1950’li yılarının sonlarında Fenerbahçe kongrelerinde genç bir avukat yıldız gibi parlamıştı.
İsmi Ertuğrul Akça’ydı
Milletvekili olmak istiyor ve yazıhanesini de siyaset yaptığı süre boyunca bana bırakmak istiyordu.
1957 seçimlerinden sonra Demokrat Parti bölünmüş ve partinin en güçlü isimleri partiden ayrılmış Alican Başkanlığı’nda Hürriyet Partisini kurmuşlar, siyaset sertleşince de 1958 ‘de CHP’ ye katılmışlar, ülke koşarcasına darbe günlerine gidiyordu.
O da Millet Partisi saflarında siyaset yapmak istiyor ve ben de ona bunun yanlış bir seçim olduğunu söylüyordum.
Ben üniversiteyi bitirince askere gitmiş, 1960 darbesini yedek subay okulunda yaşamış sonra da kıta subaylığımı da yapmak için de İskenderun’a gitmiştim.
1961 yılında yeni anayasa kabul edilip ülke seçime giderken Ragıp Gümüşpala, Adalet Partisi’ni Ekrem Alican da Yeni Türkiye Partisi’ni kurmuş, DP’nin mirasına sahip çıkmak için yola koyulmuşlardı.
Ertuğrul Akça Yeni Türkiye Partisi’ne koydolmuştu.
O zamanlar telefonlar manyetolu .
Telgraf darbe döneminde tehlikeli .
En sağlamı mektup göndermeli.
Aldım kalemi elime dedim ki ona, “ Aynı istikamete koşan yanlış ata bindiniz.” Çünkü, dağılıp gitmiştik. İki partiye bölünmüştük.
Kitleyi birleştirmeye ne Adalet Partisi’nin ne de Yeni Türkiye Partisi’nin liderlerinin gücü yetmemişti.
Sonra 1964 yılında , 39 yaşında genç bir lider ortaya çıktı:
”Ölü ruhlarla siyaset yapılmaz, darbecilere kıyameti yaşatmak lazım.” Dedi.
Aldı “Sur” ' u eline.
Üfledi ve darbecilerin yarattığı ortamda ölen siyasi ruhu diriltti.
O ruhu 1980’de darbeciler yeniden mezara gömdüler ama siyasetin ruhu da ebediyetin İsrafil’i de ölümsüzdür.
O ölümsüz İsrafil, tekrar “Sur” u üfledi ve 1985’e kadar Türk siyasetini yeniden tanzim etmeğe çalışanlara kıyameti tekrar yaşattı.
O’nun da adı Demirel’di.
Sonra.
Sonrası kötü..
Yine, yıllardır siyaset mezarlığında ölü ruhlar dolaşıyor.
Bu sefer onları darbeciler değil kötü siyasetçiler öldürdü.
Buna üzülünüz ama ümitsiz olmayınız.
Öldü sanılan demokratların ayağa kalkması İsrafil’in borusunu bir üflemesine bakar. O zaman, 1946 yılının demokrasi şafağında yola çıkan Demokratlar tekrar ayağa kalkar.
Majhallemizdeki bu kalabalıkda " İsrafil kim derseniz?"
Ben şu anda kimseyi görmüyorum ki , size “Bu” diyebileyim.
Artık , İsrafil’in hiçbirimiz olmadığını kabul edelim ama mutlaka geleceğıne ve Sur' u üfleyeceğine inanarak sabırla bekleyelim. Evet, mutlaka gelecek ve "Sur' u üfleyecek..
Bu dönemde biz , sadece birbirimizi kırmayalım yeter.
Not: Ertuğrul Akça Milletvekili, kardeşi Orhan Akça da, bu satırların yazarı da Demirel’in Adalet Partisi’nde uzun yıllar siyaset yaptılar.