DURUŞ - Ünal Çeviköz - E.Büyükelçi-TBMM 27.Dönem Milletvekili
Köşe Yazarı
DURUŞ - Ünal Çeviköz - E.Büyükelçi-TBMM 27.Dönem Milletvekili
 

KÖTÜLERİN BAŞARILI OLMALARINA İZİN VERMEYİN

29 Temmuz tarihinde Birleşik Krallık’ın Southport kentinde yaşanan bir olay kısa zamanda ülke çapında ırkçı ve aşırı sağcı çevrelerin taşkınlıklarına ve yabancı düşmanlığı, müslüman karşıtlığı gibi duyguların sömürülmesi yoluyla bu çevrelere yönelen saldırılara yol açtı.  Olaylar o tarihte Taylor Swift dans okulunda yaşanan bir bıçaklı saldırı sonunda, 6, 7 ve 9 yaşındaki üç kız çocuğunun öldürülmesi, sekiz kız çocuğunun ve iki yetişkinin yaralanması nedeniyle başladı. Polis, olayın sorumlusu olarak bir erkek zanlıyı hemen yakaladı. Ancak, yaşının küçük olması nedeniyle, yasal yükümlülükler gereği, zanlının kimliğini açıklamadı, sadece 17 yaşında ve Galler’in Cardiff kentinde doğduğunu belirtti. İşte kıyamet bunun ardından koptu. Kısa zamanda, zanlı hakkında yayılan yalan yanlış haberler olayın çığrından çıkmasına, aslında konuyla hiç alakası olmayan insanların mal, mülk ve güvenliğine zarar verilmesine yol açtı. Sosyal medyada aşırı sağ eğilimli bazı hesaplardan zanlının dini ve milliyeti hakkında yayılan haberler Southpark’ta insanların hızlı bir şekilde sokaklara dökülmesine yol açtı.  360.000 izleyicisi olan “Avrupa’nın işgali” isimli bir twitter (şimdi adına X deniyor) hesabından, zanlının müslüman bir göçmen olduğu haberi yayıldı. Bu hesabı takip eden bir başka hesaptan zanlının “yasa dışı göçmen” olduğu ileri sürüldü. İşler öyle bir raddeye geldi ki, kısa zamanda zanlının bir yıl önce Birleşik Krallık’a yasa dışı yollardan ve denizden bir botla gelen Ali Al-Shakati olduğu haberi artık neredeyse herkesin benimseyip kabul ettiği bir yalan habere dönüştü. Polis, bütün bu çılgınlığa rağmen, yasal zorunluluklar nedeniyle haberlerin doğru olmadığından başka bir şey açıklayamıyordu. İngiltere’nin önde gelen televizyon kanallarından biri, bu haberi yayan bir Facebook hesabına dayanarak yayılan uydurma ismi kullanmaya başladı. Oysa söz konusu Facebook hesabının parmakla sayılacak kadar az takipçisi vardı, bunlardan biri trol hesabı, bir diğeri de bu televizyon kanalının haberlerini yayan bir hesaptı. Televizyon kanalına kadar yansıyan yalanlar bir Rus devlet televizyonunda bile kullanıldı ve Ali Al-Shakati denilen uydurma şahsiyet meşhur oldu. Olaylar on gün boyunca sürdü. Aşırı sağcı, müslüman karşıtı, yabancı karşıtı, göçmen karşıtı ırkçı çevreler yabancılara ve müslüman çevrelere, camilere saldırdılar, ortalığı yakıp yıktılar. Oysa olayın failinin ne müslümanlıkla, ne de göçmenlikle ilgisi vardı. Bir takım kaynakların ulaştığı bilgilere göre, tutuklu zanlı Axel Rudakubana isimli, Rwanda’lı bir anne-babadan olma, 2006 Cardiff doğumlu ve birkaç hafta sonra 18 yaşını dolduracak bir gençti. Otizm sendromlu davranış bozukluğu  teşhisi konmuş olan Axel, evinden dışarı çıkmayan, yaşadığı semtte bir koro çalışmasına giden, ailesi ile iletişim kurmakta zorlanan bir çocuktu. Olayı neden yaptığı, 6, 7 ve 9 yaşındaki üç kız çocuğunu neden bıçaklıyarak öldürdüğü, sekiz çocuğu ve iki yetişkini neden yaraladığı hakkında hala bir bilgi edinilebilmiş değil, çünkü konuşmuyor, sorulara cevap vermiyor ve içine kapanık bir halde öyle oturup duruyor. Davası 18 yaşını doldurmasından sonra 25 Ekim tarihinde başlayacak. Şu sırada 18 yaş altı tutukluların bulunduğu bir tutukevinde koruma altında. Yalan haber yayılmasına araç olan televizyon kanalının genel yayın müdürü halktan özür diledi. Ama olanlar olmuştu bir kere. Sosyal medyanın bu şekilde yalan haber yayarak kullanılmasının örnekleri tüm dünyada yaygın. Siyasi rant peşinde koşan bazı çevrelerin paralı olarak tuttukları troller, uydurma hesaplar, etki ajanları, kolaylıkla bir insanı, bir kurumu veya bir kavramı yalan haber yayarak hedef haline getirebiliyorlar, kin ve nefret oklarının onların üzerinde yoğunlaşmasını sağlayabiliyorlar. Ne kadar basit ve ucuz bir davranış! Bu tür yalan haber manipülasyonu sadece belli bir dine ya da etnik veya milli bir mensubiyete yönelik olarak ve onu kötülemek için yapılmakla kalmıyor. Bazen, din adına da pek ala yüzbinlerce takipçisi olan hesaplardan, gazete yazarlığı yapan kişilerden, ya da kendi kendini din adına konuşmaya yetkili ilan eden çevrelerden yayılan yalanlar insanların belli bir doğrultuda yönlendirilmelerine, kandırılmalarına, manipüle edilmelerine yol açabiliyor. Bu tür manipülasyonların yapıldığı ülkelerde, rejimler  bu tür yalan haberleri yayanların üzerine gitmek ve gerçekleri açıklamak yerine, bunlara sahip çıkabiliyor, cesaretlendirebiliyorlar. Hatta, kendi rejimlerinin hedeflerine ulaşmasında bir tür aracı olarak kullanabiliyorlar. Günümüzde bu tür davranışları dijital faşizm olarak adlandıranlar var. Bu tabiri herkes kendine uygun şekilde tanımlayarak kullanabiliyor. Özellikle kutuplaştırılmış toplumlarda insanların birbirlerini “ya bendensin ya düşmansın” gibi ilkel bir indirgeme ile suçlamalarında da bu tür yeni yaratılan tabirler etkili oluyor. Sosyal medya kötü mü? Hayır, medyayı bu şekilde kötü maksatlarla kullananlar var ve asıl kötülük onlardan kaynaklanıyor. Bu gibi sorunlu odaklarla mücadele etmenin yolu, haberleri  birkaç kaynaktan doğrulamadan ciddiye almamak, insanların önem verdikleri değerler hakkındaki yargı ve kanaatlerini kendilerine bırakmak, bu değerler hakkında ahkam kesenlere itibar etmemek, izlememek ve kaale almamakla pek ala mümkün.  Demokratik toplumlarda sadece iyiler yoktur, kötüler de vardır. İyilerin başarı yolu kötüleri kötülükleriyle baş başa ve yalnız bırakabilmelerinden geçer. Kötülerin başarılı olmalarına izin vermeyin!      
Ekleme Tarihi: 12 Ağustos 2024 - Pazartesi

KÖTÜLERİN BAŞARILI OLMALARINA İZİN VERMEYİN

29 Temmuz tarihinde Birleşik Krallık’ın Southport kentinde yaşanan bir olay kısa zamanda ülke çapında ırkçı ve aşırı sağcı çevrelerin taşkınlıklarına ve yabancı düşmanlığı, müslüman karşıtlığı gibi duyguların sömürülmesi yoluyla bu çevrelere yönelen saldırılara yol açtı. 

Olaylar o tarihte Taylor Swift dans okulunda yaşanan bir bıçaklı saldırı sonunda, 6, 7 ve 9 yaşındaki üç kız çocuğunun öldürülmesi, sekiz kız çocuğunun ve iki yetişkinin yaralanması nedeniyle başladı. Polis, olayın sorumlusu olarak bir erkek zanlıyı hemen yakaladı. Ancak, yaşının küçük olması nedeniyle, yasal yükümlülükler gereği, zanlının kimliğini açıklamadı, sadece 17 yaşında ve Galler’in Cardiff kentinde doğduğunu belirtti. İşte kıyamet bunun ardından koptu.

Kısa zamanda, zanlı hakkında yayılan yalan yanlış haberler olayın çığrından çıkmasına, aslında konuyla hiç alakası olmayan insanların mal, mülk ve güvenliğine zarar verilmesine yol açtı. Sosyal medyada aşırı sağ eğilimli bazı hesaplardan zanlının dini ve milliyeti hakkında yayılan haberler Southpark’ta insanların hızlı bir şekilde sokaklara dökülmesine yol açtı. 

360.000 izleyicisi olan “Avrupa’nın işgali” isimli bir twitter (şimdi adına X deniyor) hesabından, zanlının müslüman bir göçmen olduğu haberi yayıldı. Bu hesabı takip eden bir başka hesaptan zanlının “yasa dışı göçmen” olduğu ileri sürüldü. İşler öyle bir raddeye geldi ki, kısa zamanda zanlının bir yıl önce Birleşik Krallık’a yasa dışı yollardan ve denizden bir botla gelen Ali Al-Shakati olduğu haberi artık neredeyse herkesin benimseyip kabul ettiği bir yalan habere dönüştü. Polis, bütün bu çılgınlığa rağmen, yasal zorunluluklar nedeniyle haberlerin doğru olmadığından başka bir şey açıklayamıyordu.

İngiltere’nin önde gelen televizyon kanallarından biri, bu haberi yayan bir Facebook hesabına dayanarak yayılan uydurma ismi kullanmaya başladı. Oysa söz konusu Facebook hesabının parmakla sayılacak kadar az takipçisi vardı, bunlardan biri trol hesabı, bir diğeri de bu televizyon kanalının haberlerini yayan bir hesaptı. Televizyon kanalına kadar yansıyan yalanlar bir Rus devlet televizyonunda bile kullanıldı ve Ali Al-Shakati denilen uydurma şahsiyet meşhur oldu.

Olaylar on gün boyunca sürdü. Aşırı sağcı, müslüman karşıtı, yabancı karşıtı, göçmen karşıtı ırkçı çevreler yabancılara ve müslüman çevrelere, camilere saldırdılar, ortalığı yakıp yıktılar. Oysa olayın failinin ne müslümanlıkla, ne de göçmenlikle ilgisi vardı.

Bir takım kaynakların ulaştığı bilgilere göre, tutuklu zanlı Axel Rudakubana isimli, Rwanda’lı bir anne-babadan olma, 2006 Cardiff doğumlu ve birkaç hafta sonra 18 yaşını dolduracak bir gençti. Otizm sendromlu davranış bozukluğu  teşhisi konmuş olan Axel, evinden dışarı çıkmayan, yaşadığı semtte bir koro çalışmasına giden, ailesi ile iletişim kurmakta zorlanan bir çocuktu. Olayı neden yaptığı, 6, 7 ve 9 yaşındaki üç kız çocuğunu neden bıçaklıyarak öldürdüğü, sekiz çocuğu ve iki yetişkini neden yaraladığı hakkında hala bir bilgi edinilebilmiş değil, çünkü konuşmuyor, sorulara cevap vermiyor ve içine kapanık bir halde öyle oturup duruyor. Davası 18 yaşını doldurmasından sonra 25 Ekim tarihinde başlayacak. Şu sırada 18 yaş altı tutukluların bulunduğu bir tutukevinde koruma altında.

Yalan haber yayılmasına araç olan televizyon kanalının genel yayın müdürü halktan özür diledi. Ama olanlar olmuştu bir kere.

Sosyal medyanın bu şekilde yalan haber yayarak kullanılmasının örnekleri tüm dünyada yaygın. Siyasi rant peşinde koşan bazı çevrelerin paralı olarak tuttukları troller, uydurma hesaplar, etki ajanları, kolaylıkla bir insanı, bir kurumu veya bir kavramı yalan haber yayarak hedef haline getirebiliyorlar, kin ve nefret oklarının onların üzerinde yoğunlaşmasını sağlayabiliyorlar. Ne kadar basit ve ucuz bir davranış!

Bu tür yalan haber manipülasyonu sadece belli bir dine ya da etnik veya milli bir mensubiyete yönelik olarak ve onu kötülemek için yapılmakla kalmıyor. Bazen, din adına da pek ala yüzbinlerce takipçisi olan hesaplardan, gazete yazarlığı yapan kişilerden, ya da kendi kendini din adına konuşmaya yetkili ilan eden çevrelerden yayılan yalanlar insanların belli bir doğrultuda yönlendirilmelerine, kandırılmalarına, manipüle edilmelerine yol açabiliyor. Bu tür manipülasyonların yapıldığı ülkelerde, rejimler  bu tür yalan haberleri yayanların üzerine gitmek ve gerçekleri açıklamak yerine, bunlara sahip çıkabiliyor, cesaretlendirebiliyorlar. Hatta, kendi rejimlerinin hedeflerine ulaşmasında bir tür aracı olarak kullanabiliyorlar.

Günümüzde bu tür davranışları dijital faşizm olarak adlandıranlar var. Bu tabiri herkes kendine uygun şekilde tanımlayarak kullanabiliyor. Özellikle kutuplaştırılmış toplumlarda insanların birbirlerini “ya bendensin ya düşmansın” gibi ilkel bir indirgeme ile suçlamalarında da bu tür yeni yaratılan tabirler etkili oluyor.

Sosyal medya kötü mü? Hayır, medyayı bu şekilde kötü maksatlarla kullananlar var ve asıl kötülük onlardan kaynaklanıyor. Bu gibi sorunlu odaklarla mücadele etmenin yolu, haberleri  birkaç kaynaktan doğrulamadan ciddiye almamak, insanların önem verdikleri değerler hakkındaki yargı ve kanaatlerini kendilerine bırakmak, bu değerler hakkında ahkam kesenlere itibar etmemek, izlememek ve kaale almamakla pek ala mümkün. 

Demokratik toplumlarda sadece iyiler yoktur, kötüler de vardır. İyilerin başarı yolu kötüleri kötülükleriyle baş başa ve yalnız bırakabilmelerinden geçer. Kötülerin başarılı olmalarına izin vermeyin!

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.