçmeyen insanoğluna mı dur denmeli, yoksa söz hakkı olmayan hayvanların yaşam hakkı konusunda daha vicdani bir karar mı alınmalı?

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
semuşka
(07.09.2024 01:16 - #1880)
Konuyu mükemmelbir şekilde ifade eden bu yazınızdan ötürü sizi tebrik ediyorum.❤️Tamamiyle katılıyorum.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.