Günün Getirdikleri - Ertuğrul MAT - E.Milletvekili
Köşe Yazarı
Günün Getirdikleri - Ertuğrul MAT - E.Milletvekili
 

Sağ siyasetin yükselişi.

19’ uncu yüzyılda Bismarck’ın, 20’ nci yüzyılın ilk yarısında Hitler’in silahla yapamadıklarını, ekonomik güçle Merkel’in yapması ve gittikçe Almanya’nın Avrupa’nın hâkimi pozisyonuna yükselmesi, Şubat 2014’te Münih Güvenlik Konferansı’nın açılış konuşmasında Alman Cumhur Başkanı Joachim Gauck, uluslararası münasebetlerin şekillenmesinde Almanya’nın, “Alman ordusunun sahaya indirerek” daha fazla sorumluluk alması gerektiğini söylemesi dikkatlerinizi  çekmiyor mu? 20 inci yüzyılda iki defa Paris sokaklarında Alman ordusunu görmüş Fransa, Almanya’nın peşinden gidip kendini garantiye almak peşine düşmüştü. Alman-Fransız işbirliğinin Avrupa’ya yeni bir şekil vereceğini gören İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden kısa bir zaman  önce  ayrılmasına sürpriz gözüyle bakıla bilir  miyiz?  İngiltere Başbakan’ı Cameron, seçimleri yeniden kazanması halinde bu hususu halk oylamasına sunacağını açıklayarak, işaret fişeğini ateşlememiş miydi ? Seçilince de,  bunu geçtiğimiz Haziran ayında gerçekleştirmemiş miydi? Parasal birliği siyasi birliğe dönüştüremeyen Avrupa birliği hayali sona mı ermektedir? 2007 yılı sonunda başlayan global ekonomik kriz, 20 inci asrın son yıllarında yükselen bir yıldız gibi görünen Avrupa Birliği’nin de, ikinci süper güç  değil, ancak çok kutuplu bir dünyanın kutuplarından birisi olabileceğini ortaya koymuştur. Avrupa Birliği’nde ekonomik iflasın eşiğinde olan ülkelere yapılan yardımlar, ayakta kalan diğer ülkelerin halklarını isyan ettirmekte ve “Avrupalılık” duygusunu yok etmektedir. Almanya’da da, Alman anayasa mahkemesinin “Avrupa istikrar fonunun” Alman Anayasası'⁷na uygun olup olmadığını incelemesi de istenmişti. Avrupa istikrar fonunun hemen hemen tamamını Almanya fonlamaktadır. Tabii bunun neticesi olarak istediği şartları dayatmakta ve siyasal hâkimiyet kurmaktadır.   Yunanistan’a , geçmişte Türkiye’ye  dayattıkları  Düyun u umumiye benzeri  bir, gelirleri  kontrol  ve tahsil müessesesi  kabul ettirmediler mi? Bu gelişmelere reaksiyon olarak Yunanistan’da doğan Altın Orak Partisinin, Fransa’da Le Penn’in söylemlerini unuttunuz mu? Ya Avusturya ya ne demeli derseniz, ben size, 20 Nisan 1889 da Braunau am İnn –Avusturya’da doğan Hitler’i hatırlatırım.. Ya, 2008 ‘de bir trafik kazasında ölen Avusturyalı ırkçı politikacı Joerg Haider’i  unutabilir miyiz? Geçen yıl Eylül ayında yapılan seçimlerde Hollanda’da  İşçi Partisi, Avroya da, Avrupa Birliğine de karşı olduğunu ve Yunanistan’a yapılan yardımları engelleyeceğini açıklamamış mıydı? Bugün Türk politikacılarının Hollanda ve Avrupa topraklarında siyasi konuşmalar yapmasının engellenmesinin istemesine ne şaşıyorsunuz? 1600 lü yıllarda, Doğu Hindistan’da, Endenozya’ da ve Afrika’da koloniler kurmamışlar mıydı? 1650 yılında Hollanda köle ticaretinin merkezi değil miydi?10 bine yakın köle taşıyan gemi, Amsterdam Limanına kayıtlı değil miydi? Sarı Selim zamanı  1560 lı yıllarda, Hollandalı korsanların zulmüne karşı “ Kurtoğlu Hızır Reis kumandasında 17 Kadırga ve  2 levazım gemisi Endonezya Sultanın talebi üzerine  Aceh Bölgesine gönderilmemiş miydi? O gemiciler orada yerleştiler.. Oraya giderseniz, Bursa’nın Değirmenli Kızık veya Yukarı Sölöz’ünde gördüğünüz konaklara benzeyen konaklar görürüsünüz.. Dünyadaki bu gelişmeleri okuyamayan, görev yaptıkları ülkelerde, ellerinde viski veya şarap kadehi ile dolaşmalarını “ Monşer “ diye alaya aldığımız Dışişleri Bakanlığı mensuplarını suçlarız da, büyük Alman şirketlerinde çalışıp, kurdukları vakıfların Alman fonlarından beslenmesi yoluyla  Almanya’nın emellerine uygun zemin  hazırlayan "Kokteyl Monşerlerini "dikkate almayız. (1) (1)Ertuğrul Mat, Vakıf Sohbetleri, Türk Parlamenterleri Vakfı Neşriyatı, 2015, 21. Yüzyılda  Dünya ve Türkiye  
Ekleme Tarihi: 19 Temmuz 2024 - Cuma

Sağ siyasetin yükselişi.

19’ uncu yüzyılda Bismarck’ın, 20’ nci yüzyılın ilk yarısında Hitler’in silahla yapamadıklarını, ekonomik güçle Merkel’in yapması ve gittikçe Almanya’nın Avrupa’nın hâkimi pozisyonuna yükselmesi, Şubat 2014’te Münih Güvenlik Konferansı’nın açılış konuşmasında Alman Cumhur Başkanı Joachim Gauck, uluslararası münasebetlerin şekillenmesinde Almanya’nın, “Alman ordusunun sahaya indirerek” daha fazla sorumluluk alması gerektiğini söylemesi dikkatlerinizi  çekmiyor mu?

20 inci yüzyılda iki defa Paris sokaklarında Alman ordusunu görmüş Fransa, Almanya’nın peşinden gidip kendini garantiye almak peşine düşmüştü. Alman-Fransız işbirliğinin Avrupa’ya yeni bir şekil vereceğini gören İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden kısa bir zaman  önce  ayrılmasına sürpriz gözüyle bakıla bilir  miyiz? 

İngiltere Başbakan’ı Cameron, seçimleri yeniden kazanması halinde bu hususu halk oylamasına sunacağını açıklayarak, işaret fişeğini ateşlememiş miydi ?

Seçilince de,  bunu geçtiğimiz Haziran ayında gerçekleştirmemiş miydi?

Parasal birliği siyasi birliğe dönüştüremeyen Avrupa birliği hayali sona mı ermektedir? 2007 yılı sonunda başlayan global ekonomik kriz, 20 inci asrın son yıllarında yükselen bir yıldız gibi görünen Avrupa Birliği’nin de, ikinci süper güç  değil, ancak çok kutuplu bir dünyanın kutuplarından birisi olabileceğini ortaya koymuştur. Avrupa Birliği’nde ekonomik iflasın eşiğinde olan ülkelere yapılan yardımlar, ayakta kalan diğer ülkelerin halklarını isyan ettirmekte ve “Avrupalılık” duygusunu yok etmektedir. Almanya’da da, Alman anayasa mahkemesinin “Avrupa istikrar fonunun” Alman Anayasası'⁷na uygun olup olmadığını incelemesi de istenmişti. Avrupa istikrar fonunun hemen hemen tamamını Almanya fonlamaktadır. Tabii bunun neticesi olarak istediği şartları dayatmakta ve siyasal hâkimiyet kurmaktadır.  

Yunanistan’a , geçmişte Türkiye’ye  dayattıkları  Düyun u umumiye benzeri  bir, gelirleri  kontrol  ve tahsil müessesesi  kabul ettirmediler mi?

Bu gelişmelere reaksiyon olarak Yunanistan’da doğan Altın Orak Partisinin, Fransa’da Le Penn’in söylemlerini unuttunuz mu?

Ya Avusturya ya ne demeli derseniz, ben size, 20 Nisan 1889 da Braunau am İnn –Avusturya’da doğan Hitler’i hatırlatırım..

Ya, 2008 ‘de bir trafik kazasında ölen Avusturyalı ırkçı politikacı Joerg Haider’i  unutabilir miyiz?

Geçen yıl Eylül ayında yapılan seçimlerde Hollanda’da  İşçi Partisi, Avroya da, Avrupa Birliğine de karşı olduğunu ve Yunanistan’a yapılan yardımları engelleyeceğini açıklamamış mıydı?

Bugün Türk politikacılarının Hollanda ve Avrupa topraklarında siyasi konuşmalar yapmasının engellenmesinin istemesine ne şaşıyorsunuz?

1600 lü yıllarda, Doğu Hindistan’da, Endenozya’ da ve Afrika’da koloniler kurmamışlar mıydı? 1650 yılında Hollanda köle ticaretinin merkezi değil miydi?10 bine yakın köle taşıyan gemi, Amsterdam Limanına kayıtlı değil miydi?

Sarı Selim zamanı  1560 lı yıllarda, Hollandalı korsanların zulmüne karşı “ Kurtoğlu Hızır Reis kumandasında 17 Kadırga ve  2 levazım gemisi Endonezya Sultanın talebi üzerine  Aceh Bölgesine gönderilmemiş miydi?

O gemiciler orada yerleştiler..

Oraya giderseniz, Bursa’nın Değirmenli Kızık veya Yukarı Sölöz’ünde gördüğünüz konaklara benzeyen konaklar görürüsünüz..

Dünyadaki bu gelişmeleri okuyamayan, görev yaptıkları ülkelerde, ellerinde viski veya şarap kadehi ile dolaşmalarını “ Monşer “ diye alaya aldığımız Dışişleri Bakanlığı mensuplarını suçlarız da, büyük Alman şirketlerinde çalışıp, kurdukları vakıfların Alman fonlarından beslenmesi yoluyla  Almanya’nın emellerine uygun zemin  hazırlayan "Kokteyl Monşerlerini "dikkate almayız. (1)

(1)Ertuğrul Mat, Vakıf Sohbetleri, Türk Parlamenterleri Vakfı Neşriyatı, 2015, 21. Yüzyılda  Dünya ve Türkiye

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.