Elif MAT ERKMEN - Araştırmacı-Yazar
Köşe Yazarı
Elif MAT ERKMEN - Araştırmacı-Yazar
 

KAYBOLUŞ

Değerli okur sen hiç kayboldun mu? Hiç gitmekte olduğun yolun, tırmanmakta olduğun yokuşun üzerine engeller dizildi mi?  Bir yardım eden, yol gösteren bulundu mu? Kimdi o yardım eden? Bugünkü konumuz Dante’nin İlahi Komedyası. 1265-1321 yılları arasında yaşamış olan Dante Floransa’da doğup büyümüş, siyasete atılmış ve kaderin cilvesi sürgün edilmiş. İşte o zorlu sürgün yıllarında Komedya adını verdiği 100 şiirden oluşan eserini yazmıştır. Çok sevdiği Floransa’sına kavuşmak nasip olmamış, Ravenna’da hayatını kaybetmiştir. Hem eserin güzelliği hem de ele aldığı konu bakımından Komedya’ ya “İlahi” sıfatı bir başka İtalyan şair, Giovanni Bocaccio tarafından verilmiştir. Cehennem 1. Kantoyu kendi tercümemle sizlerle paylaşıyorum: Hayat yolumuzun ortasında geldiğimde, kendimi gölgeli bir ormanda buldum. Çünkü doğru yolu terk etmiştim. Şimdi anlatması bile zor, Balta girmemiş vahşi, zor ormanı hatırlamak, korkutuyor beni. Öyle acı ki; ölümden beter... Ama orada bulduğum iyiliği anlatmam için, önce başka şeyleri anlatmalıyım. Ormana nasıl girdiğimi, tam olarak söyleyemem. Doğru yoldan ayrıldığımda, öyle uykuluydum ki... Dağın eteğine varınca, -beni korkutan vadinin sınırındaydı- Yukarı baktım, tepelerinin insanı aydınlatan  Daima doğru yola ileten gezegenin (Güneş'in) ışınlarıyla parladığını görerek rahatladım  Ama geceyi korku içinde geçiren kalbim, Şu anda karşımda bulunan bu yeni tehlikeye tepki veriyordu Denizde boğulmaktan yeni kurtulup da, kıyıya vardığında dönüp, nefes nefese, Gerideki tehlikeli dalgalara bakan biri gibi, Ruhum da hâlâ kaçak, dönüp baktı, Arkadan hiç kimseyi sağ bırakmayan geçite... Yorgun vücudumu dinlenmeye bıraktıktan sonra, tekrar ıssız yokuşu, Tırmanmaya davrandım. Yere sağlam basan ayağım, hep geride kalandı. Tam tepenin başladığı yerde, işte orada bir leopar, çevik, yırtıcı, sırtı desenli.  Gitmedi kaybolmadı, öylece durdu. Yolumu kesmişti. Döndüm geri çaresiz. Şafak söküyordu, Güneş kendisine eşlik eden, diğer yıldızların arasından doğuyordu. Bu saat, bu güzel mevsim, tam bana umut veriyordu ki, aslanı gördüm. Umut, korkuya mâni olamadı. Başı yukarıda, karnı aç, Etrafındaki hava bile titriyor. Bana doğru gelecek. Sonra bir dişi kurt göründü; zayıf ve aç, bütün açlıkları yanında taşıyor. Çok canlar yakmış bugüne kadar… Onu görünce, artık bu dağı tırmanmanın imkânsız olduğunu anladım. Beni gerisin geri, gölgeye itti. Daha aşağılara indikçe birden gözümün önünde biri belirdi: Belli uzun süredir sessizdi, solgun görünüyordu. Onu uçsuz bucaksız doğanın içinde görünce,  Miserere di me "Merhamet et, adam mısın, ruh musun, her neysen" dedim. “Yaşayan bir insan değilim, bir zamanlar öyleydim; Anam babam Lombardiya’ dan geldi. İkisinin de memleketi Mantua’dır.  Sezar zamanında doğdum. İyi Augustus zamanında Roma ‘da yaşadım, Mevsim, yalan Tanrılar zamanıydı. Şairdim, Anchises'in oğlunu (Aeneas) anlattım. İlyum’ un gururu ateşe verilince, Truva'dan geleni… Ama niye perişanlığa dönmek istersin? Bu tatlı dağa, her türlü neşe ve sevincin kaynağına tırmanmak varken?” "Sen Virgil’ sin öyleyse, güzel sözlerin membaı, Şairlerin ışığı onuru,  Uzun çalışmalarım, derin sevgim, bana şimdi hizmet etsin, Sen benim ustam, şairimsin,  Benim kalemim, soylu stilini senden almıştır, Beni öyle tanırlar," dedim utanarak ve sordum: "Beni kenara atan canavarı gördün mü? Bilge adam bana yardım et! Onun korkusu kanımı titretti." "Başka yoldan gitmelisin, O canavar seni bırakmaz, Ne yapar eder, mâni olur yoluna. Kötülüğü öyle fazladır ki; hiçbir zaman aç gözünü doyuramazsın. Karnını doyurdukça, yeniden acıkır, herkesle çiftleşir, "daha" der. Ta ki; köpek gelip parçalayıp, onu öldürünceye kadar, Köpeğin istediği, bilgelik ve sevgidir; diğerleri gibi midesini düşünmez. İtalya' yı eski haline getirecek. Canavarı, bütün şehirlerinden kovacak; Sonunda alıp, Cehenneme tıkacak; İlk cezasını çekeceği günah, kıskançlık olacak. Sen en iyisi beni takip et! Buradan geçirir, ebedi yere götürürüm seni. Giderken, ümitsizlik çığlıkları duyacaksın. Eski ruhları acı çekerken göreceksin, Her biri ikinci ölümü bekler, Sonra alevlerin içinde, halinden memnun olanları göreceksin. Çünkü onlar, iyilere kavuşacakları zamanı beklemekte olacaklar. Eğer dediğim yere ulaşabilirsen, Benden daha kıymetli biri, sana rehberlik edecek. Seni ona emanet edip, gideceğim. Çünkü göklerin hükümdarı beni almaz, kendi şehrine. O’nun kanununa uymadım vaktinde, Her yerin hakimidir ama oradan hükmeder, Orasıdır O’nun yurdu, başkenti. Ne mutlu, Tanrı’nın izniyle o şehre girebilene” dedi gözyaşlarımı görünce. "Şair Allah rızası için sana yalvarırım, Beni bu Cehennemden ve sonraki daha korkunç olanlardan kurtar. Dediğin yere götür; Aziz Peter’ in kapısını ve acılar içindekileri göreyim" dedim. O yola düzüldü, ben takip ettim.   Bu yolculukta Dante’ye Aeneas Destanı’nın yazarı Romalı şair Vergilius rehberlik edecektir. Vergilius MÖ 70 -19 yılları arasında yaşamış, Julius Caesar devrinde doğmuş Roma’nın çalkantılı zamanına şahit olmuş, İmparator Augustus zamanında ölmüştür. Truva şehrinin bir adı da İlyum’dur. Miserere di mi- Hazreti Davut’un duası Kutsal Kitap 51. Mezmur    
Ekleme Tarihi: 01 Aralık 2024 - Pazar

KAYBOLUŞ

Değerli okur sen hiç kayboldun mu?

Hiç gitmekte olduğun yolun, tırmanmakta olduğun yokuşun üzerine engeller dizildi mi?

 Bir yardım eden, yol gösteren bulundu mu?

Kimdi o yardım eden?

Bugünkü konumuz Dante’nin İlahi Komedyası. 1265-1321 yılları arasında yaşamış olan Dante Floransa’da doğup büyümüş, siyasete atılmış ve kaderin cilvesi sürgün edilmiş. İşte o zorlu sürgün yıllarında Komedya adını verdiği 100 şiirden oluşan eserini yazmıştır. Çok sevdiği Floransa’sına kavuşmak nasip olmamış, Ravenna’da hayatını kaybetmiştir.

Hem eserin güzelliği hem de ele aldığı konu bakımından Komedya’ ya “İlahi” sıfatı bir başka İtalyan şair, Giovanni Bocaccio tarafından verilmiştir. Cehennem 1. Kantoyu kendi tercümemle sizlerle paylaşıyorum:

Hayat yolumuzun ortasında geldiğimde, kendimi gölgeli bir ormanda buldum.

Çünkü doğru yolu terk etmiştim. Şimdi anlatması bile zor,

Balta girmemiş vahşi, zor ormanı hatırlamak, korkutuyor beni.

Öyle acı ki; ölümden beter...

Ama orada bulduğum iyiliği anlatmam için, önce başka şeyleri anlatmalıyım.

Ormana nasıl girdiğimi, tam olarak söyleyemem.

Doğru yoldan ayrıldığımda, öyle uykuluydum ki...

Dağın eteğine varınca, -beni korkutan vadinin sınırındaydı-

Yukarı baktım, tepelerinin insanı aydınlatan 

Daima doğru yola ileten gezegenin (Güneş'in) ışınlarıyla parladığını görerek rahatladım

 Ama geceyi korku içinde geçiren kalbim,

Şu anda karşımda bulunan bu yeni tehlikeye tepki veriyordu

Denizde boğulmaktan yeni kurtulup da, kıyıya vardığında dönüp, nefes nefese,

Gerideki tehlikeli dalgalara bakan biri gibi,

Ruhum da hâlâ kaçak, dönüp baktı,

Arkadan hiç kimseyi sağ bırakmayan geçite...

Yorgun vücudumu dinlenmeye bıraktıktan sonra, tekrar ıssız yokuşu,

Tırmanmaya davrandım.

Yere sağlam basan ayağım, hep geride kalandı.

Tam tepenin başladığı yerde, işte orada bir leopar, çevik, yırtıcı, sırtı desenli.

 Gitmedi kaybolmadı, öylece durdu.

Yolumu kesmişti. Döndüm geri çaresiz.

Şafak söküyordu, Güneş kendisine eşlik eden, diğer yıldızların arasından doğuyordu.

Bu saat, bu güzel mevsim, tam bana umut veriyordu ki, aslanı gördüm.

Umut, korkuya mâni olamadı. Başı yukarıda, karnı aç,

Etrafındaki hava bile titriyor. Bana doğru gelecek.

Sonra bir dişi kurt göründü; zayıf ve aç, bütün açlıkları yanında taşıyor.

Çok canlar yakmış bugüne kadar…

Onu görünce, artık bu dağı tırmanmanın imkânsız olduğunu anladım.

Beni gerisin geri, gölgeye itti.

Daha aşağılara indikçe birden gözümün önünde biri belirdi:

Belli uzun süredir sessizdi, solgun görünüyordu.

Onu uçsuz bucaksız doğanın içinde görünce, 

Miserere di me

"Merhamet et, adam mısın, ruh musun, her neysen" dedim.

“Yaşayan bir insan değilim, bir zamanlar öyleydim;

Anam babam Lombardiya’ dan geldiİkisinin de memleketi Mantuadır.

 Sezar zamanında doğdum. İyi Augustus zamanında Roma ‘da yaşadım,

Mevsim, yalan Tanrılar zamanıydı. Şairdim, Anchises'in oğlunu (Aeneas) anlattım.

İlyum un gururu ateşe verilince, Truva'dan geleni

Ama niye perişanlığa dönmek istersin?

Bu tatlı dağa, her türlü neşe ve sevincin kaynağına tırmanmak varken?

"Sen Virgil’ sin öyleyse, güzel sözlerin membaı,

Şairlerin ışığı onuru,

 Uzun çalışmalarım, derin sevgim, bana şimdi hizmet etsin,

Sen benim ustam, şairimsin, 

Benim kalemim, soylu stilini senden almıştır,

Beni öyle tanırlar," dedim utanarak ve sordum:

"Beni kenara atan canavarı gördün mü? Bilge adam bana yardım et!

Onun korkusu kanımı titretti."

"Başka yoldan gitmelisin,

O canavar seni bırakmaz,

Ne yapar eder, mâni olur yoluna.

Kötülüğü öyle fazladır ki; hiçbir zaman aç gözünü doyuramazsın.

Karnını doyurdukça, yeniden acıkır, herkesle çiftleşir, "daha" der.

Ta ki; köpek gelip parçalayıp, onu öldürünceye kadar,

Köpeğin istediği, bilgelik ve sevgidir; diğerleri gibi midesini düşünmez.

İtalya' yı eski haline getirecek. Canavarı, bütün şehirlerinden kovacak;

Sonunda alıp, Cehenneme tıkacak;

İlk cezasını çekeceği günah, kıskançlık olacak.

Sen en iyisi beni takip et! Buradan geçirir, ebedi yere götürürüm seni.

Giderken, ümitsizlik çığlıkları duyacaksın. Eski ruhları acı çekerken göreceksin,

Her biri ikinci ölümü bekler,

Sonra alevlerin içinde, halinden memnun olanları göreceksin.

Çünkü onlar, iyilere kavuşacakları zamanı beklemekte olacaklar.

Eğer dediğim yere ulaşabilirsen,

Benden daha kıymetli biri, sana rehberlik edecek. Seni ona emanet edip, gideceğim.

Çünkü göklerin hükümdarı beni almazkendi şehrine.

O’nun kanununa uymadım vaktinde,

Her yerin hakimidir ama oradan hükmeder,

Orasıdır O’nun yurdu, başkenti.

Ne mutlu, Tanrı’nın izniyle o şehre girebilene” dedi gözyaşlarımı görünce.

"Şair Allah rızası için sana yalvarırım,

Beni bu Cehennemden ve sonraki daha korkunç olanlardan kurtar.

Dediğin yere götür; Aziz Peter’ in kapısını ve acılar içindekileri göreyim" dedim.

O yola düzüldü, ben takip ettim.

 

  • Bu yolculukta Dante’ye Aeneas Destanı’nın yazarı Romalı şair Vergilius rehberlik edecektir. Vergilius MÖ 70 -19 yılları arasında yaşamış, Julius Caesar devrinde doğmuş Roma’nın çalkantılı zamanına şahit olmuş, İmparator Augustus zamanında ölmüştür.
  • Truva şehrinin bir adı da İlyum’dur.
  • Miserere di mi- Hazreti Davut’un duası Kutsal Kitap 51. Mezmur

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Kerim Vurmaz
(04.12.2024 00:41 - #2178)
Ertuğrul abinin kizi oldugunuz belli Elif hanım.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.