Dünyamızda her anlamda büyük ve önemli değişimler gerçekleşiyor. Bir yandan bilimde ve
teknolojide baş döndürücü gelişmeler yaşanırken, diğer yandan dünyanın siyasi düzeni de ciddi bir
değişime uğruyor, 20. Asrın alışılmış iki kutuplu dünya dengeleri ve buna göre oluşan tehlike algıları 21.
Yüzyılın ilk çeyreğinde tamamıyla değişmiş bulunuyor.
Türkiye Cumhuriyeti’nin bu değişim ve gelişimleri doğru algılayarak, her anlamda doğru
pozisyonlar alması ve dolayısıyla bu değişimlerden zarar görmemesi her şeyden önce yeni nesillerin
yani gençliğin bu değişimleri doğru algılayıp, doğru okuyabilmesine bağlı. Bunu belirleyecek olan ise
doğrudan gençliğimizin kalite düzeyidir. Yani bu değişim ve gelişimleri doğru algılayıp, doğru
pozisyonlarda bulunmak için yüksek standartlarda, iyi yetişmiş bir gençliğe ihtiyaç vardır.
Peki ama bugüne kadar Türkiye’yi yönetenler böyle bir gençlik ortaya çıkarmak ve böyle bir
gençliğe sahip olmak için ne yaptılar? Ülkeyi siyaset yoluyla kontrol altında tutma hesabı yapanların,
gençliğe kendileri için bir alkış, tezahürat ve slogan makinesi olmaktan başka bir anlam yükledikleri
görüldü mü? Bugüne kadarki ve bugünkü siyasilerin etraflarına topladıkları gençler hakkında, kendilerini
alkışlatmak ve rakiplerini yuhalatmaktan başka bir hesapları oldu mu?
Bugüne kadarki siyasiler gençliğin zinde ve cevval doğasını ülke geleceğinin hayat suyu olarak
görmek yerine, bu zinde gücü kendi siyasi hesaplarını gerçekleştirmenin bir aracı saydılar. Her zaman
yüksek bir bilinçle ülke geleceği için iş ve duruş sergilemesi gereken gençliğin bugün seçim
meydanlarında beyaz kefenlere bürünerek bazı şişkin egolu siyasiler uğruna ölmekten bahsetmeleri işte
bu yaklaşımların ürünüdür.
Siyasetin gençliğe bu yaklaşımı, öncelikle doğrudan gençliği ve dolayısıyla bu ülkenin geleceğini
katletmekten başka hiçbir anlama gelmez. Halbuki ülkenin bugününü yönetme iddiasında olan siyaset,
geleceği de kurmaktan da sorumludur. Gelecek ise ancak gençlik üzerinden yükselecektir. O halde
siyasetin gençliğe dair doğru politikaları ve doğru planları olmalıdır. Ülkeyi yönetenler veya yönetme
iddiasında olanlar nasıl bir gelecek için nasıl bir gençlik gerektiği konusunda fikir sahibi olmalı ve bu
hedefe ulaşmak için gerekli plan ve programları oluşturmalıdır.
Türkiye’de siyasetle uğraşan kadrolar, bu ülkenin tarihine yakışır saygın bir konumda olmasını,
düşüncelerinin ve sözünün dikkate alınır olmasını, başka ülkeler ve milletler tarafından kurgulanan
planların peşinden sürüklenen değil, geleceğe dair planlar ortaya koyan ve uygulayan bir ülke olmasını
hedeflemelidir. Bu hedef için sadece bugünkü siyasi kadrolar ile gayret gösterilmesi asla yeterli
olmayacaktır. Bunun sürdürülebilir ve geleceğe taşınabilir olması için nasıl bir gençliğe sahip olunması
gerektiği konusunda bazı tasavvurlara ve bu tasavvurların gerçekleşmesi için de bazı hareket planlarına
sahip olunması gerekir.
Bunun için siyaset kurumunun yapması gereken işleri (7) madde halinde sıralayabiliriz;
1. Her şeyden önce gençliği mevcut ve ulaşılmış bilgilerle ölçüp değerlendirme alışkanlığımızdan
vaz geçmeliyiz. Hedefimiz daima dünyada üretilmiş en son bilgilere ulaşmak ve bunların gençliğe
iletilmesini sağlamak olmalı. Tabii ki bunun için en etkin mekanizma her düzeydeki okullardır. Ama
okullarda bu yapıyı oluşturmakla yetinmeyip, okul dışı gençlik kuruluşları vasıtasıyla dünyada üretilmiş en
son bilgileri gençliğimize iletmeli ve gençliğimizi en son bilgilerle donatmalıyız.
2. Bilgi ancak bir iddia ile birleşirse işe yarar. Bu sebeple gençlerimizin moral açıdan düşük profilli
ve kendine güvensiz olmasına izin vermemeli ve gençliğimizi olabilecek en yüksek özgüven düzeyinde
tutmalıyız. Türk tarihinde bunun için gerekli dayanak noktaları fazlasıyla var. Gençliğimizin yabancı
köklerden değil, kendi köklerinden beslenmesi için üzeri örtülmüş tarihi güçlerimizi yeniden canlandırarak
gençliğimizle buluşturmalıyız.
3. Yüksek özgüven sahibi gençlere dünyanın en son bilgilerini yüklemek de yetmez. Bu bileşim
onları ancak onurlu ve ayaklı kütüphaneler haline getirir. Bundan ülke adına bir yarar sağlanması için
gençlerimizin milli hassasiyet sahibi bireyler olarak yetişmelerini ve her zaman milli bir bakış açısıyla bu
bilgileri tahlil edip, bunlardan ülke ve toplum için yararlı sonuçlar çıkarmalarını sağlayacak gençlik eğitim
programları uygulamalıyız.
4. Özellikle üniversitelerimizdeki eğitim programlarını, gençlerimize bilgileri ileten ve gençlerimizi
de bu bilgileri almak için dinleyici konumunda tutan mevcut yapısından kurtarıp, gençlerimizin bilgiye
ulaşma yollarını öğrenmesini, ulaşılmış bilgileri tartışma alışkanlığı kazanmasını ve sadece dinleyen
değil, analitik düşünerek soran ve sorgulayan bireyler olmasını sağlayacak hale getirmeliyiz.
5. Çok hızlı değişen ve gelişen dünya koşullarında gençlerin eski nesillerden öğrenecekleri
günden güne sınırlanmakta ama değişim ve gelişimlerden bizzat ve doğrudan alacakları bilgilerin boyutu
ise artmaktadır. Çünkü dünyamızdaki bilgi üretimi artık eski nesillerin takip alışkanlıklarını ve
yeteneklerini aşan bir hıza ulaşmış bulunmaktadır. Bu sebeple gençlerimizin bir arada kendi kendilerini
eğiterek geliştirecekleri, bilgiye bizzat ulaşarak onu çevrelerine ve gelecek nesillere yaymayı
öğrenecekleri, bunun için araştırma, öğrenme, bunları hitap ederek veya yazarak aktarma yeteneklerini
geliştirecekleri gençlik yapılanmaları planlamalıyız.
6. İlkokulun ilk sınıfından üniversitenin son sınıfına kadar sürecek tutarlı eğitim programları, bu
ülkedeki her bir genç insanın dünyada geçerli en azından bir yabancı dili ileri düzeyde bilmesini, iyi bir
bilgisayar kullanıcısı olmasını ve bu avantajları kullanarak iyi bir araştırma, bilgiye ulaşma ve onu analiz
etme uzmanı haline gelmesini sağlayacak şekilde düzenlenmelidir.
7. Özetle Türkiye’de siyaset kurumunun gençlik ile alakalı hedefi; yukarıda sayılan yetenekleri ile
Türk gençliğinin milli, manevi, tarihi ve insani değerlerden beslenerek, yabancı kültürler karşısında kendi
kültürüne sahip çıkan, dünyadaki gelişmeleri yakından takip edip değerlendirerek, ülkemizin lehinde ve
aleyhindeki gelişmeleri doğru şekilde analiz edip buna göre pozisyon alabilen, devletine ve milletine
candan bağlı, ülke ve toplum yararını kendi çıkarından üstün tutan ve bu haliyle Türkiye Cumhuriyeti’nin
ve Türk milletinin geleceği için en önemli teminat olan bir gençlik yetiştirmek olmalıdır.
Hiç şüphe olmasın ki; Devletimizin kurucusu ve Türk Milleti’nin Başbuğu Büyük ATATÜRK’ün de
gençlik ile alakalı hedefleri yukarıda özetlemeye çalıştığım gibiydi. Ama onun ölümünden sonra bu ülkeyi
yönetenler, diğer tüm alanlarda olduğu gibi bu alanda da onun bilinçli politikalarını terk ettiler. Sonraki
yıllarda kurulan ve amacı TÜRKLÜK, TÜRKÇÜLÜK ve ÜLKÜCÜLÜK olan gençlik örgütlenmelerinin bu
konuda bir zemin oluşturarak siyaset kurumunu etkileyip, yönlendirmesi beklenirdi ama onlar da bu
konuda başarılı olamadılar ve bu başarısızlığın gençlerden değil, siyaset kurumunun onlara
yaklaşımından kaynaklandığını bu yazının ilk paragraflarında anlattım.
Türkiye’de bu konudaki tek umut verici çaba Sayın Namık Kemal ZEYBEK’in önderliğinde ve
AHMET YESEVİ VAKFI’nda yıllarca sergilendi. Ahmet Yesevi Vakfı’nın Gençlik örgütlenmesi olan
AYBEK (Ahmet Yesevi Bilim, Eğitim, Kültür Kümeleri) uzun yıllar boyunca Sayın ZEYBEK’in önderliğinde
yukarıda bahsedilen ilkelere göre ve yukarıda bahsedilen hedeflere ulaşmak için büyük bir sabırla çalıştı.
Orada yetişen gençleri tanısaydınız, ülkemizin ve milletimizin geleceğine dair inancınız daha aydınlık
olurdu.
Buna benzer bir yazıyı bundan 6 yıl önce (2018 yılında) Türk Devrimi Gazetesinde yazmış ve o
yazıyı şöyle bitirmiştim; “Türkiye’yi ve Türkiye’deki siyaset kurumlarını yönetenlerin bu sıra dışı örnek ile
(yani Ahmet Yesevi Vakfında, Sayın Namık Kemal ZEYBEK’in önderliğinde yürütülen AYBEK örneği ile)
ilgilenmelerini, onu inceleyip, ondan yararlanmalarını ve bu pilot örneği Türkiye’nin resmi Gençlik
Politikası haline getirmelerini tüm kalbimle diliyorum.”
Aradan yıllar geçti ve şimdi Sayın ZEYBEK, Atatürk çizgisine inanan koldaşlarıyla birlikte kurduğu
ATA PARTİ’nin genel başkanı. Dolayısıyla 6 yıl önce diğer partilerin liderlerine ve yöneticilerine
sunduğumuz öneriyi ATA PARTİ bünyesinde işleterek hayata uygulayacak konumda. Bunun için parti
liderinin koruması olmak, onu alkışlamak, onun gittiği her yerde kalabalık oluşturmak ve onun vereceği
görevleri yapmak yerine bu yazıda anlatılan GENÇLİK olmayı yeğleyen GENÇLER ATA PARTİ’ye
bekleniyor.