Misak-ı Milli, milletin vicdanından doğan ve barışın nasıl olması gerektiğini ifade eden önemli bir göstergedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ve kurtuluşu için de son derece önemlidir.
Misak-ı Milli’nin ilanı ile İtilaf Devletlerinin bu milletin geleceğine istedikleri gibi yön veremeyecekleri açıkça ifade edilmiştir.
Misak-ı Milli demokratik meşruiyeti vurgulaması ile de benzersiz bir özelliğe sahiptir.
Türkiye Cumhuriyeti açısından önemli bir antlaşmadır. Aynı zamanda Türkiye toprakları üzerinde "Özgürlük ve Bağımsızlık" mücadelesinin başlamasının temelini oluşturmuştur.
Misak-i Milli aynı zamanda bir siyasal doktrin (program) dır. İlk meclisin toplanması ile Türkiye topraklar üzerinde bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi sonrasında evrensel dünyanın sahip olduğu temel değerlerin müktesebata dönüştürülmesi konuşuluyordu.
Cumhuriyet, Demokrasi gibi esasların konuşulduğu Türkiye, o dönem Avrupa halkları tarafından büyük bir şaşkınlıkla karşılanıyordu. Avrupa, Türkiye´yi bir şark ülkesi olarak görmüş ve evrensel değerler üzerinde ülkeyi yeniden inşa edebileceğine inanmıyorlardı.
Misaki-ı Milli ile başlayan bağımsızlık mücadelesi sonrasında kurulan Cumhuriyet rejiminin iki önemli sütunu vardır. Bunlar Demokrasi ve Laiklik’dir.
Kurumsallaşmış bir demokrasiye sahip olmak Cumhuriyeti taçlandırmak demektir. (Fransa, İtalya ve Almanya)
Sosyal demokrasi; toplumun özgürlük, eşitlik ve adalet ilkelerini koruyan rejim dir.
Sosyal demokrasi; devletin politikalarını geliştirirken tüm yurttaşlarını eşit gördüğü bir siyasal sistemdir.
Bu ilkeler Misak-ı Milli ile başlayan bağımsızlık mücadelesi sonrasında Cumhuriyet rejimi ile bir müktesebata dönüştürülmüştür. Bu başlı başına bir büyük bir başarıdır.
1950 yıllardan sonraki siyasi kadrolar bu kazanımların içini boşaltama girişimlerinde bulunmuş günümüzde de devam etmektedir. Bu ilkelerde yapılan tahribatlar aynı zamanda ülke bağımsızlığı ve birliktelik için büyük tehlikedir.
Erdal Tekin
Köln / Almanya