2024 tüm dünyada önemli seçimlerin yapılacağı bir yıl olarak düşünülmüştü. Öyle de oldu. Ancak en önemli seçim 5 Kasım tarihinde yapılacak. Tüm dünya o seçimin sonucunu bekliyor. ABD'nin 2024-2028 dönemi başkanı kim olacak?
Ukrayna o seçimin sonucunu bekliyor. 2022 yılından beri Rusya ile savaşmakta olan Ukrayna'nın insan kaynakları, ekonomik kaynakları ve psikolojik kaynakları oldukça yorgun. Acaba yakın zamanda bir ateşkes ilanı ve ardından barış görüşmeleri başlayabilir mi diye düşünüyorlar.
Rusya o seçimin sonucunu bekliyor. Ukrayna ile savaşın bitmesini Putin de istiyor. Rusya'da, psikolojik kaynaklar Ukrayna'daki kadar olmasa da, insan kaynakları ve ekonomik kaynaklar orada da yorgun.
İsrail o seçimin sonucunu bekliyor. Netanyahu ABD Kongresi'nde en çok konuşan yabancı ülke lideri olma rekorunu Winston Churchill'in elinden aldı ve dördüncü konuşmasını geçen hafta gerçekleştirdi. Ama Kongre'de konuşmak yetmiyor. Önemli olan, 5 Kasım'da kimin başkan seçileceği. Acaba Netanyahu'nun ve İsrail'in ABD'den aldığı destek bir Trump yönetimi ile yine yükselecek mi, yoksa Demokrat Parti içinde Biden'dan da daha ilerici kesime yakın olan Harris'in kazanması halinde Netanyahu'yu hayal kırıklığına mı uğratacak?
Çin de o seçimlerin sonucunu bekliyor. Çin liderliği ABD ile aralarındaki kutuplaşma ve gerginliğin elbette bilincinde. Trump iktidar olursa kendilerine yönelik söylemlerin daha sert, 2020 öncesindeki daha hırçın tonlamalara döneceğinden endişe ediyorlar. O nedenle, Biden da Çin'e karşı gergin politika söylemleri kullansa da, Harris'in belki biraz daha diplomasiye ağırlık vereceğini umuyorlar.
Gazze de ABD seçimlerinin sonucunu bekliyor. Filistinliler savaştan yıldı. İsrail'in saldırıları iki devletli çözüm hayallerini gömdü. Trump 2016-2020 arasında İsrail'e o kadar yakın davranmıştı ki, yeniden iktidar olursa Gazze'nin akıbetinin ne olacağını düşünmek bile istemiyorlar. ABD Büyükelçiliğinin Kudüs'e taşınması, Golan tepelerinde İsrail hükümranlığının tanınması, Filistin'e yardımların kesilmesi gibi hatıralar uykularını kaçırıyor. Öte yandan, Harris'in daha adaylığı açıklanır açıklanmaz Gazze'de ivedi ateşkes çağrısında bulunması bir nebze de olsa kalplerine su serpiyor ve ümitlerinin artmasına sebep oluyor.
Türkiye de o seçimlerin sonucunu bekliyor. Dört yıllık Biden yönetimi dönemini ilk kez Türkiye Cumhurbaşkanı ABD Başkanı ile resmi bir devlet ziyareti buluşması gerçekleştiremeden tamamlamak üzere. Beştepe, seçimlerin Trump tarafından kazanılması halinde belki yeni bir Beyaz Saray buluşması ihtimalinin hayaliyle yaşarken, Harris'in seçilmesi halinde böyle bir olasılığın olup olmayacağını tahmin etmeye çalışıyor.
Temmuz ayında Trump'a karşı gerçekleştirilen suikast girişiminin ardından Biden yarıştan çekilerek Harris'i desteklediğini açıklamasaydı, Trump'ın seçimleri kazanacağına neredeyse kesin gözüyle bakılıyordu. Ama şimdi durum öyle gözükmüyor. Yarış kolay geçmeyecek. Ancak Harris'in kampanya yöneticileri Trump yüzünden Cumhuriyetçi Parti'ye sırtını dönmüş seçmenler ile bağımsız ılımlıların kazanılması üzerine hesaplarını yapmaya başladılar bile.
Amerikan seçmenine seçimin demokratlarla ne oldukları belli olmayanlar arasında geçeceğini anlatabildikleri ölçüde kampanyalarında başarı sağladıklarına inanacak olan bir Demokrat Parti örgütü iş başında. Gece gündüz, kapı kapı dolaşarak Harris'in kampanyasını destekliyorlar. Elbette bu gelişme Trump lehine olan avantajın şimdi ayaklarının altından yavaş yavaş kaymaya başladığı hissiyatını güçlendiriyor
Ne garip değil mi? ABD seçimlerinin tüm dünyayı etkileyecek bir potansiyele sahip olması hiç de rahatlatıcı bir durum değil. Kaldı ki, kim ne beklerse beklesin, ABD seçimlerini kazanacak olan yeni başkan beklentilere değil kendi gerçeklerine göre hareket edecek. Yine de ibrenin Trump'ın tarafından Harris'e doğru kımıldadığının hissedilmesi bile dünyada umutların yeşermesine yol açıyor. Galiba rüzgar değişiyor.