Günün Getirdikleri - Ertuğrul MAT - E.Milletvekili
Köşe Yazarı
Günün Getirdikleri - Ertuğrul MAT - E.Milletvekili
 

BEN YORGUNUM HAYAT

Çok meşhur bir şarkı olmasına rağmen, ancak bir iki kere dinlemişliğim varken, nedense dün gece hem gönlüme, hem dilime düştü... Ama şarkının tamamı değil; sadece ilk mısraı Yüzlerce şiirin ezberimde olmasına rağmen, eğer güfte, bildiğim bir şiir değilse, o şarkının sözlerini ezberleyemem.. Bunun için şarkının diğer sözleri gelmedi aklıma.. Erkende oturdum bilgisayarın başına, Mümin Sarıkaya’dan defalarca dinledim son günlerin popüler şarkısını.. Dinledikçe tabii ki güftenin ilk mısraına takılıp kalmaktan kurtuluyorsunuz ve şarkının sonunda yalnız kalmanın hüznünün sizi sardığını hissediyorsunuz. Bir yenilmişlik, bir kadere razı olma duygusu. Bir pişmanlık... Sese kulak veriyorsunuz, "Gözümden gönlümden düşen düşene" diyor.. Ama, sevdayı çok kişi de mi aramış, yoksa bir Leylâ’nın peşinde mi yok olmuş anlayamıyorsunuz?.. O da bilmiyor. "Yol verdim sevdanın en delisine" diyor. Bu söz sizi sarsıyor.. Hüzne ilk adım... Doğrusunu söylemek lazımsa, ikinci adımdan sonrasını siz de bilmiyorsunuz...  O’nu mu, yoksa kendi hüznünüzü mü anlamaya çalıştığınızı?  Kararsız kalmaktansa, en iyisi kendi dünyanızın değerlerine dönecek ve diyeceksiniz ki: Dostum, "Sevdanın en delisine yol verdiysen", Mecnun gibi,”Mevlâm” diyecek yerde “Leylâm" demesini de bileceksin.. Hep "Leylâm" diyeceksin.. Ya da Cemâl Süreyya'yı hatırlayacak ve “Bak..! Papatya mevsimi geldi.. Mevsimlerden papatyayı severim. Sonra seni. Sonra yine seni.. Ve hep seni..” diyeceksin.. Tekrar edeceksin.. Tekrar edeceksin.. Ve sonra, yine tekrar edeceksin... Ama yorgun düşmeyeceksin. “Ben yanıldım hayat vurma yüzüme” diyorsan, sen ne deli bir sevdaya düşmüşsün, ne de deli sevdaların Leylâ’sını görmüşsün.. Aldanmışsın dostum, aldanmışsın.. Senin bizim sokakta işin yok.. Bizim sokakta ne Mecnun, Leylâ’nın peşinden gitmekten; ne Leylâ Mecnun’u beklemekten; ne Ferhat dağları delmekten, ne de dağın öbür tarafındaki Şirin, kazma seslerine kulak vermekten yorulur. O deli sevdanın peşinde koştuğun sokaklardaki insanların bakışlarından yoruluyorsan, hanların duvarlarına "Derdime ‘verem’ diyorlar" diye yazmıyorsan, dağları delerken gece olup da kazmanı yanına bıraktığında, “Sabah ne zaman olacak?" diye sabırsızlanmıyorsan, “Ben pişmanım hayat sorguya çekme” de, diyebildiğin kadar... Sen, dilinde de, gönlünde de kalacak birini bulamamışsan, ya da bulduğunda kıymetini anlayamamışsan, felek senin niye başını eğdirmesin ki? Sana dostum "diz çöktüren dünyanın namert yüzü" değil; yol verdiğin deli sevdaya layık olmayıp, kaçırdığın fırsatlara olan pişmanlığındır. Senin gibilerin, "Ben yanıldım hayat, sorguya çekme" demeye hakkı yoktur. Bırak “dilin suskun kalsın..” Niye konuşacaksın ki? Bir sevdaya layık olamadıysan senin tövbeni kim duyacak ki? Bak dostum, deli bir sevdaya gönül verenler, " Ben yorgunum hayat "demezler. Onlar kendilerini ebediyen bekleyen birinin olduğunu bildikleri için, sabreder ve vuslatı beklerler.  
Ekleme Tarihi: 28 Haziran 2024 - Cuma

BEN YORGUNUM HAYAT

Çok meşhur bir şarkı olmasına rağmen, ancak bir iki kere dinlemişliğim varken, nedense dün gece hem gönlüme, hem dilime düştü...

Ama şarkının tamamı değil; sadece ilk mısraı

Yüzlerce şiirin ezberimde olmasına rağmen, eğer güfte, bildiğim bir şiir değilse, o şarkının sözlerini ezberleyemem..

Bunun için şarkının diğer sözleri gelmedi aklıma..

Erkende oturdum bilgisayarın başına, Mümin Sarıkaya’dan defalarca dinledim son günlerin popüler şarkısını..

Dinledikçe tabii ki güftenin ilk mısraına takılıp kalmaktan kurtuluyorsunuz ve şarkının sonunda yalnız kalmanın hüznünün sizi sardığını hissediyorsunuz.

Bir yenilmişlik, bir kadere razı olma duygusu.

Bir pişmanlık...

Sese kulak veriyorsunuz, "Gözümden gönlümden düşen düşene" diyor..

Ama, sevdayı çok kişi de mi aramış, yoksa bir Leylâ’nın peşinde mi yok olmuş anlayamıyorsunuz?..

O da bilmiyor.

"Yol verdim sevdanın en delisine" diyor.

Bu söz sizi sarsıyor..

Hüzne ilk adım...

Doğrusunu söylemek lazımsa, ikinci adımdan sonrasını siz de bilmiyorsunuz... 

O’nu mu, yoksa kendi hüznünüzü mü anlamaya çalıştığınızı? 

Kararsız kalmaktansa, en iyisi kendi dünyanızın değerlerine dönecek ve diyeceksiniz ki:

Dostum, "Sevdanın en delisine yol verdiysen", Mecnun gibi,”Mevlâm” diyecek yerde “Leylâm" demesini de bileceksin..

Hep "Leylâm" diyeceksin..

Ya da Cemâl Süreyya'yı hatırlayacak ve

“Bak..! Papatya mevsimi geldi..

Mevsimlerden papatyayı severim.

Sonra seni.

Sonra yine seni..

Ve hep seni..” diyeceksin..

Tekrar edeceksin..

Tekrar edeceksin..

Ve sonra, yine tekrar edeceksin... Ama yorgun düşmeyeceksin.

“Ben yanıldım hayat vurma yüzüme” diyorsan, sen ne deli bir sevdaya düşmüşsün, ne de deli sevdaların Leylâ’sını görmüşsün..

Aldanmışsın dostum, aldanmışsın..

Senin bizim sokakta işin yok..

Bizim sokakta ne Mecnun, Leylâ’nın peşinden gitmekten; ne Leylâ Mecnun’u beklemekten; ne Ferhat dağları delmekten, ne de dağın öbür tarafındaki Şirin, kazma seslerine kulak vermekten yorulur.

O deli sevdanın peşinde koştuğun sokaklardaki insanların bakışlarından yoruluyorsan, hanların duvarlarına "Derdime ‘verem’ diyorlar" diye yazmıyorsan, dağları delerken gece olup da kazmanı yanına bıraktığında, “Sabah ne zaman olacak?" diye sabırsızlanmıyorsan, “Ben pişmanım hayat sorguya çekme” de, diyebildiğin kadar...

Sen, dilinde de, gönlünde de kalacak birini bulamamışsan, ya da bulduğunda kıymetini anlayamamışsan, felek senin niye başını eğdirmesin ki?

Sana dostum "diz çöktüren dünyanın namert yüzü" değil; yol verdiğin deli sevdaya layık olmayıp, kaçırdığın fırsatlara olan pişmanlığındır.

Senin gibilerin, "Ben yanıldım hayat, sorguya çekme" demeye hakkı yoktur.

Bırak “dilin suskun kalsın..”

Niye konuşacaksın ki?

Bir sevdaya layık olamadıysan senin tövbeni kim duyacak ki?

Bak dostum, deli bir sevdaya gönül verenler, " Ben yorgunum hayat "demezler.

Onlar kendilerini ebediyen bekleyen birinin olduğunu bildikleri için, sabreder ve vuslatı beklerler.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.