(Bir İsveç Masalı) başlığı ile yazdığım bir yazıda, şans ve tesadüflerin ekseriya insana akıldan önce sandalye uzattığını belirtmiştim. Bu, telefonla soran okuyucumun söylediği gibi, akıl ve zekâ ikinci plânda kalıyor demek asla değildir.
İmamı Şafi der ki:
-İlmin şerefi mahlûk için ancak akıl iledir. İlim akıl ile tamam olur. Bâzıları 'İlim akıldan üstündür.' Derler. Ama bu söz ancak ilahi ilim içindir. Çünkü ilahi ilim ezelî sıfatlardandır. Akıl ise mahlûk bir sıfattır.
Akıl olmazsa, ilmin de olmayacağı muhakkaktır. Aklı olmayan bir insan dünyanın en hüsnüniyet sahibi insanı olsa da kıymeti yoktur. Zira iyilik etmek isterken fenalık edebilir
Cemiyetteki akıllı zalimlere bakarak kötümser olmamak lâzımdır. Bunlar ya ruhen hasta yahut da aklını kötü işlerde kullanmanın fenalıklarını öğrenememiş kimselerdir. Akıllı insan, merhamet ve sabır gibi iki asıl duyguya er geç kavuşacaktır.
Cemiyetlerin en büyük fenalığı, akıllı ve kabiliyetli doğan çocukları, bu iki cevherini inkişaf ettirecek saha bulamadan harcamalarıdır.
İleri görüşlü ve feragat sahibi devlet adamları olmayan cemiyetlerde akıllı insanlara imkân ve saha yaratılmamışsa devamlı olarak gerileme görülür.
Modern matematiğin öncüsü filozof «Rene Descartes>> :
-İnsanlar arasında en güzel taksim edilen şey akıldır, zira herkes kendi payına düşenden memnundur. Demektir.
Cemiyetlerin bugünkü medeniyet seviyeleri akıllı insanların sayesinde olmuştur. Akıldan noksanlık en büyük fakirliktir. Peki ama akıldan noksan olarak doğan insanlar ne olacak? Diye insanın hatırına bir fikir gelebilir. Onlar da akıllı insanların ışığı altında yaşayacaklardır. Yeter ki Cemiyet bu üstün in- sanlara icap eden yeri verebilsin.
İslâm felsefesinde şöyle bir kıssa vardır:
Tanrı akıl, hayâ ve ilmi karşısına alarak yeryüzüne inince nerede bulunmak istediklerini sormuş.
Hâyâ, "Akıl nerede ise ben oradayım." Demiş, ilim de akıl olmadan yer yüzüne bile inemem demiş. Böylece akıl, hâyâ, ilim beraber olmuşlar...
"Akıllı düşmanlarımız bile akılsız dostlarımızdan daha faydalıdır." sözlerini boşuna söylememişler.
,