PROF. DR. MUSTAFA ALTINTAŞ  ÜNİVERSİTEDEN BAKIŞ
Köşe Yazarı
PROF. DR. MUSTAFA ALTINTAŞ ÜNİVERSİTEDEN BAKIŞ
 

NEDEN 25 SENE BEKLENİLDİ?

2024’ı arkamızda bırakıp 2025’e yelken açmış bulunmaktayız. Cumhurbaşkanı tarafından “Emekliler Yılı” olarak müjdelenen 2024 yılı, emeklilerin kırımına neden oldu. Emekliler, 2025’i karşılama sevinci yerine, “Emekliler Yılı”nın sonlanmasını, “lokma döktürerek” kutladılar. 2024 yılının son çeyreğinde MHP Genel Başkanı Bahçeli, siyaset dünyamıza, birden “Öcalan Bağışlayıcısı ve Onurlandırıcısı(!)” olarak algılanan bir öneride bulundu. Bahçeli, 15-22 Ekim 2024 günlü partisinin grup toplantılarında, her ses yükseltmesinde liderlerini alkışlamaya programlanmış gibi uyan milletvekillerini bile şaşırttı. Öcalan’ın kimseler ile görüşme yasağının kaldırılmasını, DEM Meclis Grubuna getirilerek, terörün bittiğini, örgütünün (PKK) sonlandığını açıklamasında bulunmasını önererek, bunun yapılması durumunda umut hakkından da yararlanmasını istedi. Bu öneri, büyük bir şaşkınlık yaratmanın ötesinde, toplumu ikiye böldü. O güne kadar muhalefeti “terör sevici, PKK ile iş tutan” olarak suçlayan, seçim meydanında, Öcalan için gezdirdikleri idam halatını birbirine atan, Kürt kökenli yurttaşlarımız tarafından kurulan siyasal partileri kapatma tehdidi altında tutmayı, varlık nedeni kılan kazandıkları belediyeleri, başkan ve meclis üyelerine el çektirerek yerlerine kayyum atanmasını şiddetle savunan Bahçeli’nin, birkaç kez 360 derecelik bu sapması, 2025 yılını tümü ile meşgul edecek gibi. Bu gelişmelerden sonrasında ilk gelişme 23 Ekim 2024 günü DEM Partisi Urfa Milletvekili ve Öcalan’ın yeğeni Ömer Öcalan, İmralı’da Öcalan ile görüşme sonrasında yaptığı açıklamada “Öcalan’ın görüşmede genel siyasal gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, görüşme yasağının sürmekte olduğunu, koşullar oluşursa Bahçeli’nin çağrısı koşutunda çatışma ve şiddet zemininden hukuksal ve siyasal zemine çekecek kuramsal ve pratik güce sahip olduğunu” belirtti. Bahçeli’nin ısrarlı çağrısı ve Öcalan ile DEM’in gündeme oturması, Türkiye’nin gündemini değiştirdi. Bu senaryonun kapı ardı gerçek rejisörü, sessiz kalırken kimilerinde hendek savaşları ile sonlanan 2013-2015 çözüm sürecini akla getirirken, DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan, KCK Yürütme Kurulu Üyesi Zübeyir Aydar, Murat Karayılan ve benzerlerinin medyada yer bulmaları sonucunu doğurdu. Örneğin Bakırhan; Öcalan ve Yeğeni Ömer Öcal görüşmesine gönderme yaparak “Öcalan’ın entelektüel çalışmalarını sürdürdüğünü, Marx’ın yazmak isteyip yazamadığı son kitabını yazacağını” Zübeyir Aydar’ın “Kürt-Türk İttifakını Yenileyelim” ile, Karayılan’ın “devlet baskıdan vazgeçmeli” çağrısı basının ilk sayfalarında yer buldu. (Bkz. Yeni Yaşam,29/11/2024) Bahçeli’nin attığı bu işaret fişeğini gören DEM’ce görevlendirilen iki kişilik Heyet (Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder), “Kürdistan İşçi Partisi (PKK) Lideri Öcalan ile,4,5 yılın ardından görüştü. Heyet, yılın ilk gününde (02 Ocak 2025), İmralı Görüşmelerini, TBMM Başkanı Numan Kurtuluş ile, çağrı sahibi MHP Genel Başkanı Bahçeli ile paylaşma turuna başladı ve bu tur, 6 Ocak 2025 ve sonrasında sürecek. Öcalan’ın, Türkiye’nin baskısı ile Suriye’den çıkma zorunda kalması ve sonrasında tüm kapıların kapanması sonrasında Kıbrıs Pasaportu ile gittiği Kenya’nın başkenti Nairobi’de yakalanıp, Türkiye’ye,16 Şubat 1999’da, koşullu teslim edilmesinin üzerinden 25 yıl geçti. 25 yıl önce gerçekleştirilen bu olay, o günün gazetelerinde “Türkiye sevince boğuldu”, “gözün aydın Türkiye”, ”İblis kafeste” benzeri başlıklara neden olmuştu.Bu başlıklardan 6 yıl önce Öcalan “Diyarbakır’da politika yapacağını, şimdilik Türk  kamuoyunun buna hazır olmayacağını,ama kendisinin hem Kürdistan’ı, ve hem de Türkiye kamuoyunu buna hazırlayabilirim,bu zor değildir” diyordu. Vatana ihanet suçlaması ile, 31 Mayıs 1999’da başlayan açık yargılama, 29 Haziran 1999’da sona erdi. Oybirliği ile verilen ölüm cezası, Yargıtay 9.Ceza Dairesi tarafından onandı. Onanan kararın gerekçesi; “eylemlerinin şiddeti, yoğunluğu ve sürekliliği ve içinde bebek, çocuk, yaşlı ve kadınların da bulunduğu binlerce insanımızın öldürülmüş olması ve ülke genelinde ciddi tehlike oluşturması” olarak tanımlanmakta idi. 2002’de TBMM’nce ölüm cezasının kaldırılması nedeni ile, ağırlaştırılmış ölünceye kadar sürecek hapse çevrildi.2005’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, davanın adil olmadığına hükmetti ve davanın yinelenmesini istedi. Ancak bu istem geri çevrildi ve İmralı Cezaevine kapatıldı. Benzer bir deneyim 2013-2015 yılları arasında, PKK ile devlet arasındaki çatışmaları sonlandırmaya dönük çabaların en somut girişimlerden biri olan “çözüm süreci” yaşandı. Ve bu çözüm süreci, “hendek savaşları” olarak da adlandırılan çatışmalar ile sona erdi. 2025 ile başlayan bu yeni çözüm süreci, şimdilik Öcalan’dan istenilen “silahların gömülmesi, PKK’nın ortadan kaldırılması çağrısı”’ ile sınırlı görünüyor. Öcalan tarafının beklentisi ise, İmralı mahkumunun cezasını ev hapsi ile sürdürmesi, sonrasında ise, “umut hakkı için af”. DEM Partisi tarafından oluşturulan iki kişilik görüşme heyeti, Öcalan ile yaptıkları görüşme içeriği konusunda kamuoyuna açıklamada bulunmayı ertelerken, TBMM Başkanı ve Parlamentoda sandalyesi olan siyasal partiler ile görüşme takvimi oluşturuldu. Bu ziyaretin ilki,2 Ocak 2025’de, TBMM Başkanı Kurtulmuş ve MHP Genel Başkanı Bahçeli ile yapıldı. DEM Heyeti Van Milletvekili Pervin Buldan, İstanbul MV Sırrı Süreyya Önder’e ek olarak, terörle suçlanarak, üçüncü kez seçilmiş olduğu Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığından alınan, Ahmet Türk’ten oluşmuştu. Bu süreç önümüzdeki, ayları da içerecek biçimde, gündemin ön sırasında yer alacaktır. İzleyeceğiz.
Ekleme Tarihi: 07 Ocak 2025 - Salı

NEDEN 25 SENE BEKLENİLDİ?

2024’ı arkamızda bırakıp 2025’e yelken açmış bulunmaktayız. Cumhurbaşkanı tarafından “Emekliler Yılı” olarak müjdelenen 2024 yılı, emeklilerin kırımına neden oldu. Emekliler, 2025’i karşılama sevinci yerine, “Emekliler Yılı”nın sonlanmasını, “lokma döktürerek” kutladılar.

2024 yılının son çeyreğinde MHP Genel Başkanı Bahçeli, siyaset dünyamıza, birden “Öcalan Bağışlayıcısı ve Onurlandırıcısı(!)” olarak algılanan bir öneride bulundu. Bahçeli, 15-22 Ekim 2024 günlü partisinin grup toplantılarında, her ses yükseltmesinde liderlerini alkışlamaya programlanmış gibi uyan milletvekillerini bile şaşırttı. Öcalan’ın kimseler ile görüşme yasağının kaldırılmasını, DEM Meclis Grubuna getirilerek, terörün bittiğini, örgütünün (PKK) sonlandığını açıklamasında bulunmasını önererek, bunun yapılması durumunda umut hakkından da yararlanmasını istedi. Bu öneri, büyük bir şaşkınlık yaratmanın ötesinde, toplumu ikiye böldü. O güne kadar muhalefeti “terör sevici, PKK ile iş tutan” olarak suçlayan, seçim meydanında, Öcalan için gezdirdikleri idam halatını birbirine atan, Kürt kökenli yurttaşlarımız tarafından kurulan siyasal partileri kapatma tehdidi altında tutmayı, varlık nedeni kılan kazandıkları belediyeleri, başkan ve meclis üyelerine el çektirerek yerlerine kayyum atanmasını şiddetle savunan Bahçeli’nin, birkaç kez 360 derecelik bu sapması, 2025 yılını tümü ile meşgul edecek gibi.

Bu gelişmelerden sonrasında ilk gelişme 23 Ekim 2024 günü DEM Partisi Urfa Milletvekili ve Öcalan’ın yeğeni Ömer Öcalan, İmralı’da Öcalan ile görüşme sonrasında yaptığı açıklamada “Öcalan’ın görüşmede genel siyasal gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, görüşme yasağının sürmekte olduğunu, koşullar oluşursa Bahçeli’nin çağrısı koşutunda çatışma ve şiddet zemininden hukuksal ve siyasal zemine çekecek kuramsal ve pratik güce sahip olduğunu” belirtti.

Bahçeli’nin ısrarlı çağrısı ve Öcalan ile DEM’in gündeme oturması, Türkiye’nin gündemini değiştirdi. Bu senaryonun kapı ardı gerçek rejisörü, sessiz kalırken kimilerinde hendek savaşları ile sonlanan 2013-2015 çözüm sürecini akla getirirken, DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan, KCK Yürütme Kurulu Üyesi Zübeyir Aydar, Murat Karayılan ve benzerlerinin medyada yer bulmaları sonucunu doğurdu. Örneğin Bakırhan; Öcalan ve Yeğeni Ömer Öcal görüşmesine gönderme yaparak “Öcalan’ın entelektüel çalışmalarını sürdürdüğünü, Marx’ın yazmak isteyip yazamadığı son kitabını yazacağını” Zübeyir Aydar’ın “Kürt-Türk İttifakını Yenileyelim” ile, Karayılan’ın “devlet baskıdan vazgeçmeli” çağrısı basının ilk sayfalarında yer buldu. (Bkz. Yeni Yaşam,29/11/2024)

Bahçeli’nin attığı bu işaret fişeğini gören DEM’ce görevlendirilen iki kişilik Heyet (Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder), “Kürdistan İşçi Partisi (PKK) Lideri Öcalan ile,4,5 yılın ardından görüştü. Heyet, yılın ilk gününde (02 Ocak 2025), İmralı Görüşmelerini, TBMM Başkanı Numan Kurtuluş ile, çağrı sahibi MHP Genel Başkanı Bahçeli ile paylaşma turuna başladı ve bu tur, 6 Ocak 2025 ve sonrasında sürecek.

Öcalan’ın, Türkiye’nin baskısı ile Suriye’den çıkma zorunda kalması ve sonrasında tüm kapıların kapanması sonrasında Kıbrıs Pasaportu ile gittiği Kenya’nın başkenti Nairobi’de yakalanıp, Türkiye’ye,16 Şubat 1999’da, koşullu teslim edilmesinin üzerinden 25 yıl geçti. 25 yıl önce gerçekleştirilen bu olay, o günün gazetelerinde “Türkiye sevince boğuldu”, “gözün aydın Türkiye”, ”İblis kafeste” benzeri başlıklara neden olmuştu.Bu başlıklardan 6 yıl önce Öcalan “Diyarbakır’da politika yapacağını, şimdilik Türk  kamuoyunun buna hazır olmayacağını,ama kendisinin hem Kürdistan’ı, ve hem de Türkiye kamuoyunu buna hazırlayabilirim,bu zor değildir” diyordu.

Vatana ihanet suçlaması ile, 31 Mayıs 1999’da başlayan açık yargılama, 29 Haziran 1999’da sona erdi. Oybirliği ile verilen ölüm cezası, Yargıtay 9.Ceza Dairesi tarafından onandı. Onanan kararın gerekçesi; “eylemlerinin şiddeti, yoğunluğu ve sürekliliği ve içinde bebek, çocuk, yaşlı ve kadınların da bulunduğu binlerce insanımızın öldürülmüş olması ve ülke genelinde ciddi tehlike oluşturması” olarak tanımlanmakta idi.

2002’de TBMM’nce ölüm cezasının kaldırılması nedeni ile, ağırlaştırılmış ölünceye kadar sürecek hapse çevrildi.2005’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, davanın adil olmadığına hükmetti ve davanın yinelenmesini istedi. Ancak bu istem geri çevrildi ve İmralı Cezaevine kapatıldı.

Benzer bir deneyim 2013-2015 yılları arasında, PKK ile devlet arasındaki çatışmaları sonlandırmaya dönük çabaların en somut girişimlerden biri olan “çözüm süreci” yaşandı. Ve bu çözüm süreci, “hendek savaşları” olarak da adlandırılan çatışmalar ile sona erdi.

2025 ile başlayan bu yeni çözüm süreci, şimdilik Öcalan’dan istenilen “silahların gömülmesi, PKK’nın ortadan kaldırılması çağrısı”’ ile sınırlı görünüyor. Öcalan tarafının beklentisi ise, İmralı mahkumunun cezasını ev hapsi ile sürdürmesi, sonrasında ise, “umut hakkı için af”.

DEM Partisi tarafından oluşturulan iki kişilik görüşme heyeti, Öcalan ile yaptıkları görüşme içeriği konusunda kamuoyuna açıklamada bulunmayı ertelerken, TBMM Başkanı ve Parlamentoda sandalyesi olan siyasal partiler ile görüşme takvimi oluşturuldu. Bu ziyaretin ilki,2 Ocak 2025’de, TBMM Başkanı Kurtulmuş ve MHP Genel Başkanı Bahçeli ile yapıldı. DEM Heyeti Van Milletvekili Pervin Buldan, İstanbul MV Sırrı Süreyya Önder’e ek olarak, terörle suçlanarak, üçüncü kez seçilmiş olduğu Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığından alınan, Ahmet Türk’ten oluşmuştu.

Bu süreç önümüzdeki, ayları da içerecek biçimde, gündemin ön sırasında yer alacaktır. İzleyeceğiz.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Mustafa ÇOBAN
(07.01.2025 10:23 - #2329)
Hocam tespitleriniz ve yorumunuzu katılmamak mümkün değil, Ve emeğiniz, katkınız için teşekkürler
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.