Yıllardır, sakallılar - sarıklılar, cübbeliler – külahlılar, takkeliler – şalvarlılar, yani tahsilsiz, eğitimsiz bir cahiller topluluğu yönetiyor bizi.
22 yıldır şeyhlerle, Şıhlarla, mollalarla, çağdışı düşüncelerle yaşıyoruz. Kadınlarımız, kızlarımız tacizlerle, tecavüzlerle karşı karşıya... Cinayetler hiç durmuyor…
Bir grup yobaz denize nazır köşklerde, yalılarda, dağ havalı saraylarda yaşıyorlar. Altlarında son model otomobiller, kasalarında trilyonlar, altınlar; ziynet eşyaları, binalar; yanlarında yüzlerce koruma…
Ve onlara sürekli arka çıkan, onları kollayan bir iktidar…
Cehalet, ihanet ve cemaatçilik bu ülkede devam ettiği sürece sefalet de devam eder.
Açlık, yoksulluk, azgelişmişlik hiçbir ülkenin başına gökten zembille inmez. İnmemiştir.
Açlık, yoksulluk hiçbir ülkenin kaderi değildir.
İnsan eliyle yaratılır.
Liderler, siyasetçiler eliyle yaratılır.
Geri kalmışlığın, azgelişmişliğin temelinde cahillik, cehalet vardır her zaman.
Bir de cehalet, ihanetle birleşirce toplumda sefalet, perişanlık başlar.
Sonra da o ülkede Ortaçağ yasaları geçerli olur. Adalet, hak, hukuk ayaklar altına alınır…
Bu geri düzen, bu çark, Osmanlının zamanında da vardı. Bugün olduğu gibi o yıllarda da saray, bu yobazları destekliyordu.
Osmanlı bir din devletiydi ve Şeriat yasalarına göre yönetilirdi. Varlığını sürdürebilmesi mollaların desteği ile oluyordu.
Osmanlı düzeni kör topal devam ederken bir Mustafa Kemal çıktı ve önce emperyalist devletleri ülkemizden kovdu. Sonra da“ Ey Efendiler ve ey millet, biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz. En doğru ve en hakiki tarikat, medeniyet (uygarlık) tarikatıdır…”dedi; 30 Kasım 1925 yılında çıkardığı bir devrim yasası ile tarikat, tekke ve medreselerin varlığına son verdi.
Bu ortamda bugün Cumhuriyete, Atatürk’e beslenen nefret işte buradan kaynaklanmaktadır.
Günümüzde bilim, eğitim yuvalarının, askeri okulların birer birer kapatılmasının temelinde işte bu neden vardır. Türk’e ve Türklüğe duyulan kinin ve Osmanlıya duyulan hayranlığının kökeninde işte bu şeriat devleti sevgisi yatmaktadır.
Kapatılan bu kurumların yerine Kuran kurslarının, imam hatiplerin, tarikatların, tekkelerin hızla açılmasının nedeni işte budur.
Amaç, toplumun bilinçlenmesini, aydınlanmasını, gerçekleri görmesini engellemektir.
Mollaların, şeyhlerin, şıhların ve onunla birlikte iktidarı yönetenlerin bir eli yağda, bir eli balda yaşayabilmesi için onlara kara cahil bir toplum gerekmektedir.
Bakın, Sebahattin Zaim Üniversitesi Rektör Yardımcısı Bülent Arı ne diyor? "Okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor, ben her zaman cahil halka güvendim…
Yani ülkeyi ayakta tutacak olanlar, okumamış, hatta ilkokul bile okumamış, üniversite okumamış cahil halktır...”