Ali Eralp - Eğitimci-Araştırmacı-Yazar
Köşe Yazarı
Ali Eralp - Eğitimci-Araştırmacı-Yazar
 

“DÜNYA HASSAS KALPLER İÇİN BİR CEHENNEMDİR!”

Goethe, “Dünya hassas kalpler için bir cehennemdir!” demiş. “Hassas kalpler için asıl cehennem Türkiye’dir… Ülkemiz, en çok yoksula ve en çok milyardere sahip bir ülke olarak tüm dünyada nam yaptı… Yoksullar arttıkça milyarderler de artıyor. Aslında, içinde bulunduğumuz bu son dönemde olup bitenleri anlatmak için “zulüm” ve benzeri tüm sözcükleri bir araya getirsek yine de bu iktidarın halkımıza çektirdiklerini karşılayamayız. Çünkü bu güne dek insanlarımız, hiçbir dönemde bu kadar çok sefalet bataklığında yaşamadı… Hiçbir dönemde bu kadar çok horlanmadı, sıkıntı çekmedi. Bir zamanlar bir Tarım Bakanı çıkmış, buğday taban fiyatını beğenmeyen çiftçiye demişti ki “Gözünü toprak doyursun…” Unutmadık. Yalan üstüne yalan söylüyorlar. 22 yıldan bu yana ekonominin şahlanacağını, insanlarımızın mutluluk içinde yaşayacağını anlatıyorlar. Ama şimdiye dek ekonominin düzeldiğini, insanlarımızın mutluluğa kavuştuğunu hiç görmedik, duymadık, yaşamadık… Bozuk saat bile günde iki kez doğruyu söyler. Bunların ağzından bir kez olsun tek doğru sözcük işitmedik. Her sene “İnsanlarımızı enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz” diyorlar ama halkımız bu güne değin ayaklar altında çiğnene çiğnene paspasa döndü. En düşük kiranın 20 bin TL olduğu ülkemizde emeklilere 12 bin 500 TL, asgari ücretlilere 17 bin TL maaş veriyorlar. Bakalım 2025 yılı ücretleri ne olacak? Görüşmeler devam ediyor. Yükseleceğine dair hiç umudumuz yok ama bekliyoruz. Çünkü “Yumuşama, normalleşme” peşinde koşan bir muhalefetimiz ve onun bir başkanı ve bir de uyumlu mu uyumlu, yandaş sendikalarımız var. Ücret konusunda “Yaptırıcı, etkili” tek eylemlerini görmedik. Başkanlar partileri, sendikaları, dernekleri de kendilerine benzettiler. Hak, hukuk mücadelesi iyice yumuşadı. Sessizce dümen suyunda gidiyorlar… Ülkemizde ne adalet kaldı ne bereket… Mahkemelerin duvarlarında “Adalet mülkün temelidir,” yazılı ama buralarda ne evrensel ne ulusal hukuk kurallarını görebiliyoruz. Milletvekilleri, aydınlar, yurtseverler dört duvar arasında tutulurken; caniler, sapıklar, teröristler serbest bırakılıyorlar. Artık günümüzde mahkemelere atanacak hâkimleri, savcıları bile bizi yönetenler seçiyorlar. Şimdi soralım? Siyasal çevreler tarafından atanan bu hâkimler, savcılar tarafsız görev yapabilirler mi? Bu mümkün müdür? Peki, kim durduracak bu gidişatı? Kim sağlayacak Anayasa, Danıştay gibi yüce mahkemelerin verdiği kararların uygulanmasını? Kim çıkaracak bu bataklıktan insanlarımızı? Ne dersiniz? Ne düşünürsünüz? Biraz kafa yoralım mı bu konularda?    
Ekleme Tarihi: 05 Ocak 2025 - Pazar

“DÜNYA HASSAS KALPLER İÇİN BİR CEHENNEMDİR!”

Goethe, “Dünya hassas kalpler için bir cehennemdir!” demiş. “Hassas kalpler için asıl cehennem Türkiye’dir…

Ülkemiz, en çok yoksula ve en çok milyardere sahip bir ülke olarak tüm dünyada nam yaptı… Yoksullar arttıkça milyarderler de artıyor.

Aslında, içinde bulunduğumuz bu son dönemde olup bitenleri anlatmak için “zulüm” ve benzeri tüm sözcükleri bir araya getirsek yine de bu iktidarın halkımıza çektirdiklerini karşılayamayız.

Çünkü bu güne dek insanlarımız, hiçbir dönemde bu kadar çok sefalet bataklığında yaşamadı…

Hiçbir dönemde bu kadar çok horlanmadı, sıkıntı çekmedi.

Bir zamanlar bir Tarım Bakanı çıkmış, buğday taban fiyatını beğenmeyen çiftçiye demişti ki “Gözünü toprak doyursun…” Unutmadık.

Yalan üstüne yalan söylüyorlar. 22 yıldan bu yana ekonominin şahlanacağını, insanlarımızın mutluluk içinde yaşayacağını anlatıyorlar.

Ama şimdiye dek ekonominin düzeldiğini, insanlarımızın mutluluğa kavuştuğunu hiç görmedik, duymadık, yaşamadık…

Bozuk saat bile günde iki kez doğruyu söyler. Bunların ağzından bir kez olsun tek doğru sözcük işitmedik.

Her sene “İnsanlarımızı enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz” diyorlar ama halkımız bu güne değin ayaklar altında çiğnene çiğnene paspasa döndü.

En düşük kiranın 20 bin TL olduğu ülkemizde emeklilere 12 bin 500 TL, asgari ücretlilere 17 bin TL maaş veriyorlar. Bakalım 2025 yılı ücretleri ne olacak? Görüşmeler devam ediyor.

Yükseleceğine dair hiç umudumuz yok ama bekliyoruz.

Çünkü “Yumuşama, normalleşme” peşinde koşan bir muhalefetimiz ve onun bir başkanı ve bir de uyumlu mu uyumlu, yandaş sendikalarımız var. Ücret konusunda “Yaptırıcı, etkili” tek eylemlerini görmedik.

Başkanlar partileri, sendikaları, dernekleri de kendilerine benzettiler. Hak, hukuk mücadelesi iyice yumuşadı. Sessizce dümen suyunda gidiyorlar…

Ülkemizde ne adalet kaldı ne bereket…

Mahkemelerin duvarlarında “Adalet mülkün temelidir,” yazılı ama buralarda ne evrensel ne ulusal hukuk kurallarını görebiliyoruz.

Milletvekilleri, aydınlar, yurtseverler dört duvar arasında tutulurken; caniler, sapıklar, teröristler serbest bırakılıyorlar.

Artık günümüzde mahkemelere atanacak hâkimleri, savcıları bile bizi yönetenler seçiyorlar.

Şimdi soralım? Siyasal çevreler tarafından atanan bu hâkimler, savcılar tarafsız görev yapabilirler mi? Bu mümkün müdür?

Peki, kim durduracak bu gidişatı? Kim sağlayacak Anayasa, Danıştay gibi yüce mahkemelerin verdiği kararların uygulanmasını?

Kim çıkaracak bu bataklıktan insanlarımızı? Ne dersiniz? Ne düşünürsünüz? Biraz kafa yoralım mı bu konularda?

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.