İktidara yakın Abdülkadir Selvi, Hürriyet' teki bir yazısında, Süper Kupa krizinin yaşandığı gece Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Galatasaray Başkanı Dursun Özbek ve Fenerbahçe Başkanı Ali Koç' u arayarak, "Türk Silahlı Kuvvetleri’nden yetişmiş birisi olarak siz benden daha mı Atatürkçüsünüz?" dediğini aktardı.
Acaba, Sayın Fidan 10 Kasım günü Atatürk' ün fotoğrafını yakalarına takmayan Teğmen' in yerine, onları ikaz eden Teğmenleri ordudan ihraç eden zihniyeti mi Atatürkçü sayıyor Türk Silahlı kuvvetlerinde?
Sayın Fidan, bir telefon da, o okul kumandanına lütfen!
Bir sivri zekâlı da, " O teğmenler toplu iğne bulamadıkları için yakalarına Atatürk' ün fotoğrafını takmadılar.." demiş ve beni 67 yıl öncesine götürmüştü.
“Batılı devletler, Türkiye'nin sanayileşmesini istemiyor, bu yüzden teknoloji transferi yapılmasına da izin vermiyordu
Menderes Çaycuma cam fabrikasından başlayarak Rus teknolojisi transferine yönelince, Türkiye' ye batı ambargoları başladı..
Artık ülkemizde gerçekten toplu iğne bile bulunamıyordu.
Gençlik teşkilatları, o zaman, çok önemli ve popüler sivil toplum kuruluşlarıydı.
TMGT (Türkiye Millî Gençlik Teşkilatı) da bir tepe örgüttü.
TMGT, o yıl 10 Kasım Atatürk' ü anma törenini Atlas Sineması'nda yapılmasına ve ilk defa bu anma esnasında klasik müzik çalınmasına karar vermişti.
Atatürk fotoğrafları için, gençlik kuruluşlarının matbaa işlerini yapan Münir' e sipariş verilmiş ve o anda toplu iğne sorunu gündeme gelmişti.
Toplu iğne gerçekten piyasada bulunmuyordu.
TMGT Genel Sekreteri, telefonla İstanbul Valisi olan Prof. Fahrettin Kerim' i aradı.
Vali Bey Avrupa’daydı ve Ankara vapuru ile dönüş yolundaydı.
O zaman iğne tedarikinden daha mühim olan husus, Avrupa ve dünyayla irtibatımızın ya deniz yoluyla Akdeniz limanlarından, ya da karayoluyla Bulgaristan ve Yugoslavya üzerinden karayoluyla temin edile biliniyordu.
Ankara vapurundaki Vali Bey' e bir telgraf çekilerek, "10 Kasım günü Atatürk' ün fotoğrafını göğüslerimize takmak için iğne bulamazsak, o fotoğrafı birer bıçakla kalbimizin üzerine mıhlarız." denildi.
Vali Fahrettin Kerim hemen telgrafla cevap vererek, " Gereği yapılacak" demişti.
O yıl 10 Kasımda, muhteşem bir anma günü yaşandı.
Behçet Kemal Çağlar şiirler okudu. Prof. İsmet Giritli Atatürk’ü anlattı.
Hepimizin kabaran göğsünde Atatürk fotoğrafı vardı.
Demem o'dur ki 23 yaşındaki bir delikanlının o yoklukta, önceden tedbir alıp çare üretmesini elbette o okul kumandanlığından da beklemek hakkımızdı.
O olay bir tedbirsizlik değil, bir Mustafa Kemal düşmanlığıdır.
Prof. Fahrettin Kerim sonra Bakan, o telgrafı çeken TMGT Genel Sekreteri de Milletvekili oldu.. ve Ankara' da buluştular.
Anadolu Kulübünde bazen selamlaşır, bazen de o telgrafı konuşurlardı.
O telgrafı çeken TMGT Genel Sekreteri de Ertuğrul Mat' dı..”