Eski Hint hükümdarlarından biri, masal dinleme hastalığına tutulmuş. Kendisine hiç bitmiyecek kadar uzun bir masal söyleyene, kızını vereceğini ilân etmiş. Bu hususta pek çok kaderini denemek isteyenler olmuşsa da, en çok bir hafta anlatmaya tahammül edebilmişler. Nihayet filozof tavırlı bir genç saraya gelmiş.
- Sultanım, size ömrünüzün sonuna kadar devam edecek bir masal söyleyeceğim. Ama benim sözümü yarıda kesmiyeceğinize dair, vekilin vüzerânın önünde söz verir misiniz? Demiş. Sultan kabul edince masala başlamış:
-Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde zengin bir çiftçi muazzam bir buğday silosu yaptırmış, içini buğdayla doldurmuş. Silonun köşesindeki minicik bir delikten bir karınca yol bulmuş, bir buğday tânesi alarak çıkmış. Sonra diğer bir karınca içeri girmiş ve bir buğday tanesi alarak çıkmış...»
Filozof masalına iki gün iki gece
--Sonra diğer bir buğday tanesi alarak çıkmış.." Diye devam etmiş.. Böylece ancak iki gün tahammül eden sultan kızını verdiği gibi, bir daha ömür boyunca masal dinlemeye tövbe ederek meseleyi kapatmış.
Bizim demokrasi mücadelemiz bana daima bu masalı hatırlatır. İleri memleketlerde demokratik mücadeleler memleketin menfaatleri içindir ve memleketi kalkındırır. Bizde bu mücadele, maalesef sandalye kavgası hâline dökülmüştür. Partili memleketi için değil, partisi için çalışır bir hasta haline gelmiştir
En acı tarafı bu mücadeleler yüzünden dış dünyadaki işlerimiz bile aksamış, itibarımız sarsılmıştır. Bir zamanlar dünyanın en büyük imparatorluğunu kurmuş bir memleket için bugünkü halimiz ne kadar acıdır.
Nüfusun dörtte üçünün karanlıkta oturduğu, köylerinin su, ışık, okul beklediği, çocuklarının bakım beklediği, işsizliğin yürekler acısı olduğu, millî gelirin en aza indiği bir devirde, bütün işleri bir kenara bırakarak:
-Sonra diğer bir karınca içeri girdi ve bir buğday tânėsi alarak çıktı, diye filozofun masalı gibi, ayni tekerlemelerle uzayıp giden, hiç bir neticeye varamayan politika didişmelerinden, millet usandı.
Masal âşıkı Hind padişahı gibi sabrı tükenen milletin aman demokrasi de bitsin kavga da bitsin deyivermesinden korkulur.
Memleketimizin hak yolunda hizmet eden, alkıştan, dalkavukluktan nefret eden, kavgaya vakit kalmıyacak şekilde çalışan devlet adamlarına ne kadar ihtiyacı vardır.
Yoksa; hepsi bir buğday tânesi alarak çıkıp, teker teker siloyu boşalttıktan sonra, masalın neticesine ulaşacağımızı beklersek, asırlar boyu bekliyeceğimize inanabiliriz.