DURUŞ - Ünal Çeviköz - E.Büyükelçi-TBMM 27.Dönem Milletvekili
Köşe Yazarı
DURUŞ - Ünal Çeviköz - E.Büyükelçi-TBMM 27.Dönem Milletvekili
 

DIŞ POLİTİKADA NELER OLUYOR?

Bu yıl 31 Mart'ta Türkiye'de yapılan Belediye seçimlerinde CHP'nin birinci parti olması beklenmedik bir sonuç olarak karşılanmıştı. Bu sonuçları değerlendiren çevreler seçime katılım oranındaki düşüşten başlayarak kendilerine göre geçerli olduğunu ileri sürdükleri bazı gerekçelerle duruma açıklık getirmeye çalıştılar. Ama değişmeyen gerçek Türkiye'de iktidar partisinin 2002 yılından beri ilk kez birinci parti olma özelliğini kaybetmiş olması idi. Avrupa Parlamentosu'nda tablo değişiyor Benzer akıbetler Avrupa Parlamentosu seçimlerini geride bırakan Avrupa ülkelerinde de yaşanıyor. İktidar partileri geriliyor, muhalefet partileri yükseliyor. Son yıllarda ise sağ ve aşırı sağ partilerin yükselen grafiği dikkati çekiyor. Nitekim, 6-9 Haziran tarihlerinde yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde de bu olgu çarpıcı bir şekilde hissedildi. O kadar çarpıcı ki, Fransa'da aşırı sağcı parti iktidar partisinin iki misli oy aldı. Cumhurbaşkanı Macron bu sonucun kalıcı olmaması için ivedilikle baskın seçim kararı aldı. Ancak Fransa baskın seçimle ülkedeki aşırı sağın yükselişini ne kadar önleyebilecek, bunu Haziran ayının sonunda ve Temmuz ayının başında yapılacak olan parlamento seçimleri gösterecek. Almanya'da muhalefet partileri zafer kazandı ve birinci sıraya yerleşti, SPD, Yeşiller ve FDP koalisyonu oy kaybetti. Ama en önemli gelişme, aşırı sağ parti AfD'nin ikinci sıraya yerleşmesi oldu. Eylül ayında Almanya'da eyalet seçimleri olacak ve AfD'nin bu defa en az bir eyalette tek başına iktidar olma ihtimali oldukça güçlü görülüyor. Belçika'da iktidar partisi öyle bir yenilgiye uğradı ki, Başbakan istifa etti. İspanya'da iktidardaki koalisyonun büyük ortağı Sosyalist İşçi Partisi'nin oy oranı düştü, merkez sağcı Halk Partisi birinci sıradaki konumunu güçlendirdi. Çek Cumhuriyeti'nde de iktidar koalisyonu ikinci sıraya düştü. Portekiz'de de ana muhalefetteki Sosyalist Parti birinci sıraya yükseldi. Avusturya'da aşırı sağcı Özgürlük Partisi birinci oldu. İki buçuk yılını geride bırakan Rusya-Ukrayna savaşının Avrupa siyasetini etkilediği muhakkak. Esasen Avrupa uzun zamandır bir ortak göç politikası belirleyememiş olmanın sıkıntısını çekiyor. Göçmen karşıtlığı had safhada. Ukrayna'yı terk eden on milyon Ukraynalının Avrupa ülkelerine yerleşmesi göçmen meselelerini istismar eden sağ ve aşırı sağ partilerin de ekmeğine yağ sürüyor. Bu durum elbette refah paylaşımı meselesini beraberinde getiriyor ve halkların duyduğu endişeyi artırıyor. Avrupa siyasetini önümüzdeki dönemde etkileyecek olan konulardan biri de iklim krizi karşısında izlenecek sürdürülebilir politikalarda bir değişiklik olup olmayacağı. Bazı çevrelerde karbon emisyonunun sıfır düzeyine indirilmesine ilişkin tarih sınırının daha ileri çekilmesinden dahi söz edilmeye başlandı. Son seçimlerde Avrupa Parlamentosu'nda Yeşillerin temsilinin zayıflaması tehlikenin daha da büyüyebileceğine işaret ediyor. Türkiye ne yapıyor? Türkiye, tam da Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesinde, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın Pekin'e yaptığı ziyaret sırasında yaptığı açıklamalarla dikkati çekti. Sayın Fidan, Pekin'de kendisini ağırlayan Çin Dışişleri Bakanı'nın Türkiye'nin BRICS üyeliğini değerlendirmesi teklifine verdiği cevapta, BRICS'in Türkiye için AB'ye bir alternatif oluşturabileceğinden söz etti. 11 Haziran'da Moskova'da yapılacak olan BRICS Dışişleri Bakanları toplantısına da katılacak olan Sayın Fidan'ın Moskova'da bu açıklamayı daha de pekiştirip pekiştirmeyeceği merak konusu.  Rusya'dan gelen ilk tepkiler, Türkiye'nin BRICS üyeliğine orada da sıcak bakıldığı yönünde. Dış politikada atılan adımlar ve kullanılan söylemler  bazen arzu edilmeyen algılar yaratabilir. Örneğin,  Türkiye'nin Şanghay İşbirliği Örgütü'ne gösterdiği ilgi Türkiye'nin batı yönelimli dış politika çizgisinde bir değişiklik hatta eksen kayması olarak yorumlanmıştı. Son seçimlerden sonra parlamentoda etkisini artıran aşırı sağcı Avrupa partilerinin AB karşıtı politikalar izledikleri ve Türkiye'nin AB üyeliğine de pek sıcak bakmadıkları hatırlandığında, Türkiye'nin BRICS ile flörtünün AB üyelik müzakerelerindeki konumunu zayıflatmayacağını umalım.  
Ekleme Tarihi: 11 Haziran 2024 - Salı

DIŞ POLİTİKADA NELER OLUYOR?

Bu yıl 31 Mart'ta Türkiye'de yapılan Belediye seçimlerinde CHP'nin birinci parti olması beklenmedik bir sonuç olarak karşılanmıştı. Bu sonuçları değerlendiren çevreler seçime katılım oranındaki düşüşten başlayarak kendilerine göre geçerli olduğunu ileri sürdükleri bazı gerekçelerle duruma açıklık getirmeye çalıştılar. Ama değişmeyen gerçek Türkiye'de iktidar partisinin 2002 yılından beri ilk kez birinci parti olma özelliğini kaybetmiş olması idi.

Avrupa Parlamentosu'nda tablo değişiyor

Benzer akıbetler Avrupa Parlamentosu seçimlerini geride bırakan Avrupa ülkelerinde de yaşanıyor. İktidar partileri geriliyor, muhalefet partileri yükseliyor. Son yıllarda ise sağ ve aşırı sağ partilerin yükselen grafiği dikkati çekiyor. Nitekim, 6-9 Haziran tarihlerinde yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde de bu olgu çarpıcı bir şekilde hissedildi. O kadar çarpıcı ki, Fransa'da aşırı sağcı parti iktidar partisinin iki misli oy aldı. Cumhurbaşkanı Macron bu sonucun kalıcı olmaması için ivedilikle baskın seçim kararı aldı. Ancak Fransa baskın seçimle ülkedeki aşırı sağın yükselişini ne kadar önleyebilecek, bunu Haziran ayının sonunda ve Temmuz ayının başında yapılacak olan parlamento seçimleri gösterecek.

Almanya'da muhalefet partileri zafer kazandı ve birinci sıraya yerleşti, SPD, Yeşiller ve FDP koalisyonu oy kaybetti. Ama en önemli gelişme, aşırı sağ parti AfD'nin ikinci sıraya yerleşmesi oldu. Eylül ayında Almanya'da eyalet seçimleri olacak ve AfD'nin bu defa en az bir eyalette tek başına iktidar olma ihtimali oldukça güçlü görülüyor.

Belçika'da iktidar partisi öyle bir yenilgiye uğradı ki, Başbakan istifa etti. İspanya'da iktidardaki koalisyonun büyük ortağı Sosyalist İşçi Partisi'nin oy oranı düştü, merkez sağcı Halk Partisi birinci sıradaki konumunu güçlendirdi. Çek Cumhuriyeti'nde de iktidar koalisyonu ikinci sıraya düştü. Portekiz'de de ana muhalefetteki Sosyalist Parti birinci sıraya yükseldi. Avusturya'da aşırı sağcı Özgürlük Partisi birinci oldu.

İki buçuk yılını geride bırakan Rusya-Ukrayna savaşının Avrupa siyasetini etkilediği muhakkak. Esasen Avrupa uzun zamandır bir ortak göç politikası belirleyememiş olmanın sıkıntısını çekiyor. Göçmen karşıtlığı had safhada. Ukrayna'yı terk eden on milyon Ukraynalının Avrupa ülkelerine yerleşmesi göçmen meselelerini istismar eden sağ ve aşırı sağ partilerin de ekmeğine yağ sürüyor. Bu durum elbette refah paylaşımı meselesini beraberinde getiriyor ve halkların duyduğu endişeyi artırıyor.

Avrupa siyasetini önümüzdeki dönemde etkileyecek olan konulardan biri de iklim krizi karşısında izlenecek sürdürülebilir politikalarda bir değişiklik olup olmayacağı. Bazı çevrelerde karbon emisyonunun sıfır düzeyine indirilmesine ilişkin tarih sınırının daha ileri çekilmesinden dahi söz edilmeye başlandı. Son seçimlerde Avrupa Parlamentosu'nda Yeşillerin temsilinin zayıflaması tehlikenin daha da büyüyebileceğine işaret ediyor.

Türkiye ne yapıyor?

Türkiye, tam da Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesinde, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın Pekin'e yaptığı ziyaret sırasında yaptığı açıklamalarla dikkati çekti. Sayın Fidan, Pekin'de kendisini ağırlayan Çin Dışişleri Bakanı'nın Türkiye'nin BRICS üyeliğini değerlendirmesi teklifine verdiği cevapta, BRICS'in Türkiye için AB'ye bir alternatif oluşturabileceğinden söz etti. 11 Haziran'da Moskova'da yapılacak olan BRICS Dışişleri Bakanları toplantısına da katılacak olan Sayın Fidan'ın Moskova'da bu açıklamayı daha de pekiştirip pekiştirmeyeceği merak konusu.  Rusya'dan gelen ilk tepkiler, Türkiye'nin BRICS üyeliğine orada da sıcak bakıldığı yönünde.

Dış politikada atılan adımlar ve kullanılan söylemler  bazen arzu edilmeyen algılar yaratabilir. Örneğin,  Türkiye'nin Şanghay İşbirliği Örgütü'ne gösterdiği ilgi Türkiye'nin batı yönelimli dış politika çizgisinde bir değişiklik hatta eksen kayması olarak yorumlanmıştı. Son seçimlerden sonra parlamentoda etkisini artıran aşırı sağcı Avrupa partilerinin AB karşıtı politikalar izledikleri ve Türkiye'nin AB üyeliğine de pek sıcak bakmadıkları hatırlandığında, Türkiye'nin BRICS ile flörtünün AB üyelik müzakerelerindeki konumunu zayıflatmayacağını umalım.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.