Günün Getirdikleri - Ertuğrul MAT - E.Milletvekili
Köşe Yazarı
Günün Getirdikleri - Ertuğrul MAT - E.Milletvekili
 

SÖZÜN BİTTİĞİ YERDEYİZ..

Ormanlarımız yanarken, insanlarımız yokluk sınırında yaşarken, devleti soyanların vergi borçları silinirken, borsa çökerken dar gelirlinin, emeklinin boğazındaki son lokmayı Maliye Bakanı’nın şimşek hızıyla elini ağızlarına sokup, kursaklarından çekip almasını görüp bundan hiç utanmıyor musunuz?  Bir haftadır yaşanan ulusal ve uluslararası felaketler, bu iktidarın tükendiğini, acze düştüğünü, ömrünün bittiğini, içerde ve dışarda itibarının kalmadığını gösteriyor. Siz de bunu gördüğünüz halde bunun ayıbından sorumlu değilmişsiniz gibi davranıyor ve aklınız sıra bize boyna hakaret ediyorsunuz.  Siz hiç utanmaz, Allah'tan korkmaz mısın? Bu hükümetin, okul dışında ve Cumhuriyet karşıtı düşüncelerin odağı olan tarikat yuvalarında yetiştirdiği, imtihan suallerini çalıp servis ederek puan almalarını temin ettiği, liyakat yerine, mülakatla önce memuriyete alıp, sonra terfi ettirdiği kadroların beceriksizliklerinin, bir haftada ülkemizin güzelliklerinin ve millî servetin yok olmasına nasıl sebep olduklarını görüyor ve hâlâ bunları söyleyenleri ya bunamakla ya da, menfaat peşinde koşmakla itham etmeye hiç utanmıyor musunuz?  Bazen o modern dünyanın yaşadığı hayatı, magazin sayfalarındaki bazı marjinal tiplerin dünyasını, bizim dünyamız sanıp, bizi gavur ilân ediyorsunuz da, bizim orman yangınları sırasında, gece gündüz demeden, zincir yapıp, elden ele kovalarla su taşımamızı görüyor; ama içinizdeki Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığının o pespaye düşüncesinden kendinizi kurtaramayıp, bu ülke severliğe sırt dönmekten hiç utanmıyor musunuz? Bugüne kadar, Cumhuriyetin kurduğu okullarda, üniversitelerde okuyup, kendi yaşamınızı refaha ulaştırmanıza rağmen, bu iktidarın bizim çocuklarımızı, torunlarımızı, tarikatların temsil ettiği Ortaçağ zihniyetine teslim etmeye çalışmasını görüp de, hâlâ bu partinin peşinden gitmeyenleri suçlamaktan utanmıyor musunuz? THK' nun başına tayin edilen adamın, utanmadan, arlanmadan, THK' nun yetişmiş elemanları yerine, AK Parti teşkilatının referansı ile bir sürü cahil cühelayı kuruma aldığını bunların, memleketin ciğerleri yanarken acze düştüklerini görmekten hiç utanmıyor musunuz? Hadi ben ya bunadım, ya da muhalefetin verdiği mama ile mazimi ve fikirlerimi satıp AK Parti’nin karşısında geçtim, ya siz? Ya siz, oğlunu işe sokmak için kapanmaktan, sakal bırakmaktan bizi kandırmaya çalışmaktan hiç utanmıyor musunuz? Kendinize göre aklınızla, irfanınızla ve namusunuzla Sayın Cumhurbaşkanı’nın 13 uçağı varken, her Bakan, kendi Bakanlığının özel uçağına binerken, yangın söndürecek kâfi ve tam donanımlı uçaklarımızın olmamasından hiç utanmıyor musunuz? Ben Sayın Cumhurbaşkanımızın, yangından ciğerleri yanmış, mallarını mülklerini kaybetmiş insanlara, mülteci veya esir kampındaki insanlara hayat bağışlıyormuş edasıyla çay fırlatmasından utanç duyarken, siz benden üstün olduğunu sandığınız idrakinizle, benden fazla olduğunu sandığınız namusunuzla, benden fazla olduğunu sandığınız bilginizle, benden fazla olduğunu sandığınız vatan severliğinizle eğer bundan hiç utanmıyorsanız, biz sözün bittiği yerdeyiz. Her yerde, her merdiven altında, her dağ başında açtığınız Kur’an kurslarında minik beyinlere Atatürk düşmanlığı aşılarken her seçilenin " demokratik, laik ve sosyal cumhuriyete sadık kalacağına "yemin edip, sırıtmasından utanmıyor musunuz? Bütün bunlara rağmen her sene hiç utanmadan 30 Ağustos' ta, 10 Kasım' da Atatürk' ün huzuruna çıkmaktan, ona bağlılık arz etmekten, sahiden hiç utanmıyor musunuz? O bir put değildir, Kur’ ana rağmen kendini ” tevvab”( tövbeleri kabul eden) ilân eden biŕ müşrik( Allaha ortak olduğunu iddia eden) Değildir. O bir insandır. Bunun için: "Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." diyor.. Siz , "cahiliye devri idrakiyle" alçakça, şerefsizce onun hayatını ve yaşamını tahrif ( maksatlı olarak değişik bir şekilde ve kötüleyerek) ederken biz onun ömrünün bittiğini ama fikirlerinin yaşadığını biliyoruz. Namık Kemâl:   -Ne mümkün zulm ile, bîdâd ile imhâ-yı hürriyet? Çalış, idrâki kaldır, muktedirsen âdemiyetten! diyor.   Aramızdaki fark bu.. Biz Cumhuriyet okullarında idrâki öğrendik, siz merdiven altında idrâki yok ettiniz.   Siz bundan hiç utanmıyor musunuz?
Ekleme Tarihi: 06 Ağustos 2024 - Salı

SÖZÜN BİTTİĞİ YERDEYİZ..

Ormanlarımız yanarken, insanlarımız yokluk sınırında yaşarken, devleti soyanların vergi borçları silinirken, borsa çökerken dar gelirlinin, emeklinin boğazındaki son lokmayı Maliye Bakanı’nın şimşek hızıyla elini ağızlarına sokup, kursaklarından çekip almasını görüp bundan hiç utanmıyor musunuz? 

Bir haftadır yaşanan ulusal ve uluslararası felaketler, bu iktidarın tükendiğini, acze düştüğünü, ömrünün bittiğini, içerde ve dışarda itibarının kalmadığını gösteriyor.

Siz de bunu gördüğünüz halde bunun ayıbından sorumlu değilmişsiniz gibi davranıyor ve aklınız sıra bize boyna hakaret ediyorsunuz. 

Siz hiç utanmaz, Allah'tan korkmaz mısın?

Bu hükümetin, okul dışında ve Cumhuriyet karşıtı düşüncelerin odağı olan tarikat yuvalarında yetiştirdiği, imtihan suallerini çalıp servis ederek puan almalarını temin ettiği, liyakat yerine, mülakatla önce memuriyete alıp, sonra terfi ettirdiği kadroların beceriksizliklerinin, bir haftada ülkemizin güzelliklerinin ve millî servetin yok olmasına nasıl sebep olduklarını görüyor ve hâlâ bunları söyleyenleri ya bunamakla ya da, menfaat peşinde koşmakla itham etmeye hiç utanmıyor musunuz? 

Bazen o modern dünyanın yaşadığı hayatı, magazin sayfalarındaki bazı marjinal tiplerin dünyasını, bizim dünyamız sanıp, bizi gavur ilân ediyorsunuz da, bizim orman yangınları sırasında, gece gündüz demeden, zincir yapıp, elden ele kovalarla su taşımamızı görüyor; ama içinizdeki Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığının o pespaye düşüncesinden kendinizi kurtaramayıp, bu ülke severliğe sırt dönmekten hiç utanmıyor musunuz?

Bugüne kadar, Cumhuriyetin kurduğu okullarda, üniversitelerde okuyup, kendi yaşamınızı refaha ulaştırmanıza rağmen, bu iktidarın bizim çocuklarımızı, torunlarımızı, tarikatların temsil ettiği Ortaçağ zihniyetine teslim etmeye çalışmasını görüp de, hâlâ bu partinin peşinden gitmeyenleri suçlamaktan utanmıyor musunuz?

THK' nun başına tayin edilen adamın, utanmadan, arlanmadan, THK' nun yetişmiş elemanları yerine, AK Parti teşkilatının referansı ile bir sürü cahil cühelayı kuruma aldığını bunların, memleketin ciğerleri yanarken acze düştüklerini görmekten hiç utanmıyor musunuz?

Hadi ben ya bunadım, ya da muhalefetin verdiği mama ile mazimi ve fikirlerimi satıp AK Parti’nin karşısında geçtim, ya siz?

Ya siz, oğlunu işe sokmak için kapanmaktan, sakal bırakmaktan bizi kandırmaya çalışmaktan hiç utanmıyor musunuz?

Kendinize göre aklınızla, irfanınızla ve namusunuzla Sayın Cumhurbaşkanı’nın 13 uçağı varken, her Bakan, kendi Bakanlığının özel uçağına binerken, yangın söndürecek kâfi ve tam donanımlı uçaklarımızın olmamasından hiç utanmıyor musunuz?

Ben Sayın Cumhurbaşkanımızın, yangından ciğerleri yanmış, mallarını mülklerini kaybetmiş insanlara, mülteci veya esir kampındaki insanlara hayat bağışlıyormuş edasıyla çay fırlatmasından utanç duyarken, siz benden üstün olduğunu sandığınız idrakinizle, benden fazla olduğunu sandığınız namusunuzla, benden fazla olduğunu sandığınız bilginizle, benden fazla olduğunu sandığınız vatan severliğinizle eğer bundan hiç utanmıyorsanız, biz sözün bittiği yerdeyiz.

Her yerde, her merdiven altında, her dağ başında açtığınız Kur’an kurslarında minik beyinlere Atatürk düşmanlığı aşılarken her seçilenin " demokratik, laik ve sosyal cumhuriyete sadık kalacağına "yemin edip, sırıtmasından utanmıyor musunuz?

Bütün bunlara rağmen her sene hiç utanmadan 30 Ağustos' ta, 10 Kasım' da Atatürk' ün huzuruna çıkmaktan, ona bağlılık arz etmekten, sahiden hiç utanmıyor musunuz?

O bir put değildir, Kur’ ana rağmen kendini ” tevvab”( tövbeleri kabul eden) ilân eden biŕ müşrik( Allaha ortak olduğunu iddia eden) Değildir.

O bir insandır.

Bunun için:

"Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır."

diyor..

Siz , "cahiliye devri idrakiyle" alçakça, şerefsizce onun hayatını ve yaşamını tahrif ( maksatlı olarak değişik bir şekilde ve kötüleyerek) ederken biz onun ömrünün bittiğini ama fikirlerinin yaşadığını biliyoruz.

Namık Kemâl:

 

-Ne mümkün zulm ile, bîdâd ile imhâ-yı hürriyet? Çalış, idrâki kaldır, muktedirsen âdemiyetten!

diyor.

 

Aramızdaki fark bu..

Biz Cumhuriyet okullarında idrâki öğrendik, siz merdiven altında idrâki yok ettiniz.

 

Siz bundan hiç utanmıyor musunuz?

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ulusgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.